Doğup büyüdüğü Ankara'ya olan sevgisini içtenlikle belirten yazarın ilk şiiri, Semih Gümüş ve Ömer Türkeş'in o yıllarda birlikte çıkardığı Yarın adlı dergide yayınlanmış. Yazarlık kariyerine şiirle başlayan Yekta Kopan'a halen şiir yazıp yazmadığı sorulduğunda "Şiiri sevdiğim için şiir yazmaktan vazgeçtim" cevabını verdi.
Küçük yaşından dolayı o yıllarda üniversite öğrencileri arasında yaygın olan edebi cemaatlerin içinde yer almadığını belirten yazar, "Hiçbir zaman bir muhite dahil olmak istemedim. Edebiyat alanında yalnız kalmayı tercih ettim" dedi.
Kırılgansam kırılganım, hüzünlüysem hüzünlüyüm, ama bu benim
Edebiyata ilk adımlarını Ankara'da atan yazarın İstanbul'a geldikten sonraki serüveni Hayalet Gemi ekibine katılarak devam etmiş. Battaniye altında el feneriyle yazdığı şeyler onu kurmaca edebiyata itmiş. Kendine has bir disiplini olan bu dergiden bahsederken Kopan, "Hayalet Gemi'deyken yazılarımızı kurula isimsiz olarak sunardık. Eserin kime ait olduğunu sadece yazan kişi ve Murat Gülsoy bilirdi. Yapılan uzun eleştirilerden sonra kimin yazdığı ortaya çıkardı ve o kişi gerekli düzeltmeleri yapardı" dedi.
Söyleşinin tamamında eğlenceli ve samimi bir dil kullanan yazara, öykülerindeki kırılganlığın ve hüznün nereden geldiği sorulduğunda ise "Metinde de, normal hayatımda da samimiyete inanan biriyim. Kırılgansam kırılganım, hüzünlüysem hüzünlüyüm, ama bu benim" dedi.
Feyyaz Kayacan, Selçuk Baran neden okunmuyor?
Semih Gümüş'ün "Fildişi Karası öncesi ve sonrasında hangi yazarları izledin ve etkilendin?" sorusu üzerine yazar, okumanın bir gelenek duvarına yaslanmayı gerektirdiğini ve Calvino, Borges, Çehov, Nabokov, Kafka gibi isimleri, 50 kuşağı öykücülerinin tamamını, Tanpınar, Oğuz Atay, Feyyaz Kayacan, Selçuk Baran okuduğunu belirtti. Feyyaz Kayacan'la Selçuk Baran'ın şu an neden okunmadığını anlayamadığını ve kitap endüstrisinin durumundan en çok yine bu endüstrinin sorumlu olduğunu söyledi.
Söyleşinin bir noktasında, edebiyatta ana akımın dışına çıkmanın insana tehlikeli geldiği ve ambalajı parlak şeylerin öne çıktığı konusunda görüş birliğine varılırken Kopan, "Ana akımın büyüsünü ve ışığını tek yol olarak değerlendirirsek hayatı anlamlandıramayacağız" görüşünü dile getirdi.
"Roman yaz" ısrarlarına tepki olarak: Kediler Güzel Uyanır
Bir yazarın öyküleri beğenildikten sonra o yazardan roman yazmasının beklendiğini belirten Yekta Kopan, "Bir de Baktım Yoksun'la layık görüldüğüm Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü almaya gittiğimde amcanın biri yanıma gelip 'Sen bu öykü işinde artık tamamsın, artık roman yazabilirsin' dedi. Bense yazmaya başladığımda o kurgunun öykü mü roman mı olacağını bilmiyorum. Nereye giderse, sonunda o tür oluyor. Ancak Kediler Güzel Uyanır'ı bu düşünceye tepki olarak yazdım" dedi.
Son Dakika › Kültür Sanat › 'Meslek Haneme Okur Yazdırmak İsterdim' - Son Dakika
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde bulunan Sebastapolis Antik Kenti, yaşanan depremlerde zarar görmedi. Antik kentin, Anadolu Ajansı tarafından dron ile yapılan görüntüleme sonucunda zarar görmediği belirlendi. Sebastapolis Antik Kenti, M.S 98-117 yıllarında Kapadokya eyaletine dahil edilmiş ve Karadeniz'in en büyük 5 şehrinden biri olarak biliniyor. Ancak zamanla önemini kaybeden ve unutulan antik kent, 1986 yılında başlayan kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.
Hüseyin Başkadem'in yönettiği 23. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali'nin ikinci gününde, Suk Dörtlüsü Quartet sahne aldı. Prag Sahne Sanatları Akademisi'nden gelen sanatçılar, çello, viyola ve keman enstrümanlarıyla seçkin eserlerini seslendirdi. Başkadem, konserde yaptığı konuşmada, dünyada keman ailesinden 4 enstrümanı bir arada çalabilen çok az grubun olduğunu belirtti ve Suk Dörtlüsü Quartet'in festivale üçüncü kez katıldığını söyledi.
Adana'da düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı'nda şarkıcı Ferhat Göçer, Seyhan Nehri kıyısındaki Merkez Park'ta konser verdi. Katılımcılar, Göçer'in şarkılarına eşlik ederken, dinleyiciler ise performansı cep telefonlarıyla kaydetti ve konser sonunda sanatçıyı alkışladı.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşen konserde, Sinan Çelik, Erhan Özden, Erhan Tekin, Haydar Tanrıverdi, Murat Toraman, Mustafa Eke ve Adil Bedel'in çaldığı nefesli çalgılarla birçok eser seslendirildi. Programa katılanlar da eşlik etti. Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar da düzenlemeye katkılarından dolayı teşekkür etti.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, 2021'de hayatını kaybeden seramik sanatçısı Melike Abasıyanık Kurtiç'in 'Bir Denizkestanesinin Anıları' isimli sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Sergide, Abasıyanık'ın seramikleri, denizkestaneleri, yosun perdeleri, pirinç kağıtları ve gel-git fotoğrafları yer alıyor. Sergi, 19 Nisan-1 Eylül tarihleri arasında ziyaret edilebilir.
Diyarbakır Müzesi ve özel bir okulun ortaklığı ile Dünya Sanat Haftası kapsamında müze bahçesinde yaklaşık 50 eserin yer aldığı resim sergisi sanatseverlerle buluştu. Sergide, dünyaca ünlü ressamların yanı sıra öğrencilerin yaptığı resimler de sergilendi. Sergi, 18-21 Nisan tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacak.
Milli şair Mehmet Akif Ersoy, Cümle Dergisi ve Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen 'Halkın Gür Sesi: Mehmet Akif' adlı panelle anıldı. Panelde konuşan Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürü Murat Gözüdok, Ersoy'un eserlerinin milletin karakterini şekillendirdiğini ve gelecek nesillere yol gösterdiğini belirtti. Ersoy'un torunu Selma Argon da dedesinin vatan, bayrak, ezan ve inanç konularında derin bir hassasiyete sahip olduğunu vurguladı. Yazar Osman Koca ise Ersoy'un mütefekkir bir şahsiyet olduğunu ve Türk düşüncesine önemli katkılar sağladığını ifade etti. Panelde ayrıca Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya ve yazar Fahrettin Gün de Ersoy'un entelektüel birikimi ve karakteri hakkında konuşmalar yaptı.
Mohammed Salem'in çektiği fotoğrafta, Gazze'deki İsrail hava saldırısında ölen beş yaşındaki yeğeninin kefene sarılı cesedine sarılan Inas Abu Maamar yer alıyor. Jüri, fotoğrafın dayanılmaz bir kayba dair tüm hissi yansıttığını belirtti. Ayrıca, diğer dallarda da savaşlar, mülteci krizleri ve iklim değişikliği gibi konulara dair fotoğrafların ödüle layık görüldüğü belirtildi.
İngiliz yazar William Shakespeare'in Romeo ve Juliet oyunu, Türk ve Yunan sanatçıların ortak çalışmasıyla iki ülkede izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Devlet Tiyatroları ile Yunanistan Pire Şehir Tiyatrosunun ortak yapımı olan oyun, Ankara Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde sahnelenecek. Oyunun provaları tamamlanırken, yönetmen Lefteris Yovanidis, iki ülke sanatçılarının işbirliği yapmasının önemini vurgulayarak, nefret yerine sevgiyle kazanabileceğimizi belirtti. Oyun, Ankara, İstanbul ve Atina'da sahnelenecek.
Sizin düşünceleriniz neler ?