Baykal'dan Kara Çarşaf Cevabı

Son Güncelleme:

CHP Lideri Deniz Baykal TBMM'de Önemli Açıklamalarda Bulundu. İşte Konuşmasından Satır Başları:

CHP Lideri Deniz Baykal TBMM'de önemli açıklamalarda bulundu. İşte konuşmasından satır başları:


- Geldiğimiz noktada Anayasa Mahkemesi bizim arzu ettiğimiz değişikliği gerçekleştirmedi. Şimdi belediyelerde diğer kuruluşlarda ancak kredi ve yurtlar kurumunun takdiriyle burs dağıtımını gerçekleştirecek.


- Bu iyi bir düzenleme değildir. Biz buna tepki gösteriyoruz. Bizim amacımız kısıtlama getirmek değildir. Verilen bursların daha çoğunun verilmesini sağlamaktır. Bunu tekelden çıkarmaktır.


- En önemli konumuz ekonomi. Uzun süreden beri bu kürsüde ekonomik tabloyu konuşuyoruz. Uzun bir süreden beri seçimlerden bu yana üstünde durduğumuz konuların ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Kriz ülkenin en temel konusudur.


- Şu gerçek net. Kriz her geçen gün derinleşiyor, yaygınlaşıyor. Toplum kriz gerçeğiyle yüzleşmeye başladı. Bu süreç devam ediyor.


- Daha dün Türkiye’nin ihracatının yaşanmamış bir düzeyde yüzde 22.3 düzeyinde bir azalma gerçekleştiğine tanık olduk. Bu ne demektir? 4/1 kadar bir yıl önce yaptığımız ihracatla mukayese edildiği zaman, ihracatımız 4/1 azalmıştır. Bu ihracatı gerçekleştirmek için işçilik yapanın iş yeri işletenin, bundan vergi alan devletinin, bir yıl öncesinin Kasım ayına göre yüzde 22.3 bir azalma içine girmesi demektir.


- İçerde piyasa canlanması var mı? İçerde de aynı sıkıntı devam ediyor. Alışveriş merkezleri kiralarda düşme yapıyor. İş yerleri ticarethaneler hepsi daralma içerisinde.


- Bu krizi herkes gördü de sayın Başbakan görmedi. Bunun için bu konuyu vurgulamak istiyorum.


- Ankara’da doğalgaza daha dün yeni zam yapıldı. İndirilecek denildi. Daha dün yeni zam yapıldı. İşsizlik rakamlar kaygı verici olmaya devam ediyor.


- Türkiye 2001’deki işsizlik düzeyinin üzerinde bir işsizlik gerçeğiyle karşı karşıya. Bu ciddi bir olaydır, hepimizi ilgilendirir.


- Hükümetin tavrını görünce, krizi kabul etmek istemiyor. Önce yok dedi, bizi teğet geçecek dedi. Zirveyi geçti inişe başladı kriz dedi. Bunları söyledikten sonra çok ciddi üzüntü verici olaylar ortaya çıkmaya başladı.


- Daha dün Türkiye’nin en önemli kuruluşlarından Elegant 1800 işçisiyle kapandı. Denizli’de 22 fabrika azaldı. Denizli, Türkiye’nin kaplanları bunlar. Aynı tablo Gaziantap, Kayseri’de de var.


- Toplu konut firmaları da dahil olmak üzere pek çok firma işçi çıkardı.


Başbakan krizi saklamaya çalıştı, örtbas etmeye çalıştı. İşadamlarını suçladı, kanun çıkardı dışardan gelsin diye. Bankaları suçladı iş adamlarının ötesinde.


- İş adamlarını suçladı, tedbirlerini zamanında almadılar bizi suçluyorlar diye.


- Başbakan onu bunu suçluyor. Aslında başbakan kendisini savunuyor. Sorumluluğu kendi üzerinden başkalarının üzerine atmaya çalışıyor.


- Türkiye 2006 yılından bu yana sürekli büyüme hızı düşen bir trendin içinde. Şimdi geldiğimiz noktada büyümenin yüzde 3 olacağı tahmin ediliyor.


- 2009 için yüzde 2’nin altında bir büyüme kaçınılmaz bir gerçek olarak görünüyor.


- Bugün Muddy’s bir açıklama yaptı. IMF ile anlaşılmazsa Türkiye resesyona girer diye.


- Türkiye’deki sıkıntının altında yatan nedenlerden bir tanesine dikkatini çekmek istiyorum.


- Bu hükümet Türkiye’yi devraldığı zaman ekonomi cari açık vermiyordu. Türkiye’nin 2001’de cari açık değil cari fazlası vardır.


- 2002’den itibaren cari açık başlamıştır. Geldiğimiz noktada cari açık şu an 50 milyar dolar olmuştur.


- Bu tartışma olduğu zaman, cari açığı ödüyoruz diyorlardı. Şimdi Türkiye cari açık olmadan fabrikasını çalıştıramaz halde, işsiz insanına iş veremez halde.


- Cari açığa mahkum bir ekonomi politikası getirdin. Şimdi o sürdürülemez olunca o sıkıntı başladı. Bu sorun dünyanın değil senin sorunun. Bu politikayı sen getirdin.


- Sıfırdan AKP üretmiştir cari açık problemini. Devasa düzeye getirmiştir.


- Bir türlü paket açıklanamıyor. Bir söylemdir gidiyor. Hindistan’da açıklanacak dedi. Gitti geldi paket ortada yok.


- IMF için başbakan “Bizim IMF’ye ihtiyacımız yok. Para bizde çok. IMF’yi birileri istiyor, sigorta niteliğinde, bizim paraya ihtiyacımız yok. Ama dünya IMF’nin desteğini görmek istiyor” diyordu.


- IMF kalkınma hızını düşürün dedi diyorlar. Biz kalkınma hızımızı düşüremeyiz dediler. Senin getirdiğin politikayla daha fazla kalkınma olacaksa, o kalkınma hızını gerçekleştirmesen namertsin.


- Senin elinde Türkiye tıkanma noktasına geldi.


- Paket neden çıkmıyor. IMF ile anlaşma olmadığı için çıkmıyor. IMF ile anlaşırsa paket çıkacak. Anlaşmada ne bekliyor. Para bekliyor para, döviz bekliyor.


- Oradan gelecek paranın adı konulamadığı için anlaşma yapılamıyor. IMF ile tartışmanın konusu Türkiye’ye ne kadar yardımcı olacağıdır.


6 MİLYON SEÇMEN


- Çok şaşırtıcı bir manzarayla karşı karşıya kaldık. 2007’de yapılan halk oylamasına göre, 2008 kütüklerindeki rakamın 6 milyon civarında bir seçmen bir yılda ortaya çıktı.


- Türkiye’de seçimlerin güvenilirliğinin sağlanması en önemli konu olmuştur 1950’den bu yana. Büyük mücadeleler verilmiş, anayasada da temel bazı hükümler yerleştirilmiştir.


- Ama ilgi çekici bir tabloyla karşı karşıyayız. O düzenlemenin altında yatan temel anlayış yargının seçim güvenliğinin sağlanmasında temel sorumlu olmasıdır.


- YSK’da bu anayasa emrini yerine getirmek üzere kütükleri düzenlemekle görevlidir. Ne zamana kadar. Son zamanlara kadar.


-Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre İçişleri Bakanlığı nüfus işleri genel müdürlüğünün, devlet memurlarının, hükümetin tayin ettiği insanların düzenlediği kütük, YSK’nın izleme şansı olmaksızın, yapılan itirazları nüfus müdürlüğüne gönderiyorlar. Böyle bir düzen oturtulmuştur. Bu konu şaibelidir.


- 6 milyon seçmen artıyor. İş yargıdan çıkıp memurun eline geçtiği zaman. İki. İtirazlar için yine yasal çerçevede 14 gün süre verilme zorunluluğu varken 10 günle idare edin demiştir. O 10 gün içinde muhtarlara geçen listeler daha sonra görülmüştür. Bu itiraz süresi kesinlikle yetersizdir. Bu bir uygulama sorunudur.


- Derhal hukuku yargıyı bu konuda belirleyici kılacak bir kütük oluşumunu hızla gerçekleştirmek lazımdır. İtiraz süresini uzatmak gerekiyor.


ÇARŞAF AÇILIMI


- Bu tartışmaları dikkatle izledik. Örtünen kadınların CHP ile ilişkisi tartışma konusuydu. Bu tartışmaları değerlendirmek istiyorum. İki temel nokta var.


 - Birisi, CHP’nin örtülü kadınları şu yada bu biçimde örtülü, insanları üye olarak alması konusunda toplumumuzda iki tür değerlendirilmesi gereken tepki çıktı. Bazı insanlar iyi niyetle CHP’nin bu hoşgörülü insana saygı gösteren tutumunu laikliğe aykırı bir tavır olarak anlama eylemi içine girdiler. Bunu irdelememiz lazım.


- İkincisi, laikliğe bilinçli olarak karşı olan çevreler, CHP’nin bu tavrını, sadece bir saygı gösterme, anlayışının ötesinde, gerçekten laikliğe ayrı bir çizgiye çekebilirmiyiz diye bir gayretin içine girdiler.


- Bizim tavrımız çok açık. Herkes çok iyi bilmelidir ki, kadınlarımızın kendi şartları içinde, tercih ettikleri örtünme biçimi tek başına herhangi bir şekilde siyasetin ve laikliğin bir değerlendirilmesi için ipucu olarak alınamaz. Herkes istediği gibi giyinir. Onun kıyafeti ayrıdır, siyaseti ayrıdır.


- O iş ayrı bu iş ayrı. Birisi herkesin sosyal yaşamını icabı, diğeri devletin gereği. Toplumun her kesiminden insanlar bir şekilde örtünüyor. Her insana saygı göstereceksin. O onların kendi tercihidir.  Kıyafeti devlete meydan okuyor diye algılamak bir saplantının sonucudur.


- Ne diyosun anacım Cumhuriyet konusunda, Atatürk’ü seviyor musun? O ne söylerse onun söylediği önemlidir. Bizde onun düşüncelerine göre değerlendiririz. Madem başın örtülü sen bizden değilsin. Yok böyle bir şey.


- Türkiye’yi zaten bölmüşler, bir de biz mi böleceğiz. O nedenle herkes şunu iyi bilsin. Kıyafetle siyaset arasındaki ilişkiyi birebir tutmak doğru değildir.


- Elbette herkes istediği gibi kıyafetini yaşar. Toplumumuzun gerçekleri tarihleri ortadadır. Bugün Ertuğrul Özkök çok güzel bir aile fotoğrafı yayımlamış. İşte bizim aile gerçeğimiz bu diyor. Bizim tam yapmak istediğimizi ortaya koyan bir fotoğraf bu. O aile onu göstermiş.


- Bunları artık hepimiz anlamamız lazım. Kılık kıyafete saygı göstermemiz lazım. Bu oturmaya başladı. Eskiden buna da itiraz ediyorlardı.


- Neden böyle yaptınız diyorlar. Alacağım kardeşim alacağım. Bunu herkese göstereceğiz, öğreteceğiz. Demokratik bir toplumda böyle yaşayacağız.


- Cumhuriyet döneminde, Atatürk bulvarında kılık kıyafeti uygun olmayan insanları geçemiyordu. Tek parti düşüncesi buydu.


- İnsanları kılık kıyafetine göre yeniden tasnif mi edeceğiz. Türkiye bu ya. Kimse her şeye, her meydana da gider, her bulvarda da yürür, her istediği partiye girer, eğer yasalara saygılı bir insansa.


- Aşık Veysel ölmeden Atatürk’le buluşmak istedi görmek istedi. Birileri öncülük yaptı Ankara’ya getirdiler. Ama gidemedi. Çünkü bulvara çıkmasına izin vermediler.

Kaynak: DHA