Renk Veriyor, Yönetim Anlamıyor!

Son haftalarda ağırlaşan Galatasaray ortamında oyuncular, yönetim ve taraftarla ilişkilerinde, denge unsuru olmak, herkesi ortak bir noktaya getirip uzlaşma yaratma isteği, giyiminde kullandığı renklerin örtüştürdüğü sözlerde dayanak buluyor: "Proje için geldim, bu takımı ben yaratmadım..."

Aslında bu tespit aynı zamanda onun otorite ve güçlü imajının zayıfladığının göstergesi. İlk geldiği zamanlarda sıkça kullandığı lacivert takım elbisesini kullanmaması belki de beklenmeyen yenilgilerin ve beraberinde gelen taraftar tepkisinin imajında yaratığı güç kaybının yönünü değiştirmek içindir. Çünkü bir süredir lacivertin yerine hırslı, inatçı ve şartları zorladığının mesajını veren bir başka rengi tercih ediyor.

Hem de bir üst perdeden; bir üst sınıftan başkaldırarak veriyor mesajını giydiği bu siyah takım elbisesi aracılığıyla.

Kullandığı renkler ve seçtiği giyim tarzını beden diliyle, olaylarla örtüştürebilmesi profesyonel bir yardımla mı gerçekleşiyor, bilmiyorum.

Ama bazen insanların ruh durumuna göre renklerin kişiyi kendine çektiğini ve o rengi kullandıklarını biliyoruz. Durum belki de budur. Ancak mevcut olaylara ve beden dili hareketlerine baktığımızda onun karakterini yansıtan, ruh durumunu ve zihin yapısını anlatan giyim tarzı ve renkleri doğru seçtiğini; kullandığı kelimeler ve davranışlarıyla bir bütün oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Çok kısa bir süre önce geldi. Dolayısıyla sağlam bir zemine oturmayan varlığıyla birlikte, medya ve tribünlerde zayıflamış gücünün o da farkında.

Bir süredir devamlı siyah takım elbisesiyle karşımızda olması zayıflayan algısını dönüştürmeye çalışarak, "Başarılıyım" algısını transfer etmesidir kamuoyuna. Zaten "Geldiğimde takımın durumunu biliyorsunuz" demesi, zımni düşüncesinin dile getirilmesidir.

Dolayısıyla Mancini camiasıyla, kamuoyuyla son derece rafine iletişim kuruyor; gerek sözel gerekse beden diliyle...

Chelsea maçını hatırlayın, buna çok güzel bir örnek. Maçın sonuna doğru Mancini'nin kenardan hoplayıp-zıplayıp, bağırıp–çağırmak yerine, ayaklarını uzatarak oturması, Fatih Terim örneği üzerinden eleştirilmişti. Bu eleştiri hem Terim'e hem Mancini'ye haksızlıktı.

Çünkü Mancini çaresizce hoplayıp zıplayacağına mevcut durumu bize anlatıyordu o oturuşuyla.

Kendisini kapatıyor

Ruh ve düşünce halini merak ediyorsanız beden dilini izlemeniz yeterli dedim. Oturmasında net mesaj vardı: "Her şeyi anlattım, hoca olarak tüm uyarılarımı yaptım, sizi maça hazırladım.Ya siz nasıl hazırladınız böyle?" Bacaklarını uzatmış, ayaklarını çarpı yapmış görüntüsü sanıldığı gibi 'şezlonga uzanmış' umursamaz bir hal değildi. Aksine, baş edemediği saha içi problemini zihninde değerlendirme ve "Eyvah maç gitti" gerçeğiyle yüzleşme haliydi. Kollarıyla birlikte bacaklarını da kenetlemiş ve ayaklarını çarpı hale getirmiş Mancini, tümüyle kendisini kapatmış, "Herkesle arama engel koyuyorum" demişti.   Mesaj oyuncularınaydı: "Yapacağınız hiçbir açıklama beni etkilemez! Bana bir şey anlatmayın. Bu oyunu açıklayamazsınız."

Kişisel iletişimini, beden dili, giyim tarzı, ses tonu ve düşüncelerini net ifade edebilme şekliyle doğru yönetebilen Mancini, bu yolla bir yandan kulübün iletişimini yönetiyor. City'de kulüp atkısını üşümemek için taktığında, atkı iki haftada 50 bin satmış ve atkıyı kullanma tarzıyla akım yaratmıştı. Şimdilerde taktığı atkısıyla, yeni renkleri sarı kırmızıyla Galatasaray pazarını genişletiyor.

Tek başına kalıyor

Peki Galatasaray yönetimi ne yapıyor?

Galibiyetler ve yıldız transferler üzerinden itibar ve güvenilirlik tahsis etmeye çalışıyor. Bu sadece heyecan ve kısa süreli galibiyet yaratır dolayısıyla palyatiftir. Çünkü asıl sorunu kendini doğru ve zamanında anlatamamaktır!

Medyada çıkan haberlere baktığımızda yönetimin önüne daha güçlü geleceği görülen ekonomik ve yönetsel bir kriz var. Bunu az hasarla güven yaratarak atlatabilmenin tek yolu, kurum olarak tüm iletişim kanallarını halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarıyla kullanmaktır. İtibarını ve imajını kuvvetlendirme çalışmaları, mutlaka Mancini'yle aynı frekansa yükselmeli. Yoksa alırken tonla para verdiği, giderken tonla para vereceği teknik adamını, siyahlar içinde kaos topunu kendilerine doğru atıp, el sallarken görebilir.

Bir hatırlatma! Sporumuzda/futbolumuzda zımni kurallar vardır. Onlardan bir tanesi ve önemli olanı şudur: Sporcu rakip takım ya da sporcu ile ilgili bir açıklama yapıyorsa, buna kulüp yöneticisi cevap vermez, konuya dahil olmaz. Sporcu, sporcuyla iletişime girer. Yönetici yöneticiyle. Kulüp başkanı, kulüp başkanıyla. Resmi kanallar resmi kanallarla...

Beyaz gömlekle yeni başlangıç ve barış mesajı verdi.

Gri kazakla olaylardan uzak durmak istediğini vurguluyor.

Siyah takımla hırslı, inatçı ve şartları zorladığını söylüyor.

Hülya Coşkun/ Hürriyet