Taş Atar Gibi Yapan Çocuklara Ceza Verdiler" - Son Dakika
Kültür Sanat

Taş Atar Gibi Yapan Çocuklara Ceza Verdiler"

Yazdığı Kudüs oyunu, Ankara Sincan'da düzenlenen "Kudüs Gecesi" etkinliğinde sahnelenen ve 28 Şubat sürecinde tutuklanarak üç yıl hapis yatan Duran Özdemir, "Oyunda olan herkesi içeri aldılar.

27.02.2016 11:21
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

SALİHA ÖZDEMİR - Yazdığı Kudüs oyunu, Ankara Sincan'da düzenlenen "Kudüs Gecesi" etkinliğinde sahnelenen ve 28 Şubat sürecinde tutuklanarak üç yıl hapis yatan Duran Özdemir, "Oyunda olan herkesi içeri aldılar. O gece etkinlikte rol icabı sahnede taş atan, ki taş da atmıyorlar, taş atar gibi yapıyorlardı, çocukları da içeri aldılar. O çocuklar hayatlarında ilk defa bir oyunda rol almışlardı ve ceza aldılar. Hapse atıldılar, ikisi yaşı küçük olduğu için sonradan bırakıldı ama bir tanesi, iki ay bizimle beraber kaldı. Oyunda sadece İsrail askerlerine taş atan Filistinli çocukları sembolize ediyorlardı. Taş atar gibi yapan çocuklara ceza verdiler" dedi.

28 Şubat sürecinde yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Duran Özdemir, 31 Ocak 1997'de Ankara'da Sincan Belediyesi'nde çalıştığını aynı zamanda radyoculuk yaptığını ifade etti.

Duran, 28 Şubat postmodern darbesinin nedenleri arasında gösterilen "Kudüs Gecesi" etkinliğinde görevli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Programı Ramazan etkinlikleri kapsamında Sincan Belediyesi düzenliyordu. Normalde ben yoktum programda ama son anda sunucu olmayınca ben de başka bir programımı iptal ederek hızla oraya geçtim. Hatta etkinliğin içeriğini renksiz buldum, Filistinli bir baba oğul diyaloğu şeklinde bir oyun kaleme aldım. Tiyatro demek de tiyatroculara ayıp olur gerçi, beş dakikalık ayak üstü yazılmış bir şeydi. Gece programı yaptık herhangi bir sıkıntı da yaşamadık, 350-400 kişinin katıldığı bir programdı. Ramazan gecesiydi, insanlar oruçlarını açıp vakit geçirdi."

Etkinlik başladığında salonda medyanın olduğunu gördüğünü dile getiren Özdemir, "İlginçtir normalde programlara çağırırız gelmezler ama o akşam oradalardı. ATV, Sabah oradaydı, geceyle ilgili esas manşetler onlardan çıktı" açıklamasında bulundu.

Özdemir, etkinlikte normalde konuşmacı olarak Abdurrahman Dilipak'ın olacağını, aynı hafta ameliyat geçirmesi üzerine yerine yazar Nurettin Şirin'in çağrıldığını söyledi.

"Gazeteler etkinliğimiz için 'Şeriat Ayaklanması" manşeti atmıştı"

Gazetelerde etkinlikle ilgili haberleri gördüğünde şaşırdığını ifade eden Özdemir, şunları anlattı:

"Ertesi gün gazetelerde haberleri gördük. Programı planlayan insanlar olarak bir baktık ki, yaptığımız masum etkinlik için 'Şeriat Ayaklanması' diye manşet atılmıştı ve tam sayfa girilmişti haberler, görünce çok garipsedik. Ertesi gün de Star gazetesinden bir bayan geldi, bir sürü hakaret etti, bir itiş kakış oldu kadın düştü ve televizyonlar kadını dövülmüş gibi verdi görüntüleri."

Özdemir, ertesi gün Sincan'da yaşananları şöyle aktardı: "Ramazan ayında CHP'liler yürüyüşler düzenledi, insanların değerleriyle oynayarak, oruçlarını bozarak, sokak sokak yapılan yürüyüşler oldu. Çok organize hazırlanılmış bir şeydi. Olayın ikinci gününden sonra, yani yürüyüşler sonrası olanların hazırlıklı bir şey olduğunu anladık. Sincan'da tanklar yürütülünce olayın boyutunu, masum bir oyunun neden bu kadar büyütüldüğünü kavradık. Meğer asıl tiyatro sahneye koyuluyormuş. "

Olaydan iki hafta sonra tutuklandığını vurgulayan Özdemir, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"İki hafta olayı anlayalım diye kaçtık. O zaman zaten kimi bulsalar içeri alıyorlardı. Birçoklarının da arananlar listesinde adı vardı ama kimisi alınmadı. Görünürde olan kimler varsa onları aldılar. Tutuklandık, beş ay Ulucanlar Cezaevi'nde kaldık. Toplamda 3 yıla yakın hapis yattım. Mahkemelerde, ortada bir suç olmadığı için yapılan suçlamaları kabul etmedik. Onlar da biliyordu bir suç olmadığını, bizi mahkemeye götüren polisler bile duruma şaşırdılar. MİT, Emniyet, üyesi olduğumuz söylenen örgütün olmadığını söylüyordu zaten. Mahkeme'de soruyorduk, 'Bize hangi kanunla ceza veriyorsunuz, kaynağınız ne?' Cevap veremiyorlardı. Etkinliğin bir sanat faaliyeti olduğunu hakime anlatamıyorduk. Bize 'Sahnede neden Türk bayrağı yok?' diye soruyordu, biz de temsilin Kudüs'ü anlattığını, 'Türk bayrağının ne işi olabilir orada?' diyordum, salonun kapısında vardı, onu söylüyordum ama anlatamıyordum bir türlü. 'Koyun, ne olur?' diyordu hakim. Buna kilitlenmişlerdi ve kendilerinin bile inanmadığı bir şekilde üstümüze geliyorlardı. Mahkeme süreçlerinde ise, bizi manşet yapan basın, medya mahkemelerde yoktu dışarıdan ortada bir suç varmış gibi haberler yapmaya devam ediyorlardı."

'Çocukları bile içeri attılar' diyen Özdemir, şu açıklamalarda bulundu:

"Oyunda olan herkesi içeri aldılar. O gece etkinlikte rol icabı sahnede taş atan, ki taş da atmıyorlar, taş atar gibi yapıyorlardı, çocukları da içeri aldılar. O çocuklar hayatlarında ilk defa bir oyunda rol almışlardı ve ceza aldılar. Hapse atıldılar, ikisi yaşı küçük olduğu için sonradan bırakıldı ama bir tanesi, iki ay bizimle beraber kaldı. Oyunda sadece İsrail askerlerine taş atan Filistinli çocukları sembolize ediyorlardı. Taş atar gibi yapan çocuklara ceza verdiler."

Cezaevine götürüldüğünde beş çocuğu olduğunu söyleyen Özdemir, küçük kızının hapse girerken doğduğunu, hapisteyken onun büyümesini izlemekten mahrum kaldığını dile getirdi.

Hapishanede olduğu süreçte dostlarının kendilerine ve ailelerine sahip çıktığını kaydeden Özdemir, şunları ifade etti:

"Çocuklarım hapishanede ziyarete geliyordu, beni ziyaret ederken oralarda büyüdü çocuklarım tabiri caizse. Dostlar da iyiydi, hapisten çıkana kadar en azından. Hapisten çıktığımda ise herkes çok korkuyordu, tedirgindi, 28 Şubat çok sert geçmişti."

"Oğlum 'Baba gel, elimi tut' diye mektup yazıyordu"

Özdemir, hapishanede Osman Özipek, Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, Mükremin Kılıç ile aynı koğuşta kaldıklarını paylaşarak, şu şekilde konuştu:

"Hapishanede özgürlüğünüz yok ediliyor, ki bizim gibi sosyal, eve girmeyen insanlar için çok zor. Hapishanede sadece savcılar değiştiği zaman sıkıntı yaşıyorduk. Savcılar hapishaneyi yaşanmaz hale getirebiliyor, kimi sıkıyordu, kimi rahat bırakıyordu. Orada PKK'lılarla, sol kesimden mahkumlarla bir aradaydık. Solcular başımıza gelenlere bakınca, 'Siz buradaysanız, biz içeride olmayı hak ediyoruz' diyorlardı. İçlerinde hala görüştüklerim var. Hapishaneye sürekli mektuplar geliyordu, hiç tanımadığımız insanlardan. Onlar bende hala duruyor, saklıyorum. Çok özel mektuplar. Okuma yazmayı yeni öğrenen oğlum da bana mektup yazıyordu, 'Baba gel, elimi tut' diyordu. Hapishaneden çıkınca çocuklarımla araya giren mesafeyi kapatamadık, babaları neden içerde, bunu onlara anlatamadık. Nasıl anlatabiliriz ki, onlara film gibi, oyun gibi geliyordu."

Hapishaneden çıktıktan sonra iş bulamadığına dikkati çeken Özdemir, Ankara'dan ayrılmak ve bulduğu bir iş nedeniyle ailesiyle birlikte Samsun'a yerleşmek zorunda kaldığını belirtti.

Özdemir, 28 Şubat sonrası birçok insanın mağdur edildiği yorumunu yaparak, şunlara değindi:

"Bir sürü hayat dağıldı, insanlar eşlerinden boşandı, çocukları terk etti, dehşet bir zalimlik vardı bunu anlatmak çok zor. Kimse demedi bu insanlar adalet, hak arayışında. Beş dakikalık bir tiyatro böyle hayatların mahvolmasına sebep olması olabilir mi? Yaşadıklarımız sırasında 'Haksız yere asıyorlar' diye bir hikaye vardı hani, onun gibi davrandık. 'Haklı olsalar daha mı iyiydi?' diye düşündük, duruşumuz oydu. Mecburi bir duruştu bu, başka ne yapabilirdik ki… Biz mazlumlar için Kudüs etkinliği düzenlemiştik ve başımıza bunlar geldi."

Yaşadıklarının etkisinin ağır olduğunu kaydeden Özdemir, sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Biz hala tedirginiz, çünkü o süreçten sonra da biz hiçbir yere dahil olamadık. Hapisten çıkınca 10 yıllık bir takip sürecimiz vardı. Tabiri caizse bu süreçte 'rahat durmamız' gerekiyordu. Şu anda bile damgalıyız, damgamız silinmedi. En son dinleme olaylarında bile, dinlendik, listelerde adımız vardı, gittik ifademizi verdik."

Kaynak: AA

Son Dakika Kültür Sanat Taş Atar Gibi Yapan Çocuklara Ceza Verdiler' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement