ÖZEL GÜNDEM (Tekrar) - Son Dakika
Güncel

ÖZEL GÜNDEM (Tekrar)

ÖZEL GÜNDEM (Tekrar)

İzmir Adliyesi asansörlerinde Fethi Sekin sürpriziİZMİR Adliyesi'ne yönelik terör saldırısını canı pahasına önleyen şehit polis memuru Fethi Sekin ve seken kurşunun isabet etmesiyle şehit olan mübaşir Musa Can, ölümlerinin 3'üncü yılında unutulmadı.

04.01.2020 12:47
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İzmir Adliyesi asansörlerinde Fethi Sekin sürprizi

İZMİR Adliyesi'ne yönelik terör saldırısını canı pahasına önleyen şehit polis memuru Fethi Sekin ve seken kurşunun isabet etmesiyle şehit olan mübaşir Musa Can, ölümlerinin 3'üncü yılında unutulmadı. Adliyedeki turnikelere 'Unutmadık, Unutmayacağız. Fethi Sekin, Musa Can' yazılırken, asansörlerde de Sekin için özel olarak hazırlanan klipler oynatılıyor.

PKK'lı 2 terörist, 5 Ocak 2017'de, İzmir Adliyesi'ne yönelik bombalı araç ve uzun namlulu silahlarla saldırıda bulundu. Bu sırada silahını çekip, son mermisine kadar teröristlerle kahramanca çatışan polis memuru Fethi Sekin, kurşununun bitmesi üzerine vurularak, şehit oldu. Ayrıca seken kurşunlardan birinin isabet etmesiyle adliye çalışanı mübaşir Musa Can da şehit düştü. Çatışmada iki teröristten birini etkisiz hale getiren evli ve 3 çocuk babası Sekin, birçok insanın hayatını kurtardı. Olayın ardından İslam Kerimov Caddesi'ne Fethi Sekin adı verilirken, İzmir Adliyesi C Kapısı önüne de Sekin'in heykeli dikildi.

UNUTULMADILAR

Sekin ve Can, ölümlerinin 3'üncü yılına kısa bir süre kala İzmir Adliyesi'nde anılmaya başlandı. Adliyeye giriş ve çıkışların yapıldığı turnikelere 'Unutmadık, Unutmayacağız. Fethi Sekin, Musa Can' yazıldı. Adliyeye giriş yapan ziyaretçiler, böylelikle Sekin ile Can'ı anarken, asansöre binen kişiler de büyük bir sürprizle karşılaştı. Asansördeki LED ekrana Fethi Sekin ile Musa Can'ın görüntüleri yansıtılırken, geçen yıl anma törenleri için hazırlanan klip gün boyunca asansörün ekranında paylaşılmaya başlandı. Olayın 3'üncü yıldönümü nedeniyle, İzmir Adliyesi'nde pazartesi günü anma töreni düzenlenecek.

'MİNNET DUYUYORUZ VE DUYMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

İzmir Adliyesi turnikeleri ve asansörlerinde yapılan çalışmalar nedeniyle memnun olduğunu belirten Avukat Erdal Ergör (28), "Adliyeye düzenlenen hain saldırıda kahramanca mücadele veren Fethi Sekin, yüzlerce kişinin hayatını kurtardı. Ona minnet duyuyoruz ve duymaya da devam edeceğiz. Adliyede, Fethi Sekin'i anmamıza neden olan yapılarla birbirimize kenetlendiğimizi düşünüyorum. Asansörde dönen klip ve turnikelerde yazan yazılar beni inanılmaz mutlu etti. Musa Can ve Fethi Sekin'i unutmamak çok önemli. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim" dedi.

'HEP GÖNLÜMÜZDE YAŞAYACAK'Bu tarz çalışmalarla Sekin'in kahramanlığının ilerleyen yıllarda da unutulmayacağını belirten Kahraman Çınar ise, "Fethi Sekin, bizim için değerli bir insandı. Hepimiz için kendi canını hiçe sayarak şehit oldu. Adliyede onun adına yapılan çalışmaları olumlu buluyorum. Çünkü o günü yaşamayan ve unutanlara hatırlatmak için faydalı buluyorum. Benim gibi şehidimizi birebir tanıyanlar için gönlümüzde her zaman yaşayacak Bizden sonrakiler için de faydalı olacak. O gün adliyeye gelmek üzereydim ancak işlerim çıktığı için son anda vazgeçtim. Böyle düşününce daha çok etkileniyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Adliyeden görüntüTurnikelerden görüntüAsansörden görüntüVatandaş röportaj görüntüsü

Haber-Kamera: Tolga TAHÇI/İZMİR,

Haber Kodu: 200104017============================

İzmir'deki pusuda ölen kuryenin annesinden acı feryat İZMİR'in Konak ilçesinde, yol kenarında pusu kuran grubun düzenlediği silahlı saldırıda ölen 2 kişiden motosikletli kurye Sadullah Serkan Kara'nın (32) acılı annesi Sebahat Kara, adalet çağrısında bulundu. Bir süre önce diğer oğlu Bülent Kara'yı da alkollü sürücünün çarpması sonucu kaybeden Kara, "Benim 2 torunum yetim kaldı. Gencecik oğlumu toprağa verdim, suçlular cezasını çeksin" dedi.

Olay, çarşamba günü gece saatlerinde İnönü Caddesi'nde meydana geldi. Güvenlik kamerası görüntülerine de yansıyan olayda, bir grup caddede pusu kurup, bir otomobili beklemeye başladı. Bu sırada sokaktan çıkan beyaz renkli otomobili gören grup, tabancalarıyla art arda ateş etti. Beyaz renkli otomobilin sürücüsü hızını artırıp uzaklaşırken, o sırada caddeden geçen motosikletli kurye Sadullah Serkan Kara (32) ve bir başka otomobildeki Lokman Çakır (40), silahlardan çıkan mermilerle ağır yaralandı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Polis ekipleri, caddeyi trafiğe kapatırken, sağlık ekiplerince ilk müdahaleleri yapılan Çakır ve Kara, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Çakır ve Kara, kurtarılamadı. İki kişi, İzmir'de toprağa verildi. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatan polis ekipleri, 12 kişiyi gözaltına aldı.

'AYAĞI TAŞA DEĞSE KIYAMAZDIK'

Motosikletli kurye Sadullah Serkan Kara'nın, ağlamaktan ve feryat etmekten sesi kısılan annesi Sebahat Kara, "Benim oğlum herkes tarafından sevilen bir çocuktu. Ayağı taşa değse kıyamazdık. İki tane çocuğu var, benim iki torunum yetim kaldı. Hiçbir suçu, günahı yoktu onun. Ekmeğindeydi, işinde gücündeydi. Evinden işine gider, işinden evine gelirdi. Pırlanta gibi çocuktu. Benim çocuğum suçsuz yere gitti. Katillerinin gereken cezayı almalarını istiyorum. O ve onun gibi gençler gitmesin istiyorum. Gereken ne varsa yapılsın, oğlumun kanı yerde kalmasın. Cezalarını alsınlar ve başka ailelerin canlarını yakmasınlar istiyorum" dedi.

'2 YETİMİM VAR, PSİKOLOJİLERİNİ NASIL DÜZELECEK'

Daha önce bir evlat acısı daha yaşadıklarını ve büyük oğlu Bülent Kara'yı İstanbul'da bir ATM'den para çektiği sırada bir servis minibüsünün çarpması sonucu kaybettiklerini anlatan Kara, "Bülent'im 40 metre sürüklenerek can verdi, şimdi Serkan'ımı kaybettim. Serkan çevresinde o kadar çok seviliyordu ki, evlenirken motosikletçi arkadaşları onu konvoy halinde getirip götürdü. Benim 2 yetimim var, onlar okullarında nasıl başarılı olacaklar, psikolojileri nasıl düzelecek bilmiyorum. Tek isteğim, katillerin gereken cezayı alması" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Olay yerinden görüntü (Arşiv: 02.01.2020)Olayın güvenlik kamerası görüntüsü (02.01.2020)Sadullah Serkan Kara'nın cenazesinden görüntü (02.01.2020)Anne Sebahat Kara ile röportaj

Haber: Davut CAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

Haber Kodu:  200104021==============================

İlçelerini tanıtmak için türkü söyleyip, klip çektiler

TRABZON'un Dernekpazarı ilçesinde aralarında kaymakam, Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak'ın babası Araştırmacı- Yazar Sadık Albayrak ile işçi, memur, öğretmen, emekli ve iş insanlarının yer aldığı bir grup tarafından ilçenin tanıtımı için 'Hayde Dernekpazarı' isimli türkü seslendirildi, klip çekildi. Sosyal medyada yayınlanan klip, beğeni topladı.

Dernekpazarı ilçesinde aralarında kaymakam, Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak'ın babası Araştırmacı- Yazar Sadık Albayrak ile işçi, memur, öğretmen, emekli ve iş insanlarının yer aldığı bir grup tarafından ilçenin tanıtımı için 'Hayde Dernekpazarı' isimli türkü seslendirildi, klip çekildi. Sosyal medyada yayınlanan klip, beğeni topladı. Klipte yazdığı şiiri seslendiren Araştırmacı-Yazar Sadık Albayrak, yörenin kültürünün anlatıldığı güzel bir çalışma ortaya konulduğunu söyledi. Klibin yönetmenliğini yapan Dernekpazarı Kaymakamı Murat Yıldız ise ilçenin tanıtımı için hazırlanan çalışmaya katkı sağlayanlara teşekkür etti.

'YEREL YAŞAM TARZI İNSANLARI MUTLU KILIYOR'

Klipte yazdığı şiiri seslendiren Araştırmacı- Yazar Sadık Albayrak, yörenin kültürünün anlatıldığı güzel bir çalışma ortaya konulduğunu söyledi. Albayrak, "Klipteki şiir bana ait. 'Parma'nın her tarafı koruluktur koruluk, E kız senin peşine gide gele yorulduk, Sabahın ezanında buluşalım Kıran'da, alır kaçarım seni gugalar bağıranda' eskiden çocukken yaylaya göç ettiğimiz zaman güneş doğmadan buradan tepelere çıkılır ve ezanda yukarda bir noktada buluşulurdu. Namaz kılındıktan sonra yola tekrar devam edilirdi. Belirli yerlerde mola verirlerdi. Orada yemek yerlerdi, erkekler kaval çalardı, horon tepilirdi. Sonra yine yola çıkılırdı. Kilometrelerce yol sırtlarda yükle gidilirdi kan ter içinde. Ama yine de türkü söylenir ve mutlu gidilirdi. O dönemlerimizin,  o yaşanmışlıkların bize verdiği bir kültür vardı. Bunları yansıtmaya çalıştık. Gelecek nesillerimize güzel bir miras oldu. Yerel yaşam tarzı çok önemli, insanları mutlu kılan da o zaten. Buralı olan ve ya olmayan klipi izleyip özlem duyan buraları merak eden herkese kapımız açık. Evimizi açar soframızı paylaşırız" dedi.

'60 YAŞINDAN SONRA ŞÖHRET OLDUM'

İlçede esnaflık yapan Mehmet Kadri Çıkrık da, "Kaymakam aradı, yaptıkları çalışmadan bahsetti. 'Türkü söyler misin?' dedi. Ben 40 yıllık esnafım. Dükkanım var. Burada kıyafet satarım yıllardır. Hayatımda hiç türkü söylemedim. Klipte yer aldım. Türkü söyledim. Farklı şehirlerden ilkokul arkadaşlarım, akrabalarım aradılar. Çok beğenmişler. Bir arkadaşım Muğla'da üniversitede rektör. Arayıp çok hoşuna gittiğini söyledi. 60 yaşından sonra şöhret oldum. Beni tanıyanlar gördüklerinde türkü söyletmek istiyor, düğünlere çağırıyor" diye konuştu.

Klipte türkü seslendiren ve yönetmenliğini yapan Dernekpazarı Kaymakamı Murat Yıldız ise ilçenin tanıtımı için yapılan çalışmaya destek verenlere teşekkür etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Klip görüntüsü-İlçeden detaylar-Röportajlar-Detaylar

Haber-Kamera: Selçuk BAŞAR- Aleyna KESKİN/DERNEKPAZARI (Trabzon),

Haber Kodu:  200104035

============================

Denizlili genç, e-ticarete yeni boyut kazandıracak

DENİZLİ'de, girişimci Özgür Keysan, 3 boyutlu modelleme sistemini kullanıp gözle görülebilen her nesneyi sanal ortama aktarmayı sağlayan bir uygulama yaptı. Telefon ve bilgisayar kullanıcılarının ürünleri daha gerçekçi görebilmelerini sağlayacak uygulamanın e-ticaret alanına önemli katkı yapacağını belirten Keysan, "Müşterilerin içini rahatlatacak bu uygulama, alıcı ile satıcı arasındaki güveni sağlayacak" dedi.

Harita mühendisi Özgür Keysan (27), 3 yıl önce KOSGEB Girişimcilik Desteği'yle kendi şirketini kurdu. 3 boyutlu modelleme üzerine AR-GE çalışmaları yapan Keysan, bu alanda önemli bir projeyi hayata geçirdi. Genç girişimci, fotogrametrik yöntemle gözle görülebilen her nesneyi sanal ortamda birebir renk ve boyutlarıyla oluşturarak kullanıcıların görmesini sağlıyor. Talep üzerine oluşturulan birebir 3 boyutlu modeller sayesinde kullanıcılar, nesneleri bilgisayar veya cep telefonlarından istedikleri açıdan, istedikleri yakınlıktan ve istedikleri şekilde inceleyebiliyor.

Uygulama hakkında bilgi veren Keysan, nesneler üzerinde çalışıp 3 boyutlu modellemesini yaparak internet ortamında kullanılabilecek hale getirdiklerini belirtti. Yaptıkları uygulamanın e-ticaret alanında önemli gelişmeler sağlayacağını kaydeden Keysan, "3 yıllık çalışmalarımızın ardından sistemimizi oluşturduk. Gözünüzle görebildiğiniz nesneleri sanal ortamda bire bir oluşturuyoruz. Renk görüntü boyutlar birebir olarak oluşturabiliyor. Kullanıcılar bilgisayar ve telefonlarından internet ortamında ürünleri renk ve görüntüleri bire bir, istedikleri açılardan inceleyebiliyor. Oluşturduğumuz 3 boyutlu modelleri e-ticaret, savunma sanayi, arkeoloji, emlak, oyun ve sinema sektörlerinde kullanılmasını hedefliyoruz. Bu sistem Türkiye'de bir ilktir. Bu sistem e-ticarette çığır açabilecek bir sistem. Çünkü artık bu sistemle kullanıcılar, beğendikleri ürünleri 3 boyutlu modelleme sayesinde diledikleri açıdan inceleyebilecek. Müşterilerin içini rahatlatacak bu uygulama, alıcı ile satıcı arasındaki güveni sağlayacak" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜÖzgür Keysan'dan detaylarKeysan'ın bilgisayarda çalışmasıKeysan'ın uygulamasından detaylarKeysan ile röportaj

Haber-Kamera: Deniz TOKAT/ DENİZLİ,

Haber Kodu:  200104018==============================

Kalp nakliyle sağlığına kavuşan palyaçolar, hasta çocuklara destek oluyor

İZMİR'de, kalp nakliyle hayata tutunan Tayfun Erdem (31) ve Burçin Meşe (21) kurdukları 'Özgür Palyaçolar' grubu ile palyaço kostümleri giyip, hastanede yatan çocukları ziyaret ediyor. Gönüllülerden oluşan grup, çocuklara moral olması için hediyeler verip, tedavi süreçlerinde yanlarında oluyor.

Muğla'nın Bodrum ilçesinde, beyin kanaması geçirip hayatını kaybeden ve ailesi tarafından organları bağışlanan Craig Oliver Beston'ın (17) kalbi, 2006'da Ege Üniversitesi Hastanesi'nde Tayfun Erdem'e nakledildi. Nakilden sonra gönüllü olarak hastanedeki çocukları ziyaret eden ve onlara destek olan Erdem, kendisi gibi Ege Üniversitesi Hastanesi'nde kalp nakliyle yaşama tutunan Burçin Meşe ile tanışınca, ikili 'Özgür Palyaçolar' grubunu kurdu. Hasta çocukların oyuncak, kitap ve bakım ihtiyaçlarını karşılayan hediyeler veren palyaçolar, birçok gönüllünün de desteğiyle çocuklara umut ışığı olmaya başladı.

Hastanede yatan çocukların ilgiye ve şefkate ihtiyaç duyduğunu fark ettikten sonra bu grubu kurmaya karar verdiğini söyleyen Tayfun Erdem, "Bu hastanede sıkıntılı günler geçirdim ve uzun bir süre kaldım. Bu süre içinde hastaların ziyaretçilerinin az olduğunu gördüm. Çocukların ilgiye, şefkate ve hediyelere ihtiyacı olduklarını fark edince Burçin ile birlikte bu grubu kurduk. O da bu hastanede kalp nakli bekliyordu burada tanıştık. Burçin, 'Ben de yapmak istiyorum, birlikte yapalım bu işi' dedi. 'Özgür Palyaçolar'ı böylece kurduk. Daha fazla bağışçıya ve destekçiye ihtiyacımız var. Bunu sürekli hale getirmeye çalışıyoruz. Şu anda İzmir'deyiz ancak başka bir şehirde bu etkinlikler yapılırsa, bu grup başka şehirlerde de kurulabilir. Ancak kurulması için o grupta nakil olan insanların olması gerekiyor. Ben ve Burçin bu şekilde hayata tutunduk, bu yüzden nakil olan insanları topluma kazandırmanın gerektiğini düşünüyorum" dedi.

'ÇOCUĞUN GÖZÜNDE GÖRDÜĞÜNÜZ IŞIK SİZE ÖMÜR BOYU YETER'Nakil olduğundan bu yana çocukları ziyaret ettiğini aktaran Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bazı arkadaşlarımız, 'çocuklar bize nasıl tepki verir' diyerek hastaneye gelmekten korkuyor. Ancak kapıdan içeri girdiğimizde elimizde hediyeler ve palyaço kıyafetiyle olduğumuz zaman çocuğun yüzü gülüyor. Ona şefkatle yaklaşmanızı istiyor. Verdiğimiz en ufak bir hediye çocuğu o kadar mutlu ediyor ki. O çocuğun gözünde gördüğünüz ışık size ömür boyu yetebilecek kadar anı biriktiriyor. Bu bir insan için çok önemli bir şey."

'ONLARIN MUTLULUĞUYLA BİZ DE MUTLU OLUYORUZ'Çocukların hastalıklarını unutturup acılarını dindirmek için çaba gösterdiklerini anlatan Burçin Meşe, "Ben kalp nakli beklerken, Tayfun ağabey palyaço kıyafetiyle odama girdi. Ben o zaman onu tanımıyordum ve kalp nakli olduğunu öğrendim. Yaptığı şeyin çok güzel olduğunu fark ettim. 'Neden ben yapmayayım?' dedim. Daha sonra ben de kalp nakli oldum ve böyle bir grup kurmaya karar verdik. İnsanlara yardım etmek ve onları sevindirmek çok güzel bir şey. Çocuklar çok mutlu oluyor. Onların hastalıklarını unutturup bir nebze olsun acılarını dindirmek için buradayız. Bunun için çabalıyoruz. Onların mutluluğuyla ben de çok mutlu oluyorum. Ben hastanede yatarken bana hediye geldiği zaman çok mutlu oluyordum ve onların da çok mutlu olduğuna inanıyorum. Gözlerin de o ışığı görüyorum. Çocuklar sabretsin, dua etsin ve bunların geçeceğine inansınlar" diye konuştu.

'BÜYÜYÜNCE SİZİN GİBİ OLMAK İSTİYORUZ DİYORLAR'Grubun gönüllülerinden Ebru Kıvrak (30) ise ziyaret ettikleri çocukların kendilerini örnek aldığını belirterek, "Çocuklar çok mutlu oluyor. Onlara sıfır oyuncaklar veriyoruz. Bunları da İzmir'in hayırsever kişileri vasıtasıyla elde ediyoruz. Onlar bizi çok destekliyor. Oyuncak haricinde çocukların bez, ıslak mendil, biberon, emzik ve iç çamaşırı gibi ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Bizim elimize ne gelirse onların hepsini hastanede yatan çocuklarla paylaşmaya çalışıyoruz. Biz palyaçoyuz ama yüzümüzü boyamıyoruz. Doğalız sadece kıyafetlerimiz farklı. O yüzden bizimle kısa sürede samimiyet kurabiliyorlar. Bugün bir hasta çocuğumuz 'Ben büyüyünce sizin gibi olmak istiyorum' dedi. Tayfun ve Burçin de bu şekilde ilerlemişler. İnşallah burada yatan çocuklar da ileride bizim yaptıklarımızı yaparlar" dedi.

'2 AYDIR OĞLUMUN YÜZÜ SOLUKTU, BUGÜN YÜZÜ GÜLDÜ'Hastanede tedavi gören böbrek hastası Güney Feryaz'ın (2) annesi Meliha Feryaz (28), grubun yaptığı davranışın kendilerini mutlu ettiğini ifade ederek, "Palyaçoları görünce çok şaşırdım. Oğlum çok hastaneye geldiğinden beri sıkılıyordu, onları ve hediye ettikleri arabaları görünce çok sevindi. 2 aydır yüzü çok soluktu, bugün oğlumun yüzü güldü. Onun için ben de çok sevindim. Allah onlardan razı olsun" diye konuştu.Ege Üniversitesi Nefroloji Bölümü'nde yatan kızının başında bekleyen anne Meral Yıldız (51) ise şunları söyledi: "2 senedir buradayız. Böyle şeyler görünce çok mutlu oluyoruz. Çocuklarımız da çok seviniyor, memnun kalıyor ve moral buluyor. Daha fazla bu tarz şeylerin olmasını istiyoruz. Çocuklar çok sıkılıyor ama palyaçoları gördüklerinde 'ağabeyim geldi, ablam geldi' diyerek gözleri gülüyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Özgür Palyaçolar'ın çocuklara hediye vermesi-Çocuklarla sohbet etmesi-Tayfun Erdem ile röportaj-Burçin Meşe ile röportaj-Ebru Kıvrak ile röportaj-Hasta çocukların anneleriyle röportaj-Genel detaylar

Haber: Ahmet Turhan ALTAY - Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR,

Haber Kodu:  200104029==============================

Hayvanseverler, üşüyen sokak hayvanları için eski battaniye istiyor

EDİRNE'nin Keşan ilçesi Sokak Hayvanlarını Koruma (KEHAYKO) Derneği Başkanı Sevinç Cebeci, derneğe ait 'Can evi' olarak adlandırılan barınakta kış mevsimi nedeniyle en çok duyulan ihtiyacın üşüyen sokak hayvanları için battaniye ve kullanılmayan giysiler olduğunu söyledi.

KEHAYKO Derneği Başkanı Sevinç Cebeci, hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte derneğe ait 'Can evi' adı verdikleri kulübelerde kalan sokak hayvanlarını soğuktan korumaya çalıştıklarını belirterek, "Burası aslında rehabilitasyon merkezi. Barınaktaki köpekleri iyileştirdikten sonra belediyede kısırlaştırarak, alındıkları yerlere bırakıyoruz veya sahiplendiriyoruz. Havalar çok soğuk. Bizim eski battaniyelere, yorganlara ve halılara çok ihtiyacımız var. Çünkü biz bunları canların altına yayıyoruz. Bunlara çok fazla ihtiyacımız var. Artık evlerimizden getirdiklerimizi tükettik. Lütfen, 'kışın üşümezler' demeyin. Her canlı üşür. Bizler ne kadar kalın giyinsek de üşüyoruz. Onların kürkü var ama bu yeterli değil. Trakya çok soğuk oluyor. Onun için çok üşüyorlar. Bizden ve onlardan yardımınızı esirgemeyin" dedi.

'İNSAN OLMAK SADECE İNSANA DEĞİL, HER CANLIYA YARDIM ETMEKTİR'Derneğin geçen yıl 150'nin üzerinde yavru köpeği sahiplendirdiğini ifade eden Cebeci, "Belediye aracılığıyla da 100 köpek kısırlaştırıldı. Belediyemiz kısırlaştırma haricinde kırık ve kemoterapi gibi tedavileri maalesef gerçekleştiremiyor. Biz bu operasyonları özel bir kliniğe yaptırıyoruz. Klinikte de geçen yıl 75 kırık ameliyatı yaptırdık. Devletin vermiş olduğu bir hesap numaramız var. Biz bu hesaba yardım yapılmasını da bekliyoruz. Yardım edilmezse biz bir avuç insan ne kadar şey yapabiliriz? İnsan olmak sadece insana değil, her canlıya yardım etmektir. Bize çok büyük yardımlar gerekmiyor. Yaralı bir canın tedavisi üstlenin. Bizim bu canlara hep beraber sahip çıkmamız gerekiyor" dedi.

Sevinç Cebeci, barınaktaki suların donmaması için sık sık değiştirildiğini ve köpeklerin üşümemeleri için de kulübelere daha fazla battaniye koyduklarını kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Barınaktaki yavru köpekler-Köpeklerin su içmesi ve mama yemesi-Kulübelerdeki köpekler-Kulübelerde yan yana yatarak ısınmaya çalışan köpekler-Köpeklerin altın battaniye serilmesi-Barınak genel gör.-Yavru köpeklerin birbirleriyle oynaması-KEHAYKO Derneği Başkanı Sevinç Cebeci röp.-Detaylar

Haber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN(Edirne),

Haber Kodu:  200104019============================

'Kırmızılı kadın' Sultan Özcan: Kadınlar aşık olarak evlensinler

KONYA'da, 'kırmızılı kadın' olarak bilinen, hayat hikayesiyle belgesellere ve dizilere konu olan Sultan Özcan (67), hayat hikayesini anlattı ve kendisi gibi şiddete maruz kalan kadınlara tavsiyelerde bulundu. 25 yıl önce çocuk sahibi olamadığı için eşi tarafından terk edilen Özcan, "Kadınlar, anlayışlı ve tahsilli insanlarla görüşsünler. Kadınlara şiddet gösterenler, aşık olarak birbirleriyle evlenmeyenler. İlle de aşık olarak evlenecek. Atalarımız, 'aşkı olmayanın imanı olmaz' demiş" dedi.

Aksaray'ın Ortaköy ilçesinde Cumali köyünde doğan ve herkes tarafından 'kırmızılı kadın' diye bilinen Sultan Özcan, 15 yaşındayken çocukluk aşkı olan öğretmeni ile evlendi. Özcan, bir süre sonra eşinin tayin olmasıyla önce Hakkari'ye, ardından da Giresun'a taşındı. Mutlu giden evliliğinde, bir süre sonra kıskançlık nedeniyle yaşanan sorunlarla eşinin şiddetine maruz kalan Özcan, çocuk sahibi olamadığı için 1995 yılında terk edildi. Memleketi Aksaray'daki annesinin yanına dönen Sultan Özcan, bir süre psikolojik tedavi gördü.

Bir süre sonra annesini kaybedince Konya'daki ağabeyinin yanına taşınan Özcan, ağabeyinin evinin altında bodrumda 8 yıl yaşadı. Psikolojik sorunları devam eden Sultan Özcan, 2006 yılında duygu durumu bozukluğu teşhisiyle, yüzde 80 engelli raporu aldı. Kırmızı renge olan sevgisi Hakkari'deyken başlayan Özcan, o günden itibaren baştan aşağı kırmızı bir yaşam sürmeye başladı. Dudakları ve yanaklarını kırmızıya boyayan Özcan'ın evinde kullandığı eşyalar bile kırmızı. Ağabeyinin evinin yanına yaklaşık 4 yıl önce yaptırılan tek odalı evinde yaşamını sürdüren Sultan Özcan, kırmızı kıyafetlerini giyip kırmızı makyajını da yaparak havanın iyi olması halinde sabah evden çıkıp, kent merkezine inip dolaşıyor.

'BABAMI OKULA GİTMEM İÇİN ZOR İKNA ETTİM'Yaşamı belgesellere ve dizilere de konu olan Sultan Özcan, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Okuldayken öğretmenimle birbirimize aşık olduk. Kocaman kızdım, babam 'Sen okula gitme' dedi. Ben de 'Cahil kalamam, okula gideceğim' dedim ve gittim. Ama zor ikna ettim. Değilse beni tarlada çalıştıracaklardı. Öğretmenim bizim köye geldi ve beni sevdi. 15 kızın içinde bir beni sevdi. 'Benim öğrencim zeki, konuşkan bir talebe' dedi. Bir sürü kız varken o bir tek beni seçti" dedi.

'BAŞKASINA BAKMASIN DİYE KIRMIZI GİYDİM'Hayatının simgesi haline gelen kırmızı renginin hikayesini de anlatan Sultan Özcan, "Eşim, öğretmenlikten çıktı önce polis sonrada komiser oldu. Beni o şehirlere götürdü. 25 sene evli kaldık, çocuk olmadı. Çocuk yüzünden geçimsizlik çıktı. Kavga yaptık, dövüş yaptık. Her ay ben babamın evine gelirdim. Yine de beni seviyordu da, çocuğum olmadığı için ayrıldık. Nevşehir'de evlenmiş bir oğlu olmuş. Çocuğumuz olsaydı hayat çok daha farklı olurdu. Başıma bunlar gelmezdi. Hakkari'de bulunduğumuz zamanlarda kırmızı elbiseli bir Kürt kızı gördük. O kız da çok güzeldi. Eşim bana 'Kız çok güzelmiş görüyor musun?' dedi. Ben de aman ona imrenmesin diye gittim mağazadan kırmızı elbise aldım. Aynı o kız gibi giyindim. Eşim sırf başkasına bakmasın, hep beni sevsin diye o günden beri kırmızı giyindim" diye konuştu.

'BİR DAHA EVLENMEKTEN, DÖVÜLMEKTEN KORKTUM'Eşinin kıskançlık krizlerine girdiğinde kendisine şiddet uyguladığını da ifade eden Özcan, "Ben 'Okumuş, tahsilli adama varacağım' dedim. Çocuk olmayınca da ayrıldık. Allah'ım sevenleri mutsuz ediyor biliyor musun? Çocuk olmayınca mutlu olunmuyor. Beni çok kıskanırdı. Herkesten kıskanırdı. Kızınca bana şamar atardı. Kayınbiraderimle kavga ettik, beni dövüp, hastanelik etti. Günlerce yoğun bakımda kaldım. Daha sonra evlenmekten korktum. Dövülmekten, şiddet görmekten korktum. Mutluluk bekarlıkta dedim ve evlenmedim" dedi.

'KADINA ŞİDDET GÖSTERENLER, AŞIK OLMADAN EVLENENLER'Kadına karşı şiddet ile ilgilide değerlendirmelerde bulunan Özcan, "Kadınların eşleriyle iyi geçinmelerini söylüyorum. Anlayışlı, tahsilli insanlarla görüşsünler, cahil adamlarla görüşmesinler. Kadına şiddet gösterenler, aşık olarak evlenmeyenler. İlle de aşık olarak evlenecek. Aşık olarak evlenmezse kavga çıkıyor. Atalarımız, 'aşkı olmayanın imanı olmaz' demiş. Biz de aşık olarak evlendik kavga ederdik ama yarım saat sonra barışırdık. Tek bir odada yaşıyorum ve mutluyum. Villada yaşasam mutlu olamasam ne yapayım" diye konuştu.

'ÇAYDANLIĞIM BİLE KIRMIZI'Kırmızı renge olan tutkusunun sadece üstünde taşımadığını evindeki eşyalarda da barındığını belirten Özcan, "Ben kendimi övmüyorum ama beni seven çok. Pazara gidiyorum çarşıya gidiyorum beni tanıyorlar. Başka kadınları tanıyan var mı? Beni herkes bilir. Ben kırmızı giymeyeni solda sıfır görüyorum. Ben kırmızı rengine aşığım. Yakışıyor da. Kim giyerse yakışıyor. Ama yakıştıran olacak. Çarşıdaki esnaf bana 'Sultan sana yakıştığı gibi kimseye yakışmıyor' diyorlar. Her şeyim kırmızı. Evimin içi, çaydanlığım bile kırmızı."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Sultan Özcan röportajSultan Özcan'ın yüzüne ve dudağına kırmızı ruj sürmesiSultan Özcan'ın yaşadığı evden detaylarSultan Özcan'ın eski fotoğraflarına göstermesiGenel ve detaylar

Haber-Kamera: Hasan DÖNMEZ Tolga YANIK KONYA

Haber Kodu:  200104031=========================================

Aç kalan martılar katı atık imha merkezine akın etti

DİYARBAKIR'da, göl ve nehir gibi sulak alanlara yakın yerlerde koloniler halinde yaşayan Van Gölü martıları, yeterince yiyecek bulamadıkları için Karacadağ'daki katı atık imha merkezine akın edip, karınlarını doyuruyor.

Diyarbakır'daki Devegeçidi Baraj Gölü ile kent merkezine yakın göletlerde koloniler halinde yaşayan binlerce Van Gölü martısı, beslenmek için her gün Karacadağ eteğindeki katı atıkların imha edildiği çöp alanına gidiyor. Binlerce aç martı, çöplerin yakıldığı alanda bakır, demir, naylon ve cam gibi geri dönüşümü sağlanabilen maddeleri arayan insanlara aldırmadan yiyecek arıyor. Başta Türkiye olmak üzere Gürcistan, Ermenistan ve batı İran'da dağ göllerinin yanında yuva yaparak yaz mevsiminde üreyen Van Gölü martıları, Diyarbakır'da ise en çok kentin yaklaşık 35 kilometre kuzeyinde bulunan Deve Geçidi Barajı ile ment merkezine yakın Karacadağ eteklerindeki göllerde yaşıyor.

Türkiye'de Deniz martılarının aksine daha çok iç bölgelerde kalabalık popülasyonlar halinde, yüksek dağlık göllerde bulunan Van Gölü martıları, Diyarbakır'ın yanı sıra Van Gölü, Tuz Gölü ve Beyşehir göllerinde yaşıyor. Kış aylarında Doğu Akdeniz kıyılarında da görülen Van Gölü martısı, gümüş martıdan biraz küçük, başı daha yuvarlak, gözleri koyu renkli, gagası daha kısa ve ince olarak tanınıyor. En büyük kolonileri Ermenistan'daki Sevan Gölü ve Arpilich Gölü'nde görülen Van Gölü martılarını Diyarbakır'daki sayıları ise net olmamakla birlikte kış aylarında binlercesi Karacadağ'daki katı atık imha merkezinde bir araya geliyor.

Kısmi göçmen olan Van Gölü martıları, kış şartlarında birçok kuşla birlikte Türkiye'nin güney kıyılarına geçiyor. Türkiye'nin yanı sıra, martılar Lübnan ve İsrail'e de geçiyor. Ancak daha küçük sayılardaki grupları, Kıbrıs, Mısır ve Basra Körfezi'ne kadar uzanıyor. Uzmanlar, martıların yeterli besin bulamadıkları için çöplük alanlara gittiğini belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------------Katı atık imha merkezi-Muhabir Selim Kaya'nın anonsu-Martıların atıklarda yiyecek araması-Uçuşan ve yiyecek alan martılar-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN- Selim KAYA/DİYARBAKIR,

Haber Kodu:  200104042===================================

Sahibi, 'Herkül' isimli Kangal köpeğine paha biçemiyor

SİVAS'ın Kangal ilçesinde, Nuh Kodaz (49), 2 yaşındaki 'Herkül' isimli Kangal köpeğine gözü gibi bakıyor. Kodaz, iriliği ile dikkat çeken 'Herkül'ü arpa unu ile beslediğini belirtierek, "Gözümde bu köpeğin değeri paha biçilemez. Zaman zaman isteyenler oluyor ama ben vermek istemiyorum" dedi

Kangal'da termik santralde işçi olan evli 2 çocuk babası Nuh Kodaz, yaklaşık iki yıl önce yavruyken aldığı 'Herkül" isimli Kangal köpeğine gözü gibi bakıyor. Köpeğini yavruyken süt ve mama ile besleyen Kodaz, 2 yaşına geldiğinde hayvanı arpa unu ile beslemeye başladı. Yaşıtlarına göre iriliğiyle dikkat çeken Herkül'e, sahibi Kodaz paha biçemiyor. Yerden omuz yüksekliği 92 santimetre olan ve 2 ayağı üzerinde dik durduğunda boyu 2 metreye ulaşan 'Herkül'ün iriliği görenleri şaşırtıyor.

'100 BİN TL DAHİ VERSELER SATMAM'

Nuh Kodaz, 'Herkül'ün kendisi için paha biçilemez olduğunu belirterek şöyle konuştu;

Köpeğim çok güzel. Yavruluk döneminden bu zamana kadar ben besliyorum. Şu anda 2 yaşında. Köpeğimi yavruyken süt ve mama ile besledim. Şimdi ise arpa unu ile besliyor. Yaşına göre çok büyük. 92 santim boyunda, ayağa kalktığında ise 2 metreye yaklaşıyor. Biraz daha büyür ve gelişir. Görenler seviyor ve çok büyük olduğunu söylüyorlar. Gözümde bu köpeğin değeri paha biçilemez. 100 bin lira dahi verseler satmam. Zaman zaman isteyenler oluyor ama ben vermek istemiyorum. Doğal ortamında olduğu için böyle gelişiyor. Babası da bu kadar büyüktü. Köpeğin kendi cinsi ve ırkından kaynaklanan bir büyüklüğü var."

Görüntü Dökümü: -Köpeğin görüntüsü-Sahibinin ilgilenmesi-Röportaj

Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI-Rahmi MEYVECİ/KANGAL(SİVAS),

Haber Kodu:  200104033=================================

Baba- oğul kayık ve tekne yapıyor

ORDU'nun Perşembe ilçesinde, ahşap ustaları Murat Çalış (60) ve oğlu Özhan Çalış (38), birlikte yaklaşık 20 yıldır kayık ve tekne imal ediyor. Baba- oğul imal ettiği kayık ve teknelere gelen siparişleri karşılayamıyor.

Perşembe'de oturan Murat Çalış ile oğlu Özhan Çalış birlikte yaklaşık 20 yıldır kayık ve tekne imal ediyor. Kestane ağaçlarını atölyede kesen, ardından 3-4 ay kurumaya bırakan baba-oğul, kuruyan ağaçları büyük bir ustalıkla 5 ile 13 metre arasında kayık veya tekneye dönüştürüyor. Sırt sırta veren ikilinin kestane ağacından yaptıkları tekne ve kayıklar, Türkiye'nin her yerinden sipariş alıyor.

Balıkçılar arasında 'Kara Murat' olarak bilindiğini anlatan Murat Çalış, "Yaptığımız kayıkları da Antalya, Mersin, Yalova, İstanbul ve Karadeniz'deki birçok şehre gönderiyoruz. Kayıkların boyu 5 ile 13 metre arasında değişiyor, kayıklar karayoluyla taşınıyor. Aslında deniz kenarında olsak daha rahat çalışırız. Müşteri için de karayoluyla kayığı taşımak büyük bir masraf oluyor" dedi.

'KAYIKLAR 30 YIL DAYANIKLI'Kayıkların ortalam 3 ayda yapıldığını söyleyen Çalış, "Ormandan ağacı alıyoruz, atölyede biçiyoruz. 3- 4 ay kuruyor, bu durum hava şartlarına göre değişiyor. En son yaptığımız kayığı Ayvalık'a göndereceğiz, tamamen bitince arabayla yola çıkacak. Kayıklar 30 yıl dayanıklıdır. Bu kayığın her şeyi bize ait, fiyatı da ortalama 150 bin TL civarında. Kayıklarımızı titizlikle yapıyoruz ve bir kayık 3 ay civarında yapılıyor" diye konuştu.

'YILDA 10 TEKNE YAPIYORUZ'Ahşap tekne ustası olan Özhan Çalış ise babası ile birlikte 20 yıldır kayık yaptıklarını belirterek "Tekneler genelde çam ağacından yapılıyor fakat kestane suya daha dayanıklı olduğu için kestane ağacını tercih ediyoruz. Türkiye'nin birçok yerine tekne ve kayık gönderiyoruz. Yılda 8-10 civarında tekne yapıyoruz, bu tekneler 5 ile 13 metre arasında değişiyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Teknelerden detaylar-Tekne ustası Murat Çalış'ın röportajı-Tekne ve kayık yapımından detaylar-Özhan Çalış ile röportaj

Haber-Kamera: Ahmet BAYRAK(Ordu),

Haber Kodu:  200104032===============================

8 anneden örnek dayanışma

ERZURUM'da, 8 gönüllü anne, ihtiyaç sahibi ailelere destek oluyor. Kent merkezinde belirledikleri evlere gidip, ihtiyaçları tespit eden anneler, sosyal medyada duyuru paylaşarak topladıkları malzemelerle ailelerin yüzünü güldürüyor.

Merkez Palandöken ilçesinde yaşayan Atike Buliç, Helin Fırat, Mehtap Ateştenyılmaz, Elif Kızılkaya, Sonsen Eğin, Sinem Özhancı, Ayten Aksakal ve Yıldız Yıldız çevrelerinde gördükleri dargelirli ailelere destek olmak için çalışma başlattı. Önce giysi, gıda türü yardımlarda bulunan 8 gönüllü anne bir yıl içinde 150 aileye ulaştı. Kendilerine ulaşan yardım taleplerini önce adreslere giderek inceleyen anneler, daha sonra ihtiyaç tespiti yaptıktan sonra bunu sosyal medyadaki adreslerinden paylaşıyor. Takipçilerinden gelen destekleri arkadaşlarına ait iş yerinde depolayan anneler daha sonra kendi imkanlarıyla ailelere ulaştırıyor.

'İHTİYAÇ SAHİBİ AİLELERİN SIKINTILARINI TEK TEK TESPİT ETTİK'

Erzurum'da ihtiyaç sahibi ailelerin yalnız olmadığını göstermek için yola çıktıklarını söyleyen Atike Buliç, "Her ne kadar sosyal devlet olsak da ihtiyaç sahibi ailelere yeterince ulaşılmadığını gördük. İhtiyaç sahibi ailelerin evlerine gittik, sıkıntılarını tek tek tespit ettik. Aralarında babaları olmayan çocuklar, kader mahkumlarının aileleri ve iş bulamayan babaları gördük. Sonra 'Biz bu aileler için ne yapabiliriz?' diye konuştuk. 'Sadece devletten bir şey beklemeyelim' diyerek ayakkabı, giysi, gıda türü yardımlarla başladık" dedi.

'ÇOCUKLARI HAFTA SONLARI OYUN ALANLARINA GÖTÜRÜYORUZ'

Yaptıkları yardımlarla 150 aileye ulaştıklarını anlatan Buliç, "Bize ulaşan talepleri evlere giderek inceliyoruz. Belirlediğimiz ihtiyaçları sosyal medya adreslerimizden paylaşarak destek istiyoruz. Yardımseverler de eskiden olduğu gibi imece usülü ellerinden gelen yardımları bizlere gönderiyor. Ne tür bir ihtiyaç varsa ona göre ailelere ulaştırmaya başladık. Kendi eş ve çocuklarımızdan ödün vererek ihtiyaç sahiplerine ulaşıyoruz. Çocukları hafta sonları oyun alanlarına götürüyoruz. 8 gönüllü anne olarak biz 150 aileye yaklaşık bin kişiye bu şekilde hizmet ediyoruz" diye konuştu.

'BİZE DEPO YERİ LAZIM'

Yardım ettikleri aile sayısının her geçen gün arttığını belirten Buliç, depoya ihtiyaçları olduğunu söyledi. Yöneticilerden depo konusunda yardım isteyen Buliç, şöyle konuştu:

"Sosyal medyada paylaştığımız ailelere yardım geliyor. Bunları dağıtana kadar saklayacak yer bulamıyoruz. Bize öncelikle bir depo yeri lazım. Ayrıca yardım ulaştırdığımız ailelere sosyal konularda da yöneticilerden destek bekliyoruz. Evlerine gittiğimiz aileler daha Palandöken'i görmüş değil. Hiç olmazsa bu ailelerin kende kentlerindeki Palandöken'i görmelerini istiyoruz."

Palandöken ve Yakutiye ilçesindeki ailelere yardımları ulaştıran gönüllü anneler, sadece yardım etmek değil, insanlara balık tutmayı da öğretmek istediklerini bu konuda projeleri olduğunu bildirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Annelerin gelen malzemeleri istiflemesi-Atike Buliç ile röp-Kadınların giyecekleri poşetlere koyması-Kadınların arabalarıyla eşyaları dağıtması-Kadınların apartmanlara girerek giyecekleri teslim etmesi-Kadınların yardım dağıtımından genel ve detaylar

Salih TEKİN/ERZURUM,

Haber Kodu:  200104025

======================

Beyaz cennet Davraz'da sezon renkli başladı

ISPARTA'nın kış sporları merkezi Davraz Kayak Merkezi'nde sezon hareketli ve renkli başladı. Kar yağışı sonrası pistler kayak yapmaya uygun hale gelirken, tatilciler Davraz'a akın etti.

Isparta'nın kış sporları merkezi Davraz Kayak Merkezi'nde yağan son karla birlikte kayak sezonu hareketlendi. Yılın son günü Kulüplerarası İl Şampiyonası'nın yapıldığı, kenti kayak ve snowboard yarışmalarında temsil edecek sporcuların belirlendiği Davraz, tatilcilerin de akınına uğradı. Davraz Kayak Merkezi'ni Isparta'nın yanı sıra, Antalya, Afyonkarahisar, Burdur, Denizli hatta İzmir'den çok sayıda kayakçı ziyaret etti. Davraz'daki pistlerde kayan tatilciler, bol bol eğlendi.

'ÇOK GÜZEL BİR MANZARA VAR'Ziyaretçilerden Ahmet ve Zeynep Yeni çifti, Davraz'a her kış geldiklerini belirterek, "Her yer bembeyaz olmuş, çok güzel bir manzara var. Gerçekten muhteşem bir yer. Zirveye çıkıp, karlar içerisinde kafede oturup, bu eşsiz manzara eşliğinde çayınızı, kahvenizi içmek hiçbir şeye değişilmez" dedi.

Yeni çiftinin halası Fatoş Yeni de, "İyi ki gelmişim. Burası harika bir yer. Yeğenlerime çok teşekkür ediyorum. Bence buraya herkes gelmeli ve bu güzelliği görmeli. Keşke eşim de görseydi" diye konuştu.

'PİSTLERİ ÇOK GÜZEL'Kayak sporcusu Aslı Mercan, 8 yıldır Alp disiplini kayağı yaptığını belirterek, "Burada gerçekten çok güzel bir ortam var. Siz de Davraz'ın bu güzel ortamında bizimle beraber kayak yapabilirsiniz. Davraz Kayak Merkezi'nin pistleri çok güzel ve görebileceğiniz en güzel manzarayla Eğirdir Gölü'nün güzelliğini izleyerek, kayak yapabilirsiniz" dedi.

Kayak sporcusu Mehmet Büyükçaylı ise 3 yıldır kayak yaptığını belirterek, "Kayak yapmayı sevenlere burayı tavsiye edebilirim. Hatta kayak yapmayı öğrenmek isteyenler de buraya gelmeli. Ben burada öğrendim. Bence bu fırsat kaçırılmamalı" diye konuştu.

'İNANILMAZ KEYİFLİ BİR SPOR'Davraz Dağı'nın eteklerinde yer alan Çobanisa köyünde oturan ve 8 yaşından bu yana yaklaşık 5 yıldır kayak yapan Ahmet Samet Erdal da, "Kayak yapmayı öğrenmek belki biraz zor ama öğrendikten sonra inanılmaz keyifli bir spor. Ben herkese bu sporu yapmayı ve Davraz Kayak Merkezi'ne gelmeleri konusunda tavsiyede bulunuyorum" dedi.

VALİ SEYMENOĞLU: TÜM İMKANLARIMIZI SEFERBER EDİYORUZIsparta Valisi Ömer Seymenoğlu da Davraz Kayak Merkezi ile ilgili Demirören Haber Ajansı'na açıklama yaptı. Davraz'ın önemli bir kış sporları merkezi olduğunu ve valilik olarak bu cazibenin daha da artması için tüm imkanları seferber ettiklerini vurgulayan Vali Seymenoğlu, şöyle dedi: "Davraz Kayak Merkezi'nde altyapı yatırımlarımıza devam ediyoruz. Gerek telesiyej tesisleri gerek sosyal alanları hızlı bir şekilde tamamlıyoruz. Biz valilik olarak gerekli her türlü desteği veriyoruz. Burada alanı gezdiniz, sizlerin de gördüğü gibi 5- 6 yaşlarında sporcularımız var. Bu çocuklarımızdan gelecekte uluslararası yarışmalarda ülkemizi temsil edecek milli sporcular yetişecek. Bu konuda kulüplerimiz, derneklerimiz ve ebeveynler oldukça destek oluyor. Bizler de bu güzel çalışmaları valilik olarak destekliyoruz. Burada sadece milli sporcu çıkarmak değil, aynı zamanda çocuklarımızı, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmayı önemsiyoruz. Bu konuda sporun her dalını destekliyoruz. Davraz, Isparta için bir şans. Çünkü bölgemizde bu karı görmek, burada olabilmek Isparta ve Davraz'la mümkün oluyor. Bunu da altyapı yatırımlarıyla desteklediğimizde daha fazla gencimizin sportif anlamda yarışmalara katılmasını imkan sağlamış olacağız. Gençlerimiz bu sportif faaliyetleri yaparken, aynı zamanda sosyalleşmiş olacak. Anne babalarına davranışlarında, komşuluk ilişkilerinde bu spor çalışmaları mutlaka olumlu yansıyacaktır."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Davraz Kayak Merkezi'nden detaylarKayakçılardan görüntülerBaby liftten görüntülerRÖP: Vali Ömer Seymenoğlu

HABER- KAMERA: Nurettin ARKAN/ISPARTA,

Haber Kodu:  200104022============================

Emekli Tümgeneral Okyar: Libyaya gitmezsek kuşatılırız

EMEKLİ Tümgeneral Güray Okyar, Türkiye'nin Libya tezkeresiyle Yunanistan'ın Rum kesimi ve Mısır'la irtibatını kestiğini belirterek, "Libya'ya gitmek kuşatmayı önlemek demektir, yoksa kuşatılırız" dedi.

Ağustos 2016- Eylül 2019 tarihleri arasında Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı yapan emekli Tümgeneral Güray Okyar, Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği 'Erzurum ve Bütün Yönleriyle Sarıkamış' konferansında konuştu. Necip Fazıl Kültür Merkezi'ndeki konferansında son günlerin tartışılan konusu Libya tezkeresini değerlendiren Okyar, Libya'ya gitmeye mecbur olunduğunu belirterek şunları söyledi:

"Libya'ya gitmeye mecburuz. Niye gitmiyoruz Libya'ya? Eğer oraya gitmezsek bize verdikleri 40 bin kilometre karelik alanla denize giremez hale geliriz. Gitmeyelim dışarı, oturalım evimizde, rahat uyuyalım, donmayalım. Üşüyeceğiz, donacağız. Bu vatanı korumak için bizden öncekiler nasıl mücadele ettiyse biz de mücadele edeceğiz. Bu coğrafyada yaşıyorsak biz de öyle yapmalıyız. Dimdik, uyanık olacağız güçleri yetiyorsa gelsinler. Biz Anadolu'da yaşayabilmek için sadece Anadolu'yu düşünemeyiz. Etrafımızda güvenlik çemberleri oluşturmalıyız. Oraları ele geçirelim manasında değiliz. Libya'da huzur yoksa, Kızıldeniz'i Basra Körfezi'ni, Kafkasları kontrol edemiyorsanız buralar dış çemberdir. İç çember Balkanlar, Suriye, Irak'ı kontrol edemiyorsanız, buralarda huzursuzluk var ise buradaki insanlar rahat, huzur içinde değilse biz Anadolu'da rahatsız oluruz."

'BİZ LİBYA'YA GİDİNCE YUNANİSTAN'IN RUM KESİMİ VE MISIRLA İRTİBATINI KESİYORUZ'Libya'ya gitmenin kuşatmayı önlemek olduğunu söyleyen Okyar, "Cumhuriyet'in kuruluşundan beri bizi rahat bırakmıyorlar. Biz tehlikeleri ülkemizin dışında karşılamak durumundayız. Buralar bizim dış kalemizdir. Onun için dışa açılmamız gerekir. Yoksa bizi Anadolu'da rahat bırakmazlar. Siz Libya'yı tutuyorsanız buralar sizin, yok bırakırsanız kayıp verirsiniz. Biz niye çocuklarımızın, torunlarımızın hakkını başkasına verelim. Bizim Akdeniz'de kıyımız vardır. Biz oraya gidince Yunanistan'ın Rum kesimi ve Mısır'la irtibatını kestik. Libya'ya gitmek ne demek? Libya'ya gitmek kuşatılmayı önlemek demektir, yoksa kuşatılırız" diye konuştu.

İHA'LARLA RENKLİ İZLİYORUZTarihte Türk halkının birikimiyle İngiltere'den savaş gemisi alındığını ancak İngilizlerin silah sistemlerini bozuk yaptığı gemileri teslim etmediğini hatırlatan Okyar, "Silah sistemleri çalışmasın diye bozuk yapmışlar. Savaş başlayınca bize vermediler, 5 sene sonra hepsi hurdaya çıktı jilet yaptılar. Bunda bizim alacağımız dersler vardır. Bizim silahımızı kendimiz üretmemiz lazım. Geçmişte İsrail'in İHA'ları gelirdi tam teröristi göreceğimiz vakit çekip götürürlerdi, göremezdik bile. Şimdi niye görüyoruz? Kendimiz yaptık, televizyonda izler gibi renkli izliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-İstiklal marşı okunması-Salondakilerden görüntü-Okyar'ın konferansından genel ve detaylar-Okyar'ın konuşmasından detaylar

Haber-Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM,

Haber Kodu:  200104020=============================

Güvenlik ve Acil Durumlar Merkezi'ne 210 bin 156 asılsız ihbar

İÇİŞLERİ Bakanlığı'nca Erzurum'da kurulan Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'ne (GAMER), hizmete girdiği 11 Eylül 2019'dan yıl sonuna kadar 245 bin 889 ihbar geldi. Yüksek teknolojiye sahip kriz yönetim birimlerinin bulunduğu GAMER'e 4 ayda 210 bin 889 asılsız ihbar yapıldı.

Amerika'da 911, Avrupa Birliği ülkelerinde 112 olarak bilinen, emniyet, sağlık ve yangın gibi acil yardım hizmetlerinin tek merkezden koordine edildiği Acil Çağrı Merkezi uygulaması Türkiye'de de İçişleri Bakanlığı'nca 81 ilde başlatılması planlandı. Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER), bakanlık merkezi ve 45 ilde yüksek teknolojiye sahip kriz yönetim birimleri oluşturuldu. Böylece, kamu düzeni ve güvenliğini bozucu nitelikte olayların yol açtığı acil durumlarda, bakanlık ve devletin ilgili tüm birimleriyle, doğru bilgi akışı ve koordinasyonu sağlanması hedefleniyor.

ERZURUM'DA TEK ÇATI ALTINDA TOPLANDILARDoğu Anadolu Bölgesi'nin en önemli merkezlerinden biri olan Erzurum'da da oluşturulan GAMER çatısı altına 7 Kasım 2018'de itfaiye, 11 Eylül 2019'da AFAD ve Jandarma, 4 Aralık 2019'da da polis imdat alındı. Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Cumhuriyet Başsavcılığı, 9'uncu Kolordu Komutanlığı, MİT Şube Başkanlığı ve bir çok kurumdan temsilcinin bulunduğu GAMER, 11 Eylül tarihi itibarıyla Acil Çağrı Merkezinde '112' numarası altında hizmet vermeye başladı.

ASILSIZ İHBAR YAĞDIErzurum'da 11 Eylül 2019'da tam anlamıyla faaliyete başlayan GAMER'e yıl sonuna kadar 245 bin 889 çağrı geldi. Bu telefonların 33 bin 14'ü vakayla ilgili olurken, 2 bin 719'unu ise tekrar aramalar olduğu belirlendi. İhbarların 24 bin 253'ü sağlık, 2 bin 156'sı jandarma, 5 bin 135'i emniyet ve 1470'ini de itfaiyeyle ilgili konular oluşturdu. GAMER'e gelen çağrıların 210 bin 889'unu ise asılsız ihbarlar olarak kayda geçti. Pin numarası soranlar, sohbet eden ya da telefonunu denemek isteyenler GAMER'in 112 nolu hattını aradı.

250 TL PARA CEZASI VERİLECEKAsılsız ihbarların Acil Çağrı Merkezi'nin en büyük sıkıntısı olduğunu belirten Vali Okay Memiş, "En büyük sıkıntımız asılsız ihbarlar olup vatandaşlarımız pin numarası sormak, sohbet etmek gibi maksatlar ile çağrı merkezimizi meşgul etmektedir. Çağrı alıcı personelimiz bir taraftan gerçek vakalara ambulans, polis, jandarma, itfaiye ekiplerini sevk edip hayat kurtarmaya çalışırken diğer taraftan da asılsız ihbarlar ile mücadele etmektedir. Bu arada 112 Acil Çağrı Merkezini arayıp lüzumsuz yere meşgul edenler ile ilgili kanun gereği 250 TL cezai işlem uygulanacaktır. Ancak buradaki bütün işimiz en kısa zamanda vatandaşa ulaşmak ve hayat kurtarmaktır. Hayat kurtarırken saniyelerin bizim için önemi çok büyük olduğundan vatandaşlarımızın lüzumsuz yere 112 Acil Çağrı numarasını meşgul etmemeleri büyük önem arz etmektedir" diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN ÖRNEK BİNALARINDAN BİRİSİMerkez Yakutiye İlçesi Çat yolu kenarında hizmet veren GAMER'de Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'le incelemelerde bulunan Vali Okay Memiş, Türkiye'nin örnek binalarından biri olduğunu belirterek, "Türkiye'nin en iyi çalışan 112 ekibi Erzurum'da mevcut. Her gün onlarca aracı ya da vatandaşı kurtarıyoruz. İlimiz en iyi itfaiye, AFAD, polis, jandarma arama kurtarma ekibine sahip. 112 Acil Çağrı Merkezi'nin uygulanan pilot illerinden biri olan Erzurum Türkiye'de en iyi hizmet verilen illerden biri oldu" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-GAMER binasının dış görüntüsü-Vali Okay Memiş'in incelemede bulunması-Vali Okay Memiş'in konuşması-GAMER'de görevli olan ekiplerin görüntüsü-Ekiplerin çalışmaları-GAMER'den genel ve detaylar

Haber-Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM,

Haber Kodu:  200104027===============================

2020'de gökyüzünde 6 tutulma yaşanacak

2020 yılında biri tam tutulma olmak üzere iki Güneş, dört parçalı Ay tutulması yaşanacak. Türkiye'den iki parçalı Ay ve bir parçalı Güneş tutulması görülebilecek. 21 Haziran'daki Parçalı Güneş Tutulması, Türkiye'den 07.38 ile 09.50 saatleri arasında takip edilebilecek. Hakkari'de örtülme oranı yüzde 33'ü bulacak.

Antalya Saklıkent'te 2600 rakımdaki Bakırlıtepe'de kurulu TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi, 2020 yılının önemli gök olaylarını derledi. Bu yıl ikisi parçalı Ay tutulması, biri de parçalı Güneş tutulması olmak üzere üç tutulma Türkiye'den görülebilecek. En uzun gündüzün yaşandığı yaz gündönümü de olan 21 Haziran'daki Parçalı Güneş Tutulması'nda, Güneş'in örtülme oranı yüzde 33 oranla en yüksek Hakkari'de gerçekleşecek.

2020'NİN GÖK OLAYLARI ALMANAĞITÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nden Dr. Tuncay Özışık, her yıl hazırladıkları Gök Olayları Yıllığı'nın, o yıl yaşanacak Güneş ve Ay tutulmaları, göktaşı yağmurları gibi önemli olayların yanı sıra yıl boyunca günlük gök olaylarının da bulunduğu bir kitapçık olduğunu belirterek, bu yıl üçü Türkiye'den görülebilecek, toplam altı tutulma yaşanacağını söyledi. Özellikle 21 Haziran'daki Güneş tutulmasının aynı zamanda en uzun gündüzün yaşanacağı güne denk geldiğini belirten Dr. Özışık, ülkemizin tam tutulma gölgesinde kalmadığından parçalı tutulma olarak gözleneceğini kaydetti.

'ÇIPLAK GÖZLE BAKMAYIN'Bu tutulmada Güneş'in örtülme oranının yüzde 33'le en yüksek Hakkari'de gerçekleşeceğini belirten Dr. Özışık, 21 Haziran'daki tutulmada Güneş'e çıplak gözle, teleskop, kamera, dürbün gibi cihazlarla da direkt olarak kesinlikle bakılmaması gerektiği uyarısında bulundu. Dr. Özışık, "Mutlaka özel güneş filtreleri kullanılmalı. Meralıklar güneş fotoğrafı çekecekse cihazlarında bu amaçla üretilmiş özel filtreler kullanmalı. Yanmış film, röntgen kağıdı, koyu güneş gözlüğü gibi şeyler kullanılmamalı. Güneş ışığının 100 binde 1'ini geçirmesi lazım ki istenen emniyet elde edilsin" dedi.

İLK TUTULMA 10 OCAK'TA2020 Gök Olayları Yıllığı'ndan yapılan derlemeye göre, yılın ilk önemli gök olayı, 10 Ocak'ta Parçalı Ay Tutulması olacak. Ülkemizden tamamı gözlenebilecek bu tutulma, 20.05- 00.15 saatleri arasında yaşanacak. Bu tutulma ülkemizden başka Avrupa, Asya, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu, Doğu Afrika ve Avustralya'nın batısından gözlenebilecek. Tutulmanın ortası, Türkiye saatiyle 22.10'da gerçekleşecek.

HAZİRANDA İKİNCİ PARÇALI AY TUTULMASIYılın ikinci önemli gök olayı ise 5 Haziran tarihinde Parçalı Ay Tutulması. Ülkemizden gözlenebilecek 2020'nin ikinci Ay tutulması ise Türkiye saatiyle 20.43-00.06 saatleri arasında gerçekleşecek. Tutulma ayrıca Avustralya, Antarktika, Asya, Afrika, Avrupa, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu'nun güneyi ve Pasifik Okyanusu'nun batısından gözlenebilecek. Tutulmanın ortası Türkiye saati ile 22.25'te yaşanacak.

TÜRKİYE'DEN GÖZLENECEK GÜNEŞ TUTULMASI2020'de Türkiye'den gözlenebilecek en önemli üçüncü gök olayı ise 21 Haziran günü gerçekleşecek Parçalı Güneş Tutulması. Genel zaman ile 03.46-09.34 saatleri arasında gerçekleşecek bu tutulma, ülkemizden de gözlenebilecek. Türkiye bu tutulmanın merkez hattında olmadığından Güneş'in az bir kısmı Ay tarafından örtülecek. Bu tutulmanın merkez hattı Afrika, Arabistan, Hindistan, Çin ve Tayvan topraklarından geçecek.

TUTULMADA EN ÇOK ÖRTÜLME ORANI HAKKARİ'DEBu tutulma, en iyi Hakkari'de gözlenecek. Hakkari'de Güneş'in örtülme oranı yüzde 33'e kadar çıkacak. Diğer bazı illerde ise tutulmanın zamanları Türkiye saatiyle şöyle; Ankara'da 07.48-08.35 saatleri arasında. Tutulma ortasında Güneş'in örtülme oranı yüzde 16 olacak. İstanbul'da 07.53-08.35, Güneş'in örtülme oranı yüzde 11. İzmir'de 07.47-08.30, Güneş'in örtülme oranı yüzde 19. Antalya'da 07.40-08.30, Güneş'in örtülme oranı yüzde 19. Erzurum'da 07.45-08.42, Güneş'in örtülme oranı yüzde 25.

ÜÇ TUTULMA TÜRKİYE'DEN GÖRÜLEMEYECEK2020'deki önemli gök olayı arasında yer alan ikisi Parçalı Ay Tutulması, biri Tam Güneş Tutulması ise Türkiye'den görülemeyecek. 5 Temmuz 2020'deki Parçalı Ay Tutulması genel zaman ile 03.04-05.55 saatleri arasında gerçekleşecek. Tutulma Afrika'nın büyük bölümü, Avrupa'nın batısı, Antarktika, Kuzey ve Güney Amerika ile Atlantik Okyanusu'ndan gözlenebilecek. 30 Kasım 2020'deki Parçalı Ay Tutulması genel zaman ile 07.30-11.56 saatleri arasında gerçekleşecek. Tutulma Avrupa'nın kuzey batısı, Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Asya, Atlantik Okyanusu'nun kuzeyi ve Pasifik Okyanusu'ndan görülebilecek.

EN ÖNEMLİ TUTULMA 14 ARALIK'TA2020'nin en önemli gök olayı ise 14 Aralık 2020'deki Tam Güneş Tutulması olacak. Ancak bu tutulma da Türkiye'den görülemeyecek. Genel zaman ile 13.34-18.53 saatleri arasında gerçekleşecek Tam Güneş Tutulması Güney Amerika, Antarktika, Pasifik Okyanusu, Atlantik Okyanusu'nun güneyi ve Afrika'nın güneydoğusundan izlenebilecek. Tutulmanın tam olarak görülebileceği tek kara parçası ise Güney Amerika. Güney Amerika'da da Arjantin olacak.

GÖKTAŞI YAĞMURLARI2020'de de yine her yılın belli dönemlerindeki, kuyruklu yıldız kalıntılarının oluşturduğu göktaşı (meteor) yağmurları da gerçekleşecek. İlk göktaşı yağmuru 2- 3 Ocak tarihlerinde Quadrantid (Dörtlük) ve 22- 23 Nisan tarihlerinde Lyrid (Lir) göktaşı yağmurlarında gökyüzünde saatte 20-40 meteor görülebilecek.

5- 6 Mayıs tarihlerinde Eta Aquarid (Eta Kova), 27- 28 Temmuz'da Delta Aquarid (Delta Kova), 12- 13 Ağustos'ta Perseid (Perse), 20- 21 Ekim'de Orionid (Avcı), 17- 18 Kasım'da Leonid (Aslan), 13- 14 Aralık'ta da Geminid (İkizler) göktaşı yağmuru olacak. Söz konusu göktaşı yağmurlarında saatte 15 ila 120 yıldız kayması olarak da tabir edilen meteor görülebilecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------------------------Dr. Tuncay Özışık röportajı-Dr. Tuncay Özışık'ın tutulmalar hakkında bilgi vermesi

Haber: Mehmet ÇINAR/ANTALYA,

Haber Kodu:  200104023================================

AKUT'tan güven veren uygulama

AKUT tarafından geliştirilen 'Güvendeyim' uygulaması, mobil uygulama marketlerine girdi. İnternet kullanmayan uygulama sayesinde olası afetler sonrasında kullanıcılar, bir dokunuş ile yakınlarına konumu ile birlikte güvende olduğunu bildirebiliyor.

AKUT tarafından 'Güvendeyim' isimli mobil uygulama geliştirildi. Olası doğal afetler sonrasında kişilerin yakınlarına güvende olduklarını haber verebilmesini amaçlayan uygulamanın en büyük özelliği ise uygulamayı kullananların internet bağlantısı kullanmadan yakınlarına konumlarını bildirebilmeleri. Uygulama marketlerinden indirilerek telefonlara yüklenebilen 'Güvendeyim' uygulaması, tek bir dokunuş ile önceden belirlenen 5 kişiye kısa mesaj yoluyla telefonu kullanan kişinin iyi olduğunu ve konumunu bildiriyor.

'Güvendeyim' uygulaması hakkında bilgi veren AKUT Genel Başkanı Recep Şalcı, "Uygulamanın sistemi çok basit bir temele dayanıyor. SMS sistemi ile çalışıyor. Afet ve acil durumlarda, özellikle herkesin birbiriyle iletişim kurma isteğinden dolayı, sistem yetersiz kalıyor ve iletişim kuramıyoruz. Oysaki bunun gibi basit bir uygulamaya, önce ulaşmak istediğini 5 kişiyi kaydediyorsunuz. Daha sonra 'Güvendeyim' butonuna bastığınız zaman bu kişilere bulunduğunuz yerin konumu ve güvende olduğunuz bilgisi gidiyor. Böylece hatları boşuna meşgul etmemiş oluyoruz. Sadece afet ve acil durumlarda değil, iletişimin kesildiği olası durumlarda ya da terör olayları gibi başka acil durumlarda da bu uygulama çok rahat kullanılabilecek bir sistemö dedi.

Uygulamanın geliştirilme sürecini anlatan Genel Başkan Şalcı, "Uygulama tamamen AKUT gönüllüleri tarafından geliştirildi. Şu an ilk versiyonu, ancak devamında özellikle sel riski ya da hava durumu olaylarında önceden bilgi vererek insanları uyaracak. Şu anda bunun çalışmaları yapılıyor. Aynı zamanda uygulamanın içerisinde başlıca afetler hakkında kısa bilgilendirmeler ile vatandaşların hazırlık yapmalarına yol gösteriyoruz. Bu uygulamayı kullanmak için internet gerekmiyor. Telefonun baz istasyonlarını görmesi uygulamayı kullanmak için yeterliö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Uygulamanın telefon ekranındaki görüntüsü-Anons-Recep Şalcı ile röp.-Detay

Haber: Ergün AYAZ-KAMERA: Dinçer AKBİR/İZMİT(Kocaeli),

Haber Kodu:  200104030

================================

Akçakale Gümrük kapısı 7 yıl sonra açıldı

ŞANLIURFA'nın Akçakale ilçesinin karşısında bulunan Telabyad'ın önce terör örgütü DEAŞ'ın sonra ise PKK/PYD'nin kontrolüne geçmesi ile 7 yıl önce kapanan Akçakale Gümrük Kapısı, Barış Pınarı Harekatı ile bölgenin terör unsurlarının temizlenmesinin ardından insani ve lojistik yardımlara açıldı.Türkiye sınırındaki Akçakale'ye sınır komşusu olan Suriye'nin kuzeyindeki Telabyad kentti 2014 yılında terör örgütü DEAŞ'ın eline geçti. Türkiye olası terör eylemlerinin önüne geçmek adına Akçakale'deki gümrük kapısını geçişe kapattı ve beton bloklarla güçlendirdi. Daha sonra Telabyad, terör örgütü YPG'nin kontrolüne geçti ve gümrük kapısındaki beton bloklu güvenlik önlemi devam etti. Barış Pınarı Harekatı ile Telabyad'ın terör örgütlerinden temizlenmesinin ardından Akçakale Gümrük Kapısı 7 yıl sonra yeniden faaliyete geçirildi. Her iki ülkenin kapılarının yeniden geçişlere açılmasıyla birlikte Telabyad'a yapılacak insani ve lojistik yardım buradan gitmeye başladı.

GERİ DÖNÜŞLER BAŞLADI EKONOMİ CANLANDIBarış Pınarı Haraketi kapsamında Tel Abyad'ın terör örgütlerinden temizlenmesiyle birlikte Türkiye'de ve çoğunluğu Şanlıurfa'da yaşayan Suriyeliler, ülkelerine dönmek için Akçakale Gümrük Kapısında yapılan işlemlerinin ardından hasret kaldıkları ülkelerine dönüyor. Her iki ülkenin gümrük kapılarının açılmasıyla birlikte ilçe ekonomisinin canlanacağını belirten Tel Abyat Gümrük sorumlusu Ebu Feyz, "Türkiye sayesinde yaşadığımız Tel Abyad artık güven altındadır. Bundan sonra bu ülkenin halkı olarak yaşadığımız şehirimize sahip çıkmaktır. Gümrük kapısının açılmasıyla birlikte ekonomik bir canlılık yaşanmaya başlandı. Türkiye'de kalan diğer Suriyelilerinde ülkelerine dönüp şehirlerine sahip çıkmalarını istiyoruz"dedi.

Gümrük kapıların açılmaya başlanmasıyla birlikte insani yardımlar ve lojistik yardım malzemesini taşıyan TIR'lar giriş çıkış yapmaya başladı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Gümrük kapısından araç geçişleriTelabyad sokaklarından gezen vatandaşlarGümrük kapısı hakkında aıklamada bulunan SuriyelilerGenel ve detay görüntüler

Haber: Ali LEYLAK - Kamera: Ömer ŞULUL/ ŞANLIURFA,

Haber Kodu:  200104034

===================================

3 yaşındaki çocuğun mesanesinden çıkan taş şaşırttı

ZONGULDAK'ta, 3 yaşındaki U.T.'nin, karın ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede mesanesinde 3 santim boyunda taş olduğu tespit edildi. Ameliyatla çıkarılan taşla ilgili konuşan Üroloji Uzmanı Dr. Okan Biçgi, bunun çocuklarda nadir görülen bir olay olduğunu belirterek, "İdrar torbasının içindeki taşı aldık. Şu anda ayağa kalktı dolaşıyor. Şikayetleri büyük oranda azaldı. Bir hafta kadar hastanemizde kalacak ve sonra evine göndereceğiz" dedi.İdrar yollarında rahatsızlık yaşayan U.T., ailesi tarafından önceki gün özel hastaneye götürüldü. Dr. Okan Biçgi'nin muayene ederek röntgenini çektiği U.T.'nin mesanesinde 3 santimetre boyunda taş olduğu tespit edildi. U.T.'nin mesanesindeki taş, dün gerçekleştirilen ameliyatla alındı. Ağrıları geçen U.T., sağlığına kavuştu. Ameliyatın ardından taşı gören U.T.'nin ailesi şaşkınlık yaşadı. Ameliyatla ilgili bilgi veren Dr. Okan Biçgi, "3 yaşında bir erkek hastamız. Hastanemize idrar yollarıyla ilgili şikayetleriyle başvurdu. Çocuk hastalıkları uzmanımız değerlendirdi ve yaptığımız tahlillerde mesanesinde 3 santimetrelik taş olduğunu tespit ettik. Böbreklerin de değerlendirmesi ve kan analizleri yaptıktan sonra bir operasyon planladık. Bu gibi taşlarda önce enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak ve çocuğa en az zarar verecek şekilde bu taştan kurtulmaktır amaç. Biz açık cerrahiyi tercih ettik. Bu delikanlıda yaptığımız ameliyat açık olarak idrar torbasının içindeki taşı aldık. Şu anda ayağa kalktı dolaşıyor. Şikayetleri büyük oranda azaldı. Bir hafta kadar hastanemizde kalacak ve sonra evine göndereceğiz" dedi.

AİLELERE ÖNERİLERDE BULUNDUÇocuklarda nadir görülen bir operasyon gerçekleştirdiklerini ifade eden Dr. Biçgi, taşın neden oluştuğunu belirlemek için gerekli analiz ve araştırmaların yapılacağını anlattı. Belirtileri hakkında da bilgiler veren Biçgi, şöyle dedi: "Çocuklarda taş oluşumu yüzde 2-3 gibidir. Mesanede de oldukça azdır. Taşların böbrek veya idrar yollarının üst kısmında oluşması daha fazladır. Taş sebebi olarak çocukların iyi beslenmemesi, kötü beslenme, coğrafi ortamlar, sıcak ortamlar sıralanabilir. Yani sıcak ortamda az su tüketirsiniz tabi ki idrar az olduğu için idrar içinde biriken taş maddelerinin taş haline gelmesidir olay aslında. Bu çocuk için bunu dememiz mümkün değil. Birçok nedenden kaynaklanıyor. Olabildiğince anne sütünü verebilmek çok önemli. Hazır mamaları çok önermiyoruz. Çocuğun huzursuzluğu, genital bölgesinde yanma. İdrar yapmakta zorlanma, kan gelmesi gibi nedenlerde bir hekime başvurmakta fayda var. Ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli şey. Çocukların su alışkanlığını sağlamalıdır. Olabildiğince çocuklara su vermek lazım. Eğer bir taş rahatsızlığı varsa mutlaka su içmesi lazım. Televizyon ve telefon karşısında oturup yaşamakta taş oluşumunu artırır. Bol bol sıvı tüketmek çok çok önemli."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Doktorun çalışması-Rötgenden detay-Dr. Okan Biçgi ile röp.-Taştan detay

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

Haber Kodu:  200104036============================================

İşitme engeller için gözlük tasarladılar

DÜZCE'de iki lise son sınıf öğrencisi Ömer Berkay Biçen ile Dağhan Akyürek işitme engelli bireylerin toplumda daha hızlı iletişim kurması için sesi yazıya çeviren ve gözlüğe yansıtan bir sistem geliştirdi. Sesin yazıya çevrilmesi sayesinde işitme engelliler, gözlükteki panellerden cama yansıtılan yazıları okuyabiliyor.Düzce'de lise son sınıf öğrencileri Ömer Berkay Biçen ile Dağhan Akyürek'in yolları Düzce Bilim ve Sanat Merkezi'nde kesişti. İki öğrenci özellikle engelli bireylerin toplumda nasıl daha rahat hareket edeceği ve iletişim kuracağı konusunda beyin fırtınası yapmaya başladı. İki öğrenci de işitme engelli bireylerin topluma daha kolay entegre olması ve iletişim kurması için gözlük tasarladı. Gözlük sayesinde cep telefonlarına konulan yazılımdaki sesi yazıya dönüştürüyor. Gözlükteki panellerden cama yansıtılan yazılar işitme engelliler tarafından okunabiliyor.İki liselinin geliştirdiği gözlük projesinin de içinde yer aldığı video Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından sosyal medyada "Gençlik nereye gidiyor? sorusunun cevabı müsaadenizle bir video ile vermek isterimö başlığı altında paylaşılınca gözlüğü tasarlayan Ömer Berkay Biçen ile Dağhan Akyürek ilgi odağı haline geldi.Proje hakkında bilgiler veren öğrencilerden Ömer Berkay Biçen, "Arkadaşımla beraber işitme engelliler için bir gözlük tasarladık. Bir beyin fırtınası çalışması sırasında bu fikri bulduk. Beraber konuşurken bu fikir ortaya çıktı" dedi.Dağhan Akyürek ise, "İşitme engelliler için proje yapmamızın sebebi günlük hayatta iletişim konusunda sıkıntılar çekiyorlar. İşaret dili kaçımız biliyoruz? Ayrıca çok fazla işitme engelli birey var. Okuyarak daha hızlı iletişime geçmenin daha kolay olduğunu düşündüğümüz için bu projeyi yaptık." diye konuştu.Gözlüğün çalışma prensibi hakkında bilgiler veren Akyürek, "Gözlük karşıdan aldığı sesi ardinyo aracılığı ile yazıya çeviriyor. Yazıya çevirdiği bilgiyi ekrana aktarıyor. Ekran sayesinde de gözlük üzerindeki optik sistemden cama yansıyor. O camdan da gözlüğü takan kişi yazıyı okuyup karşıya geri bildirim verebiliyor. Bu sayede iletişime daha kolay geçmiş oluyor." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Gözlükten görüntüGözlüğün çalışma prensibinden görüntülerGözlükten akan yazıların görüntüsüÖğrencilerin gözlük üzerinde çalışma yaparken görüntüsüMilli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un paylaştığı videoÖğrenciler ve öğretmen ile röp ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

Haber Kodu:  200104024

========================================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel ÖZEL GÜNDEM (Tekrar) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Terör belasını tamamen ortadan kaldırmak için kararlıyız
    23:35 Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Terör belasını tamamen ortadan kaldırmak için kararlıyız

    Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Kazandığımız başarıları daha geliştirmek ve nihayetinde terör belasını tamamen ortadan kaldırmak için kararlıyız. Kahraman Mehmetçiğin yürüttüğü operasyonlar, teröristlerin bu coğrafyadan tamamen yok olması için aralıksız sürecek.

  • Uluslararası Adalet Divanı, Gazze'de kıtlık başladığını belirtti
    23:30 Uluslararası Adalet Divanı, Gazze'de kıtlık başladığını belirtti

    Uluslararası Adalet Divanı, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin gıda ve diğer temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılması nedeniyle artık bölgede kıtlık başladığını belirterek, İsrail'in engelsiz insani yardım konusunda gerekli ve etkin önlemleri bir an önce alması gerektiğine karar verdi. Mahkeme, İsrail'in BM ile koordineli bir biçimde Gazze'ye insani yardım konusunda gerekli ve etkili önlemleri bir an önce alması gerektiğini vurguladı.

  • Karşıyaka Taraftarları Yıkılan Stadyumun Yeniden Yapılması İçin Miting Yaptı
    23:27 Karşıyaka Taraftarları Yıkılan Stadyumun Yeniden Yapılması İçin Miting Yaptı

    İzmir'in Karşıyaka ilçesinde bir araya gelen taraftarlar, 10 yıl önce yıkılan stadyumun yeniden yapılması için miting düzenledi. Taraftarlar, Karşıyaka İlçe Stadı ve Yalı Tesisleri arazisinde bir araya gelerek meşale yaktı ve çeşitli sloganlar attı. Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı İlker Ergüllü, taraftarın yıllardır yapılmayan Karşıyaka Stadı için yaptığı etkinliğe kulüp yönetimi olarak destek verdiklerini belirtti. Etkinliğe siyasi parti adayları ve kulüp yöneticileri de katıldı.

  • Yeniden Refah Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Yücel Mollaismailoğlu: Cumhur İttifakı'nın Desteklendiği Açıklanmalıdır
    23:27 Yeniden Refah Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Yücel Mollaismailoğlu: Cumhur İttifakı'nın Desteklendiği Açıklanmalıdır

    Yücel Mollaismailoğlu, Milli Görüş'ün geleceği için Cumhur İttifakı'nda yer almanın önemine vurgu yaparak, destek çağrısı yaptı. Ayrıca, Türkiye'nin milli savunma sanayisi alanında kaydettiği gelişmeleri ve partilerinin tutarlılığını vurguladı.

  • Mersin Devlet Opera ve Balesi, 'Evita Müzikali'ni prömiyerini gerçekleştirdi
    23:25 Mersin Devlet Opera ve Balesi, 'Evita Müzikali'ni prömiyerini gerçekleştirdi

    Mersin Devlet Opera ve Balesi, Tim Rice'ın librettosunu yazdığı, Andrew Lloyd Webber'in müzikleri ile hazırlanan 'Evita Müzikali'nin prömiyerini Mersin Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdi. Müzikalin rejisörlüğünü Caner Akın üstlenirken, orkestra şefliğini Aytuğ Ülgen ve Orkhan Hashimov yaptı. Eserde dekor tasarımı Özlem Topuz, kostüm tasarımı Olcay Engin Kaymaz ve koreograf tasarımı Emre Karaca imzası taşıyor. Müzikalde, eski Arjantin devlet başkanlarından Juan Peron'un eşi Eva Peron'un hayatı anlatıldı. Prömiyere, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk de katıldı.

  • Karşıyaka Taraftarı Stadyumunu Geri İstiyor
    23:25 Karşıyaka Taraftarı Stadyumunu Geri İstiyor

    Karşıyaka taraftarı, yıllar önce yıkılan stadyumlarını geri istemek için Türkiye'nin ilk taraftar mitingini düzenledi. Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı ve diğer sporcular, camia ve taraftarlar, yeni stadyum için destek istedi.

  • Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'a sıkılan kurşun Türkiye'ye, adalete ve hukuka sıkılan kurşundur
    23:24 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'a sıkılan kurşun Türkiye'ye, adalete ve hukuka sıkılan kurşundur

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'a sıkılan kurşunun Türkiye'ye, adalete ve hukuka sıkılan kurşun olduğunu belirterek, "Bundan sonraki hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi...

  • Kastamonu'da Camiye Giden Vatandaşlar Tarafından İnşaat Alanında Erkek Cesedi Bulundu
    23:24 Kastamonu'da Camiye Giden Vatandaşlar Tarafından İnşaat Alanında Erkek Cesedi Bulundu

    Kastamonu'nun Kuzeykent Mahallesi'nde yatsı namazı için camiye giden vatandaşlar, inşaat alanında bir erkek cesedi buldu. Olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemeler sonucunda cesedin İsmail Konukçu'ya ait olduğu ve baş bölgesinden darbe aldığı tespit edildi. İsmail Konukçu'nun intihar ettiği şüphesi üzerinde duruluyor.

  • Gaziantep'te kamyonetle çarpışan motosiklet sürücüsü hayatını kaybetti
    23:23 Gaziantep'te kamyonetle çarpışan motosiklet sürücüsü hayatını kaybetti

    Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde Cemal Sönmez (62) idaresindeki motosiklet ile Kadir K. (29) yönetimindeki kamyonet çarpıştı. Motosiklet sürücüsü olay yerinde hayatını kaybederken, kamyonet sürücüsü gözaltına alındı.


Advertisement