Başbakan Erdoğan, Gündemdeki Konuları Değerlendirdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250.maddesinde yapılması düşünülen değişiklik ile ilgili, "Demek ki bu madde haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor ve adeta 'biz devlet içinde devletiz' havasına bu işi sokuyor.ve 'ben"...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde yapılması düşünülen değişiklik ile ilgili, "Demek ki bu madde haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor ve adeta 'biz devlet içinde devletiz' havasına bu işi sokuyor. ve 'ben devlet içinde ayrı bir gücüm, devletim. Ben cumhurbaşkanına varıncaya kadar hepsini istediğim anda buraya çağırırım... Bu da var ha!" dedi.
Başbakan Erdoğan, atv'de katıldığı canlı yayında, Ceza Muhakemesi Kanunu
(CMK) 250. maddesiyle görevli özel yetkili mahkemelerin durumuyla ilgili sorulan bir soru üzerine, öncelikle AK Parti iktidarı olarak yasama, yürütme ve yargı ile ilgili olarak kuvvetler ayrılığı anlayışına baştan beri çok önem verdiklerini söyledi.
Bu güçlerin birbirlerinin faaliyet alanlarına girmemeleri gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bunun da anayasada yer aldığını ifade etti.
Özel yetkili mahkemelerin, devlet güvenlik mahkemelerinin yerine ikame edildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu sürecin içerisinde en çok bunun tartışılmaya başlanmasının sebebi özellikle MİT Müsteşarımızın Başbakanlık'ın iznine tabi olmasına rağmen bazı gazetelerde çıkan haberler sebebiyle şüpheli sıfatıyla müsteşarın çağrılması üzerine başlayan bir süreç... Tabii bu gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım tarzı değildir. Burada yargı tamamıyla her şeyi bir kenara koyup, hatta yasayı bir kenara koymak suretiyle yürütme alanına da girme gibi bir adımı atmış oldu. Çünkü hangi şartlarda siz MİT Müsteşarını dinleyebilirsiniz, çağırabilirsiniz, bunlar belli. Ama burada MİT Müsteşarı ile ilgili şüpheli sıfatıyla, tanık olarak çağırmıyorsunuz, şüpheli sıfatıyla çağırdığınız zaman burada her şey alt üst oluyor. Bir defa devletin işleyişine burada bir çomak sokuluyor.
Olay bazı gazetelerde çıktığı gibi, 'yok Oslo'da şu olmuş, bu olmuş' bunlarsa bir defa benim müsteşarım, yanında giden arkadaşları, kimseye böyle bir taviz vermek, yazı vermek, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Orada konuşulanları eğer yazılı ifadeler, veyahut da bölücü terör örgütlerinin yayın organlarında çıkmış olan haberleri kalkıp da müsteşarıma yıkmaya kalkarsanız, onun üzerinden müsteşarımı yargılarsanız bunu bizim kabul etmemiz hiç mümkün değil. Çünkü onlar hayatlarını koyuyorlar bu işe. Benim MİT Müsteşarım kalkıp Ada'ya bile gittiği zaman yani bir şey için gidiyor. Terörle mücadelede acaba biz ne yapabiliriz, nereden terörle mücadele noktasında daha faydalı adımlar atabiliriz- Bu arkadaşlarımız bunun mücadelesini veriyor. Bu sadece Sayın Fidan döneminde değil. Ben ilk defa Emre Bey ile bu süreci başlattım. O da gitti, geldi. Emre Bey de yardımcısı konumundaki hanımefendi de bu süreci beraber yaşadılar."
-"Çizmeyi aşan olay..."-
Dünyanın her yerinde bunun böyle olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada da böyle olunca bu iyice çizmeyi aşan bir şey oldu. Eğer bir başbakan olarak direkt bana bağlı olan müsteşarıma ben sahip çıkmazsam, çünkü ona talimatı veren benim, ha eğer alacaksanız o zaman beni alın. Onu değil. Çünkü talimatı veren benim. Talimat verilen alınmaz. Bu tür yanlışlar yapılıyor. O zaman alacaksan beni al. Çünkü terörle mücadele ediyorum. Terörle mücadele ederken bütün enstrümanlarımı da kullanmak durumundayım. ve yargı kalkıp burada bu insanlara yardımcı olması gerekirken tam aksine çok daha farklı bir şeyle bizim elimiz, ayağımız durumunda olan, bu kadar önemli olan kurumları kalkıp bir endişeye, şüpheye sevk ederse bu insanlar yarın nasıl çalışacak- Bu insanlar birçok yere hayatlarını ortaya koyarak gidiyorlar. Ondan sonra siz çalıştıracak insan bulamazsınız. Hele hele bu kadar önemli noktada hiç bulamazsınız. Tabii bu ister istemez bizi demek ki bu madde haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor ve adeta 'biz devlet içinde devletiz' havasına bu işi sokuyor. ve 'ben devlet içinde ayrı bir gücüm, devletim. Ben cumhurbaşkanına varıncaya kadar hepsini istediğim anda buraya çağırırım... Bu da var ha!"
-"Darbelerle mücadele de asla sonlanmaz"-
Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı-" denilmesi üzerine, "Tabii, tabii. ya çağırır..." dedi. Erdoğan, "Yani öyle bir girişim olmadı da çağırır diyorsunuz yani-" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Tabii, tabii çağırır. Buradaki mesele nasıl yorumluyorsun, nasıl anlıyorsun... Çağırdım, oldu. Biz Ergenekon'du, Balyoz'du, çeteler, mafyalar, bütün bunlara karşı bu mücadeleyi verme gayretini gösterdik. Bu adımı biz attık. Bizim buradan geri atmamız zaten söz konusu değil. Nedir- Demek ki bu işin işleyişi üzerinde düşünmemiz lazım. Mesele bu. Yani bu işleyişin üzerinde düşünmek suretiyle bu tür yanlışların olmaması gerekir. Bu sadece MİT olayı değil. MİT'in dışında da. MİT'in dışında da bazı birimlerde aynı durumlar söz konusu olabilir veya herhangi bir vatandaşımız olabilir. Bu noktada atılması gereken bir adım var.
250. madde ceza hukukundaki büyük bir yetkisini adeta kendisinde toplamış. Böyle bir yapı var. ve bunu da istedikleri gibi değerlendiriyorlar. Bu çalışmalar bizim önümüze gelecek, geldikten sonra değerlendirmemizi yapacağız ve o değerlendirmeden sonra da inşallah bu adımı atacağız. ve tabii darbelerle mücadele de asla sonlanmaz."
-"Yargıya güven çok ciddi manada artmışken şimdi azalmaya başladı"-
Başbakan Erdoğan, "Gazetelerde yayınlanan taslağa göre bu davaların etkilenmemesi mümkün görünmüyor. Eğer o taslaklar doğruysa 28 Şubat soruşturması da Balyoz Davası da birinci dereceden etkilenecek gibi gözüküyor" denilmesi üzerine, "Bir defa bu propagandalara aldanmayalım. Bizim bir defa şu anda hedeflerimizde şu var; mesela tutuksuz yargılanabileceği halde maalesef tutuklu yargılanan insanlar var. Bu askerdir, bu gazetecidir, bu ne bileyim bir siyasidir, kim olursa olsun... Yani bu insanların tutuksuz yargılanmaları mümkünken niçin illa da bir tutuklu yargılanma yapılıyor- Bu süreci çok daha farklı bir şekilde yumuşatarak atlatmamız lazım. ve bunlar tabii ülkede yargıyı da zor duruma sokuyor. Yargı da aslında sıkıntıya giriyor. Yargıya güven çok ciddi manada artmışken şimdi azalmaya başladı. Bunları da görmemiz lazım" dedi.
(Sürecek)
Muhabir: Adem Kadam
Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA