Papatya Falları! - Son Dakika
Spor

Papatya Falları!

Papatya Falları!

Özel Dosya / Hazırlayan: Esat Dergi - Twitter.com/esatdergi Fatih Şamlıoğlu - Fatihs@sporx.com Avrupa Transfer Piyasasında Devre Arası Dönemi Büyük Hareketlilik İçinde Geçti.

08.02.2011 10:00

ÖZEL DOSYA/ HAZIRLAYAN:

Esat DERGİ - twitter.com/esatdergi

Fatih ŞAMLIOĞLU - fatihs@sporx.com

Avrupa transfer piyasasında devre arası dönemi büyük hareketlilik içinde geçti. Özellikle büyük kulüpler dev bombaları patlatmak için son günü bekledi ve gelinen noktada oldukça çarpıcı transferler ortaya çıktı. Edin Dzeko'nun Manchester City kervanına katılmasıyla akmaya başlayan transfer sürkülasyonu Ronaldinho, Adebayor, Tuncay derken; Surez, Carroll ve Torres transferiyle patlama noktasına geldi.

2010-2011 sezonunda büyük sükseyle sona eren ara transfer döneminde bir çok takım kadrosunu güçlendirdi ve bir çok futbolcu da yeni maceralara yelken açtı. Transfer göreceli bir kavramdır, bunu hepimiz biliriz. Yine hepimizin kafasında futbol, futbolcu teorileri, öznel gerçekler vardır. Yapılan transferler kadar transferlerin tutup tutmayacağı konusu da her zaman büyük bir merak konusu olmuştur.

İşte biz de büyük fırtınalar kopartan ara transfer döneminin ardından transfer piyasasına hayat veren ayakları masaya yatırdık. 10 transfer üzerine sert esen bir beyin fırtınası gerçekleştirdik. Bazı transferlerde ters düştük, bazılarında fikir birliği yaptı; transferlerin değerine ve işlerliğine göre 10 üzerinden bir puan dağılımı gerçekleştirdik.

Önemli not: Transfer her zaman risktir, ucu bilinmez. Bunlar sadece takiplerimize göre bir öngörü. Transferin nasıl yürüyeceğini biliyor olsaydık zaten Sporx editörü olmaz, birimiz Madrid yöneticisi diğerimiz de Roman Abramovich'in sağ kolu olurdu diyelim...

O TRANSFERLER VE YORUMLAR...

ESAT DERGİ: UEFA kuralları kapıya dayanmışken Chelsea'nin bu kadar içeri girmesi ve bunu "anlaşırız UEFA" ile tavrıyla umursamamaları artık şaşırtmıyor. Forvet piyasası artık bu dünyada emlak piyasası gibi ve bu rakamlar bir süre daha düşmeyecek. Torres'in endüstriyel futbola "eyvallah" demesi diye de yorumlanabilir transfer, doğuştan Liverpool'luydu hani? Chelsea'nin Ada'da esas rakibi Liverpool sansak, gol attı transferle desek o da olmayacak. Denilecek tek şey bekleyin, Fernando dönecek. Harika hamle!..

FATİH ŞAMLIOĞLU: Torres transferini biraz da olsa yeşil sahalardan bağımsız olarak düşünmek gerekir. Rus milyarder Abramovic, Torres hamlesi ile Ada'da City'in çizdiği karizmayı toparladı ve varlığını bir kez daha hissettirdi. Torres hamlesinin hem taraftar hem de kulüp bazında psikolojik artılarının olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Performans? Torres'in Liverpool'da yaşadığı en büyük handikap süreklilikti; bu sorun bence Chelsea'de ortadan kalkacaktır ve eminim ki Anelka'nın oynadığı takımda Torres'in tek ayağı bile beklentileri karşılamaya yetecektir.

Kafa topu hariç Liverpool'un Andy Carroll transferiyle futbolcu tipi bakımından bire bir benzeyen bir hamle. Edin Dzeko şöyle bir oyuncu ki "tesadüf" denilirken, uzun süre formunu koruyarak herkesi mahçup etmiştir. Buradan gücüm olsa da Jose Mourinho'ya sözler hazırlayarak, neden Real Madrid için düşünmedin desem diyesi geliyor insanın. Manchester City Dzeko'yu da öğütürse futbol yerine buğday işine girsin diyebilirim. Önde Dzeko, çaprazda problemli Tevez. Herhalde bu sefer oldu diyebiliriz. Tahmin edilenin aksine Premier Lig kurdu olup çıkacaktır başımıza. Tek problem nefesi olur...

Dzeko hamlesi Adebayor ya da Cruz ile karıştırılmamalı. Dzeko'nun yetenek sınırlarını zorlayan yapısından daha ziyade bu transferin başarısını Mancini'nin oyun şablonu belirleyecek. Şu ana kadar iki pivot santrforundan da (Santa Cruz - Adebayor) yararlanamayan Mancini, takımın başına geçtiğinden bu yana sistemini Tevez ve akıcı futbol üzerine kurdu. Dzeko hamlesi, Mancini'nin sistemini zorunlu olarak revizyona sürükleyebilir. Zira, atletik özelliklere sahip olmayan Dzeko'nun Bundesliga'da bulduğu geniş alanları Ada'nın sıkışık futbolunda bulması oldukça zor.

Inter'deki startı sansasyonel oldu. İtalya'da en top bir takıma transferini onun kazandığı bir hediye olarak görüyorum. Pazzini Sampdoria'daki liderliği dışında her zaman kapı dışında kalan masum, kaybeden çocuk gibiydi. Ona çoğu oynadığı takım tam güvenmedi ve ilk defa 1. adam olduğu Sampdoria'da sahalara sığmadı. Inter Leonardo'nun gelişiyle 4-2-3-1'den 4-1-3-2'ye geçti. Yakında da 4-3-3 başlangıçları görmemiz olası. Eto'o, Milito takımın sabitleri. Pazzini 11'e girerse (ki hakediyor) tutar, yoksa...

Pazzini transferin futbolda başkalaşmanın bir resmi aslında. Inter'e yapacağı katkıdan şüphem olmamakla birlikte bu transferi Mourinho ölçülerinde değerlendirmek lazım. Şöyle düşünelim; Milito'ya hayat veren Mourinho Inter'ın başında olsaydı; Pazzini'yi mi kadrosuna görmek isterdi yoksa futbolu daha olgun mevcut isimlerden yararlanma yoluna mı giderdi? Real'in başında olan Mourinho'nun kimleri istediğine bakalım; Drogba, Nistelrooy ve Milito; ortak özellikleri 30+ olması. İyi transferdir Pazzini, yırtıcı, koklayıcı ve bitirici.

Futbolsever muhasebeci olmayı sever, 42 milyon avronun da hesabını bir süre daha yapacak. Fuleleri olan, ayakları yere sağlam basan, boy ve fiziğine karşın teknik de bir forvet. Süratlenme katsayısı yüksek İngiliz ilginç de (!) bir özel hayata sahip. İngilizler belirli periyotlarda bu fizikte forvetler çıkarır ve onlara taparlar. Unutmayın, Liverpool'un derdi yeni bir kahraman çıkarmak. Tarihin en pahalı İngiliz oyuncusu... Reklamcılar onun imajından da yararlanacak, ünü büyük olacaktır. Sağ kalırsa M.City 3 sene sonra bir rakam önerir, heyecan veriyor. Ahmet Çakar stili konuşalım, ilk golünü kafa ile atar.

Bizim Giovani Dos Santos'un zincirlerini kırmış hali Carroll aslında... 42 milyon avroluk bonservis bedeli ilk etapta kafalarda deprem etkisi yaratabilir hatta Torres ile kıyasa kadar sürükleyebilir insanı... Ancak Torres ile Carroll'ın uzun vadede haftalık ücretlerinin arasındaki fark bir Suarez transferi yaptırdı Liverpool'a... Carroll kumarı tutar ya da tutmaz ancak Anfield'ın yeni yüzlere, yeni heyecanlara ihtiyacı vardı; beklenen hamle gerçekleşti. Carroll hamlesi diriliş için atılan adımın ilk halkası...

Higuain'in doktor kurbanı olduğu R.Madrid'de Jose Mourinho'nun işini şansa bırakacağı düşünülemezdi. Merak edilen içindeki "Drogba tipi forvet" sevdasının mı kabaracağı yoksa takım oyununa hükmeden forvet mi olacağıydı. Jose hobilerinden vazgeçmedi. Adebayor'a İngilizler "tek talip Fulham'dı" diyerek alay etse de bu Togolunun Ronaldo'nun çılgın atan performansını bir derece daha üste çektiğinde mahçup olacaklar. Benzema biri geliyor, "ben burdayım dese de" Adebayor "şampiyonluk" düşüncesinin motivasyondan daha önemli bir hamlesidir.

Valdano ile Mourinho arasindaki kibir savaşı Adebayor'a Real kapılarını açtı. Adebayor'un hırsı, istekli tavrı Mourinho'nun aradığı cinsten ancak o kadro, Benzema ve Higuain baskısı Togolu golcünün Real'de yapacaklarını sınırlayabilir. Adebayor, has adam rolüne bürünebilir mi? Göreceğiz... Kısa süre yeterli olmayabilir ancak Mourinho, Valdano'nun Benzema baskısı karşısında direnç gücünü yükseltir; tavrını Adebayor'dan yana kullanır ve bir Milito yaratma aşkı peşinden sürüklenirse; Barnebau hiç de hesapta olmayan süper bir yıldız kazanır.

Bu transferde okunması gereken tarafı bulmak zor. İstatistikler Suarez'in Uruguay kanı sebebiyle başarılı olacağını söylüyor; Forlan (Ada'da Güiza olsa da), Cavani. Burada asıl mesele Suarez'in leblebi/gol orantısında nasıl bir denklem ortaya koyacağı değil gittiği takımdır. Liverpool zaten depresyonda, hücum konusunda zaten komplike değiller, buraya kim gitse kaderi aynı olur. Hucüm oyuncuları transferlerinde gittiği takım, ritmi, arkadaşları, formu oynadığı lige göre yorumlamaktan daha önemli. Kırmızıya fazla boğulur, ona uygun futbol zemini olmayabilir...

Luis Suarez'in Hollanda topraklarında kendisini bulması ona Afonso Alves ya da Huntelaar muammelesi yapmamızı gerektirmez! "Hollanda'da leblebi gibi gol atan her futbolcu kötü futbolcudur" algısından kurtulmamız gerekir. Suarez, 2010 Dünya Kupası'nda üzerine vurulan 'Hollanda' damgasından kurtuldu ve sadece altı pas içerisinde gol atan bir futbolcu olmadığını, futbolu her yönüyle oynayabildiğini bizlere kanıtladı. Statik bir santrfordan farklı olan hatta nokta santrfor olmayan Luis Suarez, Liverpool'da her koşulda iş yapacaktır.

"Bent"ini çiğneyip, taşan bu Jamaika asıllı İngiliz transfer rakamlarını çıkartın Ada'da tam bir Cenk İşler olma yolunda. Bitiriciliğine, hücumda nereye koşacağını bilmesine, fulelerine, sözüm yok ama çok da değişik bir kişiliğe sahip bu asi çocuğu çok Charlton günlerinde seviyorduk. Son üç transferi 16.5, 10, 18 milyon pound şeklinde. Bent'in transferinin bu sefer düşmesini bekliyordum. Ada'da kulüplerin bir "esas" forvet için paraya kıyarak, bağlanma hobisi var. Benim gördüğüm ise Bent'in iki sene sonra yine bir asansör takıma transferi.

İngiltere Milli Takımı'nda her yaş kategorisinde forma giyen Darren Bent, 10 yıllık profesyonel kariyerine 5 transfer gerçekleştirdi ve yaptığı her transfer için büyük paralar ödendi. Gol yüzdesi bir İngiliz forvetin aksine oldukça yüksek olan Bent'in belki de en ciddi handikapı süreklilik. Zamanında Tottenham'da ya da milli takımda sağlam dikişler atamamamasın en büyük sebebi de bahsettiğimiz o süreklilik. Aston Villa, Bent'in handikapının ortadan kalkması için büyük bir şans. Zira onun sürekliliğini tehdit edecek tek isim 33'lük Heskey.

İmza töreninde çarşaflı bir anne ve oğlunu görünce kuşkusuz o kare futbol dünyasında farklı algılanmış, değişik de karşılanmıştı. Afellay için Barcelona uzun süre fizibilite çalışması yaptı, içinde çok tarttı. Barcelona'nın oyun stili, kadro derinliği, oturmuş yapısına Afellay iyi oyuncu olmasına karşın monte olmakta zorlanabilir diye düşünülebilir ama planlar yapılarak alınan oyuncu için bu geçerli olmayacak. Yavaş yavaş kadroda yerini bulacak Afellay bir süre son 20 dakika, daha sonra ilk 11'e selam çakacaktır. Süpriz, az geride oynayabilir.

Henüz 24 yaşında olmasına rağmen 159 kez PSV forması giymiş Afellay, 31'de Hollanda... Yetenekleri ve potansiyeli tartışılmaz ancak Barcelona tercihi Afellay için doğru bir tercih mi; üzerinde durmamız gereken konu bu! Bence, Afellay'ın Barcelona tercihi doğru bir hamle... Pep Guardiola, Afellay için büyük bir şans... Aynı şekilde Barcelona'nın 'Altın Çağı'nı yaşaması da... Barcelona kadrosu önümüzdeki dönemlerde zorunlu olarak çehresini değiştirmek zorunda ve Afellay da değişen çehrenin adaptasyon sorununu aşmış parlayan bir yüzü olacaktır.

Cagliari taraftarı gibi duygusal davransak acaba hemen ilk cümlemizde "hain, sattı bizi" gibi sitemlerle mi girerdik yoruma bilemiyorum. Taraftarın tutumu çok fena. Alessandro Matri transfer döneminin son saatlerinde Juveli oldu. Juventus birkaç senedir zaten sıkıntılar ve değişim içinde, bu sene uğursuzlukları forvetlerinin sakatlığı oldu. Juve forması altında ilk maçında Cagliari'ye iki gol atıp sevinemeyen tipik İtalyan görüntüsüne sahip bu forvetin en iyi yanı güçlü tarafı ve uzun yıllar Torino'da kalır. Milli Takıma da gider, yükselir. Bu arada size soruyorum bir haftada insanın hayatı bu kadar değişebilir mi? Oluyormuş...

Profesyonel kariyerine 2003'te AC Milan'da başlayan Matri, Galliani'nin göremediklerinden... 26 yaşındaki forvet, dört yıllık Cagliari kariyerinin ardından Juventus'a adım attı. Matri'nin Juventus'a geçişi aslında Torino temsilcisinin Martínez ve Bonucci hamleleri ile başlayan değişim politikasının devamı... Quagliarella ve Toni'nin sakatlanması Matri'nin transferinde tabii ki büyük rol oynuyor ancak 26 yaşındaki İtalyan, 6 aylık dönemde kendisini kanıtlamayı başararak; Juve'nin kasasından 15 milyon avro çıkmasına yol açabilir.

"6 ay sonra sözleşmesi bitiyor" transferlerinden biri ve bu transferlerde kulüpler sembolik rakamlar öder. Sevilla'nın ödediği de 1.5 milyon avro. Schalke 04'de kimse Rakitic'e "nasıl oynaması" gerektiğini sormadı, hep istediği şekle soktu. Basketboldaki gibi oyunu kuran bir oyuncu olan Rakitic savunma da yaptı. Sol ayağı Nadal'ın forehand'i ile eşdeğer olan isim için esas nokta Romaric ve Zokora'nın önünde tekli forvete dönen Sevilla'da mı oynama şansı bulacak yoksa bu ikiliden birinin yerini alarak yine box-to-box özelliğiyle ofansif yönünü mü unutacak. Açın önünü, o zeki.

Schalke'ye Basel'den Lincoln'un halefi olarak gelen Rakitic, Arena Aufschalke'de beklentilerin çok uzağında bir performans sergiledi. Schalke'nin belki de son dönemdeki inişli çıkışlı vasat performansından en çok etkilenen isim hiç şüphe yok ki Rakitic oldu. Kısacası Schalke, Rakitic'in patlama yapabileceği uygun ortama bir türlü sahip olmadı! Yeni adres Sevilla tam da Rakitic'in ayarında ve mantalitesinde bir kulüp; hiç şüpheniz olmasın büyülü genç ayak Sevilla'da Schalke'den çok daha iyi olacaktır.

-BONUS TRACKS-

Dört ayak üzerine düşen futbolcular listesinde bu sene başı belki de Tuncay Şanlı çekiyor. Kariyeri, oyunu, yeteneği, kişiliği ortada ama futbol dünyasının zor rüzgarına çarpmış, kariyeri düşmüşken şimdi tekrar kendini bulma evresinde. Transferi okumamız gereken taraf VfL Wolfsburg'un hamlesi, taraftarını düşünerek "Türk" pazarına girişi adeta. (Fatih Demireli ile aynı görüşteyiz). Tuncay İngiltere'de bu kadar sevilmişken, Almanya'da bunu kat be kat artıracaktır. Bu da ona otomatik 11 ve belki de yıllar sonra fazlasını getirebilir.

Tuncay, Stoke City'den neden ayrıldı? Forma şansı bulamadığı için. Peki Tuncay'ın Wolfsburg'ta düzenli olarak forma giyeceğini kim garanti edebilir! Wolfsburg'un elinde en azından Stoke City'den çok daha derin bir kadro var. Tuncay'ın forvet mevkiindeki rakipleri de Grafite, Mbokani ve Helmes gibi isimler... Kısıltı Stoke kadrosunda yer bulamayan Tuncay'ın derin Wolfsburg kadrosunda forma şansı bulabilmesi için biraz şans, fazlasıyla yeni menajer Pierre Littbarski'ye ihtiyacı var. Tuncay - Wolfsburg transferinde asıl konuşulması, cevabı aranılması gereken konu da bu...

(Not, biz bu satırları yazdıktan sonra onu isteyen hocası Steve McClaren bilindik sonlarından birini yaşadı, gönderildi. Şans Tuncay'ın yanında olsun)

Ömür boyu yakamızda, peşimizde olacak "Çölde bir vaha" söyleminin sahibi. Onun futbol kariyeri için ne kadar yorum yapılırsa yapılsın milyonlarca çocuğa bu oyunu sevdirdiği için bile futbol misyonunu başarıyla tamamlamış saymalıyız. Flamengo yolculuğu sırasında abisinin (!) de desteğiyle bir transfer karambolü yapmadı değil, hor görelim. O takımın başkanı bir bayan. İmza töreninde ona sarılınca o karede bayan hayranı sanan çok olmuştu. Brezilya'da ona tapıyorlar, takıma arkadaşlarından biri Maldonado. Duygusala geçelim, keşke 2014 DK'da olsan, olsam. Kimbilir belki de bu güzellik gerçek olur...

O da her Brezilyalı gibi bir filmin son sahnesini ülkesinde yaşayacak. Yetenekleriyle, oyun zekasıyla, kıvraklığıyla beynimize kazındı. Belki de her şeyden önemlisi futbolu sadece kale direklerinden ibaret olmamasından dolayı sevenlerin Ronaldinho'nun kariyer tepetaklığına şahitlik etmeleri acı verici... Ronaldinho, makus Brezilya talihini yaşamasaydı demek istiyoruz ancak kaç Brezilyalı var ki Ronaldinho ile eş kaderi paylaşmayan....

Seviyoruz seni Ronnie. Messi'den çok Ronaldo'dan da...

Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Spor Papatya Falları! - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement