Magazin Kostümünden İbaret Kaldım

Her romanıyla büyük yankı uyandıran Nermin Bezmen, atv'nin yeni iddialı dizilerinden 'Bir Günah Gibi'nin hikayesini kaleme aldı. Bezmen, 1940'lardan günümüze kadar uzanan bir süreci anlatan dizisiyle ve özel hayatıyla ilgili sırları Arda Uskan'la paylaştı.

'Bir Günah Gibi' atv'de başlıyor. Medyada dizinin 'Kurt Seyt & Murka' adlı romanınızdan uyarlandığı yazıldı.

Tamamen değişik... Romandaki dönemi ve oradaki aile yapısının bana verdiği esin kaynağı ile şimdiye kadar anlatmadığım bir hikaye bu...

DUYGUSAL VE KAVGACIYIM

"Bugüne kadar anlatmadığım olaylar" dediniz, bunlar sizin yaşadıklarınız mı?

Tabii, bu bir televizyon dizisi ama arkasındaki gerçeklik payı da kuvvetli.

Peki, Nermin hayata nasıl bakıyor? Gerçek Nermin'den, güzel bir roman kahramanı olabilir mi?

Nermin hayata, son derece geniş hayal gücü olan, çok duygusal, çok kırılgan ama aynı zamanda çok kavgacı ve ayakları üzerinde duran bir kadın gibi bakıyor...

Bir ara "Soyadım benim dezavantajımdı" demişsiniz.

Daha çok Halil Bezmen'in yaptığı yanlışların aile adını çok zedelemesiydi kastettiğim.

Aynı zamanda, Bezmen soyadının, tırnak içinde söylüyorum, sosyetik bir imajı var... Yani hem yazar, hem sosyetik?

Evet... Nermin Bezmen sadece kocasının yanındaki varlığıyla biliniyordu. Sadece bir magazin kostümünden ibaret kaldım. O dezavantajla, entelektüel okur kitlesine ulaşmak çok zamanımı aldı. Ama artık öyle bir sorunum yok...

TOLGA'NIN YAPTIĞI CESURCA

Pamir beyi kaybettikten sonra demişsiniz ki, "Aşka aşık bir kadınım. İçinizdeki o sevgiyi şimdi Tolga Savacı'ya verdiniz...

Aslında sevgileri birbirinin yerine yerleştiren, birini öbürünün eksiğini kapatsın diye yaşayan biri değilim. Torunlarım için de aynı şeyi soruyorlar bana... "Çocuklarından daha çok seviliyor değil mi?" diye. Hayır... İkisinin yeri ayrı. Onlar, torunlarım olarak dünyaya geldiler. Çocuklarımın yerini almaya gelmediler ki! Aynı şey Pamir'ciğim ve Tolga'cığım için de geçerli... Bir dönemdi o, gökyüzünde sönmüş bir yıldızın bugün hâlâ görünmesi gibi.

Ne hoş Tolga'cığım dediniz...

Evet... Tolga'cığım, Tolga'm! Onun yeri de bambaşka. O da büyük bir cesaretle büyük bir özgüvenle geldi. Çok zordu benim hayatıma Pamir'den sonra girmek...

Cesareti anlayamadım, alt tarafı kabul etmezdiniz. Galiba toplum baskısından söz ediyorsunuz...

Toplum baskısı ikimizi de ilgilendirmiyor açıkçası. Onun çok dışındayız ve aşmışız. Cesaret derken, 34 senelik bir hayatın üstüne hayat kurabilmek cesaret ister, büyük bir özgüven ister. Tolga bu açıdan çok doymuş, çok doygun, bambaşka bir insan.

AŞK; FİZİK VE YÜREK BÜTÜNLÜĞÜ İSTER

Tüm aşklarda cinsellik lazım dediğiniz için şimdi yaşı ve dolayısıyla cinsellik yaşı geçen insanlar size gönül koyacak! Onlar aşık olmasınlar mı yani?

Tabii ki olsunlar. Benim için aşk; yürek, ruh, zihin ve beden bütünlüğünde yaşanıyorsa aşktır. Bunların her biri ayrı ayrı, aşkın hallerinden sadece birisini anlatır. Böylesine kurulmuş bir aşkta, zamanla sizin bahsettiğiniz gibi yaşanabilecek fiziki engeller eksikliğini diğer büyük bütünde tedavi edebilir. Bu bahsettiğim güzellikleri bir arada kotarabilmiş bir çiftin, sağlık dolayısıyla aksayabilecek cinsel beraberliğini bambaşka bir tensel güzellikte halen daha yaşayabileceğine inanıyorum. Aynen rüzgarın esintisini, güneşin sıcaklığını, gülün kadife yaprağını teninizde aşkla hissetmek gibi...

AŞKLARDA CİNSELLİK ŞART

Romanlarınızda cinsellik fazlaca yer alıyor. Bu konuda herhangi bir çekinceniz yok herhalde...

Hayır. Cinselliği şiirsel bir erotizm içinde yazıyorum. Benim o yazdıklarımda yüksek sesle okuyamayacağınız tek kelime yoktur. Ona rağmen bir film şeridi gibi izler okurum. Galiba hayatı yaşama şeklimin bir şekilde yansıması. Çünkü kendim hayata çok tutku ve coşkuyla asıldığım için kendime de öyle, aşklarıma da öyle, sevgililerime, dostlarıma, hayatın kendisine aşığım zaten. Her gün o heyecanla yatıp o heyecanla kalkıyorum.

Yani bütün aşklarda cinsellik gerekli diyorsunuz!

Yani en azından ben öyle biliyorum.

Sabah : http://www.sabah.com.tr