Kriz Anında İletişim

Bu analizlere www.icerikfabrikasi.com'dan ulaşabilirsiniz

Son 10 yıla dair kaçımız, ne hatırlıyoruz? Son bir yılda yaşananları, hiçbirini atlamadan sıralayabilir misiniz?... Hangi olaylar yaşandı, kimler ne dedi, sonucu ne oldu, hatırlayanlarda nasıl bir algı bıraktı?... Krize neden olanlar, krizde rolü bulunanlar, krize adı karışanlara ne oldu? Kriz kriz ardına gelince, sanki bu olaylara karışanlar unutuluyor ya da yaptıkları yanlarına kar kalıyormuş gibi algılanıyor... Kriz anında gerçeklerden uzak tutum gösteren kişiler, sonra daha ağır bedeller ödemek zorunda kalıyor. İnandırıcılığını yitirmek, iletişim alanında bir kişi ya da kurumun yapabileceği en ağır hata.

Ders: "Kömür karası iletişim" Soma'da süreç boyunca yaşanan iletişim kazaları böyle dönemler için önceden hazırlanmış bir iletişim stratejimizin olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Zamanında yapılmayan açıklamalar; eksik ve çelişkili bilgiler; işi üstlenmeyen siyasiler; basın toplantısında medya mensuplarını azarlayan PR yöneticileri; olay henüz sıcakken bölgedeki insanların kredi borçlarını sildiklerini açıklayan banka yöneticileri; uzman gazeteci eksikliği...

Ders: "Olur ama bu kadarı da olmaz ki!.." SÜTAŞ ile ilgili iddialar günlerce basında yer aldı. SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, TÜSİAD başkanlığından istifasını basın açıklaması ile yaparken gazetecilerin sorularına zaman zaman SÜTAŞ, zaman zaman TÜSİAD Başkanı kimliğiyle cevap verdi. SÜTAŞ ayrı bir basın açıklaması yaparken, Muharrem Yılmaz konuşmaya devam etti. Açıklamalarda somut veri ve bilgi yoktu, olsa da geç geldi. İddiada bulunarak savunmak iyi bir iletişim stratejisi gerektirir. Bu olay da bize kriz iletişiminin zor bir süreç olduğunu hatırlattı.

Ders: "Mesaj kimeydi? Başbakan'a mı halka mı?" Başbakan'ın karşısında yapılan iki konuşmanın içeriği birbirinden farklı olsa da hitap ettiği hedef kitle bakımından benzer özellikler taşıyordu. Haşim Kılıç ve Metin Feyzioğlu'nun konuşmalarında işin iletişim boyutu çoğu zaman atlandı. "Nerde, ne konuşmalı? Kime, nasıl konuşmalı? Ne kadar söylemeli, ne kadar susmalı?" gibi sorularının gerçek değerini bulduğu bu iki önemli olay, Türkiye'de konuşmanın ve derdini anlatmanın ne kadar zor ve aynı zamanda öğrenilmesi gereken bir sanat olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.