Memur-sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu; - Son Dakika
Yerel

Memur-sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu;

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, Memur-Sen’in şimdiye kadar elde ettiği kazanımların gitmemesi için 1 Kasım’da yeniden istikrar dediklerini söyledi.

28.10.2015 15:10
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, Memur-Sen'in şimdiye kadar elde ettiği kazanımların gitmemesi için 1 Kasım'da yeniden istikrar dediklerini söyledi.

Uslu, Memur-Sen Kastamonu İl Temsilciliğinin düzenlediği Memur-Sen Kastamonu Bulaşması toplantısına katıldı. Şerife Bacı Öğretmenevinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, 2002'den bu yana Türkiye'yi yöneten siyasi akılın yaşadığı, yaşatmak ve yaymak için çabaladığı, çalışılan değerlerin doğrular üzerinden faaliyetlerini yürüttüğünü belirterek, "Birbirimize kızdığımız, birbirimizi kırdığımız anlarımız, alanlarımız oldu. Ancak, hiç küsmedik. Gücendik ancak güçlerimizi birbirimizle savaş malzemesi haline getirmedik. Türkiye istikrarla buluştu, millet jakoben ve cuntacı istibdattan kurtuldu. Kurtulduğumuz istibdata suni teneffüs yapmak isteyen, hayat öpücüğü vermek isteyen odaklar hala var. Fırsat kolluyorlar. İnsani fıtratla uyumlu bir demokratik hukuki düzen kurma çabamızı boşa düşürmek istiyorlar. Bunlara izin vermeyeceğiz" dedi.

"Biz, kişilere değil ilkelere evet ya da hayır deriz" diyen Uslu, "Bizim muhalifliğimiz ve müntesipliğimiz isimlere değil değerleredir. Millete hizmet yerine ihaneti tercih edenleri, kazandıklarımızı yok saymayı planlayanları, başörtüsü yasağını, katsayı dayatmasını yeniden uygulamaya sokmayı beyannamelerine koyanları biliyoruz. Onlarda onları desteklemeyeceğimizi, yaptıklarına/yapacaklarına sessiz kalmayacağımızı biliyor. Biz, kimin ne olduğunu biliriz, bizim de ne olduğumuz, ne yapacağımızı herkes bilir. Biz partisel düzlemde siyaset yapmayız ancak siyasi aktörleri ve yapıları da başıboş bırakmayız. Kimi eleştireceğimizi de kimlerle iş ve fikir birliği yürütebileceğimizi de biliriz. Gereğini de yerine getiririz" diye konuştu.

Milletin bütün fertlerinin kadim medeniyetle bağ kurma hedeflerini gerçekleştirmeye kararlı olduklarını söyleyen Uslu, "Memleketimizi hedef alan, genç fidanları ölümle tanıştıran, anaları ağlatan, babaları yıkan, evlatları babasız bırakan terörü ve terör örgütlerini elbirliğiyle bitirecek miyiz? Devletimizi, paralel, yatay, dikey bütün ihanet şebekelerinden küresel baronlardan icazet bekleyen tetikçilerini tarihin çöp sepetine gönderecek miyiz? One Minute haykırışıyla zirveye çıkan zulme direnişi, Dünya Beşten Büyük'tür çağrısıyla küresel sömürüyü bitirecek dirilişi devam ettirecek miyiz? Ülkemizi, vesayetten arındıran siyasi aklın, demokrasiyle tanıştıran demokratik ahlakın istikrarlı dirayetine katkı sunacak mıyız? Ben bunların hepsine gönlümle ve bütün gücümle evet diyorum. El birliğiyle, işbirliğiyle, taraftar olmadan taraf olmaktan kaçınmadan öncüsü ve paydaşı olduğumuz Yeniden Büyük Türkiye yoluculuğumuzu sürdürecek azmi ve azameti gözlerinizde, hissediyorum" şeklinde konuştu.

3. Dönem Toplu Sözleşmelerde elde edilen mali ve sosyal haklar da dahil olmak üzere 13 yıldır üretilen sosyal ve sessiz devrimlerin sırrının sadece istikrar olduğuna dikkat çeken Uslu, şöyle konuştu: "Bu kazanımlardan geri dönülmemesi ve yeni kazanımların sürmesi için siyasal ve ekonomik istikrarın sürmesi ve toplumsal barışın devam etmesi gerekmektedir. Her on yılda bir demokratik sivil siyasete ve parlamenter rejime balans ayarı çekiliyor, toplum hizaya getiriliyordu. 27 Mayıs darbesiyle devletin kurumlarını milli iradenin ortağı hatta vasisi yaptılar. 12 Mart muhtırasıyla sivilleşme ve sivil siyasete dur dediler. Dindar ve muhafazakarların siyaset yapmasının önünü kesmeye çalıştılar. 12 Eylül darbesiyle vesayeti kurumsallaştırdılar, tek tip vatandaş ve Müslüman yetiştirme projesini devreye soktular. Yüzyılın en zalimane ve tahripkar darbesi olan 28 Şubat ile mütedeyyin insanların ülke yönetiminde söz sahibi olmasının, misyon ve vizyonlarını hayata geçirmelerinin önünü kapamaya kalkıştılar. Ancak halk kendinden olan milletin adamlarını, ümmetin dertlilerini yönetime getirmekten bir an olsun vazgeçmedi; 2002 yılında 28 Şubat'ta örselenen, önü tıkanan, dayak yiyen sivil siyasetin sözcüleri işbaşı yaptı. Sivil, demokrat ve mütedeyyin insanların yönetime gelmesinden haz almayan darbeci zihniyet te iş başı yaptı. 2007 Nisan'ında başlattıkları Cumhuriyet Mitingleri ile darbe zemini oluşturmanın gayreti içine girdiler. 27 Nisan e-muhtıra ile yeni bir darbe girişiminde bulundular. Ancak sivil siyasetten hak ettikleri cevabı aldılar. Tek amaçları vardı. Cumhurbaşkanlığı makamına eşi başörtülü bir devlet adamını çıkarmamak. Bunun için hukuk garabeti olan 367 krizlerini çıkardılar, cumhurbaşkanlığı seçimlerini provoke ettiler. Siyasi parti liderlerinin tehdit ve şantajla meclis'e girmesini engellediler. Sivil siyaset milli iradeye gitti ve milli irade darbecilere sandıkta unutamayacakları bir ders verdi. Darbecilerin antidemokratik tüm projeleri çöktü. Eşi başörtülü Cumhurbaşkanının Çankaya'ya çıkmasına engel olamayan darbecilerin imdadına militan demokrasi isteyen savcılar yetişti. Mart 2008'de Cumhuriyet tarihinde ilk defa iktidar partisi hakkında "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" iddiasıyla kapatma davası açtılar. Ülkemiz, sivil siyasete yönelik yüksek yargı merkezli darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Türkiye'nin hak etmediği antidemokratik girişimlere ve vesayeti kurumsallaştırmak için Cumhuriyet mitingleri yapan darbeci, yasakçı ve faşist cepheye karşı sivil, özgürlükçü ve demokratik duruşu, daha kesin ifadeyle millet iradesini harekete geçirdik. İlk iş olarak, vesayetçilerin darbe girişimlerini püskürtmek ve milli iradeye sahip çıkmak için "Kayıt yok, şart yok egemenlik milletindir" düsturuyla Ortak Akıl Mitingleri sürecini başlattık. Malatya, Samsun ve Bursa'da yaptığımız Ortak Akıl Mitingleriyle demokratik Türkiye fotoğrafına ve demokrasi tarihine anlamlı bir katkı sunduk. Sivil irade ve demokratik Türkiye çağrısını haykırdığımız "Egemenlik milletindir" kararlılığını vurguladığımız mitingler, vesayetin tasfiyesini ve vesayetçilerin de tarihin çöp sepetine gidişini sağlayan sürecin işaret fişeği olarak tarihe geçti. Bu demokratik karelerin kalıcı olması ve uzun süredir devam eden sessiz devrimlerin Anayasal garanti altına alınması gerekiyordu. Ayrıca, anayasadan ve diğer bütün mevzuattan vesayetin izlerinin silinmesi ve toplumun tüm katmanlarının insan onurunun gerektirdiği haklarla buluşması, bizim için olmazsa olmazdı. Bu anlayışla, sessiz devrimin Anayasal düzlemdeki karşılığını oluşturan Anayasa değişikliği paketine, oluşum sürecinden onaylanma sürecine kadar destek verdik. 12 Eylül 2010 tarihinde milletin onayına sunulan paket, sessiz devrimler tarihine altın harflerle yazıldı. 12 Eylül referandumunda millet iradesinden yana taraf olduk. "Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet" sloganıyla gerçekleştirdiğimiz "evet kampanyası" ile demokratik anayasa paketinin yüzde 58 gibi rekor bir destek almasında büyük paydaş olduk. Milletin onay verdiği Anayasa değişikliği paketi, vesayetin tasfiyesini sağlarken, sivil siyasetin hakim olduğu demokratik Türkiye'nin inşasına dair süreci de hızlandırdı. Başta kadınlara ve dezavantajlı kesimlere pozitif ayrımcılığın da yer aldığı anayasa değişikliğiyle, Cumhuriyet tarihinde kamu görevlileri ilk kez toplu sözleşme hakkını elde etti. Bu, Memur-Sen'in başarısıdır."

Memur-Sen'in, milleti kucaklayacak, devleti demokratikleştirecek yeni anayasa için mücadele ederken, Yeniden Büyük Türkiye ve medeniyetlerin yeniden inşası için çalışırken, dışarıdaki ve içerdeki şer odakların da boş durmadıklarını vurgulayan Uslu, şunları söyledi: "Milletin iradesine ipotek koymak ve inşa ettiklerimizi yıkmak için darbe girişimlerini devam ettiriyorlar. Ergenekon, Balyoz darbe girişimlerinden eli boş dönenler, Gezi kalkışması, 17-25 Aralık küresel operasyonu ve 6-8 Ekim vandalizmi ile amaçlarına ulaşmayı denediler. Çok şükür aklıselim ve feraset galip geldi. Biz de bu süreçlerde sivil siyasetin, milli iradenin ve kardeşliğin tarafı olduk. Türkiye'nin büyüme ve gelişme yolculuğuna ilişkin sessiz devrimleri bitirmek ve Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunu kesintiye uğratmaya yönelik eylem ve girişimleri püskürtmede aktif rol aldık. Gezi Parkı kalkışmasının arka planını, 17-25 Aralık darbe girişiminin küresel yönlerini ve 6-8 Ekim olaylarının çözüm sürecini bitirme provokasyonu olduğunu millete ve teşkilatlarımıza hızlı ve kararlı bir şekilde anlattık. Bu çerçevede, Paralel Yapı ile mücadelede hem kamu bürokrasisi hem de toplumsal dokunun uyarılması noktasında önemli işlevler üstlendik. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde, vesayet cephesinin adayına karşı milletin adamının yanında olduğumuzu milletimize açık bir şekilde deklare ettik ve fiili destek verdik. Devletimizi ve milletimizi içerde ve dışarıda temsil hakkına sahip Cumhurbaşkanımıza yönelik küresel ölçekli saldırılar doğru bir safta ve tarafta yer aldığımızı bir kez daha teyit etmiştir. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanımızın nezdinde Türkiye'mize ve geleceğimize yönelik saldırılara karşı dün olduğu gibi bugün de dik duracağız, sosyal paydaşlarımızla birlikte mücadele etme kararlığımızı sürdüreceğiz."

Son beş aylık dönemde, istikrarın ne kadar önemli olduğunu bizzat yaşayarak gördüklerine işaret eden Uslu, "Terör azmaya, ekonomik dengeler bozulmaya, toplumsal barış zedelenmeye başladı. Darbe girişimleriyle amaçlarına ulaşamayanlar bu sefer terör kartını devreye soktular. Kısa sürede onlarca şehit verdik. Yüzlerce gazimiz var. İçerden ve dışarıdan lojistik destek alan başta PKK olmak üzere terör örgütleri ülkemizin istikrarını bozmak için yoğun saldırılarda bulunuyorlar. Büyük Memur-Sen Ailesi olarak, bu süreçte genel merkezimiz ve il başkanlarımız teröre lanet bildirileri yayınladı ve eylemler ortaya koydu. Özellikle Diyarbakır'da Memur-Sen öncülüğünde yapılan ve 600 STK'nın katıldığı teröre lanet mitingi çok anlamlıydı. Türkiye'nin ve milletimizin moralini yükseltti ve özgüvenini artırdı. Yine milli irade ve sivil dayanışma platformundaki sosyal paydaşlarımızla birlikte ortak bildiriler açıkladık. Öncelikle terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve terörün tarihin çöplüğünde yer alması için 1 Kasım seçimlerinde yeniden istikrar diyeceğiz. Terörle arasına mesafe koyamayanlara, teröre açıktan veya dolaylı olarak destek verenlere haddini bildirmek için yeniden istikrar diyeceğiz. Terör devleti İsrail, Filistin topraklarından çekilmeden ve katliamlarına son vermeden İsrail'le dostluk kuracağını ilan eden siyasi partilere yanlış yoldasınız demek için yeniden istikrar diyeceğiz. Büyük Memur-Sen ailesi olarak, kazanımlarımızın geriye gitmesi, yeni kazanımların üretilmesi ve bunların anayasal teminat altına alınması için yeniden istikrar sürsün diyeceğiz. Devlet içinde paralel yapılar oluşmaması, bu paralel yapıların milletimizin birliğine ve dirliğine zarar vermemesi için yeniden istikrar diyeceğiz" dedi.

Türkiye'nin tek tek yasaklardan kurtulurken büyük bir zihniyet değişiminin de gerçekleşmesini elzem olduğunu ifade eden Uslu, "Bu kapsamda, medeniyet değerlerimize bağlı insanın inşasında önemli bir kilometre taşı olan 4+4+4 sisteminin hayata geçirilmesinde sivil sorumluluk aldık. 2 milyon imza toplayarak kaldırttığımız katsayı adaletsizliği ve 12 milyon 300 bin imza toplayarak sonlandırdığımız başörtüsü zulmünün yanı sıra Eğitim şüralarında verdiğimiz mücadele ile son verdirdiğimiz kesintisiz eğitim zulmünün tekrar milletin önüne konmaması için yeniden istikrar diyeceğiz. Fişleme mekanizmasına dönüşen Milli Güvenlik derslerinin yeniden hayata geçirilmemesi, değerler eğitiminin önünü açan Kur'an ve Siyer derslerinin kaldırılmaması için, Osmanlı Türkçesi'nin müfredatta kalması için yeniden istikrar diyeceğiz. Medeniyet tasavvurumuza bağlı gençlik yetiştirilmesi için istikrar diyeceğiz. Maddi kalkınmanın yanında manevi kalkınmanın da sürmesi için yeniden istikrar diyeceğiz. Menfaat siyaseti ve diplomasisi yerine, medeniyet siyaseti ve merhamet diplomasisi anlayışının hakim kılınmasında öncülük yaptık. Medeniyet havzamızdakiler başta olmak üzere emperyalizmin ve küresel sömürü düzeninin mazlum, mağdur ve mahzun kıldığı bütün toplumlara ve insanlara yardım eli uzatmayı kurumsallaştırmak için yeniden istikrar diyeceğiz. Filistinli yetimler, Arakanlı mağdurlar, Suriyeli mülteciler, Doğu Türkistanlı mazlumların sahipsiz kalmaması için yeniden istikrar diyeceğiz. Kosova'ya, Bosna Hersek'e, Makedonya'ya ve Arnavutluk'a güçlü desteğin sürmesi için yeniden istikrar diyeceğiz. Yerli, milli ve manevi değerlere dayalı inşa sürecini devam ettirirken, Batıla ve haksızlığa isyan ve itirazımızı da gür sesle haykırmayı sürdürmek için yeniden istikrar diyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Bu yüzden Memur-Sen ailesi olarak destek ve 1 milyon üye istediklerini belirten Uslu, şöyle devam etti: "850 bin üyeyle, hem nicelik hem de nitelik bakımından Türkiye'nin en büyük ve en kaliteli konfederasyonu olduk. Yetki mücadelesinde 11'de 11 yaparak Cumhuriyet tarihinde ilk kez tüm hizmet kollarında yetkili olan konfederasyon unvanını aldık. Böylece Memur-Sen büyük ölçüde kurumsallaşmasını tamamladı." - KASTAMONU

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel Memur-sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu; - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement