MAZLUMDER, Sınırdaki İhlalleri Açıkladı - Son Dakika
Güncel

MAZLUMDER, Sınırdaki İhlalleri Açıkladı

MAZLUMDER, Sınırdaki İhlalleri Açıkladı

MAZLUMDER, IŞİD'in saldırısı üzerine Kobani'den gelenlere yönelik gözlemlerini ve yetkililerin sınırdaki tutumlarını bir ön raporla açıkladı.

29.09.2014 11:37
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi, Suruç- Kobani sınır hattında yaptıkları çalışmaları ve sığınmacıların durumuna yönelik hazırladıkları ön izleme raporunu kamuoyu ile paylaştı. Dernek adına açıklamayı yapan şube başkanı Meral Dervişoğlu, "Son üç yıldır Suriye de yaşanan insanlık dışı çatışma ve savaş bugün itibariyle artık insanlıktan çıkmış barbar IŞİD terör örgütü, Kobani'yi de işgal etmek isteyerek mazlum Kürt halkını da yurtlarından sürmüştür. Topraklarını terk etmek zorunda kalan Kobani halkı sınıra perşembe günü yani 18 Eylülde yığılmaya başlamış iki gün sınırda bekletilmiştir. Kobanili halk, iki gün yerlerde yattıklarını, geçmelerine izin verilmediğini söylüyorlardı. Cuma günü geçişlere izin verilmesiyle Suruç'a çok yoğun bir göç dalgası başlamıştır. 20 Eylül cumartesi günü MAZLUMDER Şanlıurfa şubesi yönetimi olarak Kobani sınırına bir heyet olarak gittik; hem yaşanan göçü ve zulmü görmek istedik hem de bir miktar gıda ve su ihtiyaçlarını karşıladık. O gün gördüğümüz manzara içler acısıydı." dedi.

DERVİŞOĞLU: YETKİLİLER ÖNLEM ALMININ DIŞINDA YOKTU

Dervişoğlu, Kobani-Suruç sınır hattına ilişkin gözlemlerini şöyle aktardı: "Kobani halkı, hem açlık hem de 40 dereceye varan sıcağın altında perişan bir haldeydi. Onları yönlendirebilecek yetkililer ortada yoktu. Şaşkın haldeydiler. Yetkililer onları karşılamak, yönlendirmek yerine sadece güvenlik boyutuyla ilgileniyorlardı. Sadece 10 kilometre mesafedeki Suruç'a gitmeleri için bile imkanı olmayanlar vardı ve bu durumu fırsat bilen bazı kişiler bu 10 kilometrelik mesafe için yüksek paralar istiyordu. Suruç merkeze akşama doğru geri döndük. Parklar, camiler, sokaklar, boş alanlar sığınmacılarla doluydu. Kimi Suruç ve diğer kentlerdeki akrabalarının yanına gitmiş diğerleri şaşkın halde bekleşmekteydiler. Bitkindiler. Uzattığımız suyu dahi almak için çok yavaş ve çekingendiler.

'ERKEKLER TEKRAR SAVAŞMAYA GİDİYORDU'

Kimi guruplar çoğunluğu kadın ve çocuk yerlerde guruplar halinde bekliyordu, kimi guruplar ise kimler tarafından yollandığını anlayamadığımız kamyonetlere ite kaka sıkışık bir halde alınıp götürülüyordu. Bir yandan da çoğu özel araçlarla gelen akrabaları tarafından götürülüyordu. Diğer bir kesim de tel örgülerin hemen yanında çoğu ayakta bekleyen askerlerle konuşarak geri dönmeleri için ikna etmeye çalışıyordu. Bunlar sınırdan kadınları, yaşlıları ve çocuklarını geçirdikten sonra Kobani'ye dönmek isteyen erkeklerdi. O gün geçişlere kısmi olarak da olsa izin veriliyordu. Daha sonraları bu dönüşler de yasaklandı.

'BİNLERCE İNSANIN NEREYE GİDECEĞİ BELLİ DEĞİLDİ'

Diğer bir kesim zaten yüzlerindeki acıdan yorgun, aç ve susuz oldukları anlaşılıyor ve bir o kadar da çaresizlik vardı yüzlerindeki ifadelerde. Sadece sınırdan uzaklaşmak istiyorlardı. Binlercesinin nereye gideceği belirsizdi. Diğer gün gruplara ayrılarak hem sınır hattının giriş yapılan noktalarında hem de Suruç merkezde gözlemlerde bulunduk. Suruçlular büyük özveride bulunarak onları evlerinde konuk ediyorlar, evleri dolanlar ise sokakta kalanlar için koşuşturuyorlardı. Suruç'taki Yatılı Bölge Okulu binasına gittik. Bina dolmuş, kimi aileler de okul bahçesinde kurulmakta olan çadırlara yerleşmeyi bekliyorlardı.

'İKİ GÜN BOYUNCA SUYUN DAHİ ULAŞMADIĞI SIĞINMACILAR VARDI'

Gurup halinde iki gün boyunca saatlerce kalmamıza rağmen sınırda hiçbir yiyecek yardımına rastlamadık. Yine geçişlerin yapıldığı sınırdaki bazı köylerde ise hiçbir yardımın yanı sıra su dağıtımı bile yoktu. Buradaki insanlara elimizde kalan su ve yiyecekleri dağıttık. Sayıları 100'ü bulan bu sığınmacıların durumu içler acısıydı. Kimi akrabasını bekliyordu, kimi merkeze gitmek için bir araç bulmaya çalışıyordu. Bu durumu fırsata çevirmek isteyen bazı araç sahipleri ise sadece 5 kilometrelik mesafe için sığınmacılardan fahiş ücretler talep ediyordu. Kobani'den gelen sığınmacılarla yaptığımız görüşmelerde; hiç paralarının olmadığını, bu sebeple sınırdan gidemediklerini söylüyorlardı. Sınırın hemen yanındaki askerler de kim olduğumuzu söyledikten sonra onlar da buraya yardımın gelmediğini belirttiler. Askerlerin talebi üzerine birlikte götürdüğümüz yardım malzemelerini burada bıraktık. Yine MAZLUMDER gönüllülerinin yardımıyla bazı sığınmacıların ilçe merkezine ulaştırılmasını sağladık.

'ÇADIRLARA MÜDAHALE EDİLDİ'

Akşam karanlığı basmıştı. HDP'nin kurduğu çadırların yanına gittik, o gün dört çadır kurulmuştu. HDP Şanlıurfa Milletvekilleri İbrahim Ayhan ve İbrahim Binici de çadırların kurulduğu yerdeydiler. Üç çadırda içinde kadınlar ve çocuklar vardı. Bir çadırın önünde ise nöbet tutan yüzü maskeli gençler vardı. İlk gün çadır kurulduğunda müdahale olmuş, çadırlar kaldırılmıştı. İkinci gün tekrar çadırlar kurulmuştu. Ertesi gün HDP'li vekilleri ve Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak'ın da orada olduğu esnada tekrar polis -asker müdahalesiyle çadırlar kaldırıldı. Bir yandan gelen sığınmacıların içler acısı durumu bir yandan çadır müdahaleleri. Sınır halen diken üstündeydi ve HDP'li vekiller oturma eylemi yapmaya başlamıştı.

'GÖSTERİCİ-POLİS ÇATIŞMASI YARDIMLARA ENGEL'

Sığınmacıların geldiği günden itibaren Suruç'a çok yoğun bir şekilde asker ve polis sevkiyatı başladı ve halen devam ediyor. Caddeler, sokaklar, mahalleler güvenlik güçleri ile dolu. İlk asker-polis şiddeti, kurulan HDP çadırlarına müdahaleyle başladı. Halen her gün Suruç merkezde ve sınırda gerginlik aralıklarla devam etmektedir. Gerginlik, şiddet ve biber gazı hem gelen sığınmacıları hem de yardım örgütlerini son derece rehasız etmekte hem de birçok duyarlı kesimin yardım ve destek amaçlı gelişlerini engellemektedir. Son on gündür aynı olaylar devam etmektedir. Bir grup gönüllü üyelerimizle yönetimdeki arkadaşlarımız her gün Kobani sınırında hem insani yardım ulaşımı dağıtımında hem de yaşanan hak ihlallerini izlemektedir.

'SIĞINMACILAR KIŞ ENDİŞESİ TAŞIYOR'

Sığınmacıların sayıları iki yüz bin olarak ifade edilmekte, camiler, yatılı okullar, düğün salonları, taziye evleri, parklar dolmuş durumdadır. Çevre illerde akrabaları olanlar gitti ancak onun dışındakiler yüz bin nüfusu olan Suruç'ta nerdeyse iki kat fazla aç, perişan, yakınlarını kaybetmiş kadın ve çocuklardan ibaret olan mazlum Kürtler önümüz kış olduğu için hayli endişeli bekleyişini sürdürmektedir.

'MAYINLI ALAN CAN ALIYOR'

Sonuç olarak, Kobani'de son bir buçuk yıldır ambargonun olması, sınır geçişlerine izin verilmemesi, acil insani yardım ilaç ve ambulansların dahi girişlerine izin verilmemesi, oradaki halka ulaşımı engellemiştir. Sınırın bu tarafında ambulansların da bekletilmemesi acil yaralı vakalarında tedavilerin gecikmesine neden olmaktadır. 24 Eylül günü Mürşitpınar sınır kapısında olduğumuz gün mayın patlaması sonucu üç çocuk yaralanmış, 26 Eylül tarihi itibariyle de bu çocuklardan yedi yaşındaki Mazhar Mahmud hayatını kaybetmiştir. Sınır bölgesinin tel örgülerle beraber bin iki yüz kilometre alanı mayınlarla döşelidir. Son yıllarda mayınlı arazilerin varlığına dikkat çekmemize rağmen mevcut hükümet İsrail firmalarının temizlemesi dışında hiçbir girişimde bulunmamıştır. Bu sebeple geçişler esnasında sığınmacılar mayına basabilmekte, ölümler ve yaralanmalar meydana gelmektedir."

MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi Başkanı Meral Dervişoğlu, sınırdaki gözlemlerini ve sığınmacılara yönelik çalışmalarını sürdüreceklerini de aktardı.
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Güncel MAZLUMDER, Sınırdaki İhlalleri Açıkladı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement