Kılıçdaroğlu'na Böyle Seslendi - Son Dakika
Güncel

Kılıçdaroğlu'na Böyle Seslendi

Kılıçdaroğlu\'na Böyle Seslendi

Başbakan Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında bir konuşma yaptı. Hedefinde yine CHP vardı.

01.02.2012 11:51  Güncelleme: 13:58
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmasında gündeme ilişkin bir çok konuda sert eleştirilerde bulundu

Fransa'da, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasanın iptali için dün Anayasa Konseyi'ne başvuru yapılmasına değinen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Fransa'da, malum yasayı Fransa Anayasa Konseyi'ne taşıyan 77 senatör ve 65 milletvekiline ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Fransa'daki bu sağduyulu temsilciler sayesinde, tarihi bir hatanın önlenmesi noktasında çok önemli bir girişim gerçekleştirilmiştir.

Fransa'da, fikir ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik, ırkçı ve ayrılıkçı bu yasa, iki ülke ilişkilerinde olduğu kadar Fransa'nın kendi değerlerinde de tamiri zor yaralar açacaktı. İnanıyor ve umuyorum ki Fransa Anayasa Konseyi de sağduyulu davranacak, Fransa değerlerine, Avrupa Birliği ilkelerine ters düşmeyecek, vicdanları kanatmayacak bir sonuca varacaktır. Biz, sabırla beklemeye, süreci izlemeye devam edeceğiz.

Fransa'daki bu girişim, herkes kabul ediyor ki 1915 olaylarına ya da bu olayları aydınlatmaya yönelik bir girişim değildir. Bu girişimin, bu yasanın, Fransa Cumhurbaşkanı ve arkadaşlarının bu tavrının altında, masumiyetten çok uzak, son derece tehlikeli bir saik var. Ben, süreç içinde de defaatle ifade ettim. Soykırımın inkarını suç kabul eden bu yasa, esasen bir 'Türkiye ile kavga ediyorum' yasasıdır."

AVRUPA ÜLKELERİNE ÇAĞRI

Haziran ayında yapılacak seçimler öncesinde, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy öncülüğünde, Meclis'in ve Senato'nun bazı üyelerinin kamuoyuna böyle bir mesaj vermenin ve bu yolla seçimlerde çıkar sağlamanın peşinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, bir yandan Fransa'daki Ermeni kökenli seçmenlerin hissiyatının istismar edildiğini, diğer yandan Türkiye ve Türklerle kavga ediyorum algısı oluşturularak çok tehlikeli bir oyun oynandığını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin dostluğu, dünyadaki herkes için önemli bir payedir. Ama bazı küçük insanlar için, küçük düşünen insanlar için, Türkiye'nin husumeti bile bir payedir. İşte Fransa'da kimilerince yapılan, bu payeyi elde etme çabasıdır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez. Hiç kimse, Fransa'daki bu yasanın, masum kaygılarla, iyi niyetle çıkarıldığını savunmaz, savunamaz. Herkes biliyor ki bu yasanın altında, bu yasayı çıkaran tavrın ve hissiyatın altında, reddi mümkün olmayan bir ırkçı yaklaşım, bir ırkçı zihniyet vardır. Dolayısıyla bu mesele, bir Fransa meselesi, bir Türkiye meselesi değildir; bu mesele, doğrudan doğruya bir Avrupa meselesi, Avrupa Birliği meselesidir.

Biz, Avrupa'nın kimi ülkelerinde son yarım yüzyılda yaşanan bazı acı hadiseleri sineye çektik. Ancak bugün şunu herkes bilsin ki Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye, Avrupa'da sinsice yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobia karşısında susacak, tepkisiz kalacak, boynunu bükecek bir ülke değildir. Avrupalı dostlarımızı buradan samimiyetle uyarıyorum; Fransa'da ortaya çıkan tablo, Avrupa'daki sinsi tehlikenin ciddi bir tezahürüdür. Bu tehlikeyi görmek, bu tehlikeye karşı acilen tedbirler alıp uygulamak, Avrupa Birliği'nin en öncelikli gündemi olmalıdır. Yabancı düşmanlığı üzerinden seçim kazanmaya çalışanlar, sadece kendi ülkelerine, kendi halklarına değil, Avrupa ilkelerine, Avrupa'nın temellerine, Avrupa'nın ideallerine zarar verirler. Bu samimi tavsiyelerimizin Avrupa'da dikkate alınmasını özellikle arzuladığımızı da burada ifade etmek istiyorum." -

CHP'YE SERT TEPKİ

Daha önceki il başkanları toplantımızda tarihi bir meseleyi Dersim meselesini gündeme sokmuştuk. Burada Dersim meselesini tekrar gündeme alacak değilim. Arşivlerin kapsısı sonuna kadar açık. Genelkurmay Başkanlığı da arşivlerini açmak için hazırlıklarını yapıyor. Bundan sonrası siyasilerden çok tarihçilerin ve akademisyenlerin meselesidir.

Ancak bu tartışmada bir nokta ıskalandı, "Başbakan neden geçmişin üzerine gidiyor" diye eleştiri yaptılar. Geçmiş bilinmezse bugünde bilinmez. Biz Dersim faciasını gündeme taşırken bir acıyı küllendirmek değil bir anlayışı, bir yaklaşımı gündeme taşımak istedik.

Dersim'den bugüne devam eden jakoben, seçkinci, elitist bir anlayışı deşifre etmek istiyoruz. Dün dünde kalmıştır diyerek geçmişi hasıraltı etmek isteyenler var.

Bakın ilginç bir nokta, Dersim'den CHP kadar MHP'de rahatsız. Diyarbakır'da sürdürülen kazıdan, insan kemiklerinin akıbetinin ortaya çıkarılmaya çalışılmasından rahatsılar. Hani nerede senin hak, hukuk, adalet anlayışın.

O gün dersim'de katliam emri veren bazı kişilerin torunları halen siyasete devam etmektedir. Biz torunlar dedelerinin suçunu çekmelidir demedik o yüzden o isimleri anmadık. Ancak o torunlar çıktılar aynı anlayışa sahip çıktılar. Bize eleştiri getirdiler, "Cumhuriyet ilkeleriyle çatışıyorlar" dediler. Kimse kusura bakmasın son 9 yılda Cumhuriyetle çatışan anlayışlar ayan beyan ortaya çıkmıştır. Ne CHP ne de MHP bizim memleket, millet sevdamızı ölçecek kalibrede değildir. Bunlar izindeyiz atam deyip izin yaptılar.

İttihat ve Terakki zihniyeti bizzat Atatürk'ün de karşı çıktığı ve mücadele ettiği bir zihniyettir. Bu zihniyet Osmanlı'yı kısa sürede yıkmış, Cumhuriyeti'de yıkmaya çalışmıştır. Ancak Gazi Mustafa Kemal'in vefatından sonra etkinliğini arttırmıştır. Dersim, 27 Mayıs, 12 Mart hep bu zihniyetin eseridir. Bu memleketin birçok meselesinin, Kürt meselesi, mafya, derin ilişkiler bu anlayış vardır. Daha öncede söyledim bazı kişiler herşey hemen değişsin istiyorlar, biz burada 150 yıllık bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Devletin içine kılcal damarlar gibi girmiş bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Karşımızda toprak altını karıştırma kemişkleri karıştırma diyen bir zihniyet var. Karşımızda Kürt meselesini karıştırma, karşımızda Dersimli olduğu halde Dersim meselesini açamayan bir zihniyet vardır.

Burada Arif Nihat Asya'nın şiirini hatırlamakta fayda var, "İçimizden biri köprü olmazsa biz bu kıyıları geçemeyiz" diyor. Tarihle aramızda köprü kurmalıyız. Bakın biz Dersim olayını açıklayınca bize teşekkür eden Diyarbakır il teşkilatını görevden aldı. Dersim meselesinin konululmasını yasakladı.

Katsayı meselesini danıştaya götüren vekillerini sahiplenmiyor ve bireysel diyor. Peki sen nesin orada bostan korkuluğu mu? Dersim meselesini konuşmayı yasaklıyorsunda katsayı meselesinde neden sesin çıkmıyor? Neden ses çıkaramazsın biliyor musun, seni oraya getiren zihniyet o zihniyet.

Beni din konusunda memleketi ikiye ayrımakla itham ediyor, ben dediklerimin arkasındayım. Ben "dindar bir nesil yetiştirmek hedefimiz" dedim. Bu sözlerimin arkasındayım. Senin hedefin bu değilse bilemem. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bizden atesit bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Biz muhafazakar demokrat nesil peşindeyiz.

Bugün yargı konusunu konuşacağız. CHP, bize kapatma davası açıldığında "Ankara'da yargıçlar varmış" diyordu. Şimdi ne oldu? 12 Eylül referandumunda millet yargıya el koymuştur. Hani Atatürkçüydünüz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı Mustafa Kemal'în değil mi?

12 Eylül 2010'da 150 yıllık bir köhnemiş zihniyet kırılma yaşamıştır. Yargı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkmış milletin yargısı olma yoluna girmiştir. Bize tarihe takılma diyorlar, tarihe takılıp kalan, hâlâ o zihniyetin politikasını sürdüren bir partisiniz. İstiklal Mahkemelrin yargıçlarını kahraman ilan edenler yargıyı eleştiremezler.

Menemen davasının, İzmir suikastının peşini düşmeyenler Danıştay saldırısının peşine düşemezler. Danıştay saldırısı sonrasında bu işin ardında dindar kesim var, muhafazakarlar var dediler. Bize saldırdılar. Ne çıktı ardından? İşttihat Terakki zihniyeti çıktı.

Sayın Kılıçdaroğlu, yargının hükümetin emrine girdiği falan yok. Yargı sizin militan tavrınızdan temizleniyor.

Danıştay saldırısını yargı Ergenekon davası ile birleştirdi. Ne oldu birçok kirli ilişki ortaya döküldü. Yakın tarihi bilmezseniz bugünü anlayamazsınız. Menemen olayları, Maraş, Çorum, ! Mayıs meselesi... Senaryo hep aynıdır. Bu karanlık hadiseler artık sümenaltı edilmeyecek. En ince ayrıntılara kadar incelenecek."

ABD'Lİ YAZARA: GELSEN NE OLUR GELMESEN NE...

Türkiye'de içerideki gazeteciler diye takdim edilenlerin çoğu aslında gazeteci değildir. Polise saldırıdan silah taşımaya kadar bütün suçlar var. ABD'li bir yazar, Paul Auster verdiği röportajda "İçerideki yazarlar ve gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmiyorum" demiş. Yahu gelsen ne olur gelmesen ne olur.

Bu beyefendi Türkiye'ye gelmiyor ancak bu yazar beyefendinin son gezisi İsrail'e olmuş. Peki, Paul Auster'in aklına hiç İsrail zulmünü eleştirmek aklına gelmemiş mi? Artık önümüzdeki günlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve Paul Auster birlikte İsrail'e ziyaret gerçekleştirirler.

Bu ülkede basın özgürlüğü konusunda en son konuşacak kişi CHP'dir. Bakınız, tek partili döneme ait 16 belge var. Aslında yüzlerce belge var ama 16 tanesini getirdim. Bunların çoğunda İsmet İnönü'nün imzası var. Elif ba kitabını yasaklamışlar, düşünebiliyor musunuz? Hz. Ali'nin renklerini yasaklamışlar. Arapça levhaları yasaklamışlar. Cumhuriyet gazetesi başta olmak üzere birçok gazeteyi kapatmışlar. Bakın aynı zihniyet dünyasını paylaştıkları Aziz Nesin'in Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını yasaklamışlar. Yasaklayan CHP. Rıfat Ilgaz'ın Yaşadıkça kitabını bakanlar kurulu kararıyla yasaklamışlar. Bakın başka bir belge, Aziz Nesin'in Azizname kitabını toplatmışlar. bakın mahkeme kararı değil Bakanlar Kurulu kararı. İşte CHP tarihi budur. Allah'ın izniyle Türkiye bu karanlık süreçlere bir daha dönmeyecek.

AK Parti, on yıllardır Türkiye'yi içine almış kısır döngünün içine girmeyecektir. Milletimizle beraber bu kısır döngüyle mücadele etmiştir. Bizden metal yorgunluğu, iktidar yorgunluğu bekleyenler beyhude beklediler.

Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Güncel Kılıçdaroğlu'na Böyle Seslendi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement