CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika
Politika

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben saray, şu, bu demedim. Ankara’daki beyler, altın kaplı klozetler yapılıyorsa bu ülkede birilerinin bunu düşünmesi lazım dedim. Ne söylerlerse söylesinler, tuvalet temizleme, şu yapma, bu yapma vs. ne derlerse desinler asla muhatap almayacağım, değmezler" dedi.

02.06.2015 17:46

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben saray, şu, bu demedim. Ankara'daki beyler, altın kaplı klozetler yapılıyorsa bu ülkede birilerinin bunu düşünmesi lazım dedim. Ne söylerlerse söylesinler, tuvalet temizleme, şu yapma, bu yapma vs. ne derlerse desinler asla muhatap almayacağım, değmezler" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Kılıçdaroğlu, "Siyasete girerken hep şunu söyledim. Halka inandığım doğruları her zaman söyleyeceğim. Altın kaplamalı klozetin fotoğrafları gazetelerde çıktı. Bu iktidar döneminde bir devlet dairesinde, bir kamu kurumunda bir kişi kalkıp da kendisine altın kaplı klozet yapıyorsa bunun sorumlusu ben miyim? Ben bunun hesabını sormayacak mıyım? Ben saray, şu, bu demedim. Açık net şunu söyledim. Ankara'daki beylere çağrı yaptım. Ankara'daki beyler, altın kaplı klozetler yapılıyorsa bu ülkede birilerinin bunu düşünmesi lazım. Beyefendi üstüne alınmış. Ben onu muhatap almıyorum. Kesinlikle. Benimle özel bir tartışma alanı yaratmak istiyor. Niye ben onu muhatap alıyım? Cezai ehliyeti olmayan bir kişiyi benim muhatap almam doğru değil ki. Önce cezai ehliyetinin olması lazım. Öyle bir şey yok ortada. İki; bugün kullandığı dil nefret dilidir, nefret söylemidir. Buradan, bu kandil gecesi tuvalet temizleyip çocuklarının rızkını sağlayan bütün emekçilerin gözlerinden öpüyorum. Bu ona yeter. Bu kadar yeter. Çünkü şöyle; o özellikle benimle tartışmak istiyor. Niye tartışayım ben? Bu ülkede dünya kadar sorun var. İsraf. Altın kaplamalı klozet Allah aşkına israf. Hiç aklına geliyor mu? Kim yaptı bunu? Niye hesabını sormuyor? Ben sorduğum zaman da niye bağırıyor" diye konuştu.

"NE SÖYLERLERSE SÖYLESİNLER, TUVALET TEMİZLEME, ŞU YAPMA, BU YAPMA VS. NE DERLERSE DESİNLER ASLA MUHATAP ALMAYACAĞIM, DEĞMEZLER"

Gazetelerde bir valinin vali konutuna böyle bir klozet yaptırdığı yönündeki haberlerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Dönemin metaforu. Hani diyor ya Sayın Arınç diyor ya 'Bu kadar israf olmasaydı vergi toplamaya bile gerek kalmazdı'. Bunların yaşadığı şatafata bakın. Lale devrini yaşıyorlar. 17 milyon yoksul yoksul var bu ülkede. Siz altın kaplamalı klozet yaptırıyorsunuz kendinize. Ben buna isyan etmeyecek miyim? Ben bu ülkenin insanının hakkını savunmayacak mıyım? Beyefendi üstüne alınmış. Neyine alınırsa alınsın üstüne gideceğim bunun. Saray'a beni davet ediyor. Hukuk üstünlüğünü savunan bir Cumhurbaşkanı ettiği yemine sadık kalan bir Cumhurbaşkanı Danıştay Dava Daireleri Genel Kurul kararıyla kaçak olan bir sarayda oturmaz. Orada oturmaz. Bin 100 odalı oda senin neyine yetiyor diye ben sormayacak mıyım? Ne yapacak Bin 100 odalı yerde? Ne yapacaksın? Bugün bir vatandaş meydanda yakaladı, gerçekten, emekli birisi. Bizim at kadar değerimiz yoktur diyor. Bakın at kadar. 53 tane at alıyor oraya, benim o atlar kadar değerim yok diyor. 900 lira alıyorum diyor sen bana iki maaş ikramiye vereceksin ona bile göz koymuşlar diyor. Nerede? Kars'ta söyledi bana. Şimdi eğer siz bir vatandaşın hangi koşullarda olduğunu bilmezseniz, onun yaşadığı dramı gözardı ederseniz, ben çıkıp ona sahip çıkıyorsam koro halinde bana saldırıyorlar. Onları muhatap almayacağım. Kendi kendilerine konuşsunlar. Ne söylerlerse söylesinler, tuvalet temizleme, şu yapma, bu yapma vs. ne derlerse desinler asla muhatap almayacağım, değmezler. Benim muhatap alacağım bu ülkenin saygıdeğer insanlarıdır. Bu ülkenin çocuklarıdır."

"10 yıllık muhalefettesiniz, 10 yıllık muhalefet dönemini değerlendirdiğinizde siz olmamış olsaydınız Türkiye bugünden daha ne kadar kötü olabilirdi" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Çok şeyi engelledik. Baştan söyleyeyim, biliyorsunuz savaş yapılacaktı, Amerikan askerleri Türkiye'ye gelecekti ve Türkiye üzerinden Ortadoğu'ya geçeceklerdi. Biz onu engelledik. Anayasaya aykırı dünya kadar uygulama yaptılar, yasalar çıkardılar. En basitini söyleyeyim esnaf emekli olduktan sonra eğer işine devam ederse aldığı aylıktan yüzde 35 sosyal güvenlik destek primi kesilecekti. Biz anayasa mahkemesine gittik onu kurtardık. 35'ten 15'e düştü. Buna benzer yüzlerce örnek verebilirim. Yine parlamentoda başka bir örnek vereyim. İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi, o yıkılacaktı, parlamentoya yıkılması için gelmişti. Biz bir sanat kurumunun yıkılmaması gerektiğini uzun uzun tartışarak ikna ettik ve onun yıkılmasını engelledik. Daha buna benzer yüzlerce örnek verebilirim size. Dış politikada, iç politikada, çıkan yasalarda, pek çok alanda bizim büyük katkılarımız oldu. Vatandaşın sorunlarını da parlamentoda dile getirdik. Vatandaşın yoksulluk sorunu, grevler yapılıyordu, grevcilerin yanında olduk. Emekliler vardı emeklilerin yanında olduk. Taşla kotları temizleyen işçiler vardı ve bunlar gerçekten de son derece kötü koşullarda bir süre sonra sağlık nedenleri yaşıyorlardı. Onların yanında olduk. Ermenek'te olduk, Soma'da olduk, pek çok yerde olduk. Yaptığımız muhalefet yeterli mi, değil mi?" ifadelerini kullandı.

"Bizim muhalefetimizin geniş kitlelere ulaşmasının yolu medyadır" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu kadar baskının olduğu bir yerde bizim sesimizi de istediğimiz kadar bağıralım ne kadar ulaşabilir onu bilmiyorum. Ama şundan emin olmanızı isterim. İnandığımız her şeyi parlamentoda sabahlara kadar da çalışarak anlatmaya çalıştık. Kendi görüşlerimizi savunmaya, Türkiye'nin çıkarlarını savunmaya çalıştık" dedi.

Dubai'de bir anlaşma yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "1 milyar dolar bir ekonomik anlaşmanın içine bir siyasi koşul koydular. 1 milyar dolar nakit veya 8 milyar dolar düşük faizli kredi vereceklerdi 2003'te. Biz bunu dillendirdikten sonra inkar ettiler ve bu sözleşmeyi yapmadık dediler. Oysa Amerikan hazine bakanlığının internet sitesinde o sözleşme vardı. Bu Türkiye'nin Ortadoğu politikasını en azından o dönemki politikayı sınırlamak açısından bizim yaptığımız en önemli katkılardan birisidir" şeklinde konuştu.

"13 YILDA HANGİ SORUNUMUZU ÇÖZDÜLER?"

Mitingin sonunda vatandaşlardan iki söz istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Birincisi 7 Haziran'da sandığa gidip oy kullanın söz mü diyorum. Meydan 'söz verdim' diyor. İkinci talebim, diyorum ki sandığa giderken ister sandığa küsmüş olsun, partiye küsmüş olsun, siyasete küsmüş olsun veya CHP'ye oy vermemiş olsun bir vatandaşımızı ikna edin, onu da sandığa götürün CHP'ye oy versin. Eğer o vatandaş size derse ki kardeşim neden CHP'ye oy vereceğim diye bir soru sorarsa ona şunu söyleyin. 13 yıl tek başına iktidar oldular. 13 yılda hangi sorunumuzu çözdüler? 13 yılda ona deyin ki, 13 yılda 17 milyon yoksulumuz oldu. 13 yılda 6 milyon 250 bin işsizimiz oldu. 13 yılda 2 milyon Suriyelimiz oldu. 13 yılda 2 milyon Suriyeliye ödenen 5,5 milyar dolarımız oldu. 13 yılda aylığı bin liranın altında olan 8 milyon emeklimiz oldu. 13 yılda atama bekleyen 350 bin öğretmenimiz oldu. 13 yılda iki Trakya büyüklüğünde alan çiftçi tarafından ekilmiyor. Kardeşim Kılıçdaroğlu diyor ki, 13 yıla ihtiyacım yok bana 4 yıl yetki verin ben Türkiye'yi düzelteceğim, bu sorunları aşacağım, bu sorunları çözeceğim deyin ve ikna edin. Bu aslında benim anlatımım. Dolayısıyla geçmiş 13 yılı da bir anlamda onların önüne koyuyorum. Tabloyu koyuyorum ikna edin alın götürün diyorum."

"SEÇİMLERDEN KAYGI DUYULMAMIZIN ANA AKTÖRÜ YÜKSEK SEÇİM KURULUDUR"

AGİT'in Türkiye'ye heyet gönderdiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Bir seçimlerden önce bir rapor hazırlayacaklarını ve yayınlayacaklarını, birde seçimlerden sonra bir rapor yayınlayacaklarını söylediler. Güçlü bir gözlemci heyeti geldi Türkiye'deki seçimleri izliyorlar. Seçimlerden kaygı duyulmamızın ana aktörü Yüksek Seçim Kuruludur. Yüksek Seçim Kurulu ettiği yemine sadık kalan bir kurul değildir. Yüksek Seçim Kurulu yargıçlardan oluşan bir kurul olması gerekirken, çok özür dileyerek söylüyorum ama siyasal iktidardan korkan ve onların beklentilerine uygun kararlar alan bir kurula dönüşmüştür. 2 üye muhalefet şerhi verdi, onları ayrı tutuyorum" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı, çok özür dilerim Sayın Erdoğan, TBMM'ye geldi, tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi altını çiziyorum namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Şimdi tarafsız mı? Tarafsız değil. Allah aşkına eğer bir gün siz gazetecisiniz yüz yüze gelirseniz deyin ki, Kılıçdaroğlu bir soru soruyor Sayın Erdoğan diyor ki, acaba sizin için namus ve şeref kavramı nedir? Bu toplumun en değer verdiği iki temel kavramdır namus ve şeref ve buna bu alanda yemin eden herkes ettiği yeminin arkasında durur. Siz niye durmuyorsunuz? Ne anlama geliyor bu? Yüksek Seçim Kurulu diyor ki, 'Erdoğan sorumsuzdur' sorumsuz olduğu için biz böyle bir karar alamayız. Ona tanınan sorumsuzluk aslında en büyük sorumluluktur. O sorumluluk altında hareket etmek zorundadır. Ama eğer uymuyorsa buna benim ona dönüp sen niçin tarafsız kalmıyorsun dememin çok fazla bir anlamı yok. Çünkü ben tarafım. Ama YSK o da tarafsız davranacağına dair onlarında yeminleri var. Onlarda yeminlerine bağlı olmak zorundalar. Kaldı ki, bir cumhurbaşkanına tarafsızlığını hatırlatmak yargının görevidir. Yani diğer erkin yasama, yargı, yürütme diğer erkin görevidir. Ama diğer erk şuanda sınıfta kalmış vaziyette."

"SANDIKLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ. 4 BİN AVUKAT GÖNÜLLÜ OLARAK BU İŞE SOYUNDU"

"Sandıklara sahip çıkacağız. 4 bin avukat gönüllü olarak bu işe soyundu" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Sivil toplum örgütleriyle işbirliği yaptık. Diğer siyasal partilere de çağrıda bulunduk sandıklara sahip çıkın diye. YSK'ya rağmen, hükümete rağmen, bütün ayak oyunlarına rağmen bütün yurttaşlarıma şunu söylüyorum. Lütfen sandığa gidin oyunuzu kullanın, sandıklara biz sahip çıkacağız. Ben sandıklara sahip çıkma konusunda bütün örgütümü uyardım. Diğer siyasal parti liderlerinin de aynı uyarıyı yapması lazım. Çünkü süreç kritik bir süreçtir, demokrasi açısından çok önemli bir süreçtir. Dolayısıyla sandıklara sahip çıkmak hepimizin görevidir. Ama onun ötesinde seçimlere gidip oyumuzu kullanmamız gerekiyor" dedi.

"İKTİDARIN PANİĞİ, ERDOĞAN'IN DA PANİĞİ, GİDİYORUZ AMAN BİZE SAHİP ÇIKIN"

YSK kararı dolayısıyla Anayasa mahkemesine başvurulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Anayasa mahkemesi de ipe un seriyor. Raportör görüşünü vermedi. Ne zaman verecek? Seçimlerden sonra verecek. Tam üç maymunları oynuyoruz tam anlamıyla. Türkiye'de eğer ülkenin Cumhurbaşkanı anayasayı çiğnerse YSK'da çiğniyor. Siz şimdi sokaktaki vatandaşa ne diyeceksiniz? Niye suç işliyorsun? O da dönüp bize dese ki, ya ülkenin Cumhurbaşkanı suç işliyor, YSK işin seyircisi niye gelip bana soruyorsunuz? Siz niye ona bakmıyorsunuz diye sorar ve haklıdır. Şuanda Türkiye'de hukuk yok. Bizim anladığımız anlamda hukuk yok. Egemenlerin hukuku var, baskıcıların hukuku var. Öyle bizim anladığımız anlamda hukuk, adalet bunların hepsi bitmiş vaziyette yok böyle bir şey. İktidarın paniği, Erdoğan'ın da paniği, gidiyoruz aman bize sahip çıkın. Neyine sahip çıksınlar senin? Altın klozetine mi sahip çıksınlar senin? Neyine sahip çıksınlar? Bin 100 odalı sarayına mı sahip çıksınlar senin? 53 atına mı sahip çıksınlar senin? Neyine sahip çıksınlar senin? Bu ülkeyi perişan ettin, 17 milyon yoksul yarattın sen bu ülkede. Kalkmışsın bir de diyorsun ki ekonomi 3 yıldır patinaj yapıyor. Kim yönetiyor bu ülkeyi? Hani dünya lideriydik? Hani efendim biz Avrupa'yı geçmiştik? Kendileri itiraf ediyorlar, kendileri düşman yaratıyorlar, kendileri kavga ediyorlar sonra diyorlar biz mağduruz. Ne mağduru?" değerlendirmesinde bulundu.

"Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi anketleri kamuoyunun önüne koyarlarsa koysunlar bu iktidar gidici" diyen Kılıçdaroğlu, "17 milyon yoksulun olduğu bir yerde, onların güvencesi benim. 6 milyon 250 bin işsizin olduğu yerde, onların güvencesi benim. 1,5 milyon asgari ücretlinin güvencesi benim. O nedenle diyorum bunlar gidecekler" ifadelerini kullandı.

"ÇATIRDAYAN BİR RANT İMPARATORLUĞU VAR. İSRAF İMPARATORLUĞU VAR"

İlk günle bugün arasında çok fark olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"O sürekli kan kaybediyor, biz çok iyi durumdayız. Hiç kimse endişe etmesin anketlerin nasıl yapıldığını da ben çok iyi biliyorum. Kimlere nelerin söylendiğini de çok iyi biliyorum. Efendim AKP önde. Niye önde, hangi gerekçeyle önde? Bana çıkıp bir Allah'ın kulu söylesin bir rant imparatorluğu var. Çatırdayan bir rant imparatorluğu var. İsraf imparatorluğu var. Kendilerini o kadar şaşırttılar ki, yani Allah şaşırtır tabi. Kalktılar israf konusunda Papa'yı örnek gösterdiler. Sen Sevgili Peygamberimizin hayatına bak kardeşim. Onum mütevazi yaşamına bak sen. Kaldı ki, örnek gösterdikleri Papa'da fazla değil 10 dakika sonra yalanladı benim uçağım yoktur dedi. Bilmem hatırlar mısınız Türkiye'ye geldiğinde kendisine lüks araç tahsis ettiler lüks aracı kabul etmedi. Mütevazi bir araca bindi bütün protokolü o mütevazi araçla gezdi. Ama bunlar tamamen şaşırmışlar. Her şeyden kopmuşlar. Emin olun şunu inanarak söylüyorum halkla bunların yakından, uzaktan hiçbir ilgisi yok. Halkla hiçbir ilgisi yok. Bir koruma ordusuyla geziyorlar. Zaten vatandaş uzanıp bir derdini anlatamıyor ki." - ANKARA

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement