ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Güncel

ÖZEL GÜNDEM

ÖZEL GÜNDEM

2 odalı evde 17 kedi ile birlikte yaşıyorHATAY'da Selda Ayrık (50), sokakta bulduğu bakıma muhtaç kedileri evine alarak iyileştirip bakımını yapıyor.

09.01.2020 08:32
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

2 odalı evde 17 kedi ile birlikte yaşıyor

HATAY'da Selda Ayrık (50), sokakta bulduğu bakıma muhtaç kedileri evine alarak iyileştirip bakımını yapıyor. Kedilere bakmaya 5 yıl önce başlayan Ayrık, şu anda iki odalı evinde tam 17 kedi ile birlikte yaşıyor.

Kedilere bakmaya 5 yıl önce başlayan Selda Ayrık, şu anda iki odalı evinde tam 17 kedi ile birlikte yaşıyor. Ayrık, 5 yıl önce karlı havada kızının getirdiği hasta bir kediyi iyileştirerek bakımını yaptığını o günden sonra kızının sokakta bulduğu kedileri evine taşıdığını söyledi. Ayrık, "Karlı bir kış günü kızım erken saate okula giderken motorlu biri tarafından sokağa atılan kediye kıyamayıp bana getirdi. 'Anne bunu iyileştir' dedi. Biz de o zaman kediyi aldık önce sıcak bir ortamda beklettik sonra karnını doyurduk. Karnı doyduktan sonra tam iki gün uyudu. O kediden sonra kızım bulduğu her kediyi bana getirmeye başladı" dedi.

HEPSİNİN BİR ADI VAR

17 kedi ile uzun bir süre geçirdikten sonra hayvanlara isim verdiğini belirten Ayrık, "O kadar uzun süre fazla kedi ile yaşayınca illaki isim koyuyoruz. Çünkü onların da bir hitap şekline ihtiyacı var. Seslendiğimizde bakacağı bir isim koydum her birine böylece onlara daha da alıştım" diye konuştu.

Görüntü Dökümü---------------------------Kedilerden genel ve detay görüntülerSelda Ayrık'ın kedileri beslemesiEvin odalarında bulunan kedilerden detay görüntülerSelda Ayrık ile röp.

Süre: 03'22ö - Boyut: 210MB

Haber-Kamera: Halil İbrahim KARAÇAY/HATAY,

======================

Çevre mühendislerinden hava kirliliği uyarısı

İZMİR'de nüfusun artması, kentlerin büyümesi, endüstrinin gelişmesiyle birlikte, hava kirliliği de arttı. Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, 2019 yılının kasım ve ocak ayı verillerini yeni değerlendirdiklerini, izleme istasyonlarının verilerine göre Karşıyaka, Bornova, Çiğli'de kükürt oranlarında yükselmeler olduğunu gördüklerini açıkladı. Kınay, Körfez boyunca binaların bitişik nizam şeklinde olduğunu, bunun da duvar görevi üstlendiğini, yine yüksek yapılaşmanın etkisiyle rüzgar koridorlarının ortadan kalktığını belirterek, planlama hatalarının hava kirliliğine neden olduğunu söyledi. Helil İnay Kınay, önlem alınmaması halinde yaşanamaz kentlerle karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulundu. Türkiye'de özellikle büyükşehirler, çevre kirliliğine neden olan, insan sağlığını tehdit eden hava kirliliğini yoğun şekilde hissediyor. Nüfusun artması, kentlerin büyümesi, hava kalitesinin düşmesine neden olurken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı olan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nden uyarı geldi. Şube Başkanı Helil İnay Kınay, İzmir'de havaların soğuması ile birlikte varolan kirliliğin hissedilmeye başlandığını söyledi. Hava ölçüm istasyonları tarafından kaydedilen anlık değerlendirmeleri incelediklerini, İzmir için şu anda büyük bir sıkıntı görünmediğini aktaran Kınay, hava kirliliğine uzun vadede bakıldığında, tablonun değiştiğini aktardı. Kınay, "Özellikle geçen yıldan bu yana yaptığımız değerlendirmelerde, kış sezonu boyunca belli istasyonlardaki kükürt oranlarının, sınır değerinin üzerinde olduğunu görüyoruz. Hava kirliliği Türkiye'nin bütün kentlerinde büyük bir problem. Aynı sorunu biz de İzmir'de yaşıyoruz" dedi. İzmir için 2019 yılının kasım ve ocak ayı verilerini yeni değerlendirmeye başladıklarını açıklayan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, "Geçtiğimiz yıldan itibaren yaptığımız değerlendirmelerde, Karşıyaka, Bornova, Çiğli istasyonlarında kükürt oranlarında yükselmeler olduğunu gördük. Diğer istasyonlarda kısmen azalmalar var" dedi. 'RÜZGAR KORİDORLARI BIRAKIN'İzmir'de 'inversiyon' denilen atmosfer olayı nedeniyle de hava kirliliğinin ciddi boyutlarda olduğunu kaydeden Kınay, kentte özellikle sanayi bölgesi olan Aliağa ilçesinde yoğun şekilde hava kirliliğinin yaşandığını belirterek, "Aliağa, ağır sanayi bölgesi. Bu bölgenin kirletici etkisini, İzmir kent yaşamında hissediyor. Bununla ilgili veriler de ortada. Aliağa'nın havası kirli. Bu bölgedeki hava kirliliği İzmir'in en büyük sorunlarından biri" dedi. Hava kirliliğinin Türkiye'nin bütün kentleri için çok büyük bir problem olduğunu, İzmir'in de bu kentlerin içerisinde yer aldığına dikkat çeken Kınay, şunları söyledi:  "İzmir'de Körfez boyunca binalar bitişik nizam. Bu da duvar etkisi yapıyor. Yüksek yapılaşmanın etkisiyle rüzgar koridorları ortadan kalktı. Kentte kirli havanın hareket edebileceği alan yok. Planlama hataları, yanlış kentleşme bizi daha büyük hava kalitesi sorunları ile karşı karşıya bırakıyor. Kentteki tüm planlama ve düzenlemelerin, kentin coğrafi özelliklerine uygun şekilde yapılması gerekiyor. Rüzgar koridorları bırakılmalı, havanın hareket edeceği alanların bırakılması gerekiyor. Bütünsel bir hava kalitesi planlaması yapılması şart. Yaşamsal olarak ciddi sağlık riskleri var. Özellikle hamileler, çocuklar, yaşlılar, hava kirliliğinden ciddi şekilde etkilenmekte. Hava kirliliğinin uzun vadede insan ve çevre sağlığı açısından yaratacağı sorunlar, artık geri dönüşü olmayan noktaya varmak üzere. Hızlı ve etkili önlemler alınmaması halinde, yaşanamaz kentlerle karşı karşıya kalacağız."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------İzmir'den görüntüÇevre Mühendisleri Odası Başkanı ile röp.Genel ve detay görüntü

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Ahmet Turhan ALTAY- Halil KARABIYIK/ İZMİR,

==============================

İzmir'de uyuz vakalarıyla birlikte ilaç talebi arttı İZMİR Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Lütfi Çamlı, kentin özellikle Buca, Karabağlar gibi ilçelerinde uyuz vakalarına çok sık rastlandığına dikkat çekerken, eczacılar ise uyuz ilacı talebine yetişememekten yakındı. İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ilaç talebinin beklenmedik boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, "Bazı eczacıların artan talebe bağlı olarak takas yoluyla dahi hizmet vermeye çalıştıklarını biliyoruz" dedi.

İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Lütfi Çamlı, kentte gözleme dayalı bilgilerle uyuz vakalarının artış gösterdiğini belirterek, "Uyuz, dişi parazitin derinin yüzey tabakalarında bir tünel açarak yumurtalarını bıraktığı ve özellikle gece ısının artmasıyla parazitin hareketlenmesi sonrasında kaşıntı ile giden bir enfeksiyondur. Son dönemde İzmir de dahil olmak üzere bazı şehirlerde uyuz vakalarının arttığına dair bildirimler almaktayız. Uyuz doğrudan temasla bulaşan bir enfeksiyondur. Bulaşmayı takiben ortalama 1 ay sonra enfeksiyon bulguları görülür. En bilinen bulgu olan kaşıntı olmasa dahi, bu paraziti vücutta taşıyor olma ihtimalimiz vardır. Bulaştıktan sonra giderek şikayetler artacaktır. Geceleri artan kaşıntı durumunda hastaların doktorlarına başvurmaları uygundur" dedi.

'UYUZ GENEL OLARAK TOPLU YAŞAM ALANLARINDA ORTAYA ÇIKAR'

İzmir'de artan uyuz vakalarını bilimsel olarak ortaya koymak için bazı verilere ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Dr. Çamlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu verilerin kamuoyu ile paylaşılması için İl Sağlık Müdürlüğü'ne başvurduk. Ancak aldığımız geri bildirimler, uyuz vakalarının arttığı şeklinde. Bu gözleme dayalı bulgular ışığında uyuz vakalarının arttığını söyleyebiliriz. Biz bu uyuz hastalığındaki artışın her sene kış aylarındaki olağan artıştan çok daha fazla ve belirgin olduğunu düşünüyoruz. Uyuz, genel olarak toplu yaşam alanlarında ortaya çıkar. Uygunsuz yaşam koşulları, kötü hijyenik ortam, barınma koşullarının çok uygun olamaması gibi durumlarında da uyuz hastalığında artış olur. Suriyeli mültecilerin bulunduğu bölgelerde bu hastalığın görüldüğüne yönelik açıklamalar var. Bu hastalık dünyanın her yerinde, her yaş grubunda görülebilen bir hastalıktır. Özellikle barınma ve yaşam koşullarının uygun olmadığı belli kesimlerde daha fazla görülebilir. Suriyeli mültecilerde bunun daha sık görüldüğüne dair net bir veri yok. Ancak eğer böyle bir şey ortaya çıkarsa bile o zaman sorgulamamız gereken mültecilerin yaşam koşulları, yeterli sağlık desteği alıp alamamaları olacaktır."

'ARTAN TALEBE BAĞLI OLARAK TAKAS YÖNTEMİ'

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan da, uyuz ilacı talebinin beklenmedik boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, "Uyuz vakası uzun zamandır Türkiye'de bu kadar yoğun yaşanmıyordu, dolayısıyla ilaç firmalarının da üretimi düşük miktardaydı. Ani bir artış meydana gelince, bu ilaçlarla ilgili sıkıntı ortaya çıktı. Bazı eczacıların artan talebe bağlı olarak takas yoluyla dahi hizmet vermeye çalıştıklarını biliyoruz. Şu anda firmalarla görüştük ve ekstra üretimle ilgili çalışmalar yapıyorlar" dedi.

İzmir'in belli bölgelerinde, özellikle çok göç alan yerlerde uyuz vakalarının ortaya çıktığını söyleyen Sayılkan, "Uyuz konusunda malzemelerle temas çok önemli ve burada da hijyen sorunu ortaya çıkıyor. Eczacılar olarak bu hastalıkla ilgili ilaçlarda zaman zaman sorun yaşıyoruz. İzmir'in Buca, Karabağlar gibi bölgelerinde bu ilaçla ilgili yoğun talep var. Öte yandan bazı vatandaşlar ise kendiliğinden bu hastalıktan şüphelenip ilaç satın alarak tedavi yoluna gidiyorlar. Her kaşıntı ya da her alerjik görünüm uyuz değildir, bunun teşhisinin doğru konması gerekiyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Dr. Lütfi Çamlı ile röp.Tuncay Sayılkan ile röp.Lütfi Çamlı detay görüntüler

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Mücahit BEKTAŞ, Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

==============================

Televizyonu kapatıp, cep telefonlarını sessize alıp 63 dakika kitap okuyorlar

MUĞLA'nın Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce hayata geçirilen Cumhuriyet Okumaları projesi kapsamında veliler ile öğrenciler evlerindeki televizyon ve cep telefonlarını kapatarak 63 dakika kitap okuyor. Ünlü şarkıcı Bengü başta olmak üzere birçok sanatçı paylaştıkları videolar ile projeye destek oldu. Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Çağdaş muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak' sözünün hedeflenmesi, dijital ve sanal dünyadan uzak kalınmasının sağlanması için proje hayata geçirildi. TBMM'nin açılışının 23 Nisan 1920 tarihinde olması nedeniyle kitap okumanın başlangıç saati 19.20, Cumhuriyet'in 100 yılının 29 Ekim 2023'e denk gelmesi nedeniyle de etkinliğin bitiş saati 20.23 olarak belirlendi. Bodrum genelindeki evlerde proje kapsamında haftada 1 gün veliler ve öğrenciler evlerindeki televizyonları kapatıyor, cep telefonlarını sessize alarak 63 dakika boyunca kitap okuyor. Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, beraberinde Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Aslan Korkmaz, şube müdürleri ve öğretmenler ile birlikte kitap okuma etkinliği düzenlenen bir eve sürpriz ziyarette bulundu. Müdür Töre'yi karşılarında gören veliler, mutluluk yaşadı. Protokol üyeleri, veliler ve öğrenciler, teknolojiden uzak bir şekilde 63 dakika kitap okudu. Müdür Töre, "Aile sıcaklığı içerisinde bulunmaktan keyif aldım. Bodrum'daki bu projemizi il genelinde uygulamak istiyoruz. Çocuklarımızı hayata hazırlarken, onlara 21'inci yüzyılın yaşam becerilerinin başına koyduğumuz en önemli özellik okuma becerisini kazandırmak. Bu olmazsa olmazımız. Evlatlarımızın hayatta başarılı olmalarının yolu kitap okumaktan geçiyor. Çocuklar üzerinde en kalıcı etki akran öğreticiliğidir. Akranların bir araya gelerek kitap okuması, ailelerin samimi bir ortamda bir arada bulunması ve örnek davranışlarla model oluşturmaları eğitimcilerin buna eşlik etmesi mükemmel bir çalışma" dedi. Bodrum Mahir Cemal Uslu Ortaokulu 6'ncı sınıf öğrencisi Alyanaz Filiz, "Genel olarak hepimiz teknoloji bağımlısıyız. Teknolojiden uzak bir şekilde ailelerimiz ile birlikte kitap okuyoruz" diye konuştu. Velilerden Ufuk Emirzeoğlu ise, "İnsanı kitaba tamamen bağlayan mükemmel bir proje" dedi.  Öte yandan ünlü şarkıcı Bengü ile sinema ve dizi oyuncusu Özge Özpirinçci, paylaştıkları videolar ile Cumhuriyet Okumaları projesine tam destek verdi.  GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre'nin aileler ve öğrenciler ile birlikte sohbet etmesi-Kitap okuyan protokol üyeleri, veliler ve öğrencilerden görüntü-Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre ile röp. -Öğrencilerden Alyanaz Filiz ile röp. -Velilerden Ufuk Emirzeoğlu-Şarkıcı Bengü'nün videosu-Oyuncu Özge Özpirinçci'nin videosu

Haber-Kamera: AKGÜN -  Aykut KURT/ BODRUM (Muğla),

==============================

Vanlı öğrenciler, Life Kinetik eğitim programı sayesinde hem eğleniyor, hem öğreniyorlar

VAN'ın Edremit ilçesinde özel okul öğrencileri, Almanya'da geliştirilen ve dünyanın bir çok ülkesinde uygulanan 'Life Kinetik' (görsel algı, bilişsel beceriler ve fiziksel egzersizler ile beyin eğitimi) eğitim programıyla matematik dersi işliyorlar. Çeşitli materyaller kullanılarak verilen eğitim programında, öğrenciler hem öğreniyor, hem de eğleniyorlar.

Özel Hürriyet Koleji'nde beden eğitimi öğretmeni İdris Demir, gittiği Almanya'da eğitimini aldığı 'Life Kinetik' programını bulunduğu okulda uygulama kararı aldı. Demir, okuldaki diğer öğretmenlere programı anlattı. 850 öğrencinin eğitim gördüğü okulda özellikle bir çok öğrencinin sevmediği ders olan matematik dersinde bu program uygulanmaya başladı. Matematik öğretmenleri, ilkokul çağındaki öğrencilere kartondan yapılan materyaller vasıtasıyla matematik dersini anlatmaya başladı.

Beden eğitimi öğretmeni İdris Demir, Life Kinetik programının Almanya'da geliştirilip, dünyanın bir çok ülkesinde uygulanan bir eğitim programı olduğunu belirterek, "Program beyin nörolaglarını daha canlı tutarak beyin cimnastiğini sağlıyor. Beyin karmaşıklığı çözmede çok haz aldığından dolayı bununla birlikte beyni harekete geçirip, zor olan konuların daha eğlenceli ve daha zevkli hale getirip öğrencilerin tam öğrenmeyi sağlanmasını sağlıyor. Biz de okulda görev yapan öğretmenlerimize bu programın modüllerini öğretiyoruz. Öğretmenlerimiz de bu modülleri, kendi derslerinde çocuklara çeşitli materyaller aracılığıyla anlatıyorlar" dedi.

ÖĞRENCİLER HEM ÖĞRENİYOR, HEM EĞLENİYORLAR

Aynı zamanda karete milli sporcusu olduğunu anlatan Demir, "Şu an Van'da sadrece bizim okulda matematik derslerinde bu program uygulanıyor. Böylelikle öğrenciler matematik konusunda kendilerini daha çabuk geliştiriyor. Artık klasik bir yöntemden öğrenciler çıkmış oldu. Daha eğlenceli, daha zevkli bir ders işlemeye başladılar. Bu program sayesinde öğrenciler hem eğleniyor, hem de öğreniyorlar" diye konuştu.Sınıf öğretmeni Adem Ertuş ise, programın öğrencilerin matematik dersine ilgilerini artırdığını dile getirerek, "Matematik dersinde toplama işlemini kartondan materyallerle yapıyoruz. Bütün topları materyale atıyoruz. Öğrenciler materyalin içine attıkları topları toplayarak işlemi daha çabuk öğreniyor. Hem öğreniyorlar, hem eğleniyorlar" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Kolej binası-Hürriyet Koleji öğrencileri,  A-4  kağıtlarına çizilen canlıların  resimlerinin üzerinden geçip özelliklerini anlatması-Detaylar-Bir öğrenci ile röportaj-Okulun 1/A sınıfında minik öğrencilere karton ve fon kağıtlrdan yapılan materyalle öğrencilere matematik dersinin verilmesi-Materyalin içine küçük toplar atarak toplama işlemi yapan öğrenciler-Detaylar-Sınıf Öğretmeni Adem Ertuş ile röportaj-Ertuş, materyalin özelliklerini anlatırken-Programa okuldaki öğretmenlere anlatan Beden Eğitimi Öğretmeni İdris Demir ile röportaj-Sınıf öğretmeni Ertuş, minik öğrencileriyle küçük topları sayarken-Detaylar

Haber-Kamera: Behçet DALMAZ/VAN =====================================

Kemik hastası oğlu için yardım isteyen babayı dolandırmaya kalktı

TEKİRDAĞ'ın Malkara ilçesinde yaşayan ve bir çeşit kemik hastalığı olan 'femur başı aseptik nekrozu' tanısı konulan Hüseyin Kaya (10) için yardım çağrısında bulunan baba Mustafa Kaya, bir kişi tarafından kendisine para yardımı yapılacağı vaadiyle dolandırılmak istendiğini söyledi. Kaya, "Önce 7 bin euro göndereceğini söyleyip, hesabına 700 lira yatırmamı istedi. Daha sonra da 7 bin lira diyerek, 700 lira istedi. Dolandırmak istendiğimi anladım" dedi.

Malkara'nın kırsal Ballısüle Mahallesi'nde çiftçilik yapan Mustafa Kaya (43) ve Şengül Kaya (38)  çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü Müstecep İlkokulu özel eğitim sınıfı 5'inci sınıf öğrencisi Hüseyin Kaya, vücudundaki ağrıların artması üzerine ailesi tarafından götürüldüğü  hastanede bir çeşit kemik hastalığı olan 'femur başı aseptik nekrozu' teşhisi konuldu.

Baba Mustafa Kaya, daha önce gazetecilere yaptığı açıklamada çocuğunun günden güne gözlerinin önünde eridiğini belirterek, yardım çağrısında bulunmuştu. Kaya, "Oğlum Hüseyin'i 2 yıldır hastanelere taşıyorum, bir çare bulamadık. Bizlere '7-8 ay sonra tekrar gelin' diyorlar. Benim çocuğum gözümün önünde git gide eriyor. Ben devlet büyüklerimize sesleniyorum. Çocuğuma bir el atın. Bu böyle olmaz her gün günden güne eriyor. Hastalığı gece yattığında beline de vuruyor ve o yüzden oğlum uykuda uyumuyor. Okuluna çok zor gidiyor. Benim maddi durumum iyi değil. Buradan Sayın Sağlık Bakanımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Bütün devlet büyüklerimize sesleniyorum. Bize kucak açsınlar. Bizleri böyle mağdur bırakmasınlar. Çok mağdur durumdayız. Sayın devlet büyüklerimden çocuğumun sağlık problemini çözsünler istiyorum. Ben 2 senedir gidip geliyorum. 'Çürüme yapmış, erime yapmış' dediler. Tedavi vermediler. Hep '7 ay sonra gel' diyorlar. Bende 2 senedir hep gidip geliyorum ama artık maddi durumumda yok. Benim oğluma yazık günah eriyip gidiyor. Hüseyin'imin sağlık problemi çözülsün artık. Hüseyin'im yürürken de çok güçlük çekiyor. Ben böyle bir hastalık görmedim. Oturduğu zaman kalkamıyor. ya taburede ya da sandalye de oturması gerek. Yazıktır. Günahtır. Günden güne gözümün önünde eriyip gidiyor" açıklamasında bulunmuştu.

Anne Şengül Kaya ise yetkililerden yardım etmelerini isteyerek, "Benim oğlumun kemik erimesi var. Bacağı tutuluyor, oturduğu yerden kalkamıyor. Okuluna gitmekte çok güçlük çekiyor. Her gün gözümün önünde oğlum eriyip gidiyor. Ben buradan devlet büyüklerimize sesleniyorum. Benim oğlum gittikçe daha çok günden güne kötüye gidiyor. Daha çok eriyor. Maddi durumumuz yok. Yetkililerin bizlere yardım etmesini bekliyoruz" dedi.

Hüseyin Kaya da iyileşmek istediğini ifade ederek, "Ben okuyup doktor olacağım. Okumak istiyorum. Ama çok ağrılarım var. Bana bir çare bulsunlar. Ben iyi olmak istiyorum. Ben iyileşmek istiyorum" dedi.

'7 BİN EURO GÖNDERECEĞİM'Mustafa Kaya, kendileriyle ilgili haberlerin medyada yer almasının ardından arayan bir kişinin yurtdışında yaşadığını ve 7 bin euro yardım etmek istediğini söylediğini belirtti. Kişinin 7 bin euro yardım yapması için kendi hesabına 700 lira yatırmasını istediğini ifade eden Kaya, parası olmadığı için bu parayı yatırmadığını anlattı.Aynı kişinin  daha sonra yurtiçinden aradığını söyleyip 7 bin lira yardımda bulunacağını, 700 lirayı banka ATM'sinden hesabına yatırmasını söylediğini ifade eden Kaya, bu telefonlar üzerine dolandırılmak istediğini anladığını söyledi.

Kaya, son olarak kendisinden 700 lira isteyen kişi ile gazetecilerin önünde telefonda konuştu. Kaya, "Bu nasıl bir iş hem yurt dışından aradığını söyleyip dola, euro göndereceğim diyorsun hem de aynı telefon numarasından yurtiçinden aradığını söyleyip 7 bin lira yatıracağını söylüyorsun. Madem yardım etmek istiyorsun benden niye 700 lira sana para yatırmamı istiyorsun?  Ve benden ille de 700 lira parayı bul yatır diyorsun. Benim şu an çocuğum hasta ve sen beni dolandırmaya çalışıyorsun. Ben sizden bıktım aramayın beni, ben zaten yaralıyım içim yanıyor, yardım bekliyorum sizde beni dolandırmaya çalışıyorsunuz. İki de bir arayıp benden 700 lira acil bulup yatırmamı istemeyin ben sizden yardım istemiyorum. Size yazıklar olsun. Beni dolandırınca elinize ne geçecek. Durumumu biliyorsunuz. Yazıklar olsun size" dedi.

Kaya, kendisini dolandırmak istediğini söylediği kişi hakkında da şikayetçi olacağını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Kaya'nın oğlunu okuldan gelişini karşılaması-Hasta çocuktan detaylar-Baba ve annenin yardım isteyip ağlaması-Anne baba ve çocuktan detay-Ev içindeki aileden detay ve ağlamaları-Dolandırıcının yardım bekleyen babayı araması-Dolandırıcı ile babanın konuşması-Kaya'nın diyalogları-Dolandırıcın telefonla ısrarlı şekilde araması-İkilinin telefon görüşmesi

Haber-Kamera: Murat YAYIN/MALKARA(Tekirdağ),=================================

İlçenin gönüllü arama-kurtarma timi

SİVAS'ın İmranlı ilçesinde 21 yıl önce aralarında esnafların da bulunduğu çeşitli meslek gruplarından insanların bir araya gelerek oluşturduğu İmranlı Acil Yardım ve Kurtarma Derneği (İMAYKUD) gönüllü olarak bir çok olaya müdahale ediyor. Maddi imkansızlıklara rağmen zor durumdaki insanların yardımına koştuklarını anlatan Dernek Başkanı Alparslan Bal, "Tek amacımız hayat kurtarmak" dedi.1999 yılında Sivas'ın İmranlı ilçesinde trafik kazaları ve doğal afetlerde mağdurlara yardım elini uzatmak amacıyla sivil savunma ekibi kuruldu. İMAYKUD adı altında 6 kişi ile kurulan derneğin gönüllü üye sayısı zamanla 36'ya yükseldi. Dernek üyeleri arasında öğretmen, belediye ve kaymakamlık çalışanı ile çarşı esnafları yer alıyor. Olası bir kaza veya olay sonrası 112'den gelen ihbar üzerine dernek üyeleri birbirleriyle iletişime geçerek derneğe ait konteynerde buluşuyor ve olay yerine gidiyor. Tamamen gönüllülük esasına dayalı ekipler, 21 yılda 2 binden fazla kazaya müdahale etti. İlçedeki Kızıldağ mevkisi ile Zara, Hafik ve Erzincan'ın Refahiye ilçesi bölgelerinde etkin bir şekilde faaliyet gösteren İMAYKUD, kış aylarının gelmesiyle birlikte gün içerisinde devriye atarak hazır bekliyor.

'24 SAAT GÖREVE HAZIRIZ'

İmranlı Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşlerinde çalışan İMAYKUD Başkanı Alparslan Bal, "Bu dernek içerisinde kepçe operatöründen tutun da berber, memur, öğretmen, işçi gibi her kesimden arkadaşımız mevcut. Bunlar genelde görevleri olan insanlar. İçimizde elektrik işlerinden anlayanlarımız var. Kepçe operatörü olanlarımız var. Kaza ve olaylar halinde ne ile karşılaşacağımızı bilmediğimiz için mümkün olduğu kadar meslekleri olan, bu işe gönül veren insanları tercih ediyoruz. Gittiğimiz olaylarda elektrikçiye de kepçe operatörüne de ihtiyacımız oluyor. Mümkün olduğu kadar bu arkadaşlarımızdan bir karma yapıp ekip olarak 7 gün 24 saat göreve hazır şekilde bekliyoruz" dedi.

'TEK AMACIMIZ HAYAT KURTARMAK'

İlçenin Sivas'a uzak olması nedeniyle olaylara müdahalede ilk ve en hızlı rolü üstlendiklerini belirten Bal, "Kışın kar yağmasıyla birlikte merkezdeki AFAD ekiplerinin buraya gelmesi yol durumuna göre üç saat sürebiliyor. Biz İMAYKUD olarak buradan yarım saat içerisinde Kızıldağ'a rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Elimizdeki imkanlara göre oradaki ihtiyaçlıların hayatlarını kurtarmaya çalışıyoruz. Tek amacımız hayat kurtarmak. Çünkü kaza yapan bir aracın altındaki biz de olabiliriz, bizim yakınımız da olabilir. O çaresizliği kimseye yaşatmak istemiyorum, ben de yaşamak istemiyorum. Allah trafik kazasını ve doğal afeti kimsenin başına vermesin. Derneğimizin şu andaki maddi imkanları bizi zorluyor. Türkiye'nin her yerinden hayırsever iş adamlarının güçleri yettikçe bize yardım etmelerini bekliyoruz. Burası D-200 karayolu ve Türkiye'nin en uzun karayoludur. İlla ki herkes bir gün buradan geçecek. O yüzden herkesin bize yardım etmesini bekliyoruz" diye konuştu.

'TIRAŞI YARIDA BIRAKIP KAZAYA GİDİYORUM'

Derneğin gönüllülerinden olan ve aynı zamanda ilçede kuaförlük yapan Yunus Emre Demirer ise, "Yaklaşık altı yıl önce Kızıldağ'da bir otobüs kazası olmuştu. Dernek üyelerinden bir ağabeyimizi tıraş ederken kaza ihbarı geldi. Tıraşı yarıda bıraktım ve ben de onun özel aracıyla kazaya gittim. O kaza anında yolcunun zor bir durumda olduğunu gördüm. Derneğin de ekip yetersizliği vardı. O durumdan çok etkilendim ve gönüllü olarak derneğe üye olmaya karar verdim. Bazen müşteriyi tıraş ederken bazen kaza haberi geliyor. Müşteriden izin isteyerek ekiple birlikte kazaya gidiyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Ekip üyelerinin görüntüleri-Mesleklerini yaptıkları yerler-İhbar üzerine haberleşip harekete geçmeleeri-Olay yerine gidişleri-Müdahale ettkikleri olaylardan görnütüler-Dernek Başkanının açıklaması-Üyelerin konuşmaları

Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI-Yasin KIRAS/İMRANLI(Sivas), =====================================

Çıldır Gölü'nde Eskimo usulü balık avlıyorlar

DONDURUCU soğuklar nedeniyle yüzeyi buzla kaplanan Ardahan'ın Çıldır ilçesindeki Çıldır Gölü'nde balıkçılar, Eskimo usulü balık avlıyor.

Denizden 1959 metre yükseklikteki Çıldır Gölü'nün yüzeyi, hava sıcaklığının geceleri sıfırın altında 20 dereceye kadar düşmesi nedeniyle buzla kaplandı. Balıkçılar, 123 bin metrekare alana sahip Çıldır Gölü'nde oluşan yaklaşık 15 santimlik buz tabakasını kazmalarla daire şeklinde kırarak, Eskimo usulü balık avlıyor. Geçimini yıllardır Çıldır Gölü'nde balık avlayarak sağladığını söyleyen 6 çocuk babası Atanur Dursun, Çıldır Gölü'ne kıyısı bulunan Taşbaşı, Çanakzu, Gülyüzü, Akçakale, Doğruyol, Eşmepınar ve Gölebekan köylerinde birçok kişinin ekmeğini bu gölden çıkardığını söyledi.

Yüzeyi iki hafta önce tamamen buzla kaplanan Çıdır Gölü'nde sarı sazan, gümüş balığı, şafak balığı ve alabalık bulunduğunu belirten Dursun, "Doğu Ekspres treni ile göle gelenlere şov amaçlı Eskimo usulü balık avcılığını sergiliyorduk ancak şimdi gölün nerede ise ortalarına giderek ekmeğimizi çıkarıyoruz. Eskimo usulü balık avlamak çok zor ve tehlikeli ancak yapacak başka bir işimiz yok. Bu baba mesleği. Balığın kilosunu 20 liraya satıyoruz. Günde ortalama 10 ila 15 kilo arasında çıkıyor. Çıkan balıkları da kızağa koyun köye götürüyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Donan Çıldır gölünden detay -Atanur Dursun'un buzu kırması -Göle sladığı ağı toplaması -Yakaladığı balıktan detay -Atanur Dursun ile röp

Haber-Kamera: Suat İNCEDERE  / ARDAHAN/ÇILDIR,=====================================

Yediemin otoparklarında bulunan araçlar çürümeye terk edildi

ELAZIĞ'da, icralık olup yediemin otoparklarına bırakılan yüzlerce araç, çürümeye terk edildi. Mağdur olduklarını anlatan yediemin işletmecileri, sektörle ilgili yasal düzenleme istedi.

Elazığ merkez Hicret Mahallesi'nde bulunan 8 bin metrekare ve 750 araç kapasitesine sahip yediemin otoparkında uzun yıllardır alınmayan araçlar nedeniyle işletmeci zor günler geçiriyor. Yaklaşık 10 yıl önce otoparka çekilen, lüks araçların da aralarında yer aldığı otopark, otomobil mezarlığına döndü.

2010 yılından bu yana yediemin otoparkı işlettiğini ifade eden Ömer Ertan (38), yediemin işletmelerine yönelik yasal düzenlemenin yapılmasını talep etti. Ertan, şu an otoparkında 500 dolayında aracın olduğunu, 10 yıl önce getirilen araçların hala burada olduğunu ifade ederek, "İcra dairelerinde 6 ay geçtikten sonra bekleyen araç sayısı oldukça fazla. Bu nedenle bizler çok sıkıntı yaşıyoruz. Burada bir aracın kalması hem devlete hem de bize sorunlar oluşturuyor. Bir araç buradan çıkarıldığı zaman Motorlu Taşıt Vergisi yatırılır, muayenesi yaptırılır, sanayi de tamirleri yapılır yani bir çark döner. Ama ne yazık ki 2010 yılından beri birçok araç halen bekliyor. Ne devlet bir çözüm buluyor, ne de sahipleri ilgileniyor. Bundan dolayı devletimizden bir yardım bekliyoruz" dedi.

Yediemin otoparkında bulunan araçların birçoğunun icralık araç olduğunu aktaran Ertan, "Motorların çoğu tescilsiz ve plakasızdır. Kaza yapan, gümrük kaçağı olan, uyuşturucu nedeniyle yakalanan ve sigortasız araçlar var. Özellikle son dönemlerde lüks araçlar artmaya başladı. Ekonomik nedenlerden dolayı bu lüks araçlar çürümeye bırakıldı" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Otomobillerden görüntüMotosikletlerden görüntüRöportaj Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Erkan BAY/ELAZIĞ,======================================

Havalar sıcak gitti, ağaçlar meyve verdi

RİZE'de hava sıcaklıkları, mevsim normallerinin üzerinde seyrederken, kış mevsimin ortasında bazı ağaçlar çiçek açıp, meyve verdi. Güneysu ilçesinde yaz meyveleri olarak bilinen çilek, dut ve yenidünya olarak bilinen malta eriğinin, kışın meyve vermesi, görenleri şaşırttı.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde mevsim normallerinin üzerinde devam eden hava sıcaklıkları, meyve ağaçlarını yanıltarak çiçek açmasına neden oldu. Güneşli havaların uzun sürmesi nedeniyle Rize'nin Güneysu ilçesine bağlı Pazarköy köyündeki bahçelerde kış meyveleri ile birlikte yaz meyveleri de yeniden olgunlaştı. Köyede, kış mevsimin ortasında pek çok ağaç, çiçek açıp, erkenden meyvelerini verdi. Yörede, yaz meyveleri olarak bilinen çilek, dut ve yenidünya olarak bilinen malta eriğinin, yapraklarını dökmesine karşın, kışın meyve vermesi, bahçe sahiplerinin yanı sıra görenleri de şaşırttı.

'ENTERESAN BİR DURUM YAŞIYORUZ'Bahçesinde mandalina ile birlikte yenidünyayı toplayan Mehmet Ali Ak "Ocak ayındayız, bir tarafta kış meyveleri bir tarafta da yaz meyveleri var. Yenidünya ve dut ağaçları meyve verdi. Bahçelerimizdeki çileklerden de hala yiyoruz. Bölgeye özgü komar çiçeğinin bu mevsimde açtığı hiç görülmemiştir. Kışın ortasında hepsini bir arada gördük. Çok şaşkınız. Hala ağacın üzerinde çiçekler var, taze meyveler var, olgunlaşmış meyvelerde mevcut. Çok enteresan bir durum yaşıyoruz, kış mevsiminin ortasında olmamıza rağmen hava sıcaklıkları baharı yazı anımsatıyor. Yaşanan mevsimsel değişiklikler ortaya bu sonuçları çıkartıyor. Bu duruma sevinsek mi üzülsek mi bilemiyoruz. Bu durumun ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçları yaz mevsiminde yaşamayız inşallahö dedi.

'BAHAR HAVASI MEYVELERİ ŞAŞIRTTI'Muhtar Harun Sait Er de, köyünde gözlemlediği bu şaşırtıcı durumdan büyük endişe duyduğunu söyleyerek "İlimiz aslında kış şartlarının çok sert geçtiği bir yer değil ancak yine de kar yağan bir il olmasına rağmen kış mevsiminde yaz ağaçlarının çiçek açması hatta meyve verip olgunlaşma seviyesine gelmiş olması çok ilginç. Alışılmışın dışında bir durumla karşı karşıyayız Umuyoruz ki bahar havası yaşayan meyvelerimiz ve özellikle de bölgenin geçim kaynağı olan çay daha fazla filizlenmez de yaşanacak soğuklarla don olayına maruz kalarak bize ürün kaybı yaşatmaz. Bahçelerdeki dut ağaçları olgunlaştı yenebilir duruma geldi, çilekler hala meyve veriyor, bir yandan çiçek açıyor. Kış mevsiminin ortasında olmamıza rağmen yine yaşanan ilginç durumlardan biri de çay bahçelerimizde bulunan komar çiçeklerinin de güllerini açmış olması. Her şey mevsiminde güzel, şimdi bize çok güzelmiş gibi gelebilir yaşadığımız sıcak havalar ve çiçek açan meyve ağaçları ama bunun olumsuz sonuçlarını da muhakkak düşünmemiz gerekiyor" diye konuştu.

'KIŞ AMA ORTADA KIŞ YOK'

Köy sakini Asuman Er ise "Yağmur şehri Rize'ye yağmur yağmıyor, yazdan kalma günler yaşıyoruz. Sonuçta bahçelerimize yansıyor. Ağaçlar çiçek açtı, dutlar meyve verdi, yenecek duruma geldi. Kış mevsimindeyiz ama ortada kış yok.  Bir bahar havası devam ediyor, buna kanan meyvelerde çiçek açıyor, sonu ne olur çok merak ediyoruzö diyerek şaşkınlık içerisinde olduklarını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Meyve veren dut ağacından detaylar-Çilek bahçesini temizleyen çocuklar ve meyveleri-Yeni dünya ağacından detaylar-Komar çiçeğinden detaylar-Röportajlar-Muhabir(Arzu ERBAŞ) anonsu

Haber-Kamera: Arzu ERBAŞ - Rize, ==================================

DMD'li kardeşler bisiklet, oyuncak değil, öksürtme cihazı istiyor

ANTALYA'da kas hastası Yunus Emre (18), Emrullah (13) ve Furkan (7) Üğdül kardeşler, yeni yılda bilgisayar, cep telefonu, bisiklet, oyuncak dileyen yaşıtlarının aksine, sadece rahat nefes alıp vermelerini sağlayacak öksürtme cihazı istedi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) öksürtme cihazını ödeme kapsamına almadığı için cihazı alamadıklarını belirten anne Emel Üğdül (38), DMD'li çocuklar için destek istedi. Antalya'da oturan Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastası üç kardeş, yeni yıla hem kendileri hem de kendileri gibi hasta olan çocuklar için bir dilekte bulunarak girdi. Nazime Baki Saatçioğlu Mesleki Teknik Anadolu Lisesi 11'inci sınıf öğrencisi Yunus Emre Üğdül, Perihan- Esat Aral Ortaokulu 8'inci sınıf öğrencisi Emrullah Üğdül ve General Şadi Çetinkaya İlkokulu 1'inci sınıf öğrencisi Furkan Üğdül'ün yeni yıl dileği, diğer çocukların dileklerinden çok farklı. Yaşıtları, bilgisayar, cep telefonu, oyuncak, bisiklet gibi dileklerde bulunurken, kas hastası üç kardeşin dileği ise öksürtme cihazı. Fiyatı yaklaşık 35 bin lira olan ve SGK'nın ödeme kapsamında bulunmayan cihaz, onlar için hayati önem taşıyor. 12 yaşından sonra öksüremeyen ve akciğerlerinde balgam birikmesi nedeniyle hastaneye kaldırılan DMD'li çocukların yeni yıl beklentisinin öksürtme cihazı olduğunu söyleyen üç kardeş, sadece rahat nefes alıp vermek istediklerini belirtti. Kas hastası kardeşlerin 2020 yılından beklentisi ise öksürtme cihazının SGK'nın ödeme kapsamına alınması.

HEM KENDİLERİ HEM DE DİĞER HASTA ÇOCUKLAR İÇİN 14 yaşından bu yana yürüyemediğini ve 4 yıldır yatağa mahkum yaşadığını anlatan Yunus Emre, ders dışındaki zamanlarında açtığı Youtube kanalında oyun videoları yüklediğini söyledi. Yeni açtığı kanalın abone sayısının yüksek olmadığını belirten Yunus Emre, "En büyük hayalim yayıncı olmak, oyun videoları çekip başka insanlara göstermek" dedi. Tekerlekli sandalyedeki Emrullah ise şimdilik geleceğe dair hayal kurmadığını, yeniden yürümeye başladığında ise bunu düşüneceğini söyledi. Henüz zorlukla da olsa ayakta durabilen Furkan, en büyük eğlencesinin evde top oynayıp, ağabeyleriyle oyun videoları izlemek olduğunu kaydetti.

'BİR ANNE OLARAK HİÇ İSYAN ETMEDİM'Yaşadıklarını anlatmakta zorlanan Emel Üğdül, üç çocuğunun da DMD hastası olmasını "Çok acı bir kader" diye tanımladı. Üç çocuğu aynı hastalığın pençesinde olmasına rağmen hiç isyan etmediğini söyleyen Üğdül, "İsyan etmedim ama hayat başıma yıkıldı" dedi. En büyük oğlu Yunus Emre'de 6 yaşında yürüme bozukluğu başladığını ve sık sık düştüğünü anlatan Emel Üğdül, gittikleri doktorların 'düz taban' teşhisi koyduklarını anlattı. Yunus Emre'ye düz taban diye özel ayakkabılar yaptırdıklarını ancak çare olmadığını belirten Üğdül, "Teşhiste geç kalındı. Yunus Emre'de kas hastalığı ortaya çıkınca ikinci oğlum Emrullah'a DNA testi yapıldı. Onda da DMD çıktı. Emrullah'a teşhis konulduğunda 8 aylıktı. Şimdi ise Furkan'a aynı tanı konuldu. Furkan'ın yürümesinde bozukluklar ve düşmeler başladı ama henüz ayakta. 4 çocuğum var. Biri kız. 3 oğlum DMD hastası. Kader bu. Ne diyebilirim ki?" diye konuştu.

'HEM HASTANEYE HEM OKULA TEK BAŞIMA GÖTÜRÜYORUM'Üç oğluyla tek başına ilgilendiğini belirten Emel Üğdül, Yunus Emre ve Emrullah'ı fizik tedaviye ve okula götürüp getirdiğini anlatırken, "Yunus Emre akülü tekerlekli sandalyesiyle, ben de Emrullah'ı motosikletime alıp hastaneye fizik tedaviye götürüyorum. Onları okula götürüyorum. Furkan şimdilik yürüyebildiği için fizik tedavi başlanmadı" dedi. DMD'nin çok ağır ve zor bir hastalık olduğunu anlatan Emel Üğdül, tıpkı oğulları gibi yeni yıldan tek beklentisinin öksürtme cihazı olduğunu belirtti. Üğdül, "SGK, bizim çocuklarımız için gerekli olan öksürtme cihazını ödemiyor. Bunun ödenmesini istiyoruz. Çocuklarımızın daha iyi şartlarda yaşamasını istiyoruz" dedi.

DMD HASTASI ÇOCUKLAR İÇİN EN GEREKLİ CİHAZKendisi de kas hastası bir çocuğun annesi olan DMD ile Mücadele Derneği Antalya İl Temsilcisi Dilek Günel ise şunları kaydetti: "Bizim yeni yıldan tek beklentimiz medikal cihazlarımızın karşılanması. Çocuklarımızın henüz bir tedavisi yok ama daha uzun ve sağlıklı yaşamaları için medikal cihazlara ihtiyaçları var. Öksürtme cihazı 12 yaşından sonra DMD hastası çocuklar için çok gerekli. Cihaz 35 bin lira. Her ailenin maddi imkanı yetmiyor ve SGK'nın ödeme kapsamında değil. Cihaz önemli çünkü çocuklarımızın 12 yaşından sonra öksürme yetisi azalıyor, balgam atamıyorlar ve akciğerde birikiyor. Çocuklar nabız yükselmesi, soluk alamamak gibi nedenlerle hastanelik oluyor, entübe ediliyor. Çocuklarımız çok acı çekiyor. Yeni yıldan tek beklentimiz bu cihazın ödeme kapsamına alınması. Ailelere cüzi bir ödeme çıksa da bir şekilde karşılayabiliriz. Ama şu anda alamıyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Çocuklardan ve ev içersinden görüntü-Anne Emey Ülgül ile röp-Dilek Günel ile röp-Çocuklarla kısa kısa röp-Detaylar

Haber: Selma Kunar -  Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA- ===================================

Ovacık Yaylası, son 2 yılda en fazla yağış alan nokta

ANTALYA'nın Kemer ilçesindeki Ovacık Yaylası, 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye'de 24 saatte en fazla yağışın düştüğü nokta oldu. 2018'de metrekareye 490,8 kilogram yağışla 26 yıllık Türkiye rekorunu kıran Ovacık, 2019'da ise 219,7 kilogram yağış aldı.Kemer'e bağlı 1100 rakımlı Ovacık Yaylası, Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 17 Aralık 2018 tarihinde 24 saatte metrekareye 490,8 kilogram yağış aldı. Ovacık'a düşen bu yağış miktarı 26 yıl sonra Türkiye rekorunu kırdı ve kaydedilen en yüksek günlük toplam yağış miktarını oluşturdu. O gün Ovacık'a yağan rekor yağış, Kemer ilçesinde ciddi hasara yol açtı. Ovacık Yaylası'ndan inen yağmur suları, Ağva Deresi'nin taşmasına neden oldu. Kuzdere ve Arslanbucak mahallelerinde onlarca evin su altında kaldığı, Kesmeboğazı Köprüsü'nün yıkıldığı rekor yağış nedeniyle çok sayıda tarım arazisi de suya gömüldü. 2018'deki yağış ilçede büyük çapta maddi zarara neden oldu. İKİ YIL ÜST ÜSTEBu olaydan yaklaşık 1 yıl sonra, tarihler 26 Kasım 2019'u gösterdiğinde, yine Ovacık Yaylası'nda aralıksız 9,5 saat süren yağış meydana geldi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre metrekareye 219,7 kilogram yağış düşerken, bu oran bir önceki yılda olduğu gibi Türkiye'de 24 saatte metrekareye düşen en fazla yağış miktarı olarak kayıtlara geçti. Yine Ağva Deresi'nin taşmasına neden olan bu yağış sonrası Beldibi, Arslanbucak ve Kuzdere mahallelerinde 35 evde hasar meydana geldi. Yağış nedeniyle bazı araçlar yolda kaldı, bir otomobil ise taşan dere yatağında suya kapılıp zarar gördü. Türkiye'de 2 yıl üst üste bir günde en fazla yağış düşen nokta unvanına sahip Ovacık Yaylası'ndaki yağışlar Kuzdere, Arslanbucak ve Beldibi mahallelerini vurdu. Kuzdere Mahalle Muhtarı Serkan Günay, Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "2018 yılı Aralık ayında günlük en çok yağış alarak Türkiye rekorunu kıran Ovacık Yaylamızdayız. Yine bu noktamız 2019 Kasım ayında da günlük en çok yağışı alan bölge oldu. Tabii bu yağmur suları aşırı şekilde gelince ve Ağva Deresi ile buluşması sonucunda dere kenarında bulunan Kuzdere ve Arslanbucak mahallelerinde su taşkınlarına sebep oldu. Rekor kıran yağmurlarımız yerini kar yağışına bıraktı. Şu anda Ovacık Yaylamız beyaz örtü ile kaplanmış durumda ve Kemerli vatandaşlarımız da buraya şu anda yoğun ilgi göstermekte" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Antalya'daki yağmur detayları 2018'deki yağmurlarda Ağva Deresi detayları Anons2018 yılında Ağva Deresi üzerinde selfie yapan vatandaşlar detay Serkan Günay röportajOvacık Yaylası detaySerkan Günay röportajOvacık detay

Haber-Kamera: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya), =================================

Burdur'a özel tanıtım filmi

BURDUR Valiliği tarafından Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı'nın (BAKA) katkılarıyla kentin tarihi ve doğal güzellikleriyle sosyal yaşamının yer aldığı tanıtım filmi hazırlatıldı. Vali Hasan Şıldak, filmin kentin tanıtımına önemli katkı sağlayacağını söyledi. Burdur Valiliği tarafından BAKA'nın katkılarıyla tarih, doğa, halk kültürü ve Burdur temalı tanıtım filmleri hazırlatıldı. 'Tarih Burdur'da, keşfetmeye hazır mısın?', 'Doğa Burdur'da, keşfetmeye hazır mısın?', 'Yörük kültürü Burdur'da, keşfetmeye hazır mısın?' ve 'Burdur'u keşfetmeye hazır mısın?' sloganlarının kullanıldığı dört bölümden oluşan tanıtım filmleri, Burdur Valiliği'nin sosyal medya hesaplarında yayınlanmaya başladı. İçerisinde kentin tarihi ve kültürel değerlerinin tek tek anlatıldığı görüntülerin yer aldığı tanıtım filmleri binlerce beğeni aldı ve paylaşıldı.ÇALIŞMALARI BİR YIL SÜRDÜBurdur Valisi Hasan Şıldak, tanıtım filmiyle ilgili Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "İlimizin turizm açısından tanıtımının daha etkili yapılabilmesi amacıyla BAKA aracılığıyla çalışmaları yaklaşık 1 yıldır süren tanıtım filmleri hazırlattık. Bilindiği gibi Burdur tabiatıyla, tarihi eserleriyle, tarihi geçmişi ve kendine özgü halk kültürü ögeleriyle çok canlı ve renkli bir mozaiği andırıyor. Bu itibarla Burdur'un sahip olduğu bu turizm kapasitesinin geniş kitlelere duyurulması ve etkili bir reklam anlayışıyla, çağın gereklerine uygun, modern bir tanıtım videosuyla yapılması ihtiyacı olduğunu gördük ve bu çalışmayı hem kısa filmler hem uzun versiyon olarak, sosyal medyada kullanmak, değişik platformlarda ilin tanıtımını gerekirse ulusal medya kanallarında kullanılmak üzere hazırladık" diye konuştu.'İLİMİZİN TANITIMINA ÖNEMLİ KATKI SAĞLAYACAK'Tanıtım filmlerinden ilkinin Burdur'un doğal zenginliklerini konu aldığını anlatan Vali Hasan Şıldak, "İkincisi Burdur'un sahip olduğu tarihi değerleri, tarihi mirası konu alıyor. Burdur Göller Yöresi'nde 'Teke yöresi' olarak adlandırılan bölgede Yörük kültürünün başkenti olarak anılan, çok kendine özgü değerleri olan ve bu değerleri de yaşamaya ve yaşatmaya çalışan, Yörük kültürünün bütün ögelerini içinde yaşayan, barındıran bir ilimiz. Yörük kültürünün başkenti olarak üçüncü filmimiz çekildi. Bu üçünün karması olan ilin genel bir tanıtımını içeren son filmimiz de genel tanıtım filmi olarak hazırlandı ve valiliğimizin web sayfasıyla sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamaya başladık. Ümit ediyoruz bu hem ulusal hem uluslararası düzeyde ses getirecek ve ilimizin tanıtımına önemli katkılar sağlayacaktır" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Tanıtım filminden detayVali Şıldak'ın açıklamalarıTanıtım filminden detay

Haber-Kamera: Mesut MADAN/BURDUR, =============================

Malatya'da yapılan 'Ters Ev' baş döndürüyor

MALATYA'da, genç girişimci Metehan Alp (24), tarafından yaptırılan 'Ters Ev' görenlerin ilgisini çekiyor.

Malatya'da yaşayan Metehan Alp, ölen babaannesi Emine ile dedesi Kemal Alp çiftinden kalan ev eşyalarını kullanarak İstiklal Mahallesi'ne ters ev yaptı. Babaannesi ve dedesinin anılarını yaşatmak amacıyla 1 ay önce açılışı yapığı ters ev 3 oda 1 salondan oluşuyor. Öğrencilerin 10 liraya, sivillerin 15 liraya ziyarete girdiği 'Ters Ev' görüntüsü ve içindeki gerçek eşyaları ile görenlerin dikkatini çekiyor. 1 ay önce ziyaretçilerine kapılarını açan ters ev meraklılarını ağırlıyor.

Metehan Alp, gelen ziyaretçilerin başlarının döndüğünü belirterek, şunları söyledi: "İl dışında İstanbul'da, Ordu'da ve Antalya'da birçok ilde bu tarz projeler görmüştüm. Malatya'mıza böyle bir projeyi kazandırmak istedik. Gerçekten çok farklı, nostalji eşyalarla dizayn ettik. Bu evde kullanılan bütün eşyalar babaanneme, dedeme ait 1980'li yılları anlatan eşyalar. Böyle bir proje yaparak Malatya'ya gerçekten farklı bir şey kazandırdık. Hani bunun devamı nasıl olur ama gerçekten Malatya için çok güzel oldu. Bu proje Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'da tek, ilk defa biz açtık. Umarım Malatya için güzel bir proje olur. Herkesi bekliyorum. Gelenler ise çok farklı bakıyorlar. İçeriye girdiklerinde başlarının döndüğünü söylüyorlar. Fotoğrafları çekip ters çevirdikten sonra tavandan aşağıya sarktığını görünce insanlar gerçekten çok eğlenceli kareler ortaya çıkıyor. Çok gülüyorlar, çok eğleniyorlar. Çıktıklarında çok memnun olduklarını söylüyorlar. Burası ortalama 150 metre kare 3 tane odamız, 1 tane salonumuz, 1 mutfağımız buluyor. Onun dışında banyosu, yatak odası, oturma odası, dikiş odası, mutfak, şark köşesi hepsi eşyalarla dizayn edildi."

'Ters Ev'i ziyaret edenler ise ilk girdiklerinde başlarının döndüğünü, çekindikleri fotoğrafı ters çevirdikten sonra ilginç bir hal aldığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------    -Ters evden görüntüler-Eşyaların detayı-Ziyaretçiler-Fotoğraf çekinenler-Metehan Alp röp-Ziyaretçiler röp.-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA)=================================

Bayburt'ta sevindiren nüfus artışı

TÜRKİYE İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerinden yapılan hesaplamalara göre, Türkiye'nin en az nüfusa sahip ili Bayburt'ta, binde 22.8'lik nüfus artışı yaşandı. Bayburtlular, 80 bin 417'den 82 bin 274'e yükselen nüfustaki artışının sebebini, bölgeye yapılan yatırımlar ve kentlerinde asayiş olaylarının nadir görülmesine bağlarken, esnaf ise nüfus artışının sevincini yaşıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerinden yapılan hesaplamalara göre 22 bin 840 kişilik nüfus artışının görüldüğü aralarında Bayburt, Erzincan, Erzurum, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan illerinin yer aldığı bölgenin nüfusu, 2 milyon 188 bin 214'ten 2 milyon 211 bin 54'e yükseldi. Yapılan hesaplamalarla, bu illerde nüfus artışı kaydedildi. Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesi'nde yer alan 7 il içinde en yüksek oranda nüfus artışı ise binde 22.8'lik artışla Bayburt'ta yaşandı. Bayburt'un nüfusu, 80 bin 417'den 82 bin 274'e yükseldi. Kentte yaşanan nüfus artışını değerlendiren vatandaşlar, nüfus artışının sebebini, kentlerinin güvenli şehir olmasına bağladı. Nüfus artışı, kentteki esnaf ve vatandaşlar ise memnun ediyor.

'İNSANLAR HUZUR ARIYOR'Bayburt'un sakin bir şehir olduğunu belirten Bayburtlu Adem Şen, "İnsanlar küçük şehirlerde, huzuru arıyorlar ve kafa dinlemeye çalışıyorlar. Bu yüzden küçük şehirler, son dönemlerde tercih ediliyor. Bayburt'ta bu şehirlerden birisi" dedi.

'GÜVENİLİR BİR ŞEHİR'Bayburt'ta yaşanan nüfus artışının esnafı olumlu etkilediğini söyleyen kent sakini Ozan Aydoğdu da kentte asayiş olaylarının çok az yaşandığına dikkat çekerek, "Bayburt, çok huzurlu ve güvenilir bir şehir. Burada ne hırsızlık olayı olur, ne yaralama, ne de gasp. Mesela İstanbul'da insanlar sürekli korku içerisinde yaşıyor. Bizler de burada yıllardır esnaflık yapıyoruz. Eskiden kış aylarında nüfus azalırdı, şimdi sokaklar kalabalıklaştı, bu da esnafı olumlu etkiliyor" diye konuştu.

'İŞ İNSANLARI MEMLEKETİNİ UNUTMASIN'Bayburtlu iş insanlarına yatırım çağrısı yapan Barış Çelebi de, "Bayburt'un nüfusu son zamanlarda arttı. İş insanları da memleketlerine yatırımlar yaptı, bu yatırımların devam etmesini temenni ediyoruz. Bayburtlu iş insanları, memleketlerini unutmasınlar. Buradaki insanlar huzur içinde yaşıyor" dedi.

'ÖNEMLİ YATIRIMLAR YAPILDI'İnsanların artık büyük şehirlerden sıkıldığını ve memleketlerine döndüğünü kaydeden Davut Doğan ise "Kentte nüfus artışı yaşandı, bu da Bayburt'a olumlu anlamda yansıyor. Bayburt'ta önemli yatırımlar da yapıldı, kent göç almaya başladı. İnsanlar artık daha küçük ve güvenilir yerlerde yaşamak istiyor" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Kent detayları-Röportajlarlar

-Kentten görüntüler

HABER KAMERA:  Murat SÖYLEMEZ/BAYBURT, -


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement