Şeyh Raid Salah'tan "3'üncü İntifada" Uyarısı

Filistin 1948 İslami Hareketi lideri Şeyh Raid Salah, " İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerinin devam etmesi, Batı Şeria ve Kudüs'te üçüncü bir intifadanın yaşanmasına neden olur" dedi.

Şeyh Salah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mescid-i Aksa'nın mirasçısı olma itibariyle Ürdün'ün İsrail ihlalleri karşısında kınamadan öte "Cesaretli bazı icraatlara" başvurması çağrısında bulunarak, "İsrail planlı olarak Mescid-i Aksa'yı zaman ve mekan bakımından bölmeye çalışıyor. İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerinin devam etmesi, Batı Şeria ve Kudüs'te üçüncü bir intifadanın yaşanmasına neden olur" diye konuştu.

Arap ve İslam dünyasının, İsrail'in Kudüs ile Mescid-i Aksa'ya yönelik keyfi uygulamalarının önüne geçmek konusundaki toplumsal tepkisinin, işgal hükümetine olan baskısında gizli olduğunu söyleyen Şeyh Salah, "Filistin yönetiminin, ihlaller karşısındaki rolü istenen seviyede değil, uluslararası mahkemeler üzerinden işgal hükümetine daha çok baskı yapmalıdır" ifadesini kullandı.

Ürdün'ün, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da yaşananları kınayan duruşunu memnuniyetle karşıladıklarını ve Aksa'nın mirasçısı olma itibariyle Ürdün'ün kınamadan öte "cesaretli bazı icraatlara" başvurması çağrısı yapan Şeyh Salah, "Kudüs'ün sesinin yükselmesi bağlamında çalmayacağımız kapı kalmayacak" dedi.

Ürdün Kralı Abdullah, İsrail'in son günlerde Kudüs'te ve Mescid-i Aksa'da şiddeti arttırdığına dikkati çekerek, "İsrail, daha önce de ihlallerin tekrarlanmayacağı teminatı vermiş ancak buna rağmen ihlaller devam etmişti. Fakat maalesef  biz bu vaatleri daha önce duyduk. İsrail'in Kudüs'teki provokasyonlarının devamıÜrdün-İsrail ilişkilerini etkiler" açıklamasını yapmıştı.

Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlalleri kınayan başta Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan olmak üzere bazı İslam ülkelerinin duruşundan övgüyle söz eden Şeyh Salah, şunları kaydetti:

"İsrail hükümeti, Arap ülkelerinin özellikler de Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Mısır gibi ülkelerin Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgilenememelerinden yararlanmaya çalışıtı. İslam dünyasında ciddi bir etken olan gençleri, ellerindeki tüm imkanlarıyla Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmaya çağırıyorum. Çünkü Mescid-i Aksa, İslam kültür mirasıdır."

-Kudüs'ün statüsü sorunu

Mayıs 1948'de İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesinin ardından yaşanan İsrail-Arap savaşının ardından imzalanan 1949 Ateşkes Antlaşmasıyla Doğu Kudüs'ün yönetimi Ürdün'e Batı Kudüs'ün kontrolü de İsrail'in eline geçmişti. Hemen ardından İsrail, işgalini kalıcılaştırmak için Kudüs'ü "İsrail'in ayrılmaz bir parçası ve ölümsüz başkenti" ilan etti. 1950'de Ürdün, Doğu Kudüs'ü kontrolü altına alırken 1967'ye gelindiğinde Tel Aviv yönetimi Doğu Kudüs'ü de işgal edecekti. Ürdün yönetimi, 1967'den bu yana İsrail işgali altında bulunan Doğu Kudüs kenti üzerinde hukuki sorumluluk ve hakkı olduğunu vurguluyor.

İsrail, "Mescid-i Aksa Muhafızı" olarak da bilinen 1948 Filistin İslami Hareketi Lideri Şeyh Raid Salah'ın, "İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa'ya yönelik uygulamalarını kabul etmediği ve Filistinlileri İsrail'e karşı kışkırttığı" iddiasıyla Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya girişini yasaklamıştı.

Yahudiler için yılbaşı olarak kabul edilen "Roş Aşana" tatili nedeniyle yaklaşık 50 Yahudi yerleşimci Tarım Bakanı Uri Ariel eşliğinde pazar günü Mescid-i Aksa'ya girmiş, yerleşimcilerin buraya alınmasını protesto eden ve içeri girmek isteyen Filistinlilere ses bombası, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale edilmişti. Müdahale sırasında aralarında kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi yaralanmıştı.

İsrail askerleri postallarıyla salı sabahı, Mescid-i Aksa'nın etrafı camekanla çevrili minberinin yakınına kadar girmiş ve çatısına çıkmıştı.

Söz konusu olaylar nedeniyle Kudüs'te ve diğer bölgelerde İsrail polisi ile Filistinliler arasında taşlı sopalı arbede yaşanıyor.