Küfür Edince Elbiseden Olan Esrarengiz Ankaralı İşadamı
İzmirli Tanınmış Modacı Hikmet Alcan, Ankara'nın Çok Ünlü İşadamlarından Olan Bir Müşterisinin Modaevinde Bağırarak Argolu Konuşması Üzerine, Hazırladığı Kıyafetleri Teslim Etmeme Kararı Aldı. Ankara'da İş Dünyası, Küfürbaz İşadamının Kim Olduğunu Çözmeye Çalışıyor.
İzmirli tanınmış modacı Hikmet Alcan, Ankara’nın çok ünlü işadamlarından olan bir müşterisinin modaevinde bağırarak argolu konuşması üzerine, hazırladığı kıyafetleri teslim etmeme kararı aldı. Ankara’da iş dünyası, küfürbaz işadamının kim olduğunu çözmeye çalışıyor.
İzmir’de terzi çıraklığıyla mesleğe başlayan, 1987’de kendine ait moda evini açarak kişiye özel dikimler yapan tanınmış modacı Alcan, uzun yıllar emek vererek oluşturduğu “Hikmet Alcan” markasını korumak için belirlediği kuralları kararlılıkla uyguluyor.
Sinema sanatçısı Kadir İnanır, eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, iş adamı Ethem Sancak ve KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu’nun da aralarında bulunduğu birçok ünlüye özel dikimler yapan Alcan, bir süre önce Ankaralı tanınmış bir iş adamına sipariş üzerine kreasyon hazırladı.
Teslim etmem
Siparişleri almak için Alcan’ın İzmir’in Alsancak semtindeki modaevine gelen iş adamı, iddiaya göre bu sırada kendisini cep telefonuyla arayan karşısındaki kişiye bağırarak argolu konuşmaya başladı.
Müşterisinin modaevinde bağırarak argolu konuşmasını kabullenemeyen Alcan, yaklaşık 40 günde hazırlanan 25 parçadan oluşan kreasyonu, ‘İş adamının markasını giyecek adabımuaşerete (görgü kuralları) sahip olmaması’ gerekçesiyle teslim etmedi.
Hikmet Alcan, aldığı kararın gerekçeleriyle ilgili, markaların, uzun yılların ve yaşanan zorlukların ardından oluşturulabildiğini belirterek, gelişmiş ülkelere kıyasla Türkiye’de ‘köklü bir markalaşma geleneğinin yetersiz olduğunu’ söyledi.
Şan şeref marka
Mesleğini profesyonel düzeyde yaptığı günden beri ‘Hikmet Alcan’ markasını oluşturmak için emek harcadığını vurgulayan tanınmış modacı, şunları kaydetti:
“Marka, sizin işinizin kalitesi, şanı, şerefi. Markayı ben oluşturdum ama benim markaya karşı sorumluluğum bitmedi. Onu korumak ve daha saygın ve güvenilir bir yere taşımak da yine benim görevim. Ben markamı sadece parası olanın giymesini istemiyorum. Öyle istesem para kazanmam çok kolay. O iş adamının, mekanımda sergilediği tavır ne bana ne çalışanlarıma ne de markamıza yakıştı. Neticede yaklaşık 22 yıldır emek verdiğim markamı korumak için böyle bir karar aldım. Bugün aynı kararlılığım ve duruşum artarak devam ediyor.”