Atatürk'ün Eşi Fikriye Hanım'ın Ölümünde 3 İhtimal - Son Dakika
Güncel

Atatürk'ün Eşi Fikriye Hanım'ın Ölümünde 3 İhtimal

1924 yılında ölen Fikreye Hanım için açılan soruşturmada, "İntihar, Öldürülme ve Verem" üzerinde durulurken zaman aşımı nedeniyle dosya düştü.

13.04.2014 08:22  Güncelleme: 10:12

Çankaya Köşkü'nün önünde 21 Mayıs 1924'te silahla yaralanan, kaldırıldığı Memleket Hastanesi'nde 9 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybeden Atatürk'ün eşi Fikriye Hanım'ın sır ölümüne ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcı, 90 yıllık süre içerisinde, 30 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin 3 kez dolduğunu, bu nedenle soruşturma yapılamayacağını belirterek dosyanın düşmesine karar verdi. Dosya Fikriye Hanım'ın ölümünde göze çarpan "İntihar, Öldürülme ve Verem" dikkat çekti.

BİR TÜRLÜ AYDINLATILMADI

Üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen, "cinayet mi, intihar mı?" olduğu bir türlü aydınlatılamayan Fikriye Hanım olayıyla ilgili savcılık soruşturmasının detaylarına ortaya çıktı.

2 YIL ÖNCE BAŞLAYAN SORUŞTURMA

Mehmet Ercan Erarslan adlı vatandaş, 21 Şubat 2012'de Adalet Bakanlığı'na gönderdiği e-postada, Aksiyon Dergisi yazarı Haşim Söylemez'in makalesinde Atatürk'ün eşi Fikriye Hanım'ın intihar etmediğini, öldürüldüğünü belirttiğine vurgu yaparak bunun ihbar kabul edilip soruşturma açılmasını istedi. Bakanlık talebi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti ve soruşturma başlatıldı. Savcı Mehmet Taştan, nüfus kayıtlarında, Zeynep Fikriye Öndincer olarak geçen Fikriye Hanım'ın ölümüne dair bütün haberler, devlet arşivlerindeki bilgi ve belgeler ile tanık ifadelerine başvurdu.

"3 FARKLI İHTİMAL"

Savcı Mehmet Taştan, soruşturma sonunda, Fikriye Hanım'ın ölüm sebebi konusunda 3 farklı görüşün ortaya çıktığına dikkat çekti:

BİRİNCİ GÖRÜŞ: Köşk'e alınmayınca üzerinde taşıdığı tabancayı karnına dayamak suretiyle intihar etmiştir.

İKİNCİ GÖRÜŞ: Faytondayken bir başkası tarafından tabancayla vurulmak suretiyle öldürülmüştür.

ÜÇÜNCÜ GÖRÜŞ: Ateşli silah yaralanmasından sonra kaldırıldığı hastanede kurşunun açtığı yaranın
enfeksiyon kapması ve tam iyileşmeden verem hastalığının iyice azması yüzünden öldüğünü ileri sürülmektedir.

"ZAMANAŞIMI 3 KERE DOLDU"

Savcı Taştan, bir an için Fikriye Hanım'ın öldürüldüğü iddiasından yola çıkılarak eylemin "Nitelikli kasten adam öldürme" olarak kabul edilmesi halinde bile olayın zamanaşımına girdiğini belirtti. Savcı Taştan, olayın üzerinden 90 yıllık bir sürenin geçmiş olması ve bu süreler içerisinde değişen kanunlarla 30 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin 3 kez dolduğunu, bu nedenle soruşturma yapılamayacağını dile getirerek, dosyanın düşmesine karar verdi.

"TARİHÇİLERİN ARAŞTIRMA VE İNCELEME KONUSU" KARARI

Savcı Taştan kararında, "Tarihte yaşanmış Atilla'nın ölümü, Fatih'in ölümü, Sultan Abdulaziz'in ölümü olaylarında olduğu gibi bu konunun da hukukçuların değil, tarihçilerin araştırma ve inceleme konusu kanaatine varılmıştır" dedi.

SORUŞTURMA DOSYASINDAKİ GÖRÜŞLER

Savcı Mehmet Taştan, olay ve ölüm tarihini tespit etmek, olayın ne şekilde meydana geldiğine dair bir kanaat oluşturabilmek için Fikriye Hanım hakkında yazılan tüm eserlerle bugüne kadar bu konuda gündeme getirilen iddiaları içeren yazıları incelemeye aldı. Savcı, dosyada şu görüşlere yer verdi:

"İNTİHAR ETTİĞİNİ DUYMUŞTUM"

Gerede isyanlarını bastırmasıyla ünlü R. Hüsrev Gerede: Muhafız Alayı Komutanı İsmail Hakkı Tekçe'den, Fikriye'nin görüşme isteğinin Atatürk tarafından geri çevrilmesine çok üzüldüğünü, bu yüzden bahçedeki ufak yoldan dönerek intihar ettiğini duymuştum.

"KENDİ BAŞINA SIKMIŞ"

Diş hekimi Dr. Sami Gunzberg: Yaver Muzaffer'e görünmeden Gazi'nin odasına kadar çıkmış. Kıskançlığından Gazi'ye suikast tasarlamışsa da başarılı olamayarak bahçeye kaçmış. Yakalamaya gelenleri görünce tabancasını kendi başına sıkmış.

"GAZİ'Yİ ÖLDÜRECEKTİ"

İstiklal Mahkemesi Reisi Ali Kılıç: Köşk'ün tuvaletinden uzun süre çıkmayınca, Seryaver Rüsuhi Bey, Muzaffer Bey'e tuvaletin kapısını açıp bakmasını söylemiş. Muzaffer Bey kadın olduğu için bakmakta tereddüt edince Rüsuhi Bey kapıyı açtığında Fikriye Hanım'ın çantasını karıştırırken görmüş ve içinde küçük bir Browning tabanca gözüne ilişmiş. Vurulmasından sonra kaldırıldığı hastanede daha sonra anlaşılmıştır ki kendisini vurduğu tabancadan başka diğer bir ikinci tabanca da Fikriye Hanım'ın belinde etekliğinin bel kuşağı arasına sokulmuş bir halde bulunmuştu. Gazi ile görüşmesi mümkün olsaydı ihtimal Gazi'yi ve Latife Hanımı öldürüp kendisi de aynı zamanda intihar edecekti.

Atatürk'ün Emir Eri Ali Metin: Bu olay senelerden beri çok yakından tanıdığım Atatürk'e fazla tesir etti. Günlerce üzüntülerini belli etmeden ıstırap çektiler.

"TEHLİKELİ BİR ZATÜRRE"

Ankara Memleket Hastanesi Baştabibi Dr. Ömer Vasfi Aybar: Mermi sol akciğeri büyük çapta delip, kalp bölgesi yakınından geçmiş ve bu arada kalbin dış zarını zedelemişti. Fikriye Hanım ilk şoklardan sonra biraz sakinleşti. Ne yazık ki bir hafta sonra yüksek bir ateş başladı. Muayene ettik. Tehlikeli bir zatürre. 2 gün sonra da vefat etti.

"ALÇAKLAR, VURDULAR BENİ"

Ali Enver Bey: O gün hastanede yatanlardan çoban Hüseyin, 'O gece bir avrat getirdiler. Sabaha kadar avaz avaz, "Alçaklar, katiller. Vurdular beni" diye bağırdı.

Habertürk'ün haberine göre, Savcılık, Fikriye Hanım'ın nüfus kayıtlarına da ulaştı. Ancak kayıtların sağlıklı olmadığını, Fikriye Hanım'ın ölümünden yaklaşık 11 yıl sonra yürürlüğe giren soyadı kanunu gereğince ağabeyi Ali Enver Öndincer'le aynı soyadını aldığını belirledi. Ölüm hanesine ise "kapalı kayıt" notunun düşüldüğü bildirildi. Ayrıca Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden gelen cevabi yazıda, nüfus kaydına ilişkin belgenin arşivlerinde bulunmadığı kaydedildi.

Atatürk\'ün Eşi Fikriye Hanım\'ın Ölümünde 3 İhtimal
Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Güncel Atatürk'ün Eşi Fikriye Hanım'ın Ölümünde 3 İhtimal - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (7)

  • Gerçekler der ki; 'Ben hep burdayım': Kendimizi kandırmayalım, biz Atatürk'ü şimdiye kadar hep görmek istediğimiz gibi gördük, onun gerçek yüzünü görmek istemedik, zaten bize o yüzü göstermek istemediler ve hep masalımsı şeyler telkin ettiler. Eldeki veriler gösteriyor ki Fikriye Hanım'ı öldürten Atatürk'tür, çünkü ondan artık rahatsız oluyordu ve gerçekleri anlatırsa halk nezdindeki itibarının bozulacağından korkuyordu. Zaten bu olayların tanığı Latife Hanım da korkusundan ömrünün sonuna kadar konuşamamış, hiçbir röportajı kabul etmemiştir. Atatürk son derece acımasız bir insandı, Dersim katliamı zaten onu anlatmaya yeter, Celal Bayar Dersim için 'Atatürk vurun dedi, biz de vurduk' demiştir. unutmayalım ki Hitler Atatürk için ''O benim öğretmenim' ifadesini kullanırdı, artık neyi öğrendiyse!.. 18 16 Yanıtla
    Bırakın aynı nakaratları: Ahmet'e: Bizi esas kurtaran kahraman ordudur, fani bir kişi değil, koca ordunun başarısını bir faniye verip onu putlaştırmayın. Ayrıca Atatürk liderlik yaptıysa millet için değil menfaati için, yani başkomutan, cumhurbaşkanı olmak için yapmış. Çünkü milleti için yapsaydı gücü eline aldıktan, cumhurbaşkanı olduktan sonra milletin manevi değerlerine saldırmaz, camileri kapattırmaz, orijinal ezanı yasaklatmazdı. O bahsettiğin Yunanın yapamadığını yapmış, fetih sembolü Ayasofya camiini müzeye çevirmiş, durum belli değil mi?.. 0 2
  • kardenya: ölünün arkasından konuşmak bu kadar kolay insanları karalamak bu kadar kolay demi günümüze dönelim ölmüş insanlarla olan olayları bırakalım ne mutluki şuan hayattaysak ilk önce YARADAN MEVLAM yaşamamızı istediği için hayattayız ve ATATÜRK o dönemlerde savaşlara öncülük etmeseydii nerelerdeydik utanın halinizden ölüyle ugraşıyorsunuz bıraktınız dirileri ALLAH affetsin sizleri 13 16 Yanıtla
    Etki tepki meselesi: Ölülerin arkasından kimse konuşmak istemiyor, onlar zaten veriyorlar kabirde hesaplarını, ama o ölüleri ikide bir önümüze getirip de her konuda ölçü yapmasınlar, yok Atatürk şöyle istemişti, böyle demişti falan. Ne güzel demişsin, evet bu güne bakalım hala ölülerden medet istemeyelim, fanileri tabu haline getirmeyelim. Fanileri böyle abartırsanız, o zaman halk da herşeyini merak eder, kirli çamaşırlar dökülür, siz de zor durumda kalırsınız. Bak Latife Hanım'ın günlükleri hala devlet arşivinde sır olarak saklanıyor, bir de onlar açılsa seyredin gümbürtüyü. Onları inceleyen merhum Ord. Prof. Reşat Kaynar yaklaşık kırk sene önce demişti: Bu belgelerin açıklanmasını Türkiye kaldıramaz, bilmiyorum şimdi ne kadar kaldırabilir!!! 0 1
  • yusuf: aha smdıde bu çıktı oratya hergun ılla bırsey çıkaracaklar.. 6 11 Yanıtla
    ANKARALI: HERGÜN BİRŞEY ÇIKABİLİR TABİİKİ AMA ATATÜRKLE İLGİLİ OLAN HERŞEY !! BİRŞEY !! DEĞİLDİR.O OLMASAYDI ŞUAN SENDE HİÇBİRŞEYDİN BUNU UNUTMA. 1 0 YUSUF DIYARBAKIRLI...: çok bılmıs :D 0 0

Advertisement