Yeni Türkiye İçin Yeni Anayasa" Paneli

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Hukuk Direktörü Doç. Dr. Cem Duran Uzun, yeni anayasanın kum saati metaforuyla hazırlanması gerektiğini belirterek, "Anayasa 18 defa değişti, üçte birinden fazlası değişikliğe uğradı. Hala bu anayasanın üzerinde 12 Eylül darbesinin izlerini görmemiz mümkün, o yüzden değişikliklerle kurtulamıyoruz. O halde bu anayasayı tamamen kaldırmak en doğru yöntemdir" dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, Antalya Kültür Merkezi Perge Salonu'nda, "Yeni Türkiye İçin Yeni Anayasa" konulu panel düzenlendi. Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz'ın yönettiği panele, SETA Hukuk Direktörü Uzun, Liberal Düşünce Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Raşit Sarıkaya ve gazeteci Mahmut Övür konuşmacı olarak katıldı.

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Uzun, anayasanın sadece anayasal organlarla anayasa hukukçuları veya anayasa mahkemeleriyle ilgili olmadığını belirterek, anayasanın bütün bireylerin doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamlarını ilgilendirdiğini ifade etti.

Anayasanın herkesin hayatını ilgilendiren, son derece önemli hukuk metinleri olduğuna değinen Uzun, anayasaların yapımına tüm toplumun katılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Uzun, yeni anayasanın hazırlanması gerektiğini, 1982 Anayasası'nda yapılan değişikliklere rağmen acil yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.

"12 Eylül'ün baskıcı etkilerinden kurtulmak için yeni anayasa zorunlu"

Uzun, "Anayasadaki bu 12 Eylül'ün baskıcı ve otoriter etkilerinden kurtulmak için baştan yeni bir anayasa yapılması zorunlu. Anayasa 18 defa değişti, üçte birinden fazlası değişikliğe uğradı. Hala bu anayasanın üzerinde 12 Eylül darbesinin izlerini görmemiz mümkün, o yüzden değişikliklerle kurtulamıyoruz. O halde bu anayasayı tamamen kaldırmak en doğru yöntemdir" diye konuştu.

Vesayetçi sistemden kurtulmak için de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Uzun, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Yeni anayasa sürecinin önemli bir girişim olduğunun altını çizen Uzun, şunları kaydetti:

"Müzakereci yöntemle yeni anayasanın hazırlanacağını söyleyebiliriz, bunu kum saati metaforuyla izah edebiliriz. Kum saatinde geniş bir tabandan dar bir alana geliyor kumlar, oradan tekrar alt tarafa boşalıyor. İşte bütün toplum kesimlerinden gelen anayasa önerileri, o dar alana yani Meclis'e geliyor. Orada anayasa şekli veriliyor ve tekrar topluma anayasa sunuluyor. Bu müzakereci yöntemle anayasanın hazırlanması en doğru yöntemdir."

"Hatalar yapılmasını bu birikimler engelliyor"

Siyaset bilimci Yılmaz da Türkiye'nin birçok değişim ve dönüşüm yaşadığını, bunun dayandığı eşiğin anayasa olduğunu belirterek, "Bu eşiği aştığında Türkiye'nin sosyolojik, ekonomik, kültürel alanında yaşadığı değişim, siyasi hukuka da erişmiş olacak. Oradaki değişim dalgası, siyasi hukuku da değiştirmiş olacak" dedi.

Türkiye'nin köklü tarihine rağmen başarılamayan, aşılamayan problemleri olduğunu dile getiren Yılmaz, aslında toplumun kendi halinde kalması durumunda büyüme ve başarma arzusunu devam ettirebilecek potansiyele sahip olduğunu belirtti.

Artık devletin idari kadrolarında, hukukçu kadrolarında eski bariyerlerin ayıklandığını ve kamuoyunda da her şeyin tartışıldığı bir iklim meydana geldiğini anlatan Yılmaz, "Bu istikamette yapılan her çalışma çok kıymetli. Türkiye'nin tecrübe, akıl hazinesine birikim olarak kaydediliyor. Bu kayıtlar sayesinde de hukukçuların, bürokratik zümrelerin, medyadaki bir takım unsurların büyük hatalar yapmasını, geçmiştekine benzer hatalar yapmasını bu birikimler engelliyor" diye konuştu.

Yılmaz, 1 Kasım seçimlerinden sonra anayasa değişikliği istikametinde çalışmalara başlandığına değinerek, bir taraftan TBMM'de çalışmaların devam edeceğini bir taraftan da her ilde çalışmaların yapılacağını kaydetti.

"Bize uyan bir elbise giymemiz gerekiyor"

Liberal Düşünce Topluluğu Yönetim Kurulu üyesi Raşit Sarıkaya ise anayasayı elbiseye benzeterek, halka, kendisine dar gelen bir elbise giydirilmeye çalışıldığını, toplumun da kendisine uymayan bu elbiseden çıkması, sıyrılması gerektiğini ifade etti.

O elbise her yırtıldığında tamir edilmeye çalışıldığını anlatan Sarıkaya, "Millet bu elbiseye sığmadığı için sürekli yenilenmeye çalışıldı. Yeni baştan aynı elbiseyi giyebilecek durumda değiliz, dolasıyla bize uyan bir elbise giymemiz gerekiyor" dedi.