CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" Mitingi… Özgür Özel: "9 Aydır Söylemedik Yalan Bırakmadılar. İddianame Çıkınca Sus Pus Oldular"

Son Güncelleme:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “9 aydır söylemedik yalan bırakmadılar. TRT'yi yandaş kanalları merkez medyayı her gün aynı yalanlara alet ettiler. İddianame çıkınca sus pus oldular. Diyorduk ya biz iddianameyi yargılanmak için değil bu yalanları yargılamak için bekliyoruz diye şimdi iddianamenin arkasından çekildiler. İddianame konuşan var mı? Şimdi sanki hiçbir şey yokmuş gibi yandaşlar başka konulara saptılar, kış uykusuna yattılar" dedi.

(İSTANBUL)- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "9 aydır söylemedik yalan bırakmadılar. TRT'yi yandaş kanalları merkez medyayı her gün aynı yalanlara alet ettiler. İddianame çıkınca sus pus oldular. Diyorduk ya biz iddianameyi yargılanmak için değil bu yalanları yargılamak için bekliyoruz diye şimdi iddianamenin arkasından çekildiler. İddianame konuşan var mı? Şimdi sanki hiçbir şey yokmuş gibi yandaşlar başka konulara saptılar, kış uykusuna yattılar" dedi.

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginin 77'ncisi İstanbul Kağıthane'de yapıldı. Merkez Meydanı'nda yapılan mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bütün engellemelere rağmen 19 Mart'tan bu yana direndiklerini, miting yapmaya devam ettiklerini söyledi. Özel, şöyle devam etti:

"'Millet sokağa çıkamaz artık' dediler. Aralık ayının sonunda bu meydanları doldurdunuz. Bugün için orası Kağıthane. Orada AK Parti var. AK Parti'nin kalesi orası dediler. Ama geldiniz ve gösterdiniz ki artık hiçbir yer kimsenin kalesi değildir. Kağıthane olsa olsa milletin kalesidir. İşte bu akşam Kağıthane'de tam 77'nci kez sokaktayız, meydandayız. Miting olmaz diyenler haklı. Miting yapmıyoruz. Eylemdeyiz. Eylemdeyiz. Ey Erdoğan saraydan çık bu meydanı gör. Bu meydanda olup da sende gör. Bu meydanda cesaret var. Bu meydanda haklılık var. Bu meydanda ahlaki üstünlük var. Bu meydanda psikolojik üstünlük var. Bu meydanda çoğunluk enerjisi var. Haklıların dayanışması mağdurların dayanışması var. Zalime sana dilenenler var bu meydanda. Bugün Kağıthane'de Haliç'in bereketli kıyısındayız. Bu ilçe bugüne kadar 9 kez belediye başkanı seçti. Bu ilçede 1989'da belediye seçimlerini Sosyal Demokrat Halkçı Parti'den rahmetli Mahmut Özdemir kazandı. 70'lerin sonunda Yerel Yönetimler Bakanı'ydı. 89'da burada belediye başkanı oldu. 91 milletvekili adaylığı için ayrıldı. Yerine Osman Söyler başkan seçildi. Belediye başkanlığının 3'üncü haftasında asfalt çalışmasının başında silindirin başında çalışan emekçinin yanına gitmiş onlarla sohbet ederken karşıdan gelen bir araç çarptı. Üç haftalık Osman başkanı kaybettik. O sene Mahmut başkanı da kaybettik ve 2 başkanımız peşi sıra hayatlarını kaybettiler. Kağıthane'de o gündür bugündür belediye başkanımız yok.

Ve biz bu Kağıthane'de gün oldu yüzde 1,5 oy aldık. Gün oldu yüzde 20 oy aldık. Geçen seçimlere kadar Kağıthane'de ciddi bir iddia koyamadık. Ama geçen seçimlerde Tonguç Çoban ile yüzde 35 oy aldık. Kazanamadık ama Tonguç başkanla birlikte Kağıthane bambaşka bir iddiaya kavuştu, Cumhuriyet Halk Partisi burada. Ancak bugün akşam Tonguç Başkan şu anda Vatan Emniyette görevi 39 ilçeye eşit hizmet gitmesini sağlamak olan belediyeyi CHP'li AKP'li diye ayırmayan kazanamadığımız ilçelere de büyükşehirin koordinasyonunu yapan hizmetini götüren ve gönüllere giren Tonguç başkan bugün maalesef Vatan Emniyet'te buradan geleceğin de belediye başkanına Tonguç başkanımıza yürekten bir dayanışma alkışı yollayalım. Ayrıca dün yapılan bir operasyonla Şile Belediye Meclis üyelerimiz halen daha Şile'yle uğraşıyorlar. Belediye meclis üyelerimiz gözaltına alındı. Arkadaşlarımızı yakından takip ediyoruz.

"Savcına güveniyorsan bütün duruşmalar canlı yayınlansın"

Artık bu operasyonların bir ardının arkasının kesilmesini bir an önce duruşma gününün gelmesini savcısına güvenenlerin savcısının arkasına geçmesini yaz boyunca iftiraları attırdılar. 9 aydır söylemedik yalan bırakmadılar. TRT'yi yandaş kanalları merkez medyayı her gün aynı yalanlara alet ettiler. İddianame çıkınca sus pus oldular. Diyorduk ya biz iddianameyi yargılanmak için değil, bu yalanları yargılamak için bekliyoruz diye şimdi iddianamenin arkasından çekildiler. İddianame konuşan var mı? Şimdi sanki hiçbir şey yokmuş gibi yandaşlar başka konulara saptılar, kış uykusuna yattılar. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Savcına güveniyorsan savcının arkasında durabiliyorsan o perişan iddianameye sahip çıkabiliyorsan 15 gizli tanıktan kalmış 7 gizli tanık her günde birisi çekileceğim diye adliyeye koşuyor. Diyor ki 'adımı gizleyecektiniz gizleyemediniz. Ben bunları kendim duymadım. Siz söylediniz. Ben gördüğümü değil sizden duyduğumu anlattım. Altına imzamı attım. Anlıyorum ki kul hakkına girdim. Hala tutuklu insanlar var. Utanıyorum. Çekilmek istiyorum.' Şimdi Erdoğan'a sesleniyorum: ya bu rezaletin arkasından tam çekil. AK toroslar çetesini dağıt. Arkadaşlarımızı gerçekten bağımsız yargıçlar tutuksuz yargılasın ya da arkasında duruyorsan kendine savcına güveniyorsan bütün duruşmalar canlı yayınlansın. Hodri meydan.

"Erdoğan yıllarca tutuksuz yargılandı, bir gün vatan emniyete götürülmedi"

Buradan Kağıthane'nin AK Parti'ye, MHP'ye oy veren ama vicdanı olan insanlarına sesleniyorum. Biz haksız olsak biz söylendiği yalanlara gerçekten o suçları işlemiş olsak biz bu iddianame canlı okunsun, duruşma canlı yapılsın, sorular sorulsun, cevaplar verilsin der miyiz? Bakın Sayın Bahçeli'yi de vaktiyle yanılttılar. O da düşündü ki sağlam bir iddianame gerçekten işlenmiş suçlar var. Dedi ki canlı yayın doğru karar. Erdoğan da o zamanlar münasiptir dedi. Şimdi iddianame çıktı. Boş bir peçete gibi tel tel döküldü peçete torbası gibi. Şimdi diyoruz ki canlı yayın olsun. Red oyu kullanıyorlar. Madem iddianamenin arkasında duramıyorsunuz o zaman arkadaşlarımızı bırakın İnan görevinin başına dönsün. Ekrem başkan görevinin başına dönsün. 16 belediye başkanımız görevinin başına dönsün. Adana Zeydanı'na kavuşsun. Ceyhan Seyhan başkanlarına kavuşsun. Antalya'da Muhittin Böcek hastalıkla boğuşuyor. Sağlığına kavuşsun. Milletin dedikleri belediyelerini yönetsin, yargılama tutuksuz yapılsın. Erdoğan yıllarca tutuksuz yargılandı. Bir gün eve polis gitmedi. Bir gün vatan emniyete götürülmedi. Bir gün koluna girip de fotoğraf verilmedi. Bir gün cezaevinde tutuklu yargılanmadı. Kendine yapılmayan zulmü arkadaşlarımıza yapana açıkça söylüyorum. Artık yeter. Artık yeter. Rakibinden korkma. Cesaretin varsa çık karşımıza.

Biraz önce Özgür başkan Ekrem Başkan'ın mektubunda anlattı. Orada duyan var, duymayan var. Bu meydanın şahitliği var. Ben kendi altını çizdiğim birkaç tane hizmeti buradan ifade Ekrem başkan seçildiği günden beri buranın ilçe belediyesi bizde değil demedi. Burası ilçede 8 bin 222 çocuğun sütünü her gün İBB dağıtıyor. Her ay 1 milyon litreden fazla süt çocukların sağlığı için evlere dağıtılıyor. Bu ilçede 8 bin 117 annenin cebinde anne kartı var. Kreşlerimiz her sabah kapılarını yoksulların çocuklarına açıyor. Kağıthane hak ettiği yatırımı 2019'dan sonra aldı. Yıldız, Mecidiyeköy, Mahmutbey metro hattı, Cendere Yaşam Vadisi, Kağıthane Meydanı, spor tesisleri, parklar, bölgesel istihdam ofisi açıldı. İSKİ bu ilçeye 3,5 milyar liralık altyapı yatırımı yaptı.

"Mücadeleye, meydanlara, direnmeye davet ediyorum"

TÜRK-İŞ, açlık sınırını ve yoksulluk sınırını ilan ediyor. Türkiye'de açlık sınırı 30 bin lira, yoksulluk sınırı 98 bin lira. Bu meydanda 98 bin liradan evine daha fazla gelir girenler bir el kaldırsın. Şimdi asgari ücret ve hemen üzerinde geliri olanlara el kaldırsın. Peki en düşük emekli maaşını alanlara el kaldırsın. Şimdi burada DİSK'e bağlı Emekli-Sen Fatih Şubesi gelmiş. Diyorlar ki 'dilenci değil emekliyiz', bu pankartı taşıyanlar Türkiye'nin dört bir tarafındaki emekliler ömürleri boyunca eller nasırlı gözlerinin nurunu akıttılar, dirsek çürüttüler, çalıştılar ve devlet dedi ki; 'artık çalışmana gerek yok. Ben sana bakacağım' dedi. 'Çalışanlar çalışacak ve biz emeklimize bakacağız' dedi. Emekli oldular. Şimdi 16 bin 700 lirayla geçineceksin diyorlar. Eve kira verse aç kalacak, karnını doyursa sokakta kalacak bir haksız düzen var. Bu iktidar geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Şimdi en düşük emekli maaşı asgari ücretin altında hatta açlık sınırının bile yarısında öyle ya. 30 bin lira açlık sınırı 16 bin 700 lira emekli maaşı.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak birincisi en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşit olmasını ikincisi asgari ücretin hiç değilse insanca yaşama sınırını yakalayamasa da açlık sınırından uzaklaşıp hiç değilse iki iki asgari ücretin yoksulluk sınırına biraz yaklaşmasını savunduğumuzdan en az 39 bin lira bir asgari ücret olmasını bunun için de küçük esnafa 10 bin 400 lira SGK prim desteği yapılmasını yani alan 39 bin lira alırken verene yükün 10 bin lira hafifletilmesini savunduk. Bu yapıcı önerimizi Meclis'e sunduk. Bizi duymadılar, dinlemediler. İşveren desteğini bin 200 lira yaptılar. Asgari ücreti maalesef 28 bin lira olarak ilan ettiler ve asgari ücretlileri sefalete, asgari ücretlileri açlığa, yoksulluğa mahkum ettiler. Buradan bütün sendikalara, sendikalı sendikasız bütün işçilere, bütün emeklilere sesleniyorum. Evde oturarak bu hükümet laf dinlemez, evde oturarak hak alınamaz, evde oturarak bunlardan kurtulunamaz. Hepinizi mücadeleye davet ediyorum, meydanlara davet ediyorum, direnmeye davet ediyorum.

"Tek adamın çoklu makam bozukluğu var, Cumhurbaşkanı mı? Parti Başkanı mı?"

Biliyorsunuz memlekette çok önemli bir sıkıntı var. Büyük bir krizin içindeyiz. Ekonomik kriz var. Hukukta, adalette kriz var. Gelirde kriz var. Vergide kriz var. Sokakta, pazarda her yerde kriz var. Kriz milletin canına artık tak etti. Bu krizin zaten adı üstünde, tek adam krizi. Milletin canına tak eden şey tek adam krizi. ve bu tek adamın bir rahatsızlığı var. Tek adamın çoklu makam bozukluğu var. Çoklu makam bozukluğu hastalığına yakalanmış durumda. Cumhurbaşkanı mı? Parti başkanı mı? Sabahleyin aynı kalemle vali atıyor. Öğleden sonra il başkanı. Sabahleyin aynı kalemle kaymakam atıyor. Öğleden sonra ilçe başkanı. Gidiyor üniversitenin hocaları yerine rektöre de o karar veriyor. Kendi merkez yürütme kuruluna da o karar veriyor. Savcı desen ta kendisi, hakim desen ta kendisi. Ne valinin hükmü var, ne bakanın yetkisi, çoklu makam yetmezliğinden Erdoğan'ın yaşattığı kriz memlekete tek adam krizi. Şimdi onunla mücadele eden meydanların çoklu krizlere karşı hep birlikte mücadele etme, hep birlikte başarma, hep birlikte kazanma sorumluluğu var. Şunu bilmeliyiz ki bu meydan böyle dolu olursa bu sıfır derece sıcaklıkta, kışın ortasında, aralığın sonunda bu meydanda bu enerji olursa karşınızda ne Erdoğan durabilir, ne bir başkası. Hep birlikte başaracağız."

(Sürecek)

Kaynak: ANKA