Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Yakın dönemde küresel oynaklıklarda süregelen düşüşün ve ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanmasının geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttığı değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verildi.
Kurulun, 20 Nisan 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, kurulun, toplantıda Nisan Enflasyon Raporu'nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminleri değerlendirdiği belirtildi.
2016 yılı ilk çeyreğinde enflasyon temelde işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak Ocak Enflasyon Raporu tahminlerinin altında gerçekleştiği aktarılan özette, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyonun ise öngörülere yakın seviyede oluştuğu vurgulandı.
Özette, tahminlere esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir
arada değerlendirildiğinde; gelecek döneme dair enflasyon tahminlerinde bir
önceki rapora göre değişiklik yapılmadığı belirtilerek, Ocak Enflasyon Raporu sonrası dönemde Türk lirası istikrarlı bir seyir izlerken, petrol fiyatlarının bir miktar yükseldiği, ithalat fiyatların ise sınırlı oranda gerilediği ifade edildi.
Bu çerçevede, Türk lirası cinsi ithalat
fiyatlarının enflasyon tahminlerinde değişime yol açabilecek bir etkisinin ortaya
çıkmadığı kaydedilen özette, "Son dönemde işlenmemiş gıda enflasyonunda belirgin bir düşüş gözlenmekle birlikte, gıda fiyatlarındaki oynaklıklar dikkate alınarak gıda enflasyonu varsayımları korunmuştur." denildi.
Özette, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi
büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiğine işaret edilerek, şunlar aktarıldı:
"Kredilerin yakın dönem büyüme
eğilimine bakıldığında 2015 yılı son çeyreğinde tüketici kredilerinde daha belirgin
olmak üzere gerçekleşen azalmanın 2016 yılı ilk çeyreğinde yerini toparlanmaya
bıraktığı görülmektedir. Risk ağırlıklarına dair düzenlemelerin, asgari ücret
ayarlamalarının ve finansal koşullarda yaşanan iyileşmenin önümüzdeki dönemde
kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini destekleyebileceği
değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerini
sürdürmesi beklenmektedir. Kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin
tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiği
görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken
diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklemektedir."
Açıklanan veriler ile öncü göstergelerin iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu gösterdiği belirtilen özette, gelecek dönemde, iç talebin büyümeye verdiği katkının bir miktar güçleneceği ve jeopolitik risklerin varlığına karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracatı olumlu yönde etkilemeye devam edeceğinin öngörüldüğü ifade edildi.
"Gelişmeler, geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltmaktadır"
Özette, yurt içi belirsizliklerin azalması ile birlikte yatırımcı ve tüketici güveninin artmasının, yakın dönemde finansal koşullarda yaşanan iyileşmenin, küresel kriz sonrası süregelen güçlü istihdam performansının ve asgari ücrette 2016 yılı başında yapılan artışın iç talebi destekleyeceğinin değerlendirildiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"Dış talep
tarafında ise jeopolitik gelişmeler ve zayıflayan küresel büyüme kaynaklı riskler
devam ederken hizmet ihracatına yönelik aşağı yönlü riskler de yakın dönemde artış
göstermiştir. Bununla birlikte, Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve
ihracatın pazar değiştirme esnekliği aşağı yönlü riskleri sınırlamaktadır. Nitekim son
dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu
etkisinin sürdüğü gözlenmektedir. Bu durum ekonomide hem büyümeye hem de
dengelenmeye katkı vermektedir.
Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış
ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari
dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda,
para politikası duruşu oluşturulurken önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı
artış eğilimini koruyacağı ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin yavaşlayarak da
olsa devam edeceği bir görünüm esas alınmıştır."
Özette, kurulun, 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika
araçlarının etkili bir şekilde uygulanmasının ekonominin küresel şoklara karşı
dayanıklılığını artırmakta olduğunu değerlendirdiği anımsatılarak, "Gerek döviz kurlarında
gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması sayesinde azaldığı gözlenmektedir. Nitekim eylül ayından bu yana gelişmekte olan ülkeler arasında Türk lirasının göreli oynaklığında kayda değer bir azalış gözlenmektedir." denildi.
Cari dengedeki iyileşme ve enerji fiyatlarındaki düşük seyrin etkisiyle
döviz talebinin kademeli olarak azalmasının bu süreci desteklediğine işaret edilen özette, döviz likiditesi
araçlarının da Türk lirasının değerini dengeleyici yönde kullanıldığı bilgisine yer verildi.
Bütün bu
gelişmelerin, geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azalttığı belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Son dönemde geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltan diğer unsurlar küresel
oynaklıklarda gözlenen düşüşün sürmesi ve küresel finansal koşullarda yaşanan
iyileşmeler olmuştur. Küresel ekonomideki toparlanma sürecinin yavaş olacağı
beklentisinin ağırlık kazanması ve gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici
politika duruşlarını sürdürmesi ile bu ülkelerdeki faiz oranlarının uzunca bir müddet
düşük düzeylerde kalacağı öngörüsü güçlenmiştir.
Ayrıca, son zamanlarda piyasalarda
Çin ekonomisine yönelik belirsizliklerin de azaldığı görülmektedir. Bu gelişmeler
doğrultusunda gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları artarken risk
primlerinde ve piyasa faizlerinde kayda değer düşüşler gözlenmiştir."
Özette, yakın dönemde küresel oynaklıklarda süregelen düşüşün ve ağustos ayında
yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya
başlanmasının geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttığı
değerlendirilirken, bu doğrultuda kurulun, marjinal fonlama faizini düşürmek yoluyla sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar verdiği anımsatıldı.
Öte yandan, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olmasının likidite
politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirdiği kaydedilen özette, şunlar aktarıldı:
"Son dönemde ithal girdi
maliyetlerindeki gelişmeler enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri azaltsa
da çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşme henüz sınırlı boyuttadır. Birikimli
döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri, enflasyon beklentilerindeki yüksek seviye
ve ücret gelişmeleri enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır. Yakın
dönemde gıda enflasyonunda, temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak üzere,
çok belirgin bir gerileme yaşanmıştır.
Gıda enflasyondaki gerilemenin etkisiyle tüketici
enflasyonunda da düşüş gözlenmiştir. Bu düşüşün kısa vadede devam etmesi
beklenmektedir. Bununla birlikte, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek oynaklık
dikkate alındığında, enflasyon görünümü açısından temkinli bir yaklaşım sergilemek
önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, son dönemde enflasyonda gözlenen
düşüşün kalıcı olması için likidite politikasındaki sıkı duruşun korunması gerektiğini
belirtmiştir."
"Para politikası duruşu enflasyon görünümüne bağlı olacak"
Özette, gelecek dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olacağı belirtilerek, "Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer
unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş
sürdürülecektir. Ayrıca küresel ve yurt içi oynaklıklar yakından takip edilerek döviz ve
Türk lirası piyasalarında gerekli önlemler alınmaya devam edilecektir. Özetle, politika
duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve
finansal istikrarı destekleyici niteliği korunacaktır." bilgisine yer verildi.
Son yıllarda yaşanan önemli dış şoklara rağmen, uygulanan politika çerçevesi
enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulmayı sınırlı seviyelerde tutabildiği aktarılan özette, "Ancak, gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmek mümkün değildir.
Enflasyon hedeflemesinde elde edilen on yıllık tecrübe enflasyonla mücadelenin
kolektif bir çaba gerektirdiğini göstermiştir. Dolayısıyla, enflasyonun yüzde 5 hedefine
kalıcı olarak indirilebilmesi için bütün kurumların son yıllarda gösterilen çabayı kararlı
bir duruşla sürdürmesi önem taşımaktadır." denildi.
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne
etkileri bakımından yakından takip edildiği kaydedilerek, para politikası duruşu
oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artışın gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı vurgulandı.
Maliye politikasının söz
konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon
görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceğine işaret edilerek, "Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara
karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin
yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye
götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını
azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal
refaha olumlu katkıda bulunacaktır." denildi.
(Bitti)
Son Dakika › Ekonomi › Merkez Bankası Ppk Toplantı Özeti: (2) - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?