Son Mektup, Aşk Hikayesi - Son Dakika
Güncel

Son Mektup, Aşk Hikayesi

Son Mektup, Aşk Hikayesi

Çekimleri 12 hafta süren ve 18 Mart'ta vizyona girecek olan 'Son Mektup' filminin Pilot Yüzbaşısı Salih Ekrem'i canlandıran başarılı oyuncu Tansel Öngel, Filmstudio'ya konuk oldu.

17.03.2015 16:16
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Filmstudio: Son Mektup'u diğer Çanakkale filmlerinden farklı kılan ne olacak?

Tansel Öngel: "Son Mektup" tam olarak Çanakkale Zaferi'ni anlatan bir film değil. 18 Mart hava ve deniz kuşatması bombardımanının fonda olduğu bir aşk hikâyesi. Diğer Çanakkale filmlerinden farkı, daha çok deniz kuşatmasını anlatması oldu. Nusret Mayın Gemisi'yle birlikte indirilen gemilerden bahsediliyor. Ama bir kara kuşatması veya kara harbi yok.

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİMİZİN SİVİL PİLOT OLMASI ÇOK İŞİMİZE YARADI

Filmstudio: Film için gerçek savaş uçakları imal edilmiş. Uçak kullanmayı öğrendiniz mi? Rolünüze nasıl hazırlandınız?

Tansel Öngel: Hayır uçak kullanmayı öğrenmedik. Ama çok enteresan bir deneyim yaşadık. Bizim görüntü yönetmenimiz Uğur İçbak, zaten sivil pilot olduğu için bizi kendi uçağı ile gezdirdi. Filmin hazırlık döneminde bize çok faydası oldu.

KAHRAMAN OLMAK İÇİN BİRAZ DELİ OLMAK LAZIM

Bu benim için eşsiz bir deneyimdi. Tepede olmak, yukardan bakmak çok güzeldi. Onun uçağı iki kişilikti, bizim de savaş uçaklarımız iki kişilikti. Şunu fark ettim ki 1918'de havada olmak, üstte bir pencere bile yokken, gerçek bir delilikmiş. Kahraman olmak için biraz deli olmak lazım galiba.

DÖNEM FİLMİNDE OYNAMAK RİSKTİR

Filmstudio: Genellikle bir oyuncu için dönem filminde oynamanın ayrıcalıklı ama aynı zamanda da çok zor olduğu söylenir. Sizin için de öyle mi?

Tansel Öngel: Tabi ki öyle, çünkü başka bir ritimde, başka alışkanlıklarda, başka bir zamanda yaşıyorsunuz. Yaşamanız, bunu deneyimlemeniz gerekiyor. Bence dönem filminde oyuncu işçiliğini iyi yaparsa, bu çok büyük bir avantaj. Ama iyi işçilik yapılmazsa da rezil edecek bir şey. Hayal gücünüzü genişletecek birçok ayrıntıyı düşünmek zorundasınız. Bu yüzden çok zevkli, çok eğlenceli de bir şey.

Filmstudio: O zaman dönem filmi risklidir diyebiliriz?

Tansel Öngel: Evet, dönem filmi risklidir. Zaten filmin kendisi risklidir ama dönem filmi daha risklidir.

ÖZHAN EREN, BİR KAHRAMANDA OLMASI GEREKEN HER ŞEYİ YAZMIŞ

Filmstudio: Sizi Pilot Yüzbaşı Salih Ekrem'i başrolde canlandırırken izleyeceğiz. Seyirciyi nasıl bir karakter bekliyor?

Tansel Öngel: O dönemde Osmanlı'da çok az pilot var. Zaten ilk pilotlardan birisi Salih Ekrem. O zaman bir havacılık okulu olmadığı için, Almanya'da eğitim alıyorlar. Salih Ekrem iyi eğitimli bir Osmanlı Subayı, ayrıca çok zeki ve kahraman bir karakter. Özhan Eren, senaryoda bir kahramanda olması gereken her şeyi yazmış. Biz de elimizden geldiğince canlandırmaya çalıştık.

NESRİN CAVADZADE ÇOK ÖDÜLLÜ, ÇOK İYİ BİR AKTRİS

Filmstudio: Sizinle başrolü paylaşan Nesrin Cavadzade ile uyum içinde çalışabildiniz mi?

Tansel Öngel: Kesinlikle evet. Nesrin Cavadzade çok ödüllü, çok iyi bir aktris. Bizim aramızdaki iletişim ve paylaşım çok iyiydi. İyi bir oyuncuyla karşılıklı oynamak kadar güzel bir şey olmaz.

HER FİLM HAYATIMI DEĞİŞTİRİR

Filmstudio: "Bir gün bir film izledim ve hayatım değişti" dediğiniz filmler var mı?

Tansel Öngel: Ben fazla duygusalım. Her hafta ya da her iki haftada bir izlediğim filmler hayatımı değiştiriyor ama özellikle 90'ların sonundaki Fight Club ve Matrix unutamadığım filmlerdir. Koş Lola Koş, Das Experiment, Paramparça Aşklar ve Köpekler, The Fall, Nothing Hill. Bunların hepsi hayatımı değiştirmiştir.

İRAN, EN İYİ SİNEMA YAPAN ÜLKE

Filmstudio: Son yılların Türk Sineması'nı değerlendirir misiniz?

Tansel Öngel: Fazla filmin çekilmesi nicelik olarak çok güzel bir şey ama ben nitelik olarak yüksek filmlerin gelmesini isterim. Bence İran, şu anda dünyada en iyi sinema yapan ülke. İran sinemasını çok beğenerek, imrenerek ve öğrenerek takip ediyorum. Gönül ister ki bizde de böyle filmler olsun. Bir filmin bir şey söylemek gibi bir kaygısı varsa film çekilsin isterim.

DİZİ SETLERİNDE İNSAN KIYIMI VAR

Filmstudio: Dizi sektöründe özellikle de arka planda kalanların çalışma şartlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tansel Öngel: Çok adaletsiz bir insan kıyımı olduğunu düşünüyorum. "Dizi sürelerinde niye diretiliyor? Neden 120 dakika olmak zorunda?" sorularının cevabını artık dizi izleyicileri biliyordur. Bunun için ister yapımcı, ister kanal, isterse reklam verenler derneği olsun, artık birilerinin gerçekten bir şeyler yapması gerekiyor. İnsani koşullarda çalışılmıyor. Sette ışık tutan kişi, iki saatlik uykuyla ayakta duramaz halde kalıp bir anda devriliyor. Bunu sağır sultan bile biliyor. Fakat o emeğini satıp geçinmek zorunda.

HALA OYUNCU OLMAYA UĞRAŞIYORUM

Filmstudio: Oyunculukta bugün geldiğiniz nokta sizi tatmin ediyor mu?

Tansel Öngel: Hala oyuncu olmak için uğraşıyorum. Oyunculuk, olunan bir şey değil, olmaya uğraşılan bir şeydir hep. "Oldum" dediğiniz anda, bitersiniz. Oyunculuk, 24 saatinizi kaplayan bir işçiliktir. Bundan vazgeçtiğiniz ya da olduğunuzu düşündüğünüz anda bütün olgunlaşmış meyveler gibi dalınızdan düşersiniz ve bir daha da bitkiyle bağınız kalmaz. Bu da sizi çürütür. O yüzden hiçbir zaman kendime tam olarak "Ben oyuncuyum" diyemedim. Mezun olduğum ile bu yıllar arasındaki fark şu ki; mezun olduğumda bir bölge tiyatrosunda kamu hizmeti yapmak istiyordum. Çünkü, tiyatronun aynı zamanda bir kamu hizmeti olduğunu düşünüyorum. Eğitim, kültür ve sağlık için yasa çıksa ve dünyadaki bütün halklar için ücretsiz olsa. Böyle bir dünya düzenine ve sistemine inanıyorum.

GÖRDÜĞÜM YERDE EGOYU İNDİRİYORUM

Filmstudio: Kibre en yakın mesleklerden birisiyse oyunculuk ve bu kadar popüler iken siz egonuzu törpülemek için nasıl bir çaba sarf ediyorsunuz?

Tansel Öngel: Egomu törpüleyecek o kadar fazla alanım var ki. Benim annem ve babam 1968 Köy Enstitüsü geleneğinden gelen pırıl pırıl iki öğretmen. Onların hayat görüşü paylaşım üzerine kuruluydu, benimki de öyle. Bunu onlardan öğrendiğimi değil, onlardan alıp geliştirdiğimi düşünüyorum. İstanbul'da toplu taşıma araçlarını kullanıp bulabildiğim herkesle sohbet edip, kendimi bir şey zannetmeyerek, ölüm fikrini hiç unutmadan egomu dengeliyorum. Toprakla uğraşıyorum, doğaya kaçıyorum. Bir köpeğim var, adı Ares. Onun benim kadar önemli hatta benden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Âşık olduğum kadının benden daha önemli olduğunu görüyorum. Ya da annemin benden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bunları hiç unutmamaya çalışıyorum. Bir de bunu unutanlarla dalga geçmeyi hiç ihmal etmiyorum.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Son Mektup, Aşk Hikayesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement