Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı - Son Dakika
Güncel

Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ocakların irfanı hikmeti yok sayılarak, ehli beytin isimlerini dahi bilmeyenlerin Alevilik üzerinden bir takım iddialarda bulunmasıyla, hatta bazen şiddet olayları içinde Sünnilik, Alevilik karşıtlığının ortaya çıkarılması için ateşe benzinle gidenin olduğu bir dönemde, şimdi tam şimdi sizlerin o irfanını keşfetmeye ihtiyacımız var" dedi.

22.08.2015 15:19

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ocakların irfanı hikmeti yok sayılarak, ehli beytin isimlerini dahi bilmeyenlerin Alevilik üzerinden bir takım iddialarda bulunmasıyla, hatta bazen şiddet olayları içinde Sünnilik, Alevilik karşıtlığının ortaya çıkarılması için ateşe benzinle gidenin olduğu bir dönemde, şimdi tam şimdi sizlerin o irfanını keşfetmeye ihtiyacımız var" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde Alevi kanaat önderleriyle bir araya geldiği kahvaltıda, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün'e gerçekleştirilen saldırı sonrası Demir'i aradığını hatırlattı.

Davutoğlu, bugünlerde ülkede, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen çevrelerin, Anadolu kilimi gibi görünen farklılıkları istismar ederek çatışmayı körüklemek isteyebileceğine dikkati çekti. Böyle bir durumda herkesin kim saldırıya uğramışsa onun yanında, saldırganın karşısında olması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsan onuru söz konusu olduğunda ben, siz değerli dostlara, canlara hitaben şunu demek isterim ki, her zaman omuz omuza olacağız. Hem bu ülkenin bir vatandaşı hem Horasani gelenek içinden gelen bir kardeşiniz, dostunuz, mihmanınız hem de bu ülkenin ağır sorumluğunu üstlenmiş Başbakan olarak, hep beraber olacağımızı bir kez daha vurgulamak isterim.

İkincisi insan onuru dışında korumamız gereken bir başka boyut, kadim kültürümüzün geleneğini korumak durumundayız. Tutuculuk ve muhafazakarlık farklı bir şeydir, gelenek sahibi olmak farklı bir şeydir. Bazen gelenek sahibi olmak tutuculuk gibi görünür. Ama Alevi Bektaşi ocağı dediğimiz anda bir gelenekten bahsederiz. Tarihi bir boşlukta doğmamıştır, bu ocaklar."

-"Hak Muhammed Ali yolu dediğimizde referans bellidir"

Davutoğlu, bu geleneğin kaynağından koparıldığında, köklerinden kopmuş bir ağaç gibi zamanla kuruyacağının altını çizerek, bunlardan birinin ehli beyt olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hak Muhammed Ali yolu dediğimizde referans bellidir ve ehli beytin erkanını, adabını Hazreti Hüseyin'in fedakarlığını, Hazreti Hasan'ın edebini, ahlakını, Hazreti Ali'nin, Radıyallahu Anh'ın ilmini, feraseti, irfanını anlamayan bir geleneğin, bu tarihte var olması mümkün mü? Hayatiyetini koruması mümkün mü? Eğer Alevi Bektaşi geleneği içinde davrandığını iddia edip de, 'Ali'siz bir Alevilik' diye bir şeyden bahsediyorsak, herkes istediği gibi düşünebilir, kendi çığırını açabilir, kimse buna bir şey diyemez ama benim bildiğim bu ocakların ve sizlerin yeşerttiği muhabbet tohumu Hazreti Ali'den ayrılamaz. Hak Muhammed Ali derken hissedilenler, Hazreti Ali'den ayrı düşünülerek bir yere varamaz."

Geleneğin değiştirilmek, yozlaştırılmak istendiği dönemlerden geçildiğini anlatan Davutoğlu, bu durumun Sünnilik için de Alevilik için de Müslümanlık için de Hristiyanlık için de hep var olduğuna işaret etti.

Alevi çağının temsilcilerinin bu rehberlerin yolundan ayrılmayacağını bildiğini aktaran Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir gelenek ki ehli beyt yolunu temsil ettiğini iddia edecek ama ehli beytten kopuk olacak, yaşayamaz. Hazreti Ali'nin, Hazreti Hasan'ın, Hazreti Hüseyin'in, Hazreti Zeynel Abidin'in, Hazreti Muhammed Bakır'ın, Hazreti Cafer Esad'ın, Hazreti Musa Kazım'ın, Hazreti Ali el-Rıza'nın, Hazreti Muhammed Taki'nin, Hazreti Hasan el-Askeri'nin, Ali Naki'nin, Hazreti Muhammed Mehdi'nin yoludur, on iki imam yolu. Eğer tasvirlerle, anlatımımızla bu yoldan bahsedip, özünde bu yoldan koparsak, İslam geleneğinden bağımsız ve ayrı, hele hele Hazreti Ali'den kopuk bir Alevilik düşünürsek Hacı Bektaş-ı Veli bizden hesap sorar. Bütün o ulu erenler, Nafi Baba, bütün babalar, Baba Mansur, hesap sorar. Hoca Ahmet Yesevi, hesap sorar."

Bunların herkesin dergahı olduğunu dile getiren Davutoğlu, "O seyitler ve 12 imam yolu, ehli beyt yolu dışında ikinci kaynak, sadece göçen Türkmen Yörük ovalarıyla değil oradan gelen Semerkand'dan, Buhara'dan, Horasan'dan gelen, Hoca Ahmet Yesevi ile gelen ve Anadolu'nun her yerine, Rumeli'nin her yerine küçük küçük su kaynakları şeklinde o pınarın gözlerini taşıyan, onun için gözdür, Dersim'e vardığımızda, o gözler, dibi yer altından gelen derin irfanının yeryüzüne çıkmış halleridir. Onları korumak bizim görevimizdir" diye konuştu.

Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana'nın huzuruna ücret ödeyerek gitmenin, kendisine ızdırap verdiğini anlatan Davutoğlu, Hacı Bektaş'ta "Bir daha Hacı Bektaş'ın huzuruna kimse, hiçbir mihman ücret ödeyerek girmeyecek" diye söz verdiğini, artık Hazreti Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli'yi ziyaret edenlerin ücret ödemediğini anımsattı.

Davutoğlu, modernleşmenin büyük imkanlar sağladığını, ancak bazen kaynaklara saygıyı unutturduğunu belirtti. Bir dergahın müze haline getirilmemesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, dergahların müze, antik bir makam veya birilerinin "tarihte ne olmuş" diye ziyaret edeceği yerler olmadığına dikkati çekti.

Dergahın huzura varıldığında oradaki atmosferden feyz alınan bir yer olduğunun altını çizen Davutoğlu, çağdaşlık adına geleneğe saygının ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

"Cemevlerinin yeniden yorumlanması lazım"

Edeble girilmesi gereken yerlere turistçe nasıl girildiğini bildiklerini dile getiren Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Turistçe girmek yanlış değil. O turistlerinin işidir. Ama bizim dergahımıza girecek olanlar, Horasan dergahından feyz alacak olanlar, Hacı Bektaş-ı'nın dediği gibi bilgi ve edeple girerler. Şimdi bu anlamda cemevlerinin, bu anlamda semahın hep beraber yeniden yorumlanması ve kadim geleneği bize yansıtan barış dergahları olarak görülmesi lazım. Hep tarihi olayların üzerine tefekkür ettiğimde acıyla düşünmüşümdür, yanlış yapanın yerine bazen modernizm adına doğruyu da biçtiğimiz, son derece yanlış noktaya götürdüğümüz haller olmuştur. Yeniçeri Ocağı'nın belki modernleşme için, modern ordu kurulması için lağvedilmesi düşünülmüş olabilir ama Bektaşi ocaklarını yasaklamak nedir?"

Davutoğlu, Tekke Köyü'ne ve Elmalı'ya gittiğinde, yıkılan dergahın izlerini gördüğünde üzüldüğünü vurgulayarak, aynı şekilde tek parti döneminde Halveti, Bayrami, Mevlevi, Nakşi, Bektaşi gibi bütün uygulamaların kökeninden koparıldığını ve yasaklandığını bildirdi.

Amacının eleştirmek olmadığına, ancak zamanla geleneklerden çok uzaklaşıldığına ve gelenekleri tekrar keşfetmenin zorluğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdilerde, Alevi Bektaşi geleneğinin yeniden bir şekilde, su yüzüne çıkmasını, keşfedilmesini, tekrar tekrar anlamlandırılmasını ve sizin üzerinizden bunların yapılmasını çok saygın, çok doğru bir adım olarak görüyorum. Ve ocaklarının çizgisi devam ederse biz o kaybettiğimiz kültürü tekrar keşfederiz. Ama ocakların irfanı hikmeti yok sayılarak ehli beytin isimlerini dahi bilmeyenlerin Alevilik üzerinden birtakım iddialarda bulunmasıyla, hatta bazen şiddet olayları içinde Sünnilik, Alevilik karşıtlığının ortaya çıkarılması için ateşe benzinle gidenin olduğu bir dönemde, şimdi tam şimdi, sizlerin o irfanını keşfetmeye ihtiyacımız var."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Davutoğlu'ndan Alevi Kanaat Önderlerine Kahvaltı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement