Roma?daki Maxxi Müzesi?nde Gezi Direnişinden İlham Alan İstanbul Sergisi Açıldı

Roma'daki Maxxi Müzesi'nde Gezi direnişinden ilham alan İstanbul sergisi açıldı

İTALYA'nın en önemli çağdaş sanat müzesi olarak kabul edilen MAXXI, İstanbul sergisine ev sahipliği yapıyor.

İran sergisinin ardından, Gezi direnişinden ilham alan İstanbul temalı dev karma sergi, son dönemde Akdeniz, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ilişkilere odaklanan başkent Roma'daki MAXXI'de dün akşam açıldı.

Mimarlık dünyasının yıldız ismi Zaha Hadid'in tasarladığı, 2009 yılında açılmış olan müzede 30 Nisan 2016 tarihine kadar açık kalacak olan sergi, 'İstanbul: Tutku, Neşe, Öfke (İstanbul: Passion, joy, fury)' başlığını taşıyor.

Hou Hanru, Ceren Erdem, Elena Motisi ve Donatella Saroli küratörlüğünde hayata geçen sergi, müzenin 1 ve 2 numaralı salonlarında sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

'İstanbul: Tutku, Neşe, Öfke?, çağdaş Türkiye'nin dinamikleri, değişimleri ve kültürel taleplerine bakıp Doğu ve Batı arasında köprü olmayı hedefliyor.

Gezi Parkı protestolarıyla başlayan sergi, 5 önemli temayı odağına alıyor: kentsel dönüşüm, siyasi çatışma ve direniş, jeopolitik aciliyetler ve umut.

Açılış için Roma'ya gelen sanatçılar, öncelikle Auditorium Salonu'nda sanatseverlerle bir buluşma gerçekleştirerek, eserleri ve bunların hikayeleri ile İstanbul'daki büyük değişimi anlattı.

Sergide, 45 sanatçı, mimar ve entelektüelin 100'e yakın fotoğraf, maket, ses ve video gibi enstalasyonu yer alıyor.

Maxxi Müzesi, 2017 yılında ise bir Beyrut sergisini ağırlayacak.

'ULUSLARARASI BİLİNİRLİĞİ AÇISINDAN GEZİ DİRENİŞİ SERGİDE ÖNEMLİ BİR NOKTA'

Küratörlerinden Ceren Erdem, serginin doğuş hikayesini şöyle anlattı:

'2007'de İstanbul Bienali'nin de küratörlüğünü üstlen Hou Hanru'nun Roma'daki Maxxi Müzesi'ne artistik direktör olarak gelmesiyle başladı. Hou Hanru ile beraber o bienalde, şimdi de benzer soruları sorduğumuz, ama bunu global ölçekte sorduğumuz bir sergi hazırlanmıştı. Yıllar sonra aslında bunun bir şekilde de devamı olarak bu sefer soruları daha güncel bir şekilde İstanbul özelinde sorarak yola çıktık.'

Sergiyi 1 senedir hazırladıklarını anlatan Ceren Erdem, 'Gezi Parkı'nda olanlar, bu sergide önemli bir nokta. Tabii uluslararası bilinirliği açısından da önemli bir nokta. Ancak Gezi Parkı'ndaki direnişe referansla beraber, buna hazırlayan süreç ve aynı meselelerin bugün hala devam eden halleri de serginin konusu' diye konuştu.

KENTSEL DÖNÜŞÜME DİRENMENİN SİMGESİ FİKİRTEPE'DEKİ EV DE SERGİDE

Sergide, kentsel dönüşüme direnmenin simgesi haline gelen Fikirtepe'deki eve ilişkin bir yerleştirmesi de bulunan, Berlin'de yaşayan

sanatçı Ahmet Öğüt ise, 'Yakın dönemi bir şekilde bir araya getiren bir sergi' diye niteliyor projeyi.

Sergiye katkıda bulunduğu işin, aslında Çin'de sık sık görülen bir olayın, İstanbul'da bir versiyonunun yaşanmasını anlattığını belirten Öğüt, 'Ev sahipleri, evlerini satmamaya karar verince böyle bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu direniş ne demek' Aslında bir kentin, bir anda mega bir projeyle dönüştürülmesi ne demek? Orada yaşayan insanlar için ne demek? Orada yaşayan insanların, yaşadıkları ortamın, tabiatın bir anda dönüşmesi açısından ne demek? Bunlar önemli konular. Kentin hakkı meselesi aslında burada mevzu bahis olan. O ev 3 seneden sonra yıkıldı, en sonunda bir anlaşma yapıldı sahipler ve şirket arasında. Ancak onun imajı hala belleklerimizde duruyor. Bu iş de onun, 3 boyutlu bir arşivleme çalışması gibi? ifadeleriyle söz konusu eseri anlattı.

İNŞAATLARI NASIL İZLİYORUZ?

Yıkılmakta olan yeni yapılarla ilgili iki video enstalasyonuyla sergiye katkıda bulunan Pınar Öğrenci ise eserinde, Hamburg'da bir binanın yıkılması sırasında etrafının ahşaplarla çevrilmesinin ve açılan deliklerden insanların onu merakla izlemesi olayının Taksim'de de yaşanmasını anlatıyor.

'Şehirde izleme durumunu müze ortamına taşımak istedim' diyen Öğrenci, 'İnşaatları nasıl izliyoruz, aktif miyiz izlerken, bu inşaatlar bizi harekete geçiriyor mu, geçirmiyor mu, pasif mi rollerimiz, merak ediyor muyuz ne olup bittiği hakkında' Bunun üzerine ve genel olarak izleme fikri üzerine bir iş yapmak istedim? şeklinde konuştu.

TENEKE ŞEHİR İSTANBUL

Burada, 'Teneke Şehir' ve 'İstanbul Atlası' adlı eserleri bulunan Antonio Cosentino ise şöyle konuştu:

'Teneke Şehir, peynir, zeytin ve turşu tenekelerinden yapılan bir kent ve onun hikayesi. Bu tenekeler, İstanbul'da sürekli dolaşımda olan, kullanılan malzemeler kenar mahallelerde. Yani kapının önüne koyarsınız saksı olur, bir şey olur. Yeniden dönüşen bir malzeme. İstanbul'un da çok iyi bildiği bir malzeme. Mesela saksı, faraş, dış kaplama malzemesi, kumbara oluyor. Hala değerli bir malzeme, birçok amaç için kullanılıyor. Ben de onu sanatsal amaçlarım için kullandım.

İstanbul Atlası çalışmam ise, İstanbul'un hızla gelişen kenar mahallelerinin 20 yıldır çektiğim fotoğraflarından oluşuyor.

Küratörler bu ikisini, bu sergi konseptinde görmek istedi.?

SERGİDE ESERLERİ YER ALAN SANATÇILAR

Segide Hamra Abbas, Can Altay & Jeremiah Day, Halil Altındere, Emrah Altınok, Architecture For All (Herkes İçin Mimarlık), Volkan Aslan, Fikret Atay, Atelier İstanbul: Arnavutköy, Vahap Avşar, İmre Azem & Gaye Günay, Osman Bozkurt, Angelika Brudniak & Cynthia Madansky, Hera Büyüktaşçıyan, Antonio Cosentino, Burak Delier, Cem Dinlenmiş, Cevdet Erek, İnci Eviner, Extramücadele, Nilbar Güreş, Ha Za Vu Zu, Emre Hüner, Ali Kazma, Sinan Logie & Yoann Morvan, Mülksüzleştirme Ağları (Networks of Dispossession), Nejla Osseiran, Ceren Oykut, Pınar Öğrenci, Ahmet Öğüt, Didem Özbek, Şener Özmen, PATTU, Didem Pekün, Zeyno Pekünlü, Mario Rizzi, Sarkis, SO?, Superpool, ŞANALarc, Ali Taptık, Serkan Taycan, Cengiz Tekin, Güneş Terkol ve Nasan Tur'un eserleri yer alıyor.