Kayıpsız Hafta
La Liga'nın zirvesinde yer alan üç takım Barcelona, Atletico Madrid ve Real Madrid'in kayıpsız geçtiği 21'inci hafta mercek altında.
Bir önceki hafta Barcelona'nın Levante'ye Atletico Madrid'in de Sevilla'ya karşı oynadıkları maçlarda puan kaybetmeleriyle 21'inci haftaya girerken herkes artık zirvedeki ekiplerin hata yapma lüksünün olmadığını belirtiyordu. Nitekim öyle de oldu. Haftaya lider giren Barcelona, Malaga karşısında kilidi açmakta zorlansa da Pique'nin golüyle rahatladı ve bu golün ardından arkasına bir daha bakmayıp 3-0'lık rahat bir galibiyet aldı. Katalan ekibinin takipçisi Atleti ise ligin en zor durumda olan fakat buna rağmen en açık oyununu sergileyen Rayo karşısında Arda Turan'ın yıldızlaştığı maçta gol olup yağdı. Bu ikilinin takipçisi Real Madrid, beklentilere göre Granada karşısında zorlandı ama tehlike anında imdada yetişen Ronaldo, muhteşem bir golle takımını öne geçirip galibiyette çok büyük rol oynadı. Kısacası zirvedeki üç takım haftayı kayıpsız atlattı.
Ronaldo atıyor, Diego Costa ve Messi'nin suskun
Arda'nın Dünya Kupası üzüntüsü
Bu üç takımın mücadelesinin yanı sıra hiç şüphesiz La Liga'da en fazla merakla takip edilen mücadele bu üç takımın golcüleri arasında geçiyor. Lionel Messi, her ne kadar sakatlığından dolayı oynayamadığı dönemden ötürü rakamsal olarak Cristiano Ronaldo ve Diego Costa'nın gerisinde kalsa da gözler bu üçlünün performansından ayrılmıyor. ve bu üçlünün performansını takip eden hemen hemen herkes, Ronaldo'nun son 1 ayda vitesi artırdığını ve rakiplerinin bir tık önüne geçtiğini rahatlıkla söyleyecektir.
Portekizli yıldız, Granada maçında ağları havalandırarak ligdeki son 5 maçında beşinci golünü atmış oldu. Bu gol, Ronaldo'nun gol krallığı yarışındaki liderliğini rahatlatmakla kalmadı, takımını da adeta ipten aldı. Real Madrid, belki golün geldiği dakikalarda oyunu rakip yarı sahaya yıkmıştı ama bir türlü üretemiyordu. İşte tam da bu anda muhteşem bir top kontrolü ile önünü açıp ağları havalandıran Ronaldo için şapkadan tavşan çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Dahası takımının ikinci golünde de asisti yapan Marcelo'yu savunma arkasına muhteşem kaçırarak o golde de gizli kahraman oldu.
Ne New York ne de Katar...
Ronaldo atmaya devam ederken Diego Costa ve Lionel Messi için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. İki yıldız da duruldular; Costa, ligdeki gol orucunu 4 maça çıkarırken Messi de 8 maça yükseltti. Hatta Messi, La Liga golleri konusunda son 7 yılın en kötü performansını sergiliyor. Lakin yine de iki golcü için de rakamlara bakıp aldanmamak lazım. Şurası belli ki Messi kendini iyi hissetmiyor ama bunun bilincinde olarak çok da zorlamıyor. Nitekim hafta içi Levante karşısında da Malaga ile oynanan lig maçında da çok güzel asistlere imza atması bunun bir göstergesi. Barcelonalı oyuncuların Gerardo Martino'nun söylediği gibi "Bir şekilde takımın gol atmasına katkı vermeye devam ediyor". Diego Costa için de benzer şeyler söylemek mümkün. Rayo maçında ilk golde David Villa'ya asisti yaptı ama o pozisyonda kendisi vursa, gol olmasa bile, kimse de çıkıp bir şey diyemezdi. O denli müsaitti ama gol krallığı yarışına rağmen zorlamayıp boştaki Villa'yı tercih ederek sadece gol atmaya odaklı olmadığını ortaya koydu.
Yine de şunu belirtmekte fayda var. Costa ve Messi'nin bu durgunluğu, asist yapmaya devam etseler bile, 2-3 hafta daha sürerse gerçekten üzerlerinde ciddi bir baskı hissedebilirler. Gol krallığı yarışı bir yana, takımları için önemleri düşünüldüğünde bir an bile kafa olarak sahadan ve doğru futboldan uzaklaşmamaları çok önemli ki olası bir hatada takımlarının kaderlerini etkileyebilirler.
Athletic rüzgarı
Davayı geri çekiyor!
Bu hafta için La Liga'da en dikkat çeken takımın Athletic olduğunu söylemek yanlış olmaz. Almeria'yı 6-1, Valladolid'i 4-2 yendikten sonra Bask ekibinin ' sert bir savunma takımı olan Osasuna' karşısında ne yapacağı merak konusuydu. Fakat Valverde'nin öğrencileri, Osasuna'yı da deyim yerindeyse gole boğdu ve maçı 5-1 kazandı. YIllardır hücumdaki gelenekleriyle ve yıldızlarıyla bilinen Athletic, bu anlamda ligin gerçekten en korkutucu takımları arasında. Özellikle Susaeta, Muniain ve Ander Herrera üçlüsü geçen yıla nazaran 3-4 gömlek daha iyiler. Ayrıca Valverde sadece bu üçlüyle yetinmiyor, kanat bekleri ve 'süper yedek' Ibai Gomez'den de her hafta istikrarlı biçimde çok özel katkılar almayı başarabiliyor. Athletic, hem oynadığı futboldan keyif alıyor hem de izleyicilere çok zevkli bir görsel şölen sunuyor. Lakin onlar için önümüzdeki hafta gerçek bir sınav niteliğinde olacak. Önce hafta içi Atletico Madrid, ardından da hafta sonu Real Madrid maçlarını da iyi bir şekilde geride bırakırlarsa Athletic'e 'bu takım olmuş' damgası hiç düşünülmeden vurulabilir.
Betis ve Rayo yolcu
Chelsea ve Diego Costa anlaştı mı?
Athletic olumlu futboluyla göze çarparken bu haftada kötü olarak dikkatlerden kaçmayan iki performans vardı. Daha doğru bir ifadeyle ligin başından bu yana sürdürdükleri kötü futbolu bir türlü geliştiremeyerek bu kötü istikrarlarını koruyan...
Elbette bu sözü söylemek için çok erken. Daha 17 hafta mevcut ama Betis hiç ışık vermiyor desek yeridir. Endülüs ekibi ne hücumda var, ne savunmada... Sanki 11 tane birbirini tanımayan insan sokaktan çevrilmiş de sahaya çıkarılmış gibi. Organizasyona dair en ufak bir şey yok. Celta karşısında da bu durum devam etti ve 4-2'lik ağır bir mağlubiyet aldılar. Hem de son derece vasat bir oyunla. Hamle de yapamayacakları düşünülürse toparlamaları zor ve doğal olarak lige veda etmeleri de kuvvetle muhtemel.
Rayo'nun sorunu ise kısmen 'şuursuzluk'. Biraz ağır bir itham olacak ama 90 dakika boyunca yaptıkları tek şey şuursuzca hücum etmek. Rakip Atletico Madrid, daha maçın ilk dakikalarında beraberlik bozulmamış ama Rayo defansı 40 metrede kurulu... Atletico Madrid ileride 3 kişiyle bütün savunmacıları marke etmiş ama hala pasla çıkacağız diye uğraşıyorlar... Hal böyle olunca da Rayo adına maç kazanmak imkansızlaşıyor. Gol atmasına atıyorlar ama neredeyse her hafta attıklarından çok yiyorlar. Rakibe göre oynama, kontrollü futbol hak getire. Jemez, takımına bir şekilde savunmaya yönelik bir mantalite aşılamazsa, şimdiden yarıştan kopmaya başlayan Rayo için kurtuluşun çok zor olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Diğerleri
Serie A'da 21. haftanın panoraması
Geçtiğimiz hafta Athletic'e nefesi yetmeyen Valladolid, oyun olarak son 3-4 haftadır ileri gitmenin ödülünü sonunda aldı dördüncülük kovalayan Villarreal'i 1-0 ile geçerek rakibine ağır bir darbe vurdu. Alt sıralardan kurtulma mücadelesi veren bir diğer takım Almeria ise kötü oynadığı bir maçta şansının da yardımıyla Getafe'yi 1-0 yendi. Getafe de bu mağlubiyetle son 6 lig maçından beşinci kez puansız ayrılmış oldu. Onlar için de tehlike çanları yavaş yavaş çalıyor.
Ligin yükselen ekiplerinden Sevilla, evinde şok bir mağlubiyet aldı. Maçın başında 1-0 öne geçen fakat golün hemen ardından rakibinin sayısına engel olamayan Sevilla,Levante'yi yaklaşık 30 dakika bunalttıktan sonra tekrar öne geçti ama Levante'nin cevabı yine gecikmedi. Bunun üzerine Beto'nun da bir hatasıyla 3-2 geri düştü ve maçı verdi. Bu maç hakkında Keylor Navas'a da ayrı bir parantez açmak şart. Kosta Rikalı kaleci, Barcelona maçının ardından Ramon Sanchez Pizjuan'da da adeta şov yaptı.
Haftanın toplu sonuçları:
Celta Vigo 4-2 Real Betis; Real Madrid 2-0 Granada; Valladolid 1-0 Villarreal; Valencia 2-2 Espanyol; Sevilla 2-3 Levante; Almeria 1-0 Getafe; Osasuna 1-5 Athletic Club; Rayo Vallecano 2-4 Atletico Madrid; Barcelona 3-0 Malaga; Real Sociedad-Elche (Pazartesi 23.00'te)
Ligue 1'de 22. haftanın panoraması
Haftanın takımı: Athletic Club
Valverde'nin öğrenciler o kadar akıcı ve keyifli bir futbol sergiliyor ki goller adeta kendiliğinden geliyor. Bu hafta da muhteşem bir oyunla taraftarlarını mest etmeyi başardılar.
Haftanın teknik direktörü: Ernesto Valverde (Athletic)
Her ne kadar geçen sezon başarısız olsa da Bielsa gibi bir hocadan takımı devralmak kolay değildir. Valverde, Bielsa'nın yokluğunu aratmakla kalmayıp üstüne bile koymayı başardı. Bask ekibi 3-1 önde olmasına rağmen oyun tıkandığında ise iki değişiklik yaptı, oyuna aldığı iki isim de ağları havalandırdı.
Haftanın Kare Ası
Ronaldo'nun rövaşatası | Roberto'nun kurtarışı (Real Madrid-Granada): Santiago Bernabeu'da ilk yarının uzatmaları oynanırken sağdan içeri kesilen topa vurmak için Ronaldo'nun rövaşataya kalkmasıyla 80.000 kişi ayağa kalktı. Portekizli çok da güzel vurdu ama Roberto, muhteşem yer tutmasının da avantajıyla en az şut kadar güzel bir kurtarışa imza attı.
Keylor Navas: (Levante): Geçen hafta Barcelona'ya dur diyen Navas, bu hafta da Ramon Sanchez Pijzuan'da kalesine etten duvar ördü. Maçı izlemeyen biri "Bu iki golü kim yedi?" diye sorabilir ama Navas yerine başka bir kaleci olsa Sevilla daha 60'larda 5'inci golü bulabilirdi.
Aritz Aduriz (Athletic Club): La Liga'da kalabalık bir grup olan 'istikrarsız santrforlar' arasında bulunan Aduriz, adeta patladı. Yaklaşık 1 aydır beklenen performansın çok uzağındaydı ama Osasuna karşısında 2 gol atıp 2 de asist yaparak inanılmaz oynadı.
Coke'nin golü (Sevilla): Sevilla belki kaybetti ama Coke'nin inanılmaz golü onları biraz olsun sevindirdi. Savunmacı, sağ çaprazdan ceza sahasına girerken Navas'ın öde olduğunu gördü ve yıllar önce Cantona'nın United formasıyla Sunderland'e attığı golün karbon kopyasını kaydetti.