Büyüme Dinamik Nüfusu Olan Ülkemiz İçin Şarttır, Elzemdir - Son Dakika
Güncel

Büyüme Dinamik Nüfusu Olan Ülkemiz İçin Şarttır, Elzemdir

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, büyümenin önemine işaret ederek, "Büyüme dinamik nüfusu olan ülkemiz için şarttır, elzemdir" dedi.

24.03.2015 16:07
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye İş Bankası'nın, 2008 yılından bu yana KOBİ'lere bilgi ve danışmanlık desteği sağlamak amacıyla düzenlediği İş'le Buluşmalar Toplantısı'nın 39'uncu durağı İzmir oldu. "Rekabette Yaratıcılık ve Yenilikçilik" konulu toplantının açılışında konuşan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İzmir'in ekonomideki önemine değinerek, Cumhuriyet ile birlikte pek çok sanayi kuruluşuna ev sahipliği yapmaya başlayan kentin, bugün de Türkiye'nin sanayi açısından en gelişmiş illerinden biri olduğunu vurguladı.

İstanbul Sanayi Odası'nın açıkladığı verilere göre; 2013 itibarıyla Türkiye'nin en büyük 1.000 sanayi kuruluşu içinde İzmir'den 73 şirket yer aldığını belirten Bali, ilin 2014 yılında da 10 milyar dolara yaklaşan ihracat hacmi ile de ön plana çıktığını ifade etti.

Konuşmasında küresel ekonomideki gelişmelere de değinen Bali, hem gelişen hem de gelişmekte olan ülkelerin zorlu, hassas bir süreçten geçtiğini, Türkiye'nin de bundan çok ciddi şekilde etkilendiğini, özellikle 2014'ün ikinci yarısında hızla artan jeopolitik sorunlar üst üste eklendiğinde büyümenin, ABD ekonomisi hariç hız kesen, yavaşlayan bir döneme girdiğini söyledi. Özellikle ABD'nin farklı performansının Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkileyen finansal dalgalanmalara yol açtığının altını çizen Bali, şöyle devam etti: "Aslında Fed'in de biraz kafası karışık. Çok hızlı ve sert bir faiz politikası değişikliğine gidemeyecekler gibi görünüyor. Verilerde çok ciddi bir farklılık oluşmaz ise ABD'de eylül ayından önce bir faiz artışı beklenmiyor. Bu neden önemli? Şunun için önemli; ABD gibi çok büyük bir ekonomi hızlanıp global büyümede olumlu yönde ayrışan bir performans gösterdiğinde, zaten güvenli ve istikrarlı adreslere bir de böyle bir büyüme hikayesi eklendiğinde, uluslararası fonlar büyük ölçüde o adreslere doğru uçuyor. Öyle olunca da fon ihtiyacı olan dünyanın geri kalan bölümleri, hele Türkiye gibi kendi iç tasarruf hadlerinin fevkinde bir büyümeyi dış kaynak suretiyle sürdüren ülkeler daha da zorlanacakları bir döneme girebiliyorlar. Nitekim bu faiz politikasına ilişkin açıklamalar başladığından bu yana hem gelişmekte olan ülkelerin tamamında, hem de Türkiye'de bu tür dalgalanmalar olmaya başladı. Ama bir farkla, maalesef geçmişte istikrarlı unsurlarımız ve makroekonomik göstergelerdeki sağlıklı unsurlarımız nedeniyle biz uluslararası piyasalardaki bu türbülanslardan biraz daha az etkileniyorduk. Şimdi ise iç gündemlerimizin de bunların üzerine eklenmesiyle bir miktar daha fazla etkileniyoruz. Geçmişte iskontoyla etkileniyorduk, şimdi biraz çarpan etkisi oluyor. Bunun, içinde bulunduğumuz dönemin hassasiyetini daha da fazla artırdığını düşünüyorum."

"Büyüme dinamik nüfusu olan ülkemiz için şarttır, elzemdir"

Adnan Bali, Türkiye'nin uluslararası piyasalardaki dalgalanmalara rağmen olumlu performans gösterebildiğini vurgulayarak, 2008'in son çeyreğinden sonra izlenen doğru politikalarla 2009'un ikinci yarısından itibaren ekonominin hızlanmaya, büyümeye başladığını belirtti. "Büyüme olmadan bir krizin içinden çıkılabileceğini kişisel olarak düşünmüyorum" diyen Bali, büyümenin gelirlerin artması ve en azından problemlerin görece ağırlığının azalması anlamına geldiğini, büyümenin sağlanamadığı bir yerde problemlerin görece bile azaltılamayacağını söyledi. Bali, "O nedenle büyüme, şu anda da önümüzde önemli bir konudur. 2015'in ilk göstergeleri, ilk çeyrekte hızlı bir büyümeye veya beklediğimiz büyümeye dahi ulaşılamayabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla yılın geri kalan bölümünde bunu telafi edecek bir büyüme politikasına mutlaka ihtiyaç duyulacak gibi görünüyor" şeklinde konuştu.

Bazı makroekonomik göstergelerdeki problemlerin sürdürülemez hale gelmesi ve problemlerin üzerindeki yoğunlaşma nedeniyle, büyümenin çok opsiyonel, vazgeçilebilir bir unsur gibi algılanmaya başlandığını söyleyen Bali, şöyle devam etti: "Oysa büyümenin zayıf olması demek işsizlik demek, gelirlerin artmaması demek, gelirlerin artmaması demek vergi gelirlerinin de artmaması demek. Yani övündüğümüz kamu ekonomisi disiplininin de yeniden bozulması, tehdit alması demek. Onun için büyüme, hele böyle dinamik nüfusu olan ülkemiz için şarttır, elzemdir. Türkiye, önümüzdeki dönemde kamunun yeniden liderlik, öncülük etmesine, hatta ekonomiye ivme kazandırmasına ihtiyaç duyacak bir döneme kanaatimizce girmektedir."

"Kalkınma planı çerçevesindeki aksiyon planlarını son derece değerli buluyoruz"

Bali, geçmişte birçok krizi başarıyla yöneten Türkiye'nin ağır bir kriz tecrübesi bulunduğunu, bunun da ülkeye bazı esneklikler kazandırdığını vurgulayarak, geçmişteki yüksek enflasyon, yüksek kamu açıkları, çok daha kısa vadeye yoğunlaşmış borç stoku ve bu borç stokunun milli gelir içindeki çok yüksek oranı gibi alanların Türkiye'nin şu anda görece avantajlı olduğu alanları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'nin dolayısıyla bir yandan kısa dönemli cari riskleri doğru yönetmeye çalışırken, diğer yandan orta ve uzun vadeli bir perspektif ile büyümeyi de sürdürülebilir kılacak reformlara yönelmesi gerektiğinin altını çizen Bali, "Türkiye, reformcu ruhunu ve ivmesini tekrar kazanmak durumundadır. Özellikle hükümetimizin son dönemde açıkladığı kalkınma planı çerçevesindeki aksiyon planları ve bu aksiyon planlarının gerek zamanlama, gerek sorumlular açısından hesap verilebilir manada belirlenmiş olmasını uygulama, tatbikatın disipline edilmesi açısından son derece önemli, değerli buluyoruz" dedi.

Türkiye'nin şu anda bisikletin hızlı kullanıldığı, onun için de dengeyi sağlamakta çok fazla zorlanmadığı bir dönemde olmadığına dikkat çeken Bali, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bisiklet yavaş kullanılırken dengeyi sağlamak zordur. Bisiklet yavaş kullanılırken daha fazla hüner, daha fazla beceri ister. Onun için işlerimizi daha hassas ve daha yakından takip etmeliyiz. Dönemsel olarak kısa vadeli gelişmeleri de göz önünde bulundurarak gereksiz ve aşırı riskler almamamız, dış kaynağa dayanmak suretiyle konjonktüre bağlı büyük pozisyonlar açmamamız gerektiğini düşünüyorum. İşlerinizde tedbirlilik içeresinde gereken inisiyatifleri almak zorundasınız. Türkiye dinamik, kendi içerisinde gündemi hızlı değişen bir ülkedir. Bunu dikkate alarak, hangi pozisyonu alacağınız tamamen sizin bu konjonktürü çok yakından izlemenizle mümkün."

Gelir seviyesindeki artışa da işaret eden Bali, 2-3 bin dolarlardan 10 bin doların üzerinde kişi başına gelir seviyesine gelindiğini, bunun çok büyük bir başarı olduğunu söyledi. Bali, "Fakat ne oldu? 10 bin doların üzerinde bir gelir seviyesine takıldık kaldık görünüyor şu anda… Büyümemiz eski hacminde, eski ivmesinde olamıyor. Yani orta gelir tuzağı denilen tablo gelişmekte olan birçok ülke gibi Türkiye'yi de etkilemiş durumda" dedi. Türkiye'nin önünde 3 bin dolardan 10 bin dolara gelişten çok daha zor bir ödev bulunduğunun altını çizen Bali, bu ödevin artık sadece ekonomik, hacimlere dayalı işler değil, vasfı ve kaliteyi artıran işler gerektirdiğini söyledi.

"İşletmelerimiz de pasaport gibi kurallara uyumu arzu etmeliler"

İş'le Buluşmalar Toplantısı'nda katılımcıların sorularını da yanıtlayan Adnan Bali, işini büyütmek, yatırım yapmak isteyene her zaman desteğe hazır olduklarını, ancak özel sektörün de bu noktada üzerine düşen bazı sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Kredilendirmedikleri bazı işlerde müşterilerin "Banka buraya kredi vermiyorsa ben de sermaye koymamalıyım. Demek ki akla yatmıyor" düşüncesiyle işten vazgeçebildiğini aktardı. Bir müşterinin sohbet sırasında kendisine, "Siz bankacılar hesaba kitaba, hazırlanan modellere o kadar aşıksınız ki bir danışman firma tutsam, bir hikaye yazsam çatır çatır kredilendirirsiniz. Ama gelip ben kendim gayet güzel anlattığımda aynı sonucu alamayabiliyoruz. Siz yöntemli bir şekilde yanılmaya çok açıksınız" dediğini anlatan Bali, şöyle devam etti: "Ben de şöyle bir örnek verdim; insanlar yurtdışına çıkarken ne aranıyor insanlarda? Pasaport... Eliniz yüzünüz, hiç suç işlememiş olmanız, o ülkeye gittiğinizde şahane para harcayacak olmanız oradaki memuru hiç ilgilendirmiyor. Memur diyor ki 'pasaportun var mı yok mu?' Çünkü genel kabul görmüş bütün kuralları sağladığınız anlaşılmadığı sürece, muhatabınızın sizi istediğiniz gibi görme noktasına gelmesi mümkün değil. Onun için bütün bu işletmelerimiz, bankacılığın ve kayıtlı ekonominin gerektirdiği bütün kurallara uyum sağlamayı, yönetim kalitesi açısından en az kendileri de o kadar arzu etmeliler."

Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen İş'le Buluşmalar Toplantısı'nda Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, DuPont Türkiye Genel Müdürü Halide Aydınlık, HP Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak, Piri Reis Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Taner Berksoy ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt da birer konuşma yaptı.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Büyüme Dinamik Nüfusu Olan Ülkemiz İçin Şarttır, Elzemdir - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement