Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları - Son Dakika
Kültür Sanat

Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları

Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları

"Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları" 23 Kasım'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda müzikseverle buluşacak.

23.11.2016 09:04
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları" 23 Kasım'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda müzikseverle buluşacak.

"Dadaloğlu & Aşık Ruhsati" Oda Orkestrası Eşliğinde

Şef: Orhan Şallıel

Halk ozanları, toplumun değerlerini kuşaklar boyu tanıtmakta önemli aracı olmuş ve bunları kalıcı kılmışlardır. Halk ozanlarının doğaçlama saz çalıp türkü söyleme yetenekleri vardır. Toplumdaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, ozanın sazına, sözüne ve sesine konu olur. Ozanlar toplumun sorunlarını dile getirmek, olup biteni daha erken görmek ve gelecek nesillere mesaj vermek özellikleriyle de tanınmıştır. Böylece halka mal olmuşlardır. Ozanlık geleneğinde doğa sevgisi vardır, halk sevgisi vardır, vatan sevgisi vardır, hak sevgisi vardır. Halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, mesajlarını sazıyla anlatır. Halk ozanlığı, değişen yaşam koşulları ve değer yargıları karşısında gerileme yaşasa da kültürün vazgeçilmez simgelerinden biri olma özelliğini korumuştur.

Dadaloğlu

Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklardan 1785-1868 olarak belirlenir. Yani Dadaloğlu'nun 18. yy'ın son çeyreğinde doğup 19. yy'ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. 19. yy'ın ilk yarısında Karacaoğlan ve Köroğlu'nun havasını yaşatan, bir Türkmen saz şairi. Toroslar'ın Erzin, Payas, Adana ve Kozan çevrelerinde konup göçen aşiretlerden Avşar (Afşar) boyuna mensuptur. Avşarlar ise Kozanoğullarına bağlıdır. Asıl adı Veli'dir. Babası Aşık Musa adında bir saz şairidir. Güney ve Orta Anadolu'yu dolaşır. Açık Türkçeyle milli vezin ve şekillerle şiir söylenir. Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olamadığımız Dadaloğlu'nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşır. Aşık Ruhsati Asıl adı Mehmet olan köy şairidir. Sivas'ın Deliktaş bucağında 1835 yılında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada geçirir. Babasının adı Mehmet'tir. Eflatun Cem Güney, annesinin adının safiye olduğunu savunur. Ruhsati, 12 yaşında öksüz ve yetim kalır, bu nedenle kuvvetli bir tahsil göremez. Şiirlerindeki ifadelerinde dört kez evlendiğini ve bu evliliklerden 23 çocuğu olduğu anlaşılır. Bazen değirmendeki su işlerinde, bazen rençberlik, çobanlık işlerinde çalışır. Zaman zaman gurbete çıkan Ruhsati, ömrünün sonlarında köyünde bulunur. Şiirlerinde Ruhsat Baba, Aşık Ruhsat, Ruhsat ve çoğunlukla Ruhsati mahlaslarını kullanılır. Ruhsati, saz çalamayan bir aşıktır. Ömrü boyunca birçok aşıkla karşılaşır ve atışır. Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazar. Ömer, Dertli, Emrah, Seyrani gibi aşıklara uyarak aruz vezni ile yazdığı da olur. Aruz vezni ile yazdığı şiirlerinde olaylara ve mistik düşüncelere yer verir. Köy şairi olduğu için ağız özelliklerine oldukça bağlı kalır fazlaca mahalli kelime kullanır. Şair halkın duyguları, inançları, düşünceleri, dertleri, istekleri gibi toplumsal ve ferdi konuları ele alır ve şiirleri genellikle köy hayatının özelliklerini yansıtır.

Kaynak: Etkinlik.io

Son Dakika Kültür Sanat Yavuz Bingöl ile Bin Yılın Ozanları - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement