Ortadoğu'da Yaşanan Gelişmeler

ORHAN ÇİÇEK - Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Bekmez, "Dünyayı ve özellikle de Ortadoğu ve Türkiye'yi yeniden şekillendirmek isteyenlerin ilmek ilmek dokudukları planlar yavaş yavaş deşifre olma yolunda" dedi.

Bekmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin tesadüfler sonucu ve birbirinden bağımsız meydana gelmediğini savundu. Birilerinin Ortadoğu'nun siyasal yapısı üzerine uzun vadeli planlar yaptıklarını ve bu planlarını organize bir şekilde uyguladıklarının tüm çıplaklığıyla ortada olduğunu ifade eden Bekmez, şöyle konuştu:

"Bu olayların ortak bir noktası var, o da, halkın onurlu direnişlerinin çoğu zaman bedelinin çok ağır olması. En kanlı iki örnek, Suriye ve Mısır. Buralarda hala yakıp yıkmalar, kan ve gözyaşı devam ediyor. Bu kan ve gözyaşı ancak hem batıdaki, hem de doğudaki destekçileri de rüsva ettikten sonra sona erecek."

Olayları siyasi ve ekonomik olarak iki başlık altında değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Bekmez, siyasi olarak bakıldığında, Kuzey Afrika'da başlayıp, Ortadoğu'ya sıçrayan Arap Baharının spontane olaylar olmadığını, aksine kapalı kapılar ardında en ince ayrıntılarına kadar planlandığının görüldüğünü aktardı.

Bekmez, Suriye politikalarında sınıfta kalan batılı ülkelerin, Mısır'daki halk devrimine karşı pek de iştah kabartıcı bir tarafgirlik içine giremediklerini belirterek, "Batılı ülkeler haftalarca kafalarını kuma gömüp, üç maymunu oynadılar, darbeye 'darbe' diyemeyecek kadar aciz bir duruma düştüler" diye konuştu.

"Kaybeden Suudi Arabistan olacak"

Mısır'daki darbenin en büyük kaybedeninin orta ve uzun vadede Suudi Arabistan olacağını ileri süren Bekmez, şöyle devam etti:

"Ne doğuya ne batıya yarandıklarını, en ufak bir politika değişikliğinde batının Suudi Arabistan'ı da gözden çıkaracağını çok iyi görebiliyorlar yeni yetme Suudi prensler. Suudi Krallığının geleceği çok meçhul durumda. Birleşik Arap Emirlikleri için de benzer kaygılar taşımak mümkün. Sanırım hezimet aynı olacak."

Bekmez, Arap Baharı dolayısıyla güvenli bir liman haline gelen Türkiye'ye yabancı sermaye girişlerinin oldukça hızlandığını kaydetti.

Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından artırılan notların, sermaye akışlarını daha da hızlandıracağını ancak ülkeye giren sermayenin "sıcak para" şeklinde olması dolayısıyla çıkmasının da kolay olduğunu dikkati çeken Bekmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ortadoğu'daki olaylar zincirinin bir halkası olarak planlanmış olan 'Gezi Parkı olayları', bu sıcak paranın ülkeden çıkması suretiyle, Türkiye'yi ekonomik dar boğaza sokmak için yapılan planlı bir eylemdi. Mısır ve Tunus'un da notları düşünce, kaçan sermaye batıya yönelmiş olacaktı. Nitekim Arap Baharı sonrasında Türkiye'nin Libya, Mısır, Suriye, Tunus ve Yemen'e olan dış ticaretinde yüzde 25'lere varan bir azalma meydana geldi. Kaçan sermayenin yine de Türkiye'ye gelişini önlemek için son adım olarak da Fitch üzerine düşeni yaptı ve olaylar dolayısıyla Türkiye'yi notunu kırmakla tehdit etti."

Olayların bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı ve birbirinden güç alarak gerçekleştiğine işaret eden Bekmez, şunları kaydetti:

"Dünyayı ve özellikle de Ortadoğu ve Türkiye'yi yeniden şekillendirmek isteyenlerin ilmek ilmek dokudukları el emeği göz nuru planlar, yavaş yavaş deşifre olma yolunda Bu deşifre sonucundaki gelişmeler, kendi ekonomilerindeki kırılganlıklar dolayısıyla, hem doğuda hem batıdaki işbirlikçileri de vuracak. Belki de Arap Baharı, doğudaki Suudi Arabistan'ı da içine alan bir batı baharına bile dönüşebilecek." - Gaziantep