Meral Danış Beştaş: Gözünü Beton Bürümüş Bu İktidar, 'İnşaat ya Resulullah' Şiarıyla Yandaşlarının Ceplerini Doldururken Yüz Binlerce İnsana...

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonuçlarının araştırılması için verilen önergelerinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda, "Fay hatları üzerine yapılan, yönetmeliklere aykırı denetimsiz binaların nasıl bir katliama dönüştüğünü yaşadık, gördük. Gözünü beton bürümüş bu iktidar, 'inşaat ya Resulullah' şiarıyla yandaşlarının ceplerini doldururken yüz binlerce insana memleketlerini mezar etti" dedi.

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 ilde etkili olan depremlerin sonuçlarının araştırılması için AKP, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin verdiği araştırma önergeleri birleştirilerek TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı.

"DAHA ÖNCE KURULAN DEPREM KOMİSYONUNUN ÖNERİLERİNİN HİÇBİRİ DİKKATE ALINMADI"

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "Deprem komisyonunun kurulmasına bizim 'hayır' dememiz mümkün değil. Fakat deprem komisyonunu laf olsun diye kurmamamız gerekiyor. Hakikaten etkili bir iş yapması ve bu yapılan işin de takip edilmesi gerekiyor. Daha önce bir deprem komisyonu kurduk. Bu deprem komisyonu, yaklaşık 500 sayfalık bir rapor çıkardı. Burada da okundu o rapor, tartışıldı. 268 öneride bulundu bu deprem komisyonu. Sanıyorum bu önerilerden hiçbir tanesi, ama istisnasız hiçbir tanesi yürütmenin uygulamasında herhangi bir şekilde dikkate alınmadı. Belediyeler, yerel yönetimler tarafından da merkezi yürütme tarafından da dikkate alınmadı. Dolayısıyla deprem komisyonunu tekrar böyle bir şey için kuracaksak, yani kurmuş oluruz sadece" diye konuştu.

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN GÜVENLİK BÜTÇESİNE BAKTIĞIMIZ ZAMAN, AFAD'IN ŞU ANDA OLAN BÜTÇESİNİN 55 KATI"

Oluç, AFAD'ın yeterli sayıda personelinin olmadığını ifade ederek, "AFAD, İçişleri Bakanlığı'na bağlanmış. O İçişleri Bakanı, bu Meclis'in önüne gelir, iki de bir 'Şu kadar bekçi alınması gerekir, bu kadar polis alınması gerekir, şu kadar özel harekatçı alınması gerekir. Güvenlik bütçesi şöyle artırılmalıdır, böyle artırılmalıdır' der. İçişleri Bakanlığı'nın güvenlik bütçesine baktığımız zaman, AFAD'ın şu anda olan bütçesinin 55 katı. AFAD, İçişleri Bakanlığı'na bağlı. Ne bekliyorsunuz bu AFAD'dan? Bütçenin tamamı açısından baktığımızda, AFAD'a ayrılan bütçe yüzde 0,25 oranında" dedi.

"SİYASİ SORUMLULUK, SİYASİ İKTİDARDADIR, CUMHUR İTTİFAKI'NDADIR"

AKP iktidarının depremin etkilerinden dolayı sorumlu olduğunu söyleyen Oluç, şöyle konuştu:

"Müteahhitler, yapı denetim firmaları ve belediyeler, şeytan üçgeni oluşturmuşlar. Büyük bir insanlık suçu, büyük bir ahlaksızlık var işin arkasında. Peki bu nereden kaynaklanıyor? 2013 yılında bir düzenleme yaptınız ve o zaman 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8'inci maddesinde yapılan değişiklikle bir kamu kurumu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) vize ve rapor onay yetkilerini kaldırdınız. Yani kamusal denetimi kaldırdınız. Kim kaldırdı? 2013 yılında bu siyasi iktidar kaldırdı. Yani siyasi sorumluluk, yine iktidardadır, Cumhur İttifakı'ndadır, başka bir yerde değildir.

"ŞEYTAN ÜÇGENİ SAYESİNDE ÇÜRÜK BİNALAR YAPILIYOR"

Kaldırıldı, özel firmalar kuruldu. Öyle bir şeytan üçgeni yaratılmış ki adam müteahhit, bir tane de yapı denetim firması kurmuş, projeyi kendisi hazırlatıyor, kendi kendini denetletiyor kendi firmasına. Belediyede de imar işlerine ve fen işlerine adamlarını yerleştirmiş, AKP iktidarı yandaşlarını yerleştirmiş, onlar da her şeyi onaylıyorlar. Şeytan üçgeni sayesinde çürük binalar yapılıyor ve yanlış yerlere yapılıyor, doğru dürüst zemin etütlerin yapılmadığı yerde. Kimde siyasi sorumluluk? Elbette ki siyasi iktidarda, başka bir yerde değil.

Bu AKP döneminde toplanan deprem vergileri 38,5 milyar dolar civarında. Hep sorduk; oraya buraya harcanmış, depreme değil. Kimde şimdi siyasi sorumluluk? Siyasi iktidarda, başka bir yerde değil. Yerel yönetimlerin yetkilerini o kadar gasp etmişsiniz ki -sadece kayyum atama meselesinden söz etmiyorum- yerel yönetimlerin yetkileri o kadar azaltılmış ki bu iktidar tarafından, kıpırdayamıyorlar. Halbuki afet söz konusu olduğu zaman en önemli şey, merkezi kararlar değil, yerel yönetimlerin harekete geçmesidir. Siz her şeyi merkezileştirdiğiniz için, tek adam rejimi inşa ettiğiniz için yerel yönetimler de kıpırdayamaz hale geldiler. İşte bu büyük felakette de bir kez daha ortaya çıktı. Nerede bunun siyasi sorumluluğu? Siyasi iktidarda, başka bir yerde değil, neresinden bakarsanız bakın.

"KIZILAY'DAKİ KEPAZELİĞİN SORUMLUSU SİYASİ İKTİDARDIR"

Bunun en hafifi Kızılay meselesidir. Kızılay'daki rezalet… Zaten başında şaibeli bir adamı tutuyorsunuz. O da sizin siyasi sorumluluğunuzda. Kızılay'ın en tepesinde kim var? Siyasi iktidar var, yürütmeye bağlıdır. Oradaki bütün kepazeliğin sorumlusu da siyasi iktidardır. Siyasi sorumluluklarınız; AFAD, imar afları, yapı denetim firmaları, deprem vergileri yanında Kızılay çok hafif kalıyor.

"BU SİYASİ İKTİDARDAN BU HESAP SİYASİ OLARAK SORULACAKTIR"

Bütün bunları topladığımız zaman, bir komisyon kuracağız ama siyasi-idari sorumluluk konusunda bu komisyon konuşmayacaksa bir şey yapmamış olacaktır

Sizin genel başkanınız, Cumhurbaşkanı olarak grup toplantısında, 'Biz tabii ki siyasi ve idari alanda sorumlulardan hesabını soracağız' dedi. Hesabı sorulacaksa önce kendi sıralarından başlamalıdır. Meclis'teki sıraları kastetmiyorum, yürütmenin içinde olan bakanlardan söz ediyorum. Bakan yardımcılarından, bütün karar mercilerinden söz ediyorum. Bu toplum bütün açıklığıyla görmüştür ki yaşanan felaketin sorumlusu siyasi iktidardır ve bu siyasi iktidardan da bu hesap siyasi olarak sorulacaktır. 14 Mayıs'ta olacaksa seçimler 14 Mayıs'ta, 18 Haziran'da olacaksa 18 Haziran'da sorulacaktır. Ama mutlaka sorulacaktır."

"YANGIN SÖNDÜRME UÇAKLARININ OLMADIĞINI ÖĞRENDİK VE TALİMATIN CUMHURBAŞKANI'NDAN GELECEĞİNİ ÖĞRENMİŞ OLDUK"

HDP adına ikinci sözü alan Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Yaşadıklarımızı unutmakla malul bir topluma dönüştürülüyoruz adeta. Geçtiğimiz yaz aylarını hatırlayalım; ormanlarla beraber ciğerlerimizin de yandığı, sellerle beraber ruhumuzun söküldüğü günlerdi onlar. İklim krizinin etkilerini öngörmeyen iktidarın almadığı önlemler, yüzlerce hektar ormanı yok ederken bir de yangın söndürme uçaklarının olmadığını öğrendik ve talimatın Cumhurbaşkanı'ndan geleceğini öğrenmiş olduk" dedi.

"GÖZÜNÜ BETON BÜRÜMÜŞ BU İKTİDAR, 'İNŞAAT YA RESULULLAH' ŞİARIYLA YANDAŞLARININ CEPLERİNİ DOLDURURKEN YÜZ BİNLERCE İNSANA MEMLEKETLERİNİ MEZAR ETTİ"

Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan ve onlarca yurttaşın yaşamını yitirdiği sel felaketlerini hatırlatan Beştaş, "Sel felaketlerinde dere yataklarına yapılan evlerin nasıl bir felakete yol açtığını, yine acı bir şekilde deneyimledik. Şimdi de fay hatları üzerine yapılan, yönetmeliklere aykırı denetimsiz binaların nasıl bir katliama dönüştüğünü yaşadık, gördük. Gözünü beton bürümüş bu iktidar, 'inşaat ya Resulullah' şiarıyla yandaşlarının ceplerini doldururken yüz binlerce insana memleketlerini mezar etti" diye konuştu.

"268 ÖNERİNİN KAÇI YERİNE GETİRİLDİ VEYA GETİRİLMEDİ; BUNU KİMSE SORMUYOR"

Beştaş, 117 yurttaşın yaşamını yitirdiği İzmir depreminin ardından TBMM'de kurulan araştırma komisyonunun çalışmalarını da hatırlatarak şunları söyledi:

"Depreme karşı alınacak önlemlerin ve depremlerin zararlarının en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 10 Kasım 2021 tarihinde çalışmalarına başladı. Dört ay çalıştı, 18 toplantı yaptı, 560 sayfadan oluşan 268 önerinin yer aldığı bir rapor yazdı ve 278 sıra sayılı raporunu da yayınladı. Kaçımız okuduk, kaç kişi okudu, gereği ne kadar yapıldı? Deprem komisyonu üyelerimizden ayrıntılı bilgileri aldık, raporları inceledik ama raporda yer alan, bakanlıkların sunduğu raporları özellikle halkımızın ve Meclis'in bilgi ve dikkatine sunmak istiyorum. Evet, elzem tedbirlere bu raporda 11 başlıkta yer verilmiş ve tedbirler 268... Aradan bir yıldan fazla zaman geçti, 268 önerinin kaçı yerine getirildi veya getirilmedi; bunu kimse sormuyor, tartışmıyor, bilmiyor."