MHP Genel Başkanı Bahçeli: (2) - Son Dakika
Güncel

MHP Genel Başkanı Bahçeli: (2)

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin milli güvenliğini korumak, sınır ötesi terörist yapılanmayı engellemek için mezkur askeri müdahalesini, yerinde, haklı ve isabetli olarak değerlendirdi.

29.08.2016 14:15
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin milli güvenliğini korumak, sınır ötesi terörist yapılanmayı engellemek için mezkur askeri müdahalesini, yerinde, haklı ve isabetli olarak değerlendirdi.

Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bahçeli, milletlerin tarihinde acılı yıllar, sancılı dönemlerin olduğunu, böylesi dönemlere mukavemet ve mukabele gösterildiği müddetçe millet varlığının müessir vasfını koruyacağını ve geleceğin mümbit vasatına akacağını bildirdi.

Türk tarihinde ibret alınması, ders çıkarılması gereken pek çok sarsıntılı devirler olduğunu anımsatan Bahçeli, bu devirlerin zincirleme yol kazaları olsa da milli inanç ve iradeyle zaman içinde aşıldığını ve bir süre sonra istikrarlı ilerleme ve gelişme çarkının dönmeye başladığını söyledi.

Bahçeli, Türkiye coğrafyasının zorlu, çileli ve tehlikelerle çevrili olduğunu ama bunların hiçbirinin bin yıldır üzerinde yaşanılan toprakları vatan yapan yüksek adanmışlık, eşsiz asalet ve hayranlık verici ahlakın azmini kıramadığının, önünü kesemediğinin altını çizdi. Devlet Bahçeli, "Coğrafyamızı değiştiremeyiz. Kaldı ki bunu aklımızdan dahi geçirmeyiz." ifadesini kullandı.

"Tam bağımsızlık Türk milletiyle simgeleşmiştir"

"Mensup olduğumuz aziz milleti inkar edemeyiz. Kaldı ki böyle bir kimliksizliğe ve tükenmişliğe heves edenleri de elimizin tersiyle iter, insan yerine bile koymayız." diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Şayet bir millet, karşısına çıkan buhran ve bunalımlar sonucunda yüzyıllar boyunca biriktirdiği haklarını kaldırıp bir kenara atsaydı, dünyada tarih diye bir şey olmaz, olamazdı. Türk milleti zorluklara direne direne güçlenmiş, gürbüzleşmiş, yerkürenin çehresini, insanlığın rotasını değiştirmiştir. Huzurun sukut ettiği zamanlarda milli yürekler ıstırap yumağı olsa da korkunç kavgalar göğüslenerek çağların şifreli kilidi açılmıştır.

Üstünlüğün maddi ve manevi kuvvetlerin bileşkesi olduğunu dikkate alırsak, buna en layık, en yakın, en hak eden şüphe yok ki büyük Türk milleti olmuştur. Milletimiz tarih boyunca haysiyetli ve şerefli yaşamayı tercih etmiştir.

Aksini düşünmek hem haksızlık hem de vicdansızlıktır.

İstiklalinden yoksun bir milletin insanlık aleminde uşaklıktan başka bir seçeneği olmayacağını kutlu ceddimiz her zaman hatırında ve saat gibi işleyen hafızasında tutmuştur.

Tam bağımsızlık Türk milletiyle simgeleşmiştir. Milli varlığımız mazinin ihtişamından doğup istikbalin karanlık noktalarına, bilinmez köşelerine ışık tutabilen gür bir meşale halinde yüzyıllardır parlaya gelmiştir. Bu meşale sönmedikçe Türk milleti her zaman iddiasını, irfanını sürdürecek, zulmetin çıban başları hiçbir zaman nefes alamayacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti, işte bu meşalenin direnç ve dehasıyla önünü aydınlatmaktadır."

Devlet Bahçeli, milli devletin, temelleri çürümüş, ömrü tamamlanmış, yedi düvelin paylaşım masasına koyulmuş Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntıları arasından sivrilip çıktığını anımsatarak, "29 Ekim 1923, geçmişten keskin bir kopuş olmayıp, bilakis asırlarca süregelen Türk-İslam mefkuresinin yeni bir yorumu, yeni bir soluğu, yeni bir mimarisidir.

93 yıllık Cumhuriyetimiz, 'Ya istiklal ya ölüm' ilkesinden yola çıkılarak verilen milli mücadele safhalarını ve alınan başarılı sonuçları aşama aşama özümsemiş muhteşem bir eserdir." değerlendirmesinde bulundu.

Yarın kutlanacak 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın her şeyi özetlediğine işaret eden Bahçeli, "Türkiyemiz, Çanakkale Savaşı'nda 'Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.' seslenişiyle korkuyu ve manevi çöküntüyü yenmiş bir kahramanlığın mahsulüdür. Türkiye Cumhuriyeti, milli egemenlik ve meşruiyete dayanan, milli birlik, katlanılan fedakarlık ve mucizevi zaferlerle harcı karılıp milliyetçilik ve bin yıllık kardeşlik hukukuyla bahtı bağlanan büyük bir çınardır. Bu çınarı kurutmak, bu çınarı kesmek hiçbir hain ve müstevli emele dün olduğu gibi bugün de nasip olmayacaktır." ifadesini kullandı.

"Milli varlığımız karanlık çevreleri asırlardır rahatsız etmektedir"

Bahçeli, Türkiye'nin üzerinde asırlardır oyun oynandığını, büyüklüğün vakarında hedef olmanın, saldırıya uğramanın da bulunduğunu, ancak Türk milletinin de bundan korkmadığını vurguladı.

Milli varlığın karanlık çevreleri asırlardır rahatsız ettiğine dikkati çeken Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:

"Türk milletinin bin yıllık kardeşlik ve kaderdaşlık mirasını çekemeyenler tıpkı leş avcısı akbabalar gibi etrafımızda dönmektedir.

Bunlar acaba ne kapar, ne koparırız arayışıyla yanıp tutuşmaktadırlar.

Yurdumuzu taksim hesapları hiç ara vermeden günümüze kadar gelmiştir.

Türklüğü namus bellediği topraklarından çıkarma, bu olmuyorsa birbirine düşürme ve bölme planları güncellene güncellene bugünlere ulaşmıştır.

Savaş meydanlarındaki cesaretimiz karşısında baş eğip diz çökenler hiç vazgeçmemişler, ilk fırsatta bu defa da terörizmin tüm silah ve enstrümanlarını devreye sokarak sonuç almanın peşine düşmüşlerdir. Şu günlerde yaşadıklarımız tam da budur, dünde yaşananların devamı niteliğindedir. Cinayet nöbetinde birbiriyle yarışan terör örgütleri aslında zalimlerin ürettikleri nefret, haset ve husumet salgınını taşımak ve temsil etmek için rekabet halindedir. Bilhassa 20 Temmuz 2015'den buyana kanımız dökülmektedir. Bu hunharlık, sistemli, önü arkası çalışılmış, sonuçları ince hesaplarla tasarlanmış küresel bir saldırının sahaya indirilmiş acımasız komplosudur."

Türkiye'nin çevresinde koyulaşan kuşatmanın sinsi, kurnaz, kanlı ve ahlaksız olduğunu belirten Bahçeli, saldırganlığın yoğun, sürekli, sistematik ve acımasız olduğuna işaret etti.

Bahçeli, "Türkiye, büyük bir risk ve tehdit dalgasıyla pençeleşmektedir.

Terör örgütleri bölgesel ve küresel senaryolara müzahir şekilde görevlendirilmiş, üzerimize kışkırtılmışlardır.

Suriye'deki vahşi boğuşma Türkiye'ye yansımakta, kopma noktasına kadar gerilmiş etnik ve mezhep kutuplaşması vatanımızda yankılanmaktadır. 6-7-8 Ekim olaylarıyla başlayıp Suruç ve Gaziantep'e kadar uzanan şiddet yelpazesi, etnik damar üzerinde ihanet ve isyan kazıları yapıldığını net olarak dışa vurmaktadır.

Irak'taki gerilim ve karmaşa Türk vatanına ihraç edilmektedir." dedi.

"Fay hatları iyice hareketlendi"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD destekli PYD'nin Suriye Demokratik Güçleri kılıfıyla Menbiç'e girmesi, sırayı Cerablus operasyonun alması, Esad'ın PYD'yi bombalaması, Türkiye'nin Rusya ve İran'la yakınlaşması bölgesel fay hatlarını iyice hareketlendirdiğine dikkati çekti.

Bahçeli, Türkiye'nin, 24 Ağustos sabah erken saatlerinde "Fırat Kalkanı" adı altında, Cerablus'taki IŞİD unsurlarını temizlemek amacıyla uluslararası koalisyon desteğiyle askeri operasyon başlattığını, Özgür Suriye Ordusu'nun bu operasyonda aktif olarak yer aldığını ve bordo bereliler ve tankların sınırın Suriye tarafına geçtiğini, obüs-roket atar ve tank atışıyla bölge ateş altına alındığını, aynı anda Türk savaş uçaklarının havadan operasyona katıldığını anımsattı.

Türkiye'nin milli güvenliğini korumak, sınır ötesi terörist yapılanmayı engellemek için mezkur askeri müdahalesinin, yerinde, haklı ve isabetli olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Ancak Cerablus'u IŞİD'ten arındırırken, boşalan alanlara PYD'nin yerleşmesine, Kobani- Afrin arasının bu terör örgütüne açılmasına kesinlikle, hiçbir şart altında müsaade edilmemelidir. PYD- YPG Fırat'ın batısına uzun süre önce geçmiştir.

Afrin ile Menbiç arasında bulunan El Bap'ı ele geçirmek için teröristler hareket halindedir. Bu şekilde sözde terör kantonları arasında bağlantı kurulmuş olacaktır ki buna asla müsaade edilmemelidir. Bugüne kadar PYD'yi en fazla şımartan ve ön açan ABD'dir. ABD Dışişleri Bakanı geçen hafta, PYD'nin Fırat'ın doğusuna çekilmeye başladığını söylemiştir. Bu terör örgütü doğuda kalsa ne olacak, batıda bulunsa ne çıkacaktır. Nitekim terör her yerde, her zeminde terördür.

PYD- PKK'yı zaman ve mekanın her bölümünden kazıyarak söküp atmak Türkiye'nin haysiyet ve şeref meselesi olmalıdır.

ABD'nin PYD'ye sözcülük yapması, lehine davranması, aklayıp temize çıkarmak için çırpınması bir defa insafsızlık, saygısızlık ve art niyetliliktir. Çünkü ABD, PYD ve PKK'yı çok açık şekilde arkalamakta, kullanmaktadır.

ABD, malum terör örgütlerinin ağızlarına bir damla bal sürüp, bu katillerin ilave yardımlarıyla Ortadoğu'nun haritasını siyasal ve ekonomik çıkarlarına göre tekrar çizmeyi arzulamaktadır.

FETÖ konusunda hala delil isteyen, hukuk hatırlatması yapan, 15 Temmuz darbe girişimi konusunda ikircikli ve tutarsız bir tavır takınan ABD'nin PYD-YPG-PKK'ya bakışı da çarpık, çürük ve hastalıklıdır.

ABD Başkan Yardımcısı Biden'in 24 Ağustos'ta Türkiye ziyaretinde hem nalına hem mıhına vuran değerlendirmeleri bu düşüncemizi teyit eder niteliktedir.

ABD'nin gizli gündemi, Türkiye'yi baştan ayağa kelepçeleyip Suriye'nin kuzeyinde fiili bir durum yaratmak, Akdeniz'e kadar uzanan kirli bir koridor açmaktır.

Bu maksatla IŞİD'in elinde bulunan Mare Hattı'nın PYD-YPG'ye geçmesi için çok yönlü ve sinsi bir hazırlık söz konusudur.

Ülke olarak, küresel güçlerin oldubittisiyle Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşumuna sıcak bakmamız, tepkisiz durmamız milli aklın inkarıdır. Bu nedenle Menbiç'in kontrolü de sağlanmalıdır."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel MHP Genel Başkanı Bahçeli: (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement