İlim Yayma Vakfı'nın 40. Yıl Programı - Son Dakika
Politika

İlim Yayma Vakfı'nın 40. Yıl Programı

İlim Yayma Vakfı\'nın 40. Yıl Programı

Başbakan Erdoğan: (4) "İlim Yayma Vakfı, onun gibi nice vakıf, nice dernek, on yıllar boyunca, nesiller yetiştirmek, gençliği imanla, Kur’an’la buluşturmak, gençlerin ilim tahsilini sağlamak...

06.12.2013 10:03

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İlim Yayma Vakfı, onun gibi nice vakıf, nice dernek, on yıllar boyunca, nesiller yetiştirmek, gençliği imanla, Kur'an'la buluşturmak, gençlerin ilim tahsilini sağlamak için çok çetin bir mücadele verdiler" dedi.

Erdoğan, İlim Yayma Vakfı'nın 40. yılı nedeniyle düzenlenen programda yaptığı konuşmada, İlim Yayma Vakfı kurucuları gibi insanların gösterdikleri çabayı, gayreti, emeği anlamanın, buna ahde vefa göstermenin ve kıymetini bilmenin büyük önem taşıdığını aktardı.

Çanakkale Savaşı'nda Anadolu topraklarına geldiğini bilmeyen Müslümanların, ezan sesi üzerine saflarını değiştirdiklerini aktaran Erdoğan, "'Tanrı uludur, tanrı uludur' denseydi, o gün gelen Müslümanlar bunun ezan sesi olduğunu anlayabilecek miydi? İşte ezanın üzerinde oynanamayacağının en büyük ispatı budur. Onlar 'Allahu ekber' sesini duydukları için bunun ezan olduğunu anladılar" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, İlim Yayma Vakfı kurucuları gibi mücadele verenlerin asla unutulmaması gerektiğini belirterek, "Onlar hiç umutlarını kesmediler, pes etmediler, başlarına gelene rıza gösterip boyun eğmediler. Onlar direndiler. Kalpleriyle direndiler, dualarıyla direndiler, gayretleriyle direndiler ve adeta toplu iğneyle kuyu kazar gibi işte bugünleri inşa ettiler. Bugün ne elde ettiysek, gençlerimiz, milletimiz adına hangi kazanımı elde ettiysek, bizden öncekilerin sabrı, metaneti, ilmek ilmek dokudukları ilim mücadelesi sayesinde elde ettik. Biz, ağabeylerimizden, bu gayreti miras olarak devralmıştık. Onların telaşını, onların, adeta bir anne gibi, bir baba gibi, Türkiye çocuklarının üzerine şefkatle titremesini gördük, onlardan aldığımız ders ve ilhamla bugün çocuklarımıza hizmetler kazandırdık" diye konuştu.

Yatılı olarak okuduğu dönemde, üstü açık öğrencilerin üzerini kapatan insanların varlığına tanık olduğunu aktaran Erdoğan, "Bir neslin yetişmesine onlar tohumlar attılar. Onların ve bizim çırpınışlarımızı genç nesillerin de görmelerini, onların bu mirası devralmalarını, tarihe ve medeniyete ahde vefa göstererek, bu meşaleyi geleceğe taşımalarını istiyor, gençlerimizden bunu bekliyoruz. Bakın burada bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. İlim Yayma Vakfı, onun gibi nice vakıf, nice dernek, on yıllar boyunca, nesiller yetiştirmek, gençliği imanla, Kur'an'la buluşturmak, gençlerin ilim tahsilini sağlamak için çok çetin bir mücadele verdiler. Gayeleri para kazanmak değildi. Gayeleri, makam, mevki, rütbe, şöhret elde etmek değildi. Güç peşinde koşmadılar, iktidar peşinde koşmadılar, onlar, 'Biz orantısız güç olalım' demediler. Sadece 'Ben' demediler. Onlar 'Biz' dediler. Onun için ben İlim Yayma'yı kutluyorum, tebrik ediyorum. Menzile kilitlenip, yolu ve yolun önemini unutanlardan olmadılar."

"Niyet bozuksa, akıbet felaket olacaktır"

"Gayret bizden, tevfik Allah'tan" şeklindeki sözü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir işe başlarken, bir yola çıkarken, kolları sıvarken, işte bunu söyleriz: Gayret bizden, tevfik Allah'tan. Evet, bu söz, bu anlayış son derece önemlidir. Sen 'Bismillah' deyip yola çıkacaksın. Sen niyet edeceksin. Gayret edeceksin. Emek sarf edecek, ter dökeceksin. Fedakarlık yapacaksın, sabredeceksin, her zorluğa da göğüs gereceksin, vazgeçmeyeceksin ama altını çizerek ifade ediyorum, menzile varma gayesinin sarhoşluğuna aldanıp, yoldan sapmayacak, meşru olandan taviz vermeyeceksin. Biz başlamakla ve yürümekle mükellefiz. Yani biz gayret etmekle mükellefiz. Gerisi Allah'ın takdiridir. O bizi menzile vardırır ya da vardırmaz. Sevgili Habibine de böyle buyurmadı mı? Böyle emretmedi mi? Sana sadece bu noktada tebliğ görevi. Gerisi bize ait. Israrlı olmana gerek yok. Bu kadar. Biz bunu yaparız. Gerisi Allah kerim. Bunu bize nasip eder ya da etmez. O her şeyin en güzelini bilir, o neylerse güzel eyler. Tek derdi hedefe ulaşmak olan, yolun önemini unutan, Allah korusun, her yola sapar, her hendeğe düşer, her engele takılır, hem yoldan olur, hem de hedeften, menzilden olur. Yine deriz ki: 'Niyet hayr, akıbet hayr'. Mesele bu. Siz, hayırlı bir niyetle yola çıktıysanız, yol boyunca hayırdan ayrılmamışsanız, inanın, akıbet de hayrolacaktır ama niyet bozuksa, gaye kötüyse, işte o zaman akıbet de felaket olacaktır. Kemmiyet değil; önemli olan keyfiyettir aslolan. Sayının çokluğu değil, nitelik önemlidir, muhteva önemlidir.  Bir tek kişiye ulaşırsınız, bir kişinin elinden tutarsınız, bir kişi için emek sarf eder, onu adeta bir mücevher gibi, bir elmas gibi işlersiniz; o bir tek kişi gelir, tarihin akışını değiştirir."

"Sizi biz okuttuk, neferimizsiniz demediler"

İmam hatipte okuduğu yıllarda, kendilerine haftalar boyunca tek kuruş harçlık gelmeyen, ayaklarına giyecek ayakkabısı bulunmayan, üstlerine giyecek ceketi olmayan arkadaşları olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yatılı okulda, yurdumuzun imkanları neyse, onunla yetiniyorlardı ama işte o arkadaşların imdadına hayırseverler yetişiyordu. Çoğunun kim olduğunu ne biz bildik, ne de o ihtiyaç sahibi arkadaşlarımız bildi. Kendilerini hiç göstermediler. Sağ elleriyle verdiklerini, sol elleri hissetmedi. Verirken de hiçbir ayrım yapmadılar. 'Bu bizden, şu sizden' diye bir ayrıma çocukları asla tabi tutmadılar. 'Bu Doğuludur, bu Batılıdır, bu siyahtır, bu beyazdır, bu Türk'tür, bu Kürt'tür' demediler. 'Verdik, karşılığını alırız' demediler. 'Sizi biz okuttuk, siz artık bizim neferimizsiniz' demediler. İnsana, borsada işlem gören bir meta, üzerine yatırım yapılabilir bir finans aracı olarak asla bakmadılar. 'Buradan ne kazanırız?' hesabına girişmediler. İnanın, onları, o hayırseverleri bir Allah biliyor, bir de sadece kendileri. Çünkü onlar şunu da çok iyi biliyor. Bugün biri çıkıp da, 'O isimsiz kahramanlardan Allah razı olsun' dediğinde, o dua onlara mutlaka ulaşıyor. Onlar bunu biliyor ve bununla yetiniyorlar. Evet… Allah onlardan razı olsun. Hayatta iseler, Allah hayırlı uzun ömür versin. Vefat etmişlerse, Allah rahmetiyle onları kuşatsın."

"İlim tahsili gönül işidir"

İlmin bir gönül işi olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"İlim tahsili de, ilmin yayılması, yaygınlaştırılması da bir gönül işidir. Gönlü zengin olan, ilmini paylaşır, paylaştıkça ilmini çoğaltır. İlme talip olan, nerede olursa olsun ilmi bulur, ona kavuşur. İlim tahsili, bir gönül işi olmaktan çıkıp, hesaba kitaba büründüğünde, orada süte su karışır, orada süt mendilden damlamaya, hayr olan niyet Allah korusun, şerre dönüşmeye başlar. Biz, böyle isimsiz kahramanların sayesinde bugünlere ulaştık. Bugün, siyasette, işte bu isimsiz kahramanların tavrını, edasını, onların öğütlerini, onların miraslarını yerine getirmeye çalışıyor, bu şekilde onlara karşı ahde vefa içinde olmaya gayret ediyoruz. 76 milyon arasında hiçbir ayrımı kabul etmiyoruz. Bize oy verene hizmet etmek, oy vermeyene sırtımızı dönmek gibi bir hataya asla tevessül etmiyoruz. 'Bu bizdendir, şu bizden değildir' gibi, hizmet etmenin, millete hizmetkar olmanın tabiatına, ruhuna aykırı bir tavır içine hiç girmiyoruz. İyilik yap, istersen denize at, inanın, halik de bilir, halk da bilir, balık da bilir. İyiliğin kadrini herkes bilir. Kimi eliyle, kimi diliyle, kimi de kalbiyle, duasıyla, temennisiyle, yapılanın karşılığını mutlaka verir. İşte, İlim Yayma Vakfını kuran 98 güzel insanın, bugün öyle büyük şöhretleri yok. Çoğunun ismi bilinmez, çoğu tanınmaz ama ortaya öyle bir eser koydular ki, ortaya öyle bir gayret koydular ki, vefat edenler de, Allah uzun ömür versin aramızda olanlar da, rütbelerin, payelerin, makamların en yükseğine ulaştılar. Her biri, 'Allah razı olsun' duasının muhatabı oldular. İnanın, gerisi boştur, gerisi lafu güzaftır. Baki kalan bu gökkubbede hoş bir sada imiş.. Biz, bu iz üzerinden yürümeye devam edeceğiz. 'Gayret bizden, tevfik Allah'tan' demeye devam edeceğiz. 'Niyet hayr, akıbet hayr' diye dua etmeye devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan, hiçbir karşılık beklemeden, tıpkı ağabeylerimiz gibi, tıpkı tarihimizdeki güzel insanlar, fedakar insanlar gibi, tıpkı aziz şehitlerimiz gibi, karşılığını Allah'tan bekleyerek, milletin rızasına nail olma peşinde yürümeyi sürdüreceğiz."

Erdoğan, konuşmasını, "Rabbim, yolumuzu, bahtımızı her daim açık etsin. Rabbim, uhuvvetimizi, muhabbetimizi artırsın, kardeşliğimizi muhafaza etsin. Rabbim bizi, tıpkı büyüklerimiz gibi, sadece Allah'ın rızası, sadece milletin hayır duası peşinde, Hakk için, halk için çalışanlardan eylesin, Fitne fesat gibi bu büyük tehlikelerden bizi 'Ya Hafız' ismi şerifi hürmetine muhafaza etsin. İlim Yayma Vakfının 40'ıncı yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Daha nice yıllara erişmenizi özellikle niyaz ediyorum. Bir kez daha, kuruluşta ve 40 yıllık süreçte emek verenlere, katkı ve destek sunanlara teşekkür ediyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum" diyerek tamamladı.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, Korkut Özal, Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Süleyman Yalçın, Prof. Dr. Salih Tuğ ve Mustafa Latif Topbaş'ın da aralarında bulunduğu, İlim Yayma Vakfı kurucularından hayatta olanlara plaketlerini takdim etti.

Plaket alanlardan Sedat Çebi, mikrofonu alarak, vakfın kurucularından avukat Yusuf Türel'in, "Size cenaze yıkayıcısı olacak diyorlar ama gün gelecek içinizden bir başbakan da olacak" şeklindeki sözlerini aktardı. Çebi, Başbakan Erdoğan'a seslenerek, "Bu vasiyeti yerine getirdiğiniz için teşekkür ediyorum" diye konuştu.

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, üzerinde ayeti kerimenin yazılı olduğu hat sanatı eserini takdim etti.

Tören öncesinde bir genç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, tarihi kişiliklerin öğretilmesini sağlayan "Kıtaların Hakimi" isimli çocuk oyununu hediye etti.

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Politika İlim Yayma Vakfı'nın 40. Yıl Programı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement