3. Arap-Türk Bankacılık Forumu - Son Dakika
Güncel

3. Arap-Türk Bankacılık Forumu

Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Keser: "Bütün bankalar muhakkak KOBİ’lere önem vermeli. Bu sayede KOBİ’ler faaliyetlerini geliştirebilecek" Ürdün Al İsraa İslami Finans ve Yatırım Üst Yöneticisi Moheisen: "İslami bankacılık, başka sitemi ortadan kaldırmak için değil, kendi metotunu ortaya koymak.

14.03.2014 13:15

Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Ayhan Keser, KOBİ'lerin, ithalat ve ihracatta yüzde 60'ın üzerinde bir orana sahip bulunduğunu belirterek, "Bunun için bütün bankalar muhakkak KOBİ'lere önem vermeli. Bu sayede KOBİ'ler faaliyetlerini geliştirebilecek" dedi.

Keser, Arap Bankalar Birliği ve Türkiye Bankalar Birliği iş birliğinde düzenlenen "3. Arap-Türk Bankacılık Forumu" 2. gününde, moderatörlüğünü Libya Ticaret ve Kalkınma Bankası Başkanı Jamal Abdulmalak'ın yaptığı "Arap ülkeleri-Türkiye Uzmanlık ve Deneyimlerinin Mübadelesi" panelinde konuştu.

Toplamda bütün kurum ve kuruluşların yüzde 90'ının, 40 milyar TL cironun altında KOBİ olduğunu ve işgücünün yüzde 70'ten fazlasına da KOBİ'lerin istihdamda bulunduğunu dile getiren Keser, KOBİ'lerin ülke ekonomisi içerisinde yüzde 65 civarında payları olduğunu belirtti.

KOBİ'lerin, ithalat ve ihracatta da yine yüzde 60'ın üzerinde bir orana sahip bulunduğunu kaydeden Keser, "Onun için bütün bankalar muhakkak KOBİ'lere önem vermeli. Bu sayede KOBİ'ler faaliyetlerini geliştirebilecekler. KOBİ'ler, finansman ihtiyacının zor olması, fona ulaşamama ve yeterince teminat gösterememelerinden dolayı bugüne kadar yeterince finansmana erişememişler. Onun için katılım bankaları KOBİ'lere büyük önem veriyor. KOBİ'lere yönelik ürün ve hizmetler geliştirdik. Böylesine iş modelleri günümüzde bundan böyle varlık gelişimini sağlayacak ve Türkiye'de KOBİ'lerin ön plana çıkmasına olanak tanıyacaktır" diye konuştu.

Türkiye'nin yatırım açısından çok önemli bir ülke olduğunu ifade eden Keser, ülkenin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinden artan düzeyde yatırım çektiğini ve orta düzeyde ve uzun vadede Türkiye'de yatırım ortamının son derece elverişli olduğunu vurguladı.

Keser, Türkiye'nin demografik yapısının çok genç olduğunu dile getirerek, Türkiye'nin 13. en cazip doğrudan yabancı yatırım yapılacak ülke olarak gösterildiğini söyledi.

Türkiye'nin MENA bölgesiyle ticaretinin büyümesinin cazip olduğunu belirten Keser, bölgeye olan toplam ithalat ve ihracatın arttığını ve bu bölgenin Türkiye'nin ithalat ve ihracatı içerisindeki payı giderek artacağı için, bankaların da giderek önem kazanacağı değerlendirmesini yaptı.

Katılım bankalarının ekonomi içerisinde çok önemli bir yere sahip olduğuna işaret eden Keser, "Bankalar daha da büyüyecektir. Katılım bankalarının Arap bankalarıyla olan işbirliği bu bağlamda çok önemli. Kültürümüz, tarihimiz ortak, onun için önümüzdeki dönemlerde iş birliğimiz açısından yapmamız gereken pek çok şey var. Bilgi alışverişinin, deneyim paylaşımının bölgedeki bankalarla çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Biz elimizden geldiğince bütün girişimlere destek olmaya çalışacağız."

Ürdün Al İsraa İslami Finans ve Yatırım Üst Yöneticisi Dr. Fouad Moheisen de İslam bankacılığının 40 yıllık geçmişe sahip olduğunu belirterek, sistemin 1970'lerden sonra yıldızının parlamaya başladığını ve araştırmaya açık, hakkında konferanslar düzenlenen bir mesele halini aldığını ifade etti.

Moheisen, Arap ülkeleriyle Türkiye arasındaki en önemli iş alanlarının neler olduğunu ve gelecekte bu konuda neler yapılabileceği konusunda, şunları kaydetti:

"Arap Bankalar Birliği, kuruluşundan itibaren tüm bankacılık sektörüyle ilgili verileri toplamış ve İslami bankacılıkla ilgili özel konferanslar tertip etmiştir. Bu konuya Arap Bankalar Birliği halen büyük önem atfetmektedir. İslami Bankacılık aslında sadece geleneksel birtakım özelliklere sahip bir sistemdi, son yıllarda farklı bir yapıya bürünmeye başladı. Yeni bir kadro ve farklı bakış açılarıyla birlikte daha büyük mali işlerin yapıldığı bir yapı haline geldi. Bu deneyim, başarılarıyla daha ilerleyeceği konusunda umut vadediyor."

Batı dünyasının da İslami bankacılığa kayıtsız kalmadığına dikkati çeken Moheisen, İslami bankacılığın başka sistemi ortadan kaldırmak için değil, kendi metodunu ortaya koymak için geldiğini söyledi.

Moheisen, karma ekonominin olduğu bir yerde sistemlerin birbirini tamamlayıcı özelliklere sahip olması gerektiğini dile getirerek, "İslami bankacılığın amacı kendi müşterilerimize uygun metotla bankacılık hizmeti sunmaktır. Olanaklar aslında sınırsız. Önümüzde çok büyük bir alan var. Türkiye'de Albaraka grubu, İslami bankacılık sektöründe öncü rol oynamaktadır. Geçen yıl yine murabaha sisteminde bir yapıya geçtiler aslında 1910'lu yıllardan beri uygulanan bir şeydi bu yeni değildi. Arap ülkeleri ve Türkiye arasında iş birliği bu şekilde giderek artmaya başladı. Özellikle İslami bankacılığın ve İslami kuralların ve kriterlerin dikkate alındığı sistem, Türk halkı tarafından da kabul görmeye başladı" değerlendirmesini yaptı.

"Türkiye, bir kapı niteliğinde…"

Moheisen, Türkiye'nin Arap coğrafyasının bir uzantısı, bir kapı niteliğinde olduğunu ve tarihi bağlamda da çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.

"Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı" Türkiye'nin, sadece turizm ve ticaretle değil, mali anlamda da İslam coğrafyasında önemli bir rol oynadığını kaydeden Moheisen, şöyle devam etti:

"Türkiye, artık İslami finansalda önemli destinasyonlardan birisi haline geldi. Coğrafi konumu ve avantajlarıyla birlikte yatırımların çekildiği ve ilginin arttığı bir yer oldu. Türkiye, bir köprü rolü oynuyor. Ayrıca üretici ve tüketici ülkeler arasında önemli bir koridor görevi görüyor. Arap ülkeleri, Türkiye ile iş birliğini geliştirme konusunda ortak arzuya sahip. Bu zamana kadar toplantılarımızda 'Türkiye ile işbirliği yapmayalım' diyen birine rastlamadım. Bunun pek çok coğrafi nedeni var, ortak paydalarımız çok fazla. Türkiye'deki ekonomik olanaklar cesaret verici. Şüphesiz böylesine önemli bir pazarın olduğu yerde Türkiye ile iş birliği yapmak çok önemli. Türkiye ekonomik anlamda bir şahlanma dönemi yaşıyor diyebiliriz. Bunu iyi okuyarak fırsata dönüştürmemiz lazım. İslami bankacılık alanında bir rekabet oluşması anlamında da çok önemli."

Türkiye'nin ekonomik verilerine bakıldığında, bir cazibe merkezi haline geldiğinin görüldüğünü belirten Moheisen, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkinin gerçek bir sınav niteliğinde olduğunu ve bu ilişkinin önemini bildiklerini dile getirdi.

Moheisen, bu ilişkilerin devam edeceği görüşünde olduklarını belirterek, "Bankalararası mevduatlar ve ikili ticaretler-dış ticaretlerin finansmanı konusunda da iş birliği yapılabilir.  Daha çok iş birliği yaparak ülkelerimizin ekonomik seviyesini daha yukarı çekmeliyiz" ifadelerini kullandı.

Bank Asya Finansal Kurumlar Müdür Yardımcısı Cenk Karacaoğlu ise eskiden ticarette hep AB'ye öncelik verildiğini ancak artık MENA bölgesi ve Asya başta olmak üzere yeni ortaklıklar kurulmaya başladığını belirtti.

Ticaret hacminin bu bölgelerde artırılmasından dolayı memnuniyet duyduklarını dile getiren Karacaoğlu, siyasilerin ve yatırımcıların bu konudaki çalışmalarının öneminin büyük olduğunu söyledi.

Karacaoğlu, "Bankacılar olarak çok daha fazla üründen ve hizmetten bahsedebilmeliyiz. Aktifler olarak  İslami bankacılıkta en büyük aktif Amerikan bankaları ve İngiliz bankalarında bulunuyor. Çünkü daha fazla iş yapıyorlar" dedi.

Gelecekte bu toplantılara daha çok kişinin katılması temennisinde bulunan Karacaoğlu, bunun daha çok toplantı yapılmasıyla mümkün olabileceğini sözlerine ekledi. - İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 3. Arap-Türk Bankacılık Forumu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement