Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de - Son Dakika
Güncel

Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de

Davutoğlu, 4. Uluslararası Hacı Bektaş Aşure Günü'nde konuştu: (3) "Zahit şeriat yolcusudur, Abit tarikat yolcusudur, Arif marifet yolcusudur, Aşık hakikat yolcusudur.

08.11.2014 16:14
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Zahit şeriat yolcusudur, Abit tarikat yolcusudur, Arif marifet yolcusudur, Aşık hakikat yolcusudur. Biz Aşık olmaya geldik ve bu geleneğin tümüne aşığız, hiçbirini ayırt etmeden. Ne 12 imamı diğer Ashaptan ayırırız, ne Horasan erenlerinin birini diğerlerinden ayırırız. Allah aşık olmayı herkese nasip etsin" dedi.

Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi'nde düzenlenen "4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü" etkinliğinin açılış töreninde yaptığı konuşmada, Hacı Bektaş-ı Veli'nin aynı zamanda El Horasani olduğunu, Horasan erenlerinin piri olduğunu söyledi.

Horasan erenleri dendiğinde sadece Horasan denilen mekandan ve o mekandan hareket eden bir topluluktan bahsedilmediğini belirten Davutoğlu, Horasan erenlerinin, bir ruhun tarih içindeki yürüyüşü olduğunu ifade etti.

İki yıl önce Bakan olarak, bir gece yarısı Hoca Ahmet Yesevi'nin çilehanesine girdiğini ve birkaç saat o çilehanede tefekkür ettiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Oraya huşu ile varılır ama sahip olduğunuz veya üzerinde size emanet edilmiş emanetler, ancak o mekanlara ve o makamlara hürmetle kazanılır. Hacı Bektaş-ı Veli ne güzel der, 'mal ve soy ile şeref olamaz, şeref ancak bilgiyle edepledir'. Bilgi ve edep ile onun huzuruna vardığımda düşündüm. Nasıl bir serüven, nasıl büyük bir ruhani ve ruhi yürüyüş ki işaret ediyor orası Rum ve erenler yola çıkıyorlar. Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Emir Sultan daha sonraki dönemlerde Buhara'dan gelir, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Sarı Saltuk, Seyit Burhaneddin Veli ve ta Nafi Baba, Gül Baba...Her biri gittikleri yerde aynı mesajları verdiler. Horasan erenleri de o erenlerle, seyitlerle buluşarak gelişen o gelenek Anadolu'da başlı başına bir medeniyetin, başlı başına bir kültürün, irfanın, edebin orada oluşmasına ve Rumeli'ye ve Afrika'ya, Afrika içlerine, Lübnan'a, Ortadoğu'ya her yere taşınmasına zemin hazırladı. Biz o tarihi unutursak, hep öğrencilerime bir hoca olarak da söyledim, 13. yüzyılı anlamayan, Osmanlı'yı da anlayamaz, Cumhuriyeti de anlayamaz, bu toprakların harmanını da anlayamaz. Moğolların, Haçlıların istilalarına karşı nasıl insanlığın vicdanı olmak için Müslüman, Hristiyan, Alevi, Sünni, Türk, Kürt veya Rumi ayrımları yapmadan herkesin ortak değerler etrafında bütünleşebildiğini. Onun için her birinin dizesinde bir nasihat vardır. Her deyişte bir ahlak ve erdem timsali kural vardır. Biz onlara çok şey borçluyuz. Hiçbir ayrım gözetmeden hangi meşrepten olursa olsun Horasan erenlerinin her birini yad etmedikçe, tarihin hakkını veremeyiz. Bu erenler ki buralarda simgeleri, sembolleri, işaretleri taş taş döşediler."

-"Bu geleneğin tümüne aşığız"

Adının nasıl konulduğunu anlatan Davutoğlu, "Bana babam derdi ki oğlum deden, senin adını koyarken, Ahmed-i Sani diye koydu. Hep merak ederdim niye Ahmed-i Sani, yani ikinci Ahmet. Hoca Ahmet Yesevi'yi sonra tanıdığımda çocukluğumdan sonra ve onun adının, unvanın Ahmed-i Sani olduğunu öğrendiğimde asırlarca süren bir geleneğin nasıl devam ettiğini ve Anadolu'da Ahmet adını koyanların Hoca Ahmed-i  Yesevi'ye benzesin diye Ahmed-i  Sani dediklerini o zaman fark ettim" şeklinde konuştu.

Ahmed-i Evvel'in Hazreti Peygamber olduğunu, Ahmed-i Sani'nin de Hoca Ahmet Yesevi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bizim o Türkmen yörük ovalarında her ezan okunup isim konduğunda Ahmed-i Sani denmesinin sebebi Hoca Ahmed-i Yesevi unutulmasın diye" şeklinde konuştu.

"Babaannemin duaları esnasında zikrettiği 'Horasan'dır bizim ilimiz, İsfahan'dan geçti yolumuz, 12 imam pirimiz' derken aslında bir geleneğin nasıl sürdürüldüğünün de işaretlerini gördük, her bir duada" diyen Davutoğlu, meselelerinin bütün bu geleneğe sahip çıkmak olduğunu vurguladı.

Boğaziçi'nde okurken, Nafi Baba'nın türbesini ziyaret etmeden derse, ders yılına başlamadıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Çünkü bilirdik ki önemli olan sadece Boğaziçi Üniversitesinde öğretilen dünyevi bilgi değil, Nafi Baba'nın İstanbul'u fetheden ruhudur, baba ruhundan geleneğinden gelerek. Şimdi nasıl biz bu tarihi bölebiliriz? Nasıl bu tarihin bir kısmını şu veya bu mezhebe ait kılabiliriz? İhtilaflar, acılar yaşanmışsa, o acıları, o ihtilafları, tümüyle kökten halletmenin ve herkesin bütün insanların eşit olduğu bir dünya ideali etrafında, bütün  vatandaşların eşit olduğu bir ülke inşa etmenin beraber omuz omuza yolcusu olmamız lazım. Nefrete, kine, karşılıklı ithamlara değil, muhabbette... Ki muhabbet yine Bektaşi geleneğinin temelidir.

Zahit şeriat yolcusudur, Abit tarikat yolcusudur, Arif marifet yolcusudur, Aşık hakikat yolcusudur. Biz Aşık olmaya geldik ve bu geleneğin tümüne aşığız, hiçbirini ayırt etmeden. Ne 12 imamı diğer Ashaptan ayırırız, ne Horasan erenlerinin birini diğerlerinden ayırırız. Allah aşık olmayı herkese nasip etsin. O öyle makamdır ki işte dergahta girişte başlar, yine Mihman Ali diyerek gelen kim olursa olsun mihman kabul edilir, üç gün sonra eğer o dergahın neferi olacaksa yavaş yavaş ona o dergahın kuralları öğretilir. Bir an gelir ki ikrar verir, nasip alır ve bir yola çıkar. Çıktığı o yol Hoca Ahmet Yesevi'nin yoludur. Çıktığı o yol Hazreti Hüseyin'in yoludur. Kim ki Alevi Bektaşi geleneğini Hoca Ahmet Yesevi'den ve Hazreti Hüseyin'den koparmaya kalkar, kim ki şu veya bu gelenekler arasında karşılıklar ilişkisi kurar, Hazreti Mevlana'yı Hacı Bektaş-ı Veli'den ayırmaya kalkar, o an işte en büyük zaafın içine girer"

-"21. yüzyılın Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Rumi'ye çok ihtiyacı var"

"Hepimiz, bu Horasan geleneğinin irfanını  sürdürmekle, bu irfanı anlamakla bu yolu bir şekilde 21. yüzyıla taşımakla yükümlüyüz" diyen Davutoğlu, 21'inci yüzyılın Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana Celaleddin Rumi'ye çok ihtiyacı olduğunu söyledi.

Davutoğlu, "İnsanlığın insanlık değerlerini unuttuğu, eline silah geçirenin tam bir vandalizm şiddet ile başkasına hükmetmeye çalıştığı yerde, zalim rejimlerin kendi halklarını katlettiği, topla ateşlerine uçak bombardımanı tuttuğu yerlerde, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışılan yerlerde, din adına işlenen cinayetlerde ister bu IŞİD formuyla olsun ister Esad rejimi formuyla olsun, hangi yolla hangi şekille olursa olsun hepsi Hazreti Hüseyin'in o büyük mübarek davasının karşısında yer alır" değerlendirmesinde bulundu.

Kendilerinin Hazreti Hüseyin'in yolunun yolcuları olmak durumunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Onun için yüreğimiz titrer ve her an sadece ve sadece mazlumun olmaya ahdederiz. Allah bu topraklardan Horasan erenlerinin gölgesini eksik etmesin, onun irfanından bizi koparmasın, onların yolunun tozunun toprağı olacak şekilde bizi bu yolda hizmetkar eylesin, hadim eylesin, hakim eylemesin, mütekebbir eylemesin, ama edep içinde hep o erenlerin elinden alınan edeple, onların gönlünden alınan ilhamla yaşamayı bize nasip eylesin" şeklinde konuştu.

'Bütün bu gelenek bizim hepsinden ilham alıyoruz' derken aslında tarihi ortak bir paydaya işaret ettiğini anlatan Davutoğlu, bu ortak paydadan bugüne gelirken, çok büyük acıların, bazı ret politikalarının şu veya bu şekilde devam ettiğini herkesin bildiğini kaydetti.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement