Gazze'de İsrail Ambargosu
TABA AMCHAM Genel Başkanı Alptekin: "Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'na taraf olmamız yönünde ABD'de hava son derece olumlu" "Türkiye özellikle son 10 yılda artık ABD şirketlerinin istediği fiyata istediği ürünleri satabildiği bir pazar değil" "Suriye'ye insani müdahale gerekliliğini dünyaya savunan iki önemli ülkeyiz"
HANDAN SİLKİN - Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA-AMCHAM) Genel Başkanı Ekim Alptekin, AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'na (TTIP) ilişkin "ABD seyahatimizde Sayın Başbakan ve beraberindeki heyet bu konunun muhataplarıyla çok olumlu bir noktaya vardı. 'Türkiye'yle Serbest Ticaret Anlaşması yapmak istiyoruz' denildi. Bu siyasi irade ABD hükümeti tarafından da ortaya konuldu" dedi.
AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Alptekin, Türkiye ve ABD'nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapmasının mümkün olduğunu ve ABD'nin Türkiye dışında model ortak olarak nitelediği başka bir ülke bulunmadığını söyledi.
STA için Türkiye'nin doğru adımlar attığını ve anlaşma için ümitli olduğunu anlatan Alptekin, Türkiye'nin artık kongreye çalışması gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin bir yatırım ve ticaret merkezi olarak yakaladığı çekim gücünü kaybetmemesinin önemine işaret eden Alptekin, "TTIP'in dışında kalmamız milyarlarca dolar ihracat kaybına neden olabilir ve bizim rekabetçi pozisyonumuzu olumsuz etkiler. Bazı Avrupalı şirketler gümrük tarifeleri uygulanmadan ABD'ye ihracat yaparken bizim ürünlerimiz vergilendirilecek. Bunun olmazsa olmazı illa TTIP'in üyesi olmak değil. Zararı ABD'yle ikili bir serbest ticaret anlaşması imzalayarak da kapatabiliriz" dedi.
Alptekin, ABD'yle bu güne kadar anlaşma imzalanmamasına ilişkin, "Bugüne kadar imzalanmamasının nedeni bizim net bir tavır ortaya koymayışımız. Seyahatte Sayın Başbakan ve beraberindeki heyet bu konunun muhataplarıyla çok olumlu bir noktaya vardı. 'Türkiye'yle STA yapmak istiyoruz' denildi. Bu siyasi irade ABD hükümeti tarafından da ortaya konuldu. Bu durum Obama düzeyinde dile getirildi. Bunun neden mantıklı olacağı tartışıldı ve kamuoyuyla paylaşıldı" ifadelerini kullandı.
ABD sisteminde STA'ları onaylayan kurumun kongre olduğu bilgisini veren Alptekin, Türkiye'nin kongre konusunda henüz bir harekete geçmediğini söyledi.
TABA-USA olarak ABD'de lobi faaliyetleri yürüttüklerini dile getiren Alptekin, "Hükümetin de kongre nezdinde bir çalışmayı devam ettirmesi lazım ama tabii gündemimiz çok yoğun. Bölgede çok ciddi sıkıntılar var ve şu anda Türkiye-ABD ilişkilerinin odaklandığı konu Suriye... Bu gündem yoğunluğu bizi yavaşlatabilir, dikkat etmemiz lazım" diye konuştu.
Alptekin, Çin'e ciddi bir üretimin kaydığını ama artık geri çekilmelerin başladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Çünkü şirketler Çin'deki üretim, işçilik kalitesinden memnun değil. Bu nedenle Türkiye'nin artık böyle bir fırsatı var ve bu ucuz işçilikte değil. Türkiye'nin ihricatını artırmak bürokratik engelleri kaldırmakla mümkün. Türkiye'yi tanıtmak önemli. İyi üniversitelerimiz var, işçilerimizin iş kültürü ve disiplini iyi. Bizim en büyük dezavantajımız bu özelliklerimizi duyuramamak, buradaki imkanları doğru yerlere anlatamamak. Ayrıca bürokrasi dışında insanların ülkeye girişini fiziki olarakta rahatlatmak lazım. Bu durumda havalimanı altyapıları da önemli hale geliyor.
1990'lı yıllara kadar Türkiye tek kutuplu dünyada bütün alımlarını ABD'den yapıyordu. Özellikle NATO sistemlerinin askeri uyumu açısından da böyle bir irade vardı. Bu ABD tedarikçileri nezdinde bir tembellik yarattı. Çok kolay ihracat pazarı buluyorlardı ve çok sorgulanmıyordu. Türkiye dahil o ülkelerin de yerli sanayisini geliştirmek gibi bir iradeleri yoktu. Soğuk savaş bittikten sonra bu yavaş yavaş değişmeye başladı. Türkiye artık bağımsız alıcı oldu ama tabii bunun da tecrübesini edinmesi 10 yıl sürdü. 2000'lerin başına kadar Türkiye bağımsız alıcı olmaya alıştı ve bunun politikalarını geliştirmeye başladı. Türkiye özellikle son 10 yılda artık ABD şirketlerinin istediği fiyata ürünlerini satabildiği bir pazar değil. Türkiye'nin avantajı kendi başına iç pazarının büyük bir pazar olması. Bu gücü de değerlendirerek doğru hükümet politikalarıyla artık Türkiye ABD'yle ilişkisinden fayda çıkarmaya başladı."
Türkiye'nin, F-16'ların üretildiği ABD dışında az sayıdaki ülkelerden biri olduğunu, F-16'ların Türkiye için önemli bir referans noktası ve ihraç ürünü olduğunu kaydeden Ekim Alptekin, Türkiye'nin bağımsız bir alıcı olmayı öğrendiğini, artık o ürünleri olduğu gibi dışarıdan almayıp hem yerli sanayiyi geliştirip hem de teknoloji transferiyle yerli üretim yaparak, montajı Türkiye'de yapıp bazı kilit parçaların Türkiye'de üretilmesinin öğrenildiğini anlattı.
Türkiye'nin daha iyi şartlarda alım yapmaya başladığını ve iç pazarın gücünü kullanarak yerli üretimi zorladığını dile getiren Ekim Alptekin, "Şimdi de yavaş yavaş ihracata başladık. Bunu konuşurken 2023 hedefleri akla geliyor. İlk hedefimiz kendi ihtiyaçlarımızı tasarımı dahil Türkiye'den karşılamak, ikinci hedefimiz ise Türkiye'nin bölgesel gücünü kullanarak ihracatımızı ilerletmek. Doğru politikaları izlersek, hata yapmazsak 10 yıl içinde 2023 hedeflerine yaklaşabiliriz. Hala dışa bağımlılığımız devam ediyor ama bu bağımlılık azalıyor. Bugünler yapılan bir çok yatırımın da meyvesini önümüzdeki yıllarda toplamaya başlayacağız. Şu andaki ihracat rakamlarımıza yansımıyor olabilir ama önümüzdeki dönemde bunu göreceğiz" diye konuştu.
İş hayatı olarak iktidar kim olursa olsun siyasi istikrara sahip olmayı istediklerini vurgulayan Alptekin, iktidarın ekonomik ortamı teşvik edecek bir irade ve istikrar sağlamasını beklediklerini, siyaset istikrarlı olduğu sürece ekonomiyi teşvik edeceğini belirterek, son 10 yılda bu konuda ciddi bir irade ve doğru bir vizyon olduğunu belirtti.
"2023 hedefleri dediğimizde bu siyasi bir vizyondur. O vizyonu ortaya koyduğunuz an şirketler de bu doğrultuda adımlar atmaya başlıyor" diyen Alptekin, başarı garantisi olmadığını ancak Türkiye'nin dikkat etmesi ve hata yapmaması gerektiği uyarısını yaptı.
"Suriye'ye müdahale savaşı büyütmez aksine küçültür"
"Suriye'ye insani müdahale gerekliliğini dünyaya savunan iki önemli ülkeyiz" diyen Alptekin, Suriye'nin kendileri için siyasi değil insani bir konu olduğunu anlattı.
Alptekin, ABD'nin Suriye'ye olası bir müdahale kararına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz orada siyasi ortaklarımızdan yana taraf tutmuyoruz. Bu kriz başladığında biz önce diplomasiyi denedik. Şu anda Esad denen kişi ülkeyi babadan devralmış ve kendi oğluna da ülkeyi devretmek isteyen bir adam. 'Ben bir şekilde bu ülkeye hükmetmeye devam edeceğim seçilme gibi bir derdim yok' diyor, yan oda yanıyor. Uluslararası kamuoyu olarak biz de o yangını söndürmemekte kararlıyız. O yangının dumanında burası geçilmez hale gelecek. Hemen yanımızda olduğu için biz bu dumanı hemen hissedenlerdeniz. Bir kimyasal silah kullanıldığı artık ortada bunun hava operasyonu çerçevesinde faturasının kesilmesi konuşuluyor yani sınırlı bir operasyon... Bu müdahale savaşı büyütmez aksine küçültür. Yaşanan katliamlara belki dur demeyebilir ama kimyasal silah kullanımını yani daha ucuza daha çok insan öldürülmesini sınırlar. ABD'nin zaten bu savaşa da ayıracak çok fazla bir bütçesi yok. Genel anlamda ABD kamuoyunda da bir savaş yorgunluğu söz konusu. Haliyle bu durumun Irak olayına benzeme ihtimali yok." - İstanbul