Devrindeki Mimari Tekniğin Son Noktası

Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Hacıoğlu Edirne'deki Selimiye ve Eski caminin de aralarında bulunduğu "altın üçgen"in, diğer eseri Üç Şerefeli Cami'nin, Osmanlı mimarisinde revaklı avlunun ilk kez denendiği yapı olarak mimarideki yerini aldığını söyledi.

Caminin, bir minareden çıkan üç kişinin birbirini görmeden şerefelere erişmesi sağlayan tekniğiyle büyük hayranlık kazandığını ifade eden Hacıoğlu, şöyle konuştu:

"Rivayete göre, II. Murat, dönemin ünlü mimarlarından Müslihiddin Ağa'dan bayram namazını resmeden bir cami yapmasını ister. 1437 yılında Müslihiddin Ağa'nın temellerini attığı iki rekat bayram namazını temsilen iki sütun üzerinde yükselen ve dokuz tekbiri temsilen de 9 kubbeden oluşan cami 10 yılda tamamlandı. Selçuklu etkisindeki çok kubbeli cami mimarisinin, Üç Şerefeli Cami'de denenen tek kubbeli cami örneğiyle aşıldığı, böylelikle Osmanlı mimarisinde yeni bir akım meydana geldiği biliniyor. Caminin ortasında bulunan büyük kubbe, ikisi serbest, dört tanesi duvarlar içinde bulunan 6 payeyle taşınıyor."

Hacıoğlu, caminin ana kubbesinin, yan kısımlarındaki 9 ayrı kubbeyle desteklendiğini belirtti. Kubbeli ve revaklı harem avlusunun ilk kez uygulandığı caminin avlusunda 4 minare olduğunu dile getiren Hacıoğlu, şöyle devam etti:

"Minareler, burgu, baklavalı, şişhaneli, çubuklu motifleriyle de dikkati çekiyor. Külahıyla 76 metre yüksekliğinde olan ve 203 basamağıyla camiye adını veren üç şerefeli minare, tekniği açısından ilk olma özelliği taşıyor. Baklava desenli doğu yönündeki iki şerefeli minare Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Bu minarenin şerefelerine de iki ayrı yoldan çıkılmaktadır. Revak kubbelerindeki özgün kalem işleri de Osmanlı mimarisindeki en özgün kalem işleri olarak geleceğe taşınıyor."

Hacıoğlu, Üç Şerefeli Cami'nin, inanç turizmi açısından en çok ziyaret edilen camilerden biri olduğunu kaydetti.