Sabah Gazetesi Yazarları Aydınlılara Neden 'Evet' Denilmesi Gerektiğini Anlattı - Son Dakika
Genel

Sabah Gazetesi Yazarları Aydınlılara Neden 'Evet' Denilmesi Gerektiğini Anlattı

Sabah Gazetesi yazarları Aydınlılara neden 'evet' denilmesi gerektiğini anlattıAYDIN - Sabah Yazarlar Kulübü tarafından Aydın'da düzenlenen 'Referandum Buluşmalarına' konuk olan köşe yazarları, Aydınlılara 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasına neden 'evet' denilmesi...

13.04.2017 15:18
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sabah Gazetesi yazarları Aydınlılara neden 'evet' denilmesi gerektiğini anlattı

AYDIN - Sabah Yazarlar Kulübü tarafından Aydın'da düzenlenen 'Referandum Buluşmalarına' konuk olan köşe yazarları, Aydınlılara 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasına neden 'evet' denilmesi gerektiğini anlattı.

Sabah Yazarlar Kulübü tarafından düzenlenen 'Referandum Buluşmaları' son olarak Aydın ile devam etti. Aydın Kültür Merkezinde gerçekleşen buluşmaya Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Sema Ramazanoğlu, AK Parti Aydın Milletvekilleri Mustafa Savaş ve Abdurrahman Öz, ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan, AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve davetliler katıldı.

Dr. Şeref Oğuz'un moderatörlüğünü yaptığı buluşmaya konuk olan ATV Haber Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı, Doç. Dr. Fahrettin Altun, AP Eski Milletvekili Ozan Ceyhun ile Prof. Dr. Kerem Alkin Türkiye'nin mevcut siyasi ve ekonomik yapısı üzerinden halk oylamasıyla ilgili düşüncelerini paylaştı.

Başkanlık sisteminin Türkiye'de 50 yıldır konuşulan bir konu olduğunu ifade eden ATV Haber Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı, "Başkanlık sistemi son 50 yılda hep konuluşmuş ve gündeme alınmış bir mevzudur. Merkez sağın bütün liderleri parlamenter sistemin artık ülkeyi taşımadığını, kriz ürettiğini ve bunun yerine başkanlık sisteminin gelmesini savunmuşlar. Bu büyük bir dönüşüm. Büyük dönüşümler kararlı ve güçlü lider ister. Güçlü bir halk desteği ister, güçlü bir siyasi kararlılık ister. Büyük değişimler bütün bunların sağlanması halinde gerçekleşir. Bugüne kadar Türkiye'de bunlar gerçekleştirilemedi. Bazen güçlü lider gelmiş arkasında halk desteği bulamamış, bazen halk hazırmış fakat siyasi kararlılık çok fazla sağlanamamış. Bu dönüşüm bazen her ikisi de olmuş ancak çeşitli vesayet güçlerinin devreye girmesiyle birlikte darbeler, muhtıralar, siyasi ve ekonomik krizler derken bir türlü gerçekleştirilememiş. Ama artık öyle bir Türkiye yok. Son 15 yıldır ne istediği bilen, ne dediğini bilen, ne yapmak istediğini bilen ve sadece kendi içinde değil bulunduğu coğrafi bölgede de liderliğe oynayan bir Türkiye var. Hiçbir şekilde dışarıdan gelen güçlerin milli olmayan hiçbir şeyine de boyun eğmeyen bir Türkiye var. Boyun eğmeyen bir yönetim var, boğun eğmeyen bir lider var başımızda" diye konuştu.

"Türkiye ilk kez siyasi bir sisteme sahip olacak"

Türkiye'nin aslında bir sistem sıkıntısı yaşadığını ve sistemsizlik nedeniyle ülkede sürekli müdahalelerin yaşandığını savunan Doç. Dr. Fahrettin Altun'da, Anayasa Değişikliği Halk Oylamasında 'evet' sonucu çıkması halinde Türkiye'nin ilk kez bir sisteme sahip olacağını savundu. Altun, sözlerine şöyle devam etti: "Bakın 'İstikrarlı bir dönem olan AK Parti döneminde ne gerek var' dediğimiz bu dönemde bile Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı meydan okumalar, taarruzlar yaşandı. Burada kritik nokta Türkiye ne kadar güçlü liderlik, güçlü siyasal liderlik ve güçlü siyasi istikrarla son 15 yıldır tanışmış olsa bile, bunların karizmatik lider Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi becerisi, mahareti ve toplumla bağ kurma kabiliyetiyle sağlandığını görüyoruz. Her seferinde bütün bu krizleri halka anlatarak çözen bir liderlerden bahsediyoruz. Peki ya sistem, arkasında bunu destekleyen bir sistem var mı? Hayır yok. Arkasında bunu destekleyen bir sistem olmadığı için her seferinde yeni bir operasyonla karşı karşıya kalıyoruz. 2013 yılının Mayıs ayından itibaren yaşanan süreç Türkiye açısından tarihin inanılmaz derece hızlandırıldığı bir dönem. Gerçekten göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Yaşananların Türkiye'ye karşı bir taarruz girişimi olduğunu onlarca kez konuştuk. Onlarca eylem, onlarca operasyon gerçekleşti. Bunların bu sistemsizlik içerisinde oluşması mukadderdir. Tayyip Erdoğan'ın olmadığı bir siyasi senaryo içerisinde ise mutlak suretle olmasını beklememiz gerekir. Çünkü tarihimize baktığımızda ve bugün itibariyle dünyadaki uluslar arası nizamın Türkiye'ye karşı takındığı tavrı gördüğümüzde bunun kaçınılmaz olduğunu görmemiz gerekir. Baktığımızda bu yeni sistem her şeyden önce bizi bir hükümet sistemine kavuşturacak. Ne parlamenter, ne başkanlık, ne de yarı başkanlık sistemine sahibiz. İşlemeyen bir sistem ve bu sistem bizi geçmişte koalisyonlara mahkum etti, çift başlılığa mahkum etti ve de bürokratik oligarşiye mahkum etti. Yarında mahkum etme potansiyeline sahiptir. Bu sistemsizlik hali ülkeyi müdahalelere açık hale getirmektedir. Yeni tasası bizim bir hükümet sitemine kavuşmamız anlamına geliyor. Aslında bir değişiklik değil bir hükümet sitemini inşa ediyoruz. Değiştirmiyoruz, hükümet sistemini netleştiriyoruz. 16 Nisan'da 'evet' çıkması gerekiyor. Aksi siyasi bir kaostur, küçülmedir, Türkiye'nin 15 yıl öncesine geri dönmesidir, Türkiye'nin bölünmesi ve parçalanmasını isteyenlerin ellerini ovuşturması demektir"

"Hayır oyu olacakların bir kez daha düşünmesi gerekiyor"

Avrupa'nın son dönemde Türkiye'ye karşı takındığı tutumu medya organlarında yer alan başlıklardan örnekler vererek anlatmaya çalışan AP Eski Milletvekili Ozan Ceyhun ise, "Uzun uzadıya konuşmak yerine Türkiye kamuoyunun gerçekleri görmesi için bu fotoğrafları göstermek istedim. 'Hayır' oyu verecek olanların bilmesi gereken bir gerçek var. İyi niyetli olarak veya şu ya da bu nedenlerle, Cumhurbaşkanımızı sevmedikleri gibi çeşitli nedenlerle elleri 'evet' demeye gitmiyor olabilir ama Avrupa'da Türkiye düşmanları beceriksiz olduğu için artık güvenmedikleri Kılıçdaroğlu ve diğerlerinden daha fazla asılıyor, bu kadar para döküyor ve son güne kadar her şeyi yapıyorlarsa bence 'hayır' diyenlerin bir kere daha düşünmesinde yarar var. 'Evet' oyu versinler demiyorum fakat bilsinler ki o 'hayır' oyu sandığa girdiğinde düşmanlarımız ve özellikle Avrupa'daki düşmanlarımız çok mutlu oluyorlar. Şansları olmayacak; 16 Temmuz sabahı büyük bir hüsrana uğradılar, 17 Nisan sabahı da hüsrana uğrayacaklar. Ancak her kaybedilen oy, her 'hayır' oyunu da kendi karları sayacaklar. Ne kadar az sevinirlerse bizim için, ülkemiz için doğrudur diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"16 Nisan'da Türkiye'nin değil Avrasya'nın kaderini oylayacağız"

Türkiye'nin AK Parti döneminde Atatürk'ten sonra en büyük ekonomik sıçramayı yaptığına işaret eden Prof. Dr. Kerem Alkin'de, ekonomik büyümelerin koalisyon hükümetleri döneminde hep geriye gittiğini kaydetti. Türkiye'nin dünyada güçlü br ekonomik ve siyasi aktör olması için yeni bir sitemin gerekli olduğuna vurgu yapan Alkin, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye, 21. yüzyılda önemli bir aktör olacak. Önümüzdeki 15 yıl uluslar arası siyasette çok önemli bir sıkışma yaşayacağız. Asya-Pasif'in yükselişi anlamında dünyanın batısıyla doğusu arasında, ABD, Rusya, Çin ve Hindistan gibi devler arasında büyük bir kapışma yaşanacak. Bu kapışma esnasında Avrasya'nın geleceğini kapsayıcı bir modelle değiştirebilecek, bu coğrafyanın kaderini olumlu yönde katkı sağlayabilecek tek bir ülke var, o da Türkiye'dir. Başka hiçbir ülke yok. Ödüllü programımız olan Sabah Yazarlar Kulübüyle önemli Rusya, Çin ve Kuveyt ziyaretleri gerçekleştirdik. 100'lerce akademisyen ve gazeteciyle bir araya gedik. Herkes bize, 'Biz 16 Nisan'da Türkiye'nin bu referanduma 'evet' demesini büyük bir umutla bekliyoruz. Çünkü dünyanın ve bizim gibi ülkelerin yapacağımız olası işbirlikleri için Avrasya'da güçlü ve tam egemen bir Türkiye'ye ihtiyacımız var' dediler. Kuveyt'te 'körfez olarak son limanımız sissiniz' talebiyle karşılaştık. Dolayısıyla bir 16 Nisan'sa sadece Türkiye'nin geleceğini değil, aynı zamanda Avrasya'nın da kaderini oyluyor olacağız. Bunu hissetmemiz lazım. Sorgulayın; bu coğrafyada ülkelerin başına bir şey geldiğinde dayanabilecekleri sığınabilecekleri kim var? Bizim sığınabileceğimiz bir yer var mı? Türkiye'yi sürekli ayakta tutmamız gerekiyor. Herkesin bize ihtiyacı var. Bizim de bu nedenle profesyonel bir hükümete ihtiyacımız var. Bizim yeni bir büyüme modeline, yeni bir bilim ve teknoloji yol haritasına, yeni bir enerji yol haritasına, yerli ve milli lojistik, yerli ve milli ulaştırmaya ihtiyacımız var. Aslında Türkiye 16 Nisan'da 'evet' ile çok net yerli ve milli bir duruşu oylayacak. Yani mili iradeyi güçlü kılacak, yerli ve milli duruşu güçlü kılacak, Türkiye'yi Avrasya'da bu coğrafyanın kaderini değiştirecek oyun kurucu ülke yapacak önemli bir adım atmaya hazırlanıyoruz"

İlk bölümde Sabah Gazetesi köşe yazarlarının 15'er dakikalık görüşlerini açıkladığı Referandum Buluşmaları, ikinci bölümde konukların gelen soruları cevaplandırmasıyla tamamlandı.

Sabah Gazetesi Yazarları Aydınlılara Neden \'Evet\' Denilmesi Gerektiğini Anlattı
Kaynak: İHA

Son Dakika Genel Sabah Gazetesi Yazarları Aydınlılara Neden 'Evet' Denilmesi Gerektiğini Anlattı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement