SineMavera'da ödüllü yönetmen ve senarist Ahmet Uluçay'ın "Ardında Kalanlar'ı konuşuldu

Mavera Vakfı tarafından düzenlenen SineMavera programında " Ahmet Uluçay'ın Ardında Kalanlar" söyleşisi yapıldı.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı'nın yönettiği etkinliğe, yönetmen Nuray Kayacan konuk oldu.

Ödüllü yönetmen ve senarist Uluçay hakkında "Ardında Kalanlar" adlı bir belgesel yapan Kayacan, vakfın sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanan söyleşide, sinema hayatına nasıl başladığını ve belgeseli anlattı.

Kayacan, 28 Şubat döneminde üniversiteden atıldığını ve sonrasında kendini geliştirmek için senaryo eğitimi aldığını söyledi.

TRT'de 4 yıl editörlük yaptığını dile getiren Kayacan, "Ben hep 28 Şubat filmi yapmak istiyordum. Benim sinemaya girme nedenim de o oldu aslında. Açıkçası yönetmen olmak gibi bir şey hiç aklımda yoktu. Hala da yok." dedi.

Nuray Kayacan, sinemanın çok güçlü bir araç olduğunu belirterek, "Kötüyü bile iyi gösterebilen bir araç. Biz haklı mücadelemizi, o dönem yaşadıklarımızı yakınlarımıza bile anlatamadık. Bunu anlatmanın en iyi yolu sinema diye düşündüm. Bir senaryo yazdım. Onun çekilmesi için de bakanlığa başvurdum. Bana bir kısa film de olsa örnek bir filmim olması gerektiğini söylediler haklı olarak." diye konuştu.

O dönemde Ahmet Uluçay'la ilgili bir film gösterimi ve söyleşisi düzenlediklerini anlatan Kayacan, şöyle devam etti:

"Etkinliğe eşini davet etmek istedim. Çünkü Ahmet Uluçay, İstanbul Film Festivali'nde ödül gecesinde yaptığı konuşmada, 'En İyi Film' ödülünü alıyor ve filmi eşine adıyor. 'Ben film yapma gayretiyle koştururken evin bütün yükünü üstüne aldı. Asıl yönetmen o.' diyor. Beni çok etkilemişti. Ben de Ayşe Uluçay'la bir program yapmak istedim. Kütahya'da köyünde yaşıyor. Onu almak üzere giderken bir yönetmen arkadaşım 'Ayşe Uluçay'ı almaya gidiyorsun, Ahmet Uluçay'la ilgili bir belgesel yapsana' dedi. O an bana çok uç bir fikir gibi gelmişti."

"En büyük hayalini gerçekleştirdi ve vefat etti. Bir eser bırakmak istedi ve bıraktı"

Kayacan, belgeselin çekimlerini Kütahya ve İstanbul'da gerçekleştirdiklerini aktararak, "Post prodüksiyon dediğimiz süreç iyi bütçeler isteyen bir süreç. Benim de öyle bir bütçem olmadığı için, kurgu öğrenmek zorunda kaldım. Kendi metotlarımı geliştirerek. Kurgucu arkadaşlar gülüyor, 'Bunu nasıl yaptın' diyorlar. Ben fikir yürütüyorum, internetten videolar izliyorum. Bir şekilde Ahmet Uluçay'ın belgeselini yaptım. Ama benim sürecim de Ahmet Uluçay gibi oldu. Yani imkansızlıklar, yokluklar, yoksunluklar içerisinde yoğun bir çaba ve gayretle." ifadelerini kullandı.

Uluçay'ın ilk filmi "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak'ı çektikten sonra ikinci filmi olan "Bozkırda Deniz Kabuğu'na başladığını dile getiren Kayacan, usta yönetmenin sağlık durumu nedeniyle filme devam edemediğini ve sonrasında da vefat ettiğini anlattı.

Nuray Kayacan, filmin şimdi bakanlık desteğiyle çekileceğini kaydederek, "Tabii onun gözüyle film öyle çekilebilecek mi? Çok zor. Bir dahi o. Kendini çok iyi yetiştirmiş, zihin dünyası çok aşkın bir insan. Onun gibi bir daha çekilebileceğini zannetmiyorum. O en büyük hayalini gerçekleştirdi ve vefat etti. Bir eser bırakmak istedi ve bıraktı." değerlendirmesinde bulundu.

Ahmet Uluçay'ın filminin karşılığını alamadığını söyleyenlere "Yapımcı bana filmi çekme fırsatını verdi. Benim filmim çekildi. Benim en büyük beklentim oydu." dediğini aktaran Kayacan, "Para ideallerini geçekleştirmenin yanında çok zayıf kalıyor. O öyle düşünüyor. Doğru da düşünüyor bence." değerlendirmesini yaptı.

Yaklaşık bir saat süren söyleşinin tamamı, Mavera Vakfının YouTube kanalından izlenebilir.