AK Parti'li Çelik (2/son): 27 Ağustos, Gül'ün Gelmesiyle Değil, Erdoğan'ın Gitmesiyle İlgili

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 27 Ağustos'ta yapılacak olan AK Parti Olağanüstü Kongre tarihinin, Gül'ün gelmesiyle değil, Erdoğan'ın gitmesiyle ilgili olduğunu söyledi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çelik, Abdullah Gül'ün AK Parti'ye dönmesinden daha doğal bir şey olamayacağına dikkat çekerek, "Gül, bu partinin kurucusudur. Gül ile Başbakan arasında birileri çatışma bekleyebilir, onların da hevesleri kursağında kalacak. Başbakan Erdoğan ile mevcut Cumhurbaşkanı Gül, birbirlerinin rakibi, alternatifi değildir. Konumlar önemli değil. Gül, partiye dönmek istediğinde başımızın üzerinde yeri var. Biz onu hasretle kucaklamaya, bağrımıza bir kez daha parti çatısı altında basmaya hazırız" dedi.

Çelik, 27 Ağustos'ta yapılacak olan AK Parti Olağanüstü Kongre tarihinin Gül'ün görev süresi dolmadan bir gün önce olduğunun anımsatılması üzerine, "Bu tarih, Gül'ün gelmesiyle ilgili değil, Erdoğan'ın gitmesiyle ilgilidir. Başbakan, genel başkanlığı ve başbakanlığı bitmeden bu kongreyi yapacağız" ifadelerini kullandı.

Kamuoyu anketlerini yapan firmaların yanıldığı kanaatinde olmadığını dile getiren Çelik, "Sandıklar açıklamadan yapılan bir öngörüdür. 52 olabilir, 53,54 olabilir. Bu çok önemli bir mesele değil. Biz bunun üzerinde durmuyoruz. Mühim olan bu seçimin bir galibi vardır. Berabere biten seçim de olamamıştır. Yüzde 52 bizim için tatmin edici midir? Biz milletimizin bizim için biçtiği orana şapka çıkarır, teşekkür ederiz" dedi.

-"SEÇMENİN SANDIĞA KÜSMESİ İHTİMALİ YOK"-

Çelik, bir gazetecinin, "30 Mart'ta yüzde 90 olan seçime katılım oranı yüzde 73'e düşmüş gözüküyor. Seçmenin sandığa küsmesi ihtimali var mı?" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Öyle bir ihtimal yok. Mahalli seçimler çok faktörlü ve aktörlü seçimlerdir; fakat cumhurbaşkanlığı seçimi tek faktörlü ve tek aktörlü seçimdir. Büyükşehir belediye başkanı olacak zat, A ilinde seçmeni teşvik eder. İlçe belediye başkanı ayrıca eder, muhtar ayrıca eder. Bir akrabanız, dostunuz muhtar adayı olmuştur, sizi ısrarlı şekilde sandığa davet eder. "Ben sadece sana oy vermek için geldim, diğerlerine oy vermeden gideceğim' falan demez insanlar. Mühim olan oraya kadar gitmektir. Bizim de oy oranlarımız, muhalefetin de oy oranları genellikle mahalli seçimlerde genel seçim kadar yüksek olmaz. Referandumlarda da böyledir. Son referanduma bakarsanız, genel seçimdeki gibi bir katılım olmaz, olmamıştır. Yüzde 74'e yakın bir katılım oranı Avrupa standartlarının çok üstünde bir orandır. Bir de genellikle yenilenler, bir de şurdan bakalım derler. Biz yüzde 35 oy almıştık. Birileri, "Genel seçime katılma şu kadardır, siz genel seçmenin yüzde 25'i aldınız, yüzde 75'i size karşıdır' dedi. Peki iyi de bizim muhalifimiz olan yüzde 19'la Meclis'e giren CHP'ye bakarsanız, genel seçimde 2002'de yüzde 12'ye tekabül ediyordu. Yüzde 88'i onlara karşıdır diye niye demiyorsun? Tony Blair, ezici çoğunlukla iktidara geldiğinde katılım oranı yüzde 59'du. Yüzde 59'un yüzde 40'ını aldı. Bu yüzde 23'e tekabül eder. Hiç kimse yüzde 77 Tony Blair'e karşı demedi. Sandığa gitmeyen insan, "Benim bu konuda söyleyecek sözüm yok' diye hesap yapar. Ha, gerçekten bir protest oy mudur, bu incelenebilir ama bugünkü ortamda, biz böyle bir oy olduğunu düşünmüyoruz."