Hep Birlikte Bir şeyler Düşlemeye Var mısınız? - Son Dakika
Kültür Sanat

Hep Birlikte Bir şeyler Düşlemeye Var mısınız?

Hep Birlikte Bir şeyler Düşlemeye Var mısınız?

Her şey kötüye gitse de iyi şeyler düşleyelim diyen şair-yazar Erhan Turan ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

24.02.2016 13:35  Güncelleme: 13:39
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bize kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Ben Erhan Turan. Bence bir insanın tanınması için bu kadarı yeterlidir. Nereli olduğunun, ne iş yaptığının, hangi mevki makamda olduğunun bir önemi olmamalı diye düşünüyorum ama klasik olarak kendimi tanıtmak gerekirse ben Ağrı Patnos doğumluyum, şu an Kocaeli'de ikamet etmekteyim. Evliyim, biri erkek, ikisi kız üç tane dünyalar güzeli evladım var. İlköğretimden sonra girdiğim sınavla İstanbul'da yurtlu lise kazandığım için, lise eğitimime İstanbul'da devam ettim. İstanbul'a gelmek hayatımda benim için bir nevi dönüm noktası oldu. Bütün hayat felsefemi burada kazandım diyebilirim ve ufak tefek değişikliklerle hala aynı hayat felsefemi taşıyorum denebilir. İnsan hak ve hukukuna ziyadesiyle saygı duyan, her kanunun, her yasanın "insan" odaklı olması gerektiğini düşünen, hiç bir kuralın, kaidenin, yasanın, kırmızı çizginin "insan"dan daha önemli olmadığına, asıl önemli olanın insan hayatı, özgürlüğü ve refahının olduğuna inanan biriyim.

TEK KELİME BİLE BİR ŞİİRDİR BAZEN

İlk eseriniz bir şiir kitabı. Şiir ile düz yazı arasındaki farkı siz nasıl tanımlıyorsunuz? Duygularınızı "şiir" yoluyla insanlara iletmenizin özel bir sebebi var mı?

Düz yazı bir nevi anlatmak istediğini uzun uzadıya anlaşılır bir şekilde olmak üzere karşındaki kişiye anlatma veya yazma biçimidir. Şiir ise anlatmak istediğinden çok nasıl anlattığının daha önemli olduğu veya anlatmak istediğini hayali şeyler katarak güzel bir dille daha kısa cümlelerle anlatma biçimidir. Eskiden düz yazı ve şiir her ne kadar birbirinden çok farklı olsa da son zamanlarda pek bir farkının kalmadığını görüyoruz, ki bana göre bir şiir yazmak veya bir şeyler anlatmak için illa onun biçimli, ölçülü yada kafiyeli olması şart değildir. Aksine önemli olan yazdığınla okuyucuya vermek istediğin duyguyu verebilmeyi başarabilmektir. Ki bana göre insanın içinden gelerek kağıda dökülen, tek bir kelime bile bir şiirdir ve çok değerlidir benim için. O yüzden bir şiir illa ölçülü, kafiyeli olmak zorunda değil. Yeter ki vermek istediğin duyguyu verebil.. Aksi halde illa kafiyeli, ölçülü yapacağım diye alakasız ve gereksiz kelimeleri, cümleleri bir araya getirmenin anlamı yok diye düşünüyorum.

NE OLURSA OLSUN GÜZEL ŞEYLER DÜŞLEYELİM

Kitabın ismi "Bir Şeyler Düşlemek". Neden bu ismi verdiniz? Kitabın kapağına bakıldığında, savaşın ortasında darmadağın olmuş bir şehrin içinde bir şeylerin olması gerektiğini anlatır gibisiniz..?

Kitabın ismi neden mi "bir şeyler düşlemek"? Çünkü ben hayatım boyunca yaşadığımız dünya için, ülkem için iyi bir şeyler olmasını hayal ettim. Küçükken bile bana ne olacaksın diye sorduklarında "Başbakan olacağım" diye cevap verirdim. O zamanlarda bile her şeyin iyi olmadığını görüyor ve bunu düzeltmek için elimden geleni yapacağımı hayal ediyordum. Kapak ve içindeki şiirler de bu durumu gösterir durumda bir nevi.. Öncelikle kapağı tam istediğim gibi yapan Merve Polat'a huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum. Şiirlerimin ana temasını bir nevi kapağa yansıtmak istedim. Herkesin bildiği gibi dünyamız hiç iyi bir durumda değil, her yer göz yaşı, kan, kin ve nefretle dolu.. Savaşın olmadığı, insanların dünya menfaatleri için birbirlerini öldürmedikleri coğrafya neredeyse yok gibi ama her şeye rağmen böylesi kötü bir dünya içinde yine de güzel bir şeyler düşlemekten asla vazgeçilmemesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Çünkü bir şeyin olması için önce onu düşlemek gerekir. Kapaktaki iki kişi de aşkı, sevgiyi, güveni ve sadakati göstermek amaçlı, zaten şiirlerim de çoğunlukla aşkla ilgili şiirler olmakla beraber büyük bir kısmında da sosyal içerikli şiirler mevcut.

ŞİİR BİTERSE SAVAŞ BAŞLAR!

Ülkemizde şiirin az okunduğu bir gerçek. Bu dezavantajı göz önünde bulundurdunuz mu? Yoksa "ben kendimi bu şekilde ifade ediyorum" mu diyorsunuz?

Ülkemizde kitap okunma oranı çok düşük maalesef, okunan kitaplar da ne yazık ki insan ahlakını bozucu, cinsel içeriğin yoğun olduğu, hiçbir edebi kaygının, sosyal içerikli ve eğitici mesajın olmadığı kitaplar. Hele şiir neredeyse yok denecek kadar yerlerde sürünüyor ve ben bunu bile bile şiir kitabı yazdım. Çünkü şiir çok farklı, çok özel bir şeydir. Bir şair arkadaşım "şiir biterse savaş başlar" derdi, gerçekten de öyle.. Şiirin olduğu, sevildiği, okunduğu yerde savaş olmaz çünkü şiir yazanlar ve okuyanlar duygusal ve en önemlisi de insan sevdalısı, barıştan, huzurdan, sevgiden, aşktan yana olan kişilerdir ve bunlardan insanlığa asla zarar gelmez. Böyle insanların olduğu toplumlar barış, kardeşlik ve sevgi toplumları olur, emin olun.

Bundan sonraki projelerinizden de konuşalım biraz. Şiir yazmaya devam mı? Yoksa sizi farklı türlerde de okuyabilecek miyiz?

Ben şiir yazmaya çok küçük yaşlarda başladım ve şiir benim için olmazsa olmazdır. Çünkü çoğu insanın anlatmak isteyip de anlatamadığı ya da anlattığı halde sesini duyuramadığı bir çağda yaşıyoruz ve bunu dile getirmenin, sesini duyurmanın en güzel yolu şiirdir diye düşünüyorum. Yazmaktan asla vazgeçmeyi düşünmediğim gibi, bir nevi Bir Şeyler Düşlemek kitabının devamı niteliğinde olan yeni bir kitap daha yazıyorum ve ayrıca asıl kitap olmasını istediğim, asıl hayalim olan Mavi Denizin Kızıl Rengi adında bir de roman yazıyorum. Hem hayalimi gerçekleştirmiş olmak için, hem şiirle yeteri kadar duyuramadığım sesimi romanla duyurmayı, hem de bu yolla şiirlerimi duyurmayı düşünüyorum. Çünkü romana olan rağbet şiire göre daha iyi.

TELEVİZYONLARA AYAR ÇEKİLMELİ

Görselliğin çok fazla rağbet gördüğü günümüz dünyasında kitaba ve okumaya duyulan ihtiyaç nasıl artırılabilir? Gençlere neler tavsiye edersiniz?

Gerçekten de son zamanlarda artık önü alınamaz bir yozlaşma olduğunu seziyorum toplumda. Medyamız ve televizyonlarımız da bunun için elinden geleni yapıyor neredeyse. Hele hele internetin hayatımızda fazlasıyla yer almaya başlaması, insanların aklını alan sözde akıllı telefon denilen illetlerin neredeyse çoğu bilgisayarlardan daha hızlı ve iyi olduğu, bunların neredeyse her gencin elinde olduğu bir dönemde, bu saatten sonra kitap okumayı sevdirmek imkansız gibi görünüyor. Bu olumsuz durumu düzeltmenin tek çaresi öncelikle televizyon sistemine sıkı bir el atmak ve kökten değişiklikler yapmak, internetten ve sosyal medya denilen bataklıktan gençleri mümkün olduğunca uzaklaştırmak, kitabı sevdirici programları, etkinlikleri sık sık gerek okul bazında, gerekse toplum bazında çoğaltmakla mümkün olabilir diye düşünüyorum.

TABLETLER YARARLI MI?

Şu konuya da değinmeden edemeyeceğim, devletimizin teknolojiye ayak uydursun diye öğrencilere dağıttıkları tabletlerin yarardan çok zarar verdiğini düşünüyorum. Belki iyi niyetli yapılan bir proje ama zararı yararından çok daha fazla. Ama böyle bir şey yapılacaksa da ya internet erişimini zararlı sitelerden tamamıyla soyutlayacak şekilde yapıp öyle verecekler ki bu ne kadar mümkün bilmiyorum ya da o tabletlere sadece ders kitaplarını yükleyecekler. Kitap, defter olayı da azami bir şekilde ortadan kaldırılmış olur. En azından daha az ağaç kesilmiş olur.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Herkesin malumu olduğu gibi Dünyamız, özellikle de Orta Doğu ve çevremiz bir savaş halinde.. İnsanlık dışı bir kıyım, katliam var ve bu böyle iken son zamanlarda ülkemizde bizi neredeyse birbirimize düşman eden, ötekileştiren, aramıza kini, nefreti, düşmanlığı sıkı sıkıya yerleştiren bu olayların bitmesi ve tekrar kardeşlik ortamının, anlayışın, sevginin, huzurun hakim olması dileğimdir. Bunu da en iyi yapacak olan siyasi partiler ve liderleridir. Onlardan ricam şu; kışkırtıcı, kin ve nefret dolu söylemlerine artık son versinler.

BU COĞRAFYANIN BİZE İHTİYACI VAR!

Akıl tutulmasının olduğu bu günlerde, vicdanların, kardeşlik duygularının devreye girmesini, hele hele etrafımız yangın yeri iken birbirimize düşman olmak yerine birlik olmanın, kenetlenmenin olmazsa olmaz olduğu bu dönemde, tek dileğim siyasilerin akl-ı selim sahibi olmaları, sağduyuyu hakim kılıp ülkemizi bu gidişi olmayan yoldan çıkarıp, en azından seçimlerden önceki barışın hakim olduğu döneme geri getirmeleridir. Çünkü bu coğrafyanın bize ihtiyacı var. Onların bize bu denli ihtiyacı varken bizim de onlar gibi olmaya çabalamamızın bir mantalitesi yok..


Bize vakit ayırdığınız için teşekkür eder, başarılar dileriz.

Bana bu şansı verdiğiniz için size teşekkür eder, iyi yayınlar dilerim.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Kültür Sanat Hep Birlikte Bir şeyler Düşlemeye Var mısınız? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement