1. Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı

1. Ülkesel Tohumculuk Çalıştayında konuşan Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, 2011 yılı itibari ile ithal edilen tohumluk miktarının 36 bin ton, parasal değerinin ise 178 milyon doları olduğunu söyledi.

TSÜAB

tarafından düzenlenen 1.Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı, Rixos Lares Otel'de başladı. Yerli ve yabancı birçok konuğun katıldığı toplantıda tohumculuğun geleceğine ait stratejiler tartışıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, tarım sektörünün övgüye layık olduğunu belirterek kat edilmesi gereken çok yol olduğunu, bu yolda

çıkan bazı engellerin de bulunduğunu belirtti. İki gün devam edecek Tohumculuk Çalıştayında tohumculuk konusunda

çıkan sorunlarla ilgili değerlendirme yapılıp çare arayacaklarını kaydeden Gençer, "Türkiye bir tarım ülkesidir. Ürettiği tarımsal ürünlerle bir taraftan ülke içi talebi karşılarken bir taraftan da her geçen gün artan ihracatı ile uluslar arası pazarlara açılmaktadır. Bu sürecin garantisinin üretimdeki verimlilik ve miktarını belirleyen en önemli gelirlerden birisi hatta başta gelen ise tohumdur" dedi.

Türkiye'nin uzun yıllar ithalat yolu ile tedarik ettiği tohumlukların bazı türlerini artık ihraç eder bir aşamaya geldiğini ifade eden Gençer, şunları söyledi: "2011 yılı itibari ile ithal edilen tohumluk miktarı 36 bin ton, parasal değeri 178 milyon ABD dolarıdır"

Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı'nın artık geleneksel hale getirilerek yılda bir defa düzenleneceğini kaydeden Gençer, gelecek beş yıl sonunda hedefin bir milyon ton sertifikalı tohumluk ve 250 milyon dolarlık bir ihracat olduğunu anlattı.

Çalıştay'da bir konuşma yapan Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da günümüzde bir milyar insanın açlık çektiğini ve 1.2 milyar insanın ise yetersiz beslendiğini belirtti. Dünya ülkelerinin artık kendi tarım alanları ile yetinmediğini ifade eden Müsteşar Mirmahmutoğulları, şöyle konuştu:

"Yurt dışında artık tarım alanları bol olan ülkelerden tarım alanlarını satın alıyorlar, kiralıyorlar. Bütün mesele toplumun gıda güvenliğini güvence altına alabilmek için. Çünkü her geçen gün tarım alanları daralıyor. Dünyanın her yerinde nüfus ve endüstri artıyor, alan daralıyor. Çok önemli neden, tüketim alışkanlıkları değişiyor"

Tüketim alışkanlıklarının bazı tarımsal ürünlerde talep fazlalıklarına neden olduğuna değinen Mirmahmutoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: "Talep fazlalıkları da dengeleri sarsıyor. Mesela Uzak doğu Asya ülkeleri pirinçten buğdaya doğru bir geçiş yapıyor şu anda. Bu buğday arzını ciddi şekilde etkiliyor. Fosil kaynaklı enerjinin azalıyor olması dünyayı alternatif enerji alanlarına yöneltiyor ve burada da bioenerji önem arz ediyor. Gıdada dışa bağımlı olan ithalat yapan ülkelerin gıda sepetindeki harcamalarının artıyor. Bunların hepsi gösteriyor ki yapay büyüme artık mümkün değil."

Dünyada bir taraftan enerji ve su arzını ve pazarını ele geçirme mücadelesi devam ederken bir taraftan da tohum arzını ve tohum pazarını ele geçirme ve etkinliği sağlama mücadelesinin acımasızca devam ettiğinii belirten Mirmahmutoğulları, şöyle konuştu: "Korkunç kaynaklar ayrılıyor buna. Kendi üretimini devam ettiremeyen, genetiği değiştirilmiş ürünler oluşuyor. Bu durumda sizin gıda güvenliğini garanti altına alabilmeniz için ülkenizin üretim kaynaklarını rasyonel kullanmanızı bir daha zorunlu kılıyor. Bu nedenle de göreve geldiğimizde kendi gen kaynaklarımızı belirlemeye çalıştık, hala da belirliyoruz"

Dünyanın 3 büyük tohum gen bankasından bir tanesi ve en modern olanının Türkiye'de bulunduğunu ifade eden Mirmahmutoğulları, şu an 86 bin çeşit tohumun gen bankasında muhafaza edildiğini belirtti. Açılış konuşmalarının ardından çalıştaya katılan yabancı misafirlere plaket verildi. - ANTALYA