10. Uluslararası Finans Zirvesi Başladı

Son Güncelleme:

Active ACADEMY tarafından düzenlenen Uluslararası Finans Zirvesi İstanbul Swiss Otel'de başladı.

2003 yılından bu yana Active ACADEMY tarafından düzenlenen Uluslararası Finans Zirvesi İstanbul Swiss Otel'de başladı. Dünya çapında tartışmaya açılan global finansal tasarım, düzenleyici ve denetleyici otoriteler tarafından mercek altına alındı.


Active ACADEMY tarafından İstanbul'u dünyanın sayılı merkezleri arasında konumlandırma amacıyla düzenlenen Finans Zirvesi, 10. yılında sektör liderlerinin katılımıyla İstanbul Swiss Otel'de başladı. Sağlam içeriğiyle finansal hizmetler sektörünü bir bütün olarak yeniden ele alan 10. Uluslararası Finans Zirvesi, sektörün ekonomik yapı ve ilişkiler sistemi içindeki rolünü yeniden tasarlama çalışmalarını masaya yatırıyor.


Bu yılki ana temasını, küresel krizlerin ışığında "Global Finansal Tasarım: Sil Baştan!" olarak belirleyen zirve, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, IMF Türkiye Temsilcisi Mark White Lewis, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Dr. M. İbrahim Turhan ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mukim Öztekin'in konuşmalarıyla başladı.


Açılışa "küresel krizlerde algı ve gerçek farkı" damgasını vurdu

Konferansın "Açılış Konuşmaları" bölümünde ilk sırayı İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren aldı. Ekren, zirve konuşmacılarını kürsüye davet etmeden hemen önce, geliştirilen yeni finansal tasarımların istenilen sonuçları üretmesini temenni ederek, "küresel krizin başlangıcında mortgage olarak başlayan, en son AB'deki mali sorunlarla başka bir boyuta taşınan ve her seferinde yeni girişimler, farklı çözümler gerektiren bir dönem içinde olduğumuz için, bu yılki konferansın konusunu da 'Sil Baştan' olarak belirledik" dedi.


"Ya tabutun içindesindir ya da dışında"


IMF Türkiye Temsilcisi Mark White Lewis, konuşmasına Nasrettin Hoca'dan bir alıntıyla başladı: "Nasrettin Hoca cenazeye gittiğinde tabutun hangi tarafında durmanın daha iyi olduğunu soran insanlarla karşılaştı. Hoca da, 'Ey dostlar, önemli olan tabutun neresinde durduğun değil, içinde mi yoksa dışında mı durduğundur' demiş. Şimdi ben de bu bakış açısıyla global ekonomiyi değerlendirmeye çalışacağım" dedi ve resesyon beklemediklerini açıklarken, global düzeyde ekonomik aktivitenin büyük ölçüde düşüş gösterdiğini vurguladı. Bu düşüşün temel nedeni olarak da, Euro bölgesindeki gelişmelerin ve belirsizliklerin gerçek ekonomiye yansıması olduğunu söyledi.


Türkiye ekonomisini de değerlendiren Lewis, büyüme azalmasına rağmen Türkiye'de yumuşak inişin devam ettiğini belirtti ve ekledi: "Yumuşak iniş önemlidir ve Türkiye bu yumuşak iniş sürecini tamamlayabilirse, anlamlı bir başarı elde edecektir."


"Algılar gerçeklerden farklı, borsacılık tehdit altında"

Konuşmasına anekdotlarla başlayan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Dr. M. İbrahim Turhan, üniversite ve çalışma hayatı boyunca Asya Krizi'ni, 2001 krizini, Merkez Bankası'nın 9 milyar dolarlık müdahalesini ve Lehman Brothers krizini bir arada gördüğünü belirtti. Bugünkü kriz sürecinde söylenenler, algılar ve gerçeklerin birbirinden farklı olduğunu söyleyen Turhan, "hanehalkları ve firmalar rasyonel fayda maksimizasyoncusu olarak bundan böyle sürekli 'bahar dönemi' yaşayacağımızı sandı ve gelecekte elde edeceklerini sandıkları gelirleri şimdiden harcamaya başlayarak yüklü bir borçluluk oluştu" dedi.


Sermaye piyasalarında gerçekleşen değişiklik sonucunda organize piyasaların olumsuz etkilendiğini, borsacılığın gelecekte büyük bir risk altında olduğunu belirten Turan, borsa dışı alım-satım platformlarının ve türev ürünlerinin yüzde 90'ını kapsayan tezgâh üstü piyasaların finansal stres anında risk oluşturacağını söyledi. Bu nedenle yeniden yapılanma sürecinde borç yerine pay senetlerinin gündeme alınarak gerekli düzenleme ve teşviklerin yapılması gerektiğini vurguladı.


"Şeffaflık olmadan kriz atlatılamaz"

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mukim Öztekin, konuşmasına yaklaşık beş yıldır süren son küresel krizin toplamda 4 trilyon dolarlık çıktı kaybına ve 28 milyon kişinin işini kaybetmesine neden olduğunu belirterek başladı. Global ölçekli finansal sistemlerin henüz sağlamlığa erişmediğini, ancak ABD, İngiltere ve AB'nin Dodd-Frank reformu, Tüketici Kanunu Yasası ve Avrupa Denetçiler Sistemi gibi finansal mimaride köklü değişikliklere yöneldiğini söyledi.


Avrupa'da olumlu ekonomik görünüme sahip tek ülke olarak görünen Türkiye'nin en yakın zamanda uluslararası standartlara uyma çalışmalarını gerçekleştirmesi ve düzenleme denetim altyapısını sektörün ihtiyaçlarına göre şekillendirmesi gerektiğini belirten Öztekin sözlerine şöyle devam etti: "Basel III sayesinde bankaların sermaye yeterlilikleri güçlendi ama piyasalarda kesin şeffaflık sağlanmadan kriz sonlanmayacaktır.


2000-2001 krizi sonrasında bankalarımız güven duyulan kuruluşlar olmuştur. Teknolojik altyapıları güçlenmiş, uluslararası mevzuata uyum sağlanmıştır. Ancak bankacılık sektöründe ciddi reform istiyorsak, kriz olmadığı bir dönemde proaktif davranıp rezervler oluşturmalıyız. Hedefi rasyo olarak belirlemeli, likidite yönetmeliğine ağırlık vermeli ve kar dağıtımını sınırlandırmalıyız."


"Sorunumuz, küresel eşitsizlik ve istikrarın istikrarsızlığıdır"

Küresel Sistem Tasarımında Alternatif Perspektif başlıklı bir konuşma yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, içinde bulunduğumuz krizin yalnızca ekonomik olmadığını, davranış değişimin tetiklenmesi nedeniyle aynı zamanda kültürel, sosyolojik ve politik bileşenlerin de değerlendirilmesi gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Makroyu oluşturan mikroları dikkate almadığımızda, istikrar varmış gibi görüyoruz. Sürdürülebilir kırılganlık ve örtülü istikrarsızlık, hepimizde istikrar algısı yaratıyor. Böylece istikrarsızlığın tohumlarını atarak bu süreci daha da derinleştiriyoruz. Krizin ve istikrarın israfı, zaman içinde krizlerin başlı başına nedeni oluyor. İşte yeni bir küresel sistem tasarımı bu gerçekleri dikkate almalıdır".


900 milyon kişinin açlık sınırında olduğu, küresel dış ticaretin yüzde 60'ının gelişmiş ülkelerde toplandığı ve dünyadaki ortalama yıllık gelirin 8613 dolar olduğu bir dünya düzeninde, devletler içinde eşit olmayan bireylerin, küresel boyutta da eşit olmayan devletlerin "eşitsizlerin karması"nı oluşturduğunu belirtti. Ekren'in İstanbul Konsensusu adını verdiği alternatif perspektiflerin temelinde, aşırılık ve irrasyonellik karşısında ölçülülük ilkesinin yer alabileceğini, ekonomik unsurların yanında sosyo-politik göstergelerin de hep birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.


Basel II ve ICAAP'le risk kültürü

Prof. Ekren'in ardından konuşan Ernst & Young EMEIA, Finansal Hizmetler Sorumlu Ortağı Dr. Frank de Jonghe ise, Sermaye Gereksinimi İçsel Değerlendirmesi (ICAAP): Pragmatik Ancak Zorlu Bir Yöntem başlığıyla kürsüde yerini aldı. "Ne yaparsak yapalım kazalar yeniden olacak ama kazalar olduğunda onları sürpriz olarak görmeyecek, bilgimiz dahilinde çözebileceğiz." Türkiye'de de tartışmaları tetikleyen Basel II kurallarını yemek tarifine benzeten Jonghe, bu sistemin kurumların farklı riskleri anlamalarına yardımcı olacağını, gelecekteki riskleri önceden algılamasına yardımcı olacağını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: "ICAAP süreci, ne kadar risk alabileceğinizi belirtirken, sayısal verilerden çok sürece önem veriyor. Kurum içinde 'risk kültürü' oluşmasını sağlıyor ve bireylerin risk algılarını eğiterek davranışlarını da şekillendiriyor."

Kaynak: Bültenler