Bizde Başarılı Sporcu Ceza Alır'

2007 yılından bu yana uluslararası turnuvalara katılmayan Semih Saygıner, şu günlerde tekrar zirveye çıkmanın hesaplarını yapıyor.

Art arda katıldığı turnuvalarda puan toplamaya çalışan Saygıner, Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.

Saygıner, bilardo federasyonunun önceki yönetimiyle yaşadığı sorunlar yüzünden spora ara vermek zorunda kaldığını anlattı. Şampiyon bilardocu, Türkiye'deki sporun doğru yönetilmediğini de düşünüyor.

Neden dönme kararı aldınız?

Federasyonun yapısıyla ilgili bir takım sıkıntılar vardı. Kariyerimi dondurma kararı aldım. Şimdi yeni bir yönetim geldi. Sevgili başkanımız Ersan Ercan, camiadan çok yakından tanıdığımız biridir. Çok iyi projeleri var. Sporu, sporcuyu önemseyen bir yapıda olduğu için, ben de oturdum konuştum. "Döneyim mi tekrar?" dedim. Çünkü ben bilardoyu hiçbir zaman bırakmadım.  Sadece ara verdim, bu arada özel turnuvalara gittim. Kazandığım turnuvalar da oldu ama resmi turnuvalarda ülkemi temsil etme fırsatını tabii ki kaçırmıştım. Şimdi tekrar başladım.

Geçen süreyi nasıl değerlendirdiniz?

Başka şeyler yaptım. Beni besleyecek bir sürü işle uğraştım. Şarkı söyledim, yarışmalara katıldım, oyunculuk deneyimlerim oldu. Eğitimler aldım, spor yaptım, kendime baktım. Dedim ya bırakmamıştım. Tekrar başladığım güne hazırlıklı olmam gerekiyordu. O yedi sene içerisinde, kendimi hazır hissettirecek, hem psikolojik, hem fiziksel hem de motivasyon anlamında bir çok şey yaptım.

Yedi yıldan sonra geri dönmek riskli ve cesur bir karar değil mi?

"Dünya klasmanında hiç adım bile yokken, iki turnuva sonrasında 121'inciliğe yükseldim. Yavaş yavaş yükseleceğim."

Risk tabii ki var. Risk nedir ama? Gidersiniz iki maç kaybedersiniz, üç maç kaybedersiniz. Bende olan bu potansiyel bu. Antrenmanım da eksik değil ama sahalardan uzaklaşmak, yedi sene sonra o sahalara dönmek ayrı bir şey. Cesur bir adamım ben. Cesurdan kastım gözü kara değil. Bilinçli bir şekilde, bir şeye hazırlanırım. Adapazarı'ndan çıkış hikayem de bir cesaret hikayesidir. Bilardonun bilardo olmadığı zamanlarda, Colemans'ı yenebileceğimi düşündüm ve Adapazarı'ndan harekete geçtim. Bu başlı başına cesaret gerektiren bir şeydi. Zaten böyle şeyleri başaran insanlar, baktığında genel olarak cesaretli insanlardır. O yüzden bir takım şeylere hazırlıklıyım. Kariyerinde bir numaraya yükselmiş bir adam olarak gidip bir sürü ön eleme oynamak cesaret gerektirir. Şöyle cesaret, biz de burada oynayacak adam mıyız derseniz o yanlış. Ben tekrar başlamış gibi düşünüyorum. Dünya klasmanında hiç adım bile yokken, iki turnuva sonrasında 121'inciliğe yükseldim. Yavaş yavaş yükseleceğim. Bakalım zaman neyi gösterecek.

Zirvede bıraktınız. Tekrar zirveye giden yol gözünüzde büyümüyor mu?

Hayır, tam aksine, şimdi daha kısa bir yol hatta. Daha önce yürüdüğüm, bildiğim bir yol çünkü. Tabii ki engebeler var, bir takım psikolojik sorunlar yaratabilir ama onların hepsiyle baş etmek zaten bir profesyonelin işi. Dolayısıyla ben de onlarla baş etmek için tekrar sahalara döndüm.

Eski yönetimin yanlış uygulamalarından bahsettiniz. Yeni dönemde bunların olmayacağını inanıyor musunuz?

Ben başa gelen kişiyi tanıyorum ve güveniyorum. Son 10 senede Türkiye'de bilardo haber bile olmadı. Hiç mi başarılı olunmadı? Olundu. Bazı arkadaşlarımız gittiler, şampiyon oldular, milli takımlar şampiyonu oldular ama hiçbir şekilde haber dahi olmadı. Oradaki o atıl yapı buna müsait değildi. Şimdi yapılan işleri medyaya anlatmak, insanlara aktarmak ve bilardoyu sevilen bir spor dalı olarak gündeme getirmek söz konusu.

Zaten bilardo oynuyor Türk insanı. Türkiye'de çok sevilen bir şey bilardo ama sadece sevilmesi yetmiyor. Onu tekrar parlatmak, bilardo oynayan insanları gündeme getirmek gerek. Tekrar, ev hanımlarına, bilardonun, çocuklarının rahatça gidip, temiz ortamlarda yapabilecekleri bir spor olduğunu anlatmak lazım. Bunu eski federasyonun pek yapamadığını düşünüyorum ben. Güzelin peşinde olmak lazım. Ersan Ercan, şimdiki federasyon başkanımız, güzelin peşinde. Bence en önemli kriter bu. Güzellik peşinde olan adamın yanında olunur.

Bu kadar basit.

Bilardo, spor olarak hak ettiği değerde mi şu günlerde?

Değil, çünkü düşürüldü. Kabuğuna çekildi. Yapılan yanlış uygulamalar, tekrar bu sporu kahvede oynanan bir spor olarak algılatmaya başladı. Biz var olan potansiyeli yansıtamadık televizyonda. O yüzden düşüşe geçti.

Bu yönetimi değiştirmek çok mu zor oldu?

Çok zor oldu. 10 yıl sürdü. Düşünebiliyor musunuz 10 koca yıl.

En çok ne zorladı sizi?

"Bir de en önemli problem, bizdeki yönetici öne çıkmak istiyor. Messi'den daha önemli olduğunu düşünen bir Barcelona kulübü başkanı düşünün. Yok böyle bir şey."

Sistem. Çünkü oraya zamkla yapışıyorlar. Amaç sporu yönetmek değil zaten sporcuyu yönetmek. Yönetemedikleri sporcuyu bertaraf etmeye çalışıyorlar. Şimdiki anlayış başka bir anlayış. Normal insan reaksiyonu. Ben böyle şeyler yaşadım: Turnuva için otele gittik, resmi otele. Resepsiyondaki görevli, "Odanız yok" dedi. Var dedim. "Yok"  dedi, bana verilen kağıdı uzattım. Okudu, bana tuhaf bir şekilde baktı ve geri verdi. Okuduğumda şok oldum. Bana konfirmasyon diye verdikleri kağıtta, İngilizce olarak "Boş odamız bulunmamaktadır, başka bir  otele bakınız" yazılıydı. Biz elimizde bavullar otel aradık. Bulamadık tabii. Küçücük bir pansiyon bulduk ve yerleştik. Ama motivasyon yaptı bende sanırım çünkü şampiyon oldum. Bunun gibi benzersiz hikayeler var tabii ki. Konuyu bilmeyen insanlarla beraber olmak, tabii ki çok zor. Bir de en önemli problem, bizdeki yönetici öne çıkmak istiyor. Messi'den daha önemli olduğunu düşünen bir Barcelona kulübü başkanı düşünün. Yok böyle bir şey.

Benim şöyle bir tespitim var. Dünyada bütün sporcular el üstünde tutulur. Bizde tam tersi. Sporcular yönetmeliklerle, yöneticileri el üstünde tutmaya mecbur bırakılmış insanlardır. Hangi başarıyı bekliyorsunuz siz. Ne başarısı? Bu ezilmiş adamdan büyük sporcu olur mu? Olmaz, onun için boşuna beklemeyin. Önce yöneticiliğinizi doğru yapın. Gerçekten başarılı mı olmak istiyoruz. Bizde spor yapan insanları ezmek mi istiyoruz. Bunun kararını verelim. Başarılı olmak istiyorsanız, kafayı değiştireceksiniz.

Bugün baktığınızda, Dünya, Avrupa, Olimpiyat Şampiyonu olmuş sporcular arasında ceza almayan yoktur nedense. Çünkü şampiyon olursun, palazlandığını hissedersin, oradaki yanlışları anlatmak istersin ceza verirler. İyi de  yanlış giden şeyi ben anlatacağım. Sen anlatmıyorsun, her şeyi güllük, gülistanlık gösteriyorsun. Bir inceleyin kovuşturma geçirmemiş madalya sahibi yoktur Türkiye'de

Sponsorların ilgisi ne durumda?

Geçmiş dönemde bilardo federasyonunun bir takvimi yoktu. Nerede, ne zaman, hangi turnuva oynanacak şeklinde... Rastgele. Sponsor neye sponsor olacak? Onlara da hak veriyorum. Sponsorlardan para akışı oluyor tabii, bir takım bütçeleri var. Biz alamıyoruz, onlar vermiyor değil. Haklılar ilgilenmemekte. Ama düzelteceğiz, çok daha güzel işler yapacağız bilardoda. O zaman kapılarını çalacağız.

Masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz?

Kendim. Mesela Mısır'a gidiyorum, bütün her şeyi ben karşılıyorum. Bir sponsorluk durumu oldu ama az önce anlattığım durumlardan dolayı zor oluyor. Bu yapı federasyonun bugüne kadar yarattığı algıyla da ilgili. Bu algı bozuk olunca sıkıntılar oldu tabii ki. Ama ben bireysel olarak kendi işimi düzgün götüren bir insanım. Onda hiçbir sıkıntı yok. O nedenle çok yakında bir sponsorum olabilir.

İki yıl veriyorum kendime, tekrar sahalara gerektiği gibi dönebilmem için. İki turnuva oynadım şu ana kadar. Olması gerektiği yere yükseldim. Önümüzdeki maçlara bakacağız.

Hedefiniz, kendinizi görmek istediğiniz nokta nedir?

Birinciliğe kadar çıkarım, birinci olurum, doğru bir sporcu anlayışı değil. Doğru değerlendirmek lazım. İstim üzerindesin, antrenmanlısın, aktif sporcusun, yeterli maç sayısını ulaşmışsın, beklentiyi buna göre koyman lazım. O zaman sahaya ben direkt kazanmaya çıkarım. Doluyum, biliyorum. Şu anda ben, bütün antrenmanım süper olsa bile, hazırlığım daha az olduğu için, antrenmanım ve bilgi birikimimle, şampiyonluğu gidiyorum dersem, bu beni yarı yolda bırakır. Benim şu anki beklentim, tekrar maç sayımı arttırmak, yenmek yenilmek ama orada olmak. Bütün vücudumla, her şeyimle. Bir gün şampiyon olacağımı düşünüyorum, Hazırım. Ben böyle diyen bir insan değilim. acelem yok, yaşımız genç.

Kaynak: Al Jazeera