Kapılar Tiyatro Oyununun Yazarı ve Yönetmeni Aksakallı Açıklaması

Kapılar tiyatro oyununun yazarı ve yönetmeni Ebru Aksakallı, eğitim gördüğü yıllarda tiyatro oyunlarında birçok sorun gözlemlediğini belirterek, "Maalesef tiyatro sahnelerinde müstehcenlik, yarı çıplaklık, 'Sanatın ahlakı yoktur' diye gittikçe ahlaksızlaşan ve yozlaşan bir dil var" dedi.

Aksakallı, Fatih Belediyesince Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde sahnelenen oyun öncesi öncesi AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü mezunu olduğunu belirten Aksakallı, "Okuldayken tek hayalim hep ailelerin gelip izleyebileceği tiyatro sahnelemeleri yapmaktı" diye konuştu.

Aksakallı, Türkiye'de sahnelenen birçok tiyatro oyununun ailece izlenebilecek oyunlar olmadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Tiyatro oyunlarında rejisel anlamda ciddi sorunlar var. Toplumumuzun kaldıramayacağı rejiler var, söylemlerine hiç değinmiyorum bile. Toplumsal algıya ciddi hasarlar veren, inançları küçümseyen, aşağılayan metinlerle karşılaşıyoruz."

Eğitim gördüğü yıllarda tiyatrolardaki sorunları fark ettiğini dile getiren Aksakallı, "Maalesef tiyatro sahnelerinde müstehcenlik, yarı çıplaklık, 'Sanatın ahlakı yoktur' diye gittikçe ahlaksızlaşan ve yozlaşan bir dil var" değerlendirmesinde bulundu.

"Oyunumda yerli karakterler olmasına önem verdim"

Aksakallı, okulu bitirince insanların aileleri ve arkadaşlarıyla gidebileceği bir tiyatro alternatifi sunmaya karar verdiğine dikkati çekti.

Öncelikle insanların en çok nelere güldüğünü ve benimsediğini gözlemleyerek "Kapılar" oyununu yazdığını ve sahneye taşıdığını anlatan Aksakallı, oyunda mahalle kültürü ve yerli karakterler olmasına önem verdiğini bildirdi.

Oyunda, karı koca kavgalarını, aile içindeki iletişimsizliği, insanların kırılma ve arayış noktalarını öncelediğini ifade eden Aksakallı, sağduyu, iyimserlik, ilim, yüzleşme gibi temaları ele aldığına işaret etti.

Aksakallı, izleyicilerin oyun sonrası izlenimleriyle ilgili şu bilgileri verdi:

"Oyunu izleyenler kendilerinden çok şey bulduklarını söylüyorlar. Bir sahnemiz var mesela, abisiyle sorun yaşayan Eda'nın yer aldığı, o sahnede çok ağlayan ve gelip 'Ben abimle bunu yaşamıştım' diyenler oluyor. Karı koca kavgaları kısmında aynı kırılma noktasını yaşayan kadınlar oluyor. Dedikoducu karaktere bakıp, 'Bu aynı benim komşum' diyorlar."

"Hayatında tiyatro izlememiş insanlar tiyatro yapıyor"

Bir tiyatro oyununun sahnelenmesi için büyük emek harcandığını belirten Aksakallı, 5 oyun yazdığını ancak onları sahnelemeden önce "Kapılar"ı daha fazla oyuncuyla buluşturmak istediğini söyledi.

"Biz tiyatrodan aldığımız her şeyi yine tiyatroya veren insanlarız ama sahne bulmakta zorlandığımız oluyor" diyen Aksakallı, şöyle devam etti:

"Oyunum daha çok izleyiciyle buluşsun istiyorum. Hem izleyicinin içinden geliyorum hem de bu işin eğitimini aldım ve daha iyi anlayabiliyorum, yansıtabiliyorum. Hayatında bir satır tiyatro okumamış, izlememiş, tiyatro metnine 'senaryo' diyen ve 'tiyatro yapıyoruz' diyen insanlar da var. Bir şekilde yollarını bulup sürekli sahne alıyorlar, bu da çok ciddi haksız rekabet oluşturuyor."

"Popüler işler yaparak tiyatro yapan tüccarlar oluyor, tiyatroyu ticarete dökenler kazanıyor" görüşünü paylaşan Aksakallı, şunları kaydetti:

"Bir bakıyorsunuz oyunun içine iki ünlü koyarak, geride tiyatro adına hiçbir şey olmayan oyunlarla para kazanıyorlar. Tiyatroda alaylı oyunculara, yönetmenlere saygım sonsuz ama izleyici, sahne sahibi, oyuncu olarak herkesin bu tip tüccarların karşısında olması gerekiyor."

Aksakallı, sahnelediği eserlerin yıllar sonra da izlenebilecek oyunlar olmasına önem verdiğini anlattı.

Oyunu bugüne kadar 10 kez sahnelendiği kaydeden Aksakallı, mart ayında da Küçükçekmece ve Bahçelievler'de tiyatro izleyicileriyle buluşacağını sözlerine ekledi.

Kapılar oyunu

Ebru Aksakallı'nın 2011'de yazdığı ve kitaplaştırdığı 2 perdelik oyun, Anadolu'nun küçük bir kasabasındaki bir mahalleye, zamanla bilgi ve irfanıyla "Alim Kasap" diye anılacak yeni bir kasabın gelmesiyle mahalle sakinlerinde gözlenen değişimi konu ediniyor.

Mahallenin eski kabadayısı Bela Şeyhmus, kız kardeşi Eda ve eşi Sinan ile Batak Rüstem arasında yaşananlar olaylar izleyiciyi pişmanlıkların hangi makama iletilmesi, hata ve günahların telafisi için hangi kapıya yönelinmesi gerektiği üzerine düşünmeye davet ediyor.