Mb başkanı uysal: para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdürmeliyiz

TÜRKİYE Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, "Türkiye'de enflasyon, gelişmekte olan ülke grubuna kıyasla halen yüksek seviyelerde. Enflasyondaki düşüşü kalıcı hale getirebilmemiz için para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdürmemiz gerekmekte. Bu çerçevede, parasal sıkılığın düzeyini enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleyeceğiz" dedi.

TCMB Başkanı Murat Uysal, Ankara Sanayi Odası'nın eylül ayı meclis toplantısında 'Ekonomik Görünüm ve Merkez Bankasının Reel Sektör Çalışmaları' başlıklı sunum yaptı. Uysal, başta sanayi üretimi olmak üzere, öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ve ekonomideki dengelenmenin yılın ikinci yarısında da devam ettiğini gösterdiğini belirtti. Uysal, son aylarda ekonomide yaşanan toparlanma sürecine rağmen cari dengenin ana eğiliminde bir bozulma olmadığını, turizm gelirlerindeki güçlü artışın da katkısıyla 2019 yılının geri kalanında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin devam etmesinin beklendiğini kaydetti. Uysal, tüketici enflasyonunda 2018 yılının Ekim ayından bu yana belirgin bir düşüş görüldüğünü anımsatarak "Sıkı para politikası ve koordineli politika çabaları neticesinde birikimli döviz kuru etkilerinin azalması ve iç talebin ılımlı seyri enflasyondaki düşüşün temel sürükleyicileri olarak öne çıkmakta. Bu faktörlerin katkısıyla enflasyondaki iyileşme eğiliminin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngörüyoruz. Enflasyondaki düşüşe bağlı olarak enflasyon beklentilerinde de iyileşme görmekteyiz. Önümüzdeki dönemde enflasyon görünümündeki iyileşmeye bağlı olarak beklentilerin de iyileşmeye devam edeceğini değerlendiriyoruz" dedi.

'ENFLASYON HALA YÜKSEK SEVİYELERDE'

Enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak, Temmuz ayındaki 425 baz puanlık indirimin ardından Eylül ayında da politika faizini 325 baz puan indirdiklerini hatırlatan Uysal, şöyle devam etti:

"Daha önce de belirttiğim gibi, son dönemde enflasyon dinamiklerinde iyileşme gözlemliyoruz. Küresel gelişmelerin de etkisiyle para politikasında oluşan hareket alanının önemli bir bölümünü Temmuz ve Eylül aylarında önden yüklemeli bir şekilde kullanmayı tercih ettik. Bu kararı alırken hedeflediğimiz dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olan bir para politikası duruşu hedefledik. Gelinen noktada para politikası duruşunun enflasyondaki düşüş sürecini destekler nitelikte olduğunu değerlendirmekteyiz. Türkiye'de enflasyon, gelişmekte olan ülke grubuna kıyasla halen yüksek seviyelerde. Enflasyondaki düşüşü kalıcı hale getirebilmemiz için para politikasındaki temkinli duruşumuzu sürdürmemiz gerekmekte. Bu çerçevede, parasal sıkılığın düzeyini enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleyeceğiz."

'KREDİ BÜYÜME ORANLARINDA CANLANMA GÖZLENDİ'

Uysal, Merkez Bankası olarak aldıkları kararların kredi piyasası üzerinde etkili olduğunu gördüklerini ifade ederek, "Temmuz ve Eylül aylarındaki faiz indirimleri ile birlikte mevduat ve kredi faizleri geriledi. Kredi faizlerindeki gerilemeyi hem firma hem ihtiyaç kredilerinde gözledik. Ayrıca, kredi büyüme hızı, tüketici kredilerinde daha belirgin olmak üzere yükselişe geçti ve kredi büyüme oranlarında ılımlı bir canlanma gözlendi. Parasal aktarım mekanizmasının gecikmeli etkilerine bağlı olarak önümüzdeki dönemde kredi piyasasındaki canlanmanın daha belirgin hale geldiğini görebiliriz" diye konuştu.

Murat Uysal, Merkez Bankalarının faiz politikasıyla yalnızca kısa vadeli faizin belirlendiğini, bunun da 'politika faizi' olarak adlandırıldığını söyledi. Para politikasının  öncelikle finansal sistemdeki fiyatlamaları etkilediğini bildiren Murat Uysal, maliyetleri değişen bankaların daha sonra diğer bazı başka faktörleri de dikkate almak suretiyle bu değişimi kredi ve mevduat faizlerine yansıttığını kaydetti.

'SIKI PARA POLİTİKASI, REEL SEKTÖRÜ RAHATLATABİLİR'

Uysal, reel sektörde faaliyet gösteren firmalar açısından değerlendirildiğinde para politikasının iki açıdan önemli olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

"Borçlanma maliyeti ve öngörülebilirlik. Piyasada uzun dönemli kredi faizleri, merkez bankalarınca belirlenen politika faizinin üzerine kredi riski primi, vade primi ve enflasyon bekleyişleri gibi unsurların eklenmesiyle oluşur. Dolayısıyla merkez bankaları enflasyonist baskıların yaşandığı bir dönemde politika faizlerini yükselttiğinde, bankaların kısa vadeli maliyetini artırmış olsa dahi, risk primi ve enflasyon beklentilerini azaltabildikleri ölçüde uzun vadeli faizleri olumlu etkileyerek reel sektör firmalarının borçlanmasını kolaylaştırabilir. Dolayısıyla merkez bankaları para politikası kararlarını alırken orta ve uzun vadeli bir perspektifle fiyat istikrarını ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamaya yönelik bir anlayış benimsemektedir. Enflasyonun yüksek olduğu, döviz kuru üzerinde değer kaybı baskılarının ve oynaklığın fazla olduğu dönemlerde, sıkı para politikası duruşunun gerek öngörülebilirlik gerekse uzun vadeli borçlanma maliyetleri üzerinden reel sektörü rahatlatabileceğini unutmamak gerekir. Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlama ve finansal istikrarı destekleme hedeflerimizi gözeterek sağlıklı ve kapsayıcı büyümeye katkı verme amacıyla hareket ediyoruz."