Harap Haiti'de Şükür Dansı
Hürriyet Muhabiri Faruk Zabcı, 12 Ocak'ta Depremle Yerle Bir Olan Haiti'den Bir Haftadır Geçtiği Haberlerin Hikâyesini Anlatıyor. Haitili Bir Din Adamının Yıkık Evini Ofis Haline Getiren Hürriyet Ekibi, Depremzedelerin Geceyarısı Yaptıkları Şarkılı -Danslı "Şükür Dualarına" Katıldı.
Hürriyet muhabiri Faruk Zabcı, 12 Ocak’ta depremle yerle bir olan Haiti’den bir haftadır geçtiği haberlerin hikâyesini anlatıyor. Haitili bir din adamının yıkık evini ofis haline getiren Hürriyet ekibi, depremzedelerin geceyarısı yaptıkları şarkılı-danslı “şükür dualarına” katıldı.
HAİTİ’nin başkenti Porto Prens, 12 Ocak’ta, merkez üssü sadece 25 km uzaklıkta bulunan 7.0 büyüklüğündeki bir depremle yerle bir olmuştu. Nüfusunun yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşayan Karayip ülkesinde son 200 yıldır yaşanan en büyük deprem, hava ve deniz limanlarını da yıktığı için Haiti yaklaşık 48 saat boyunca dünyadan soyutlandı. 100 bin ila 200 bin kişinin öldüğü tahmin edilen depremden üç gün sonra, Zafer Öztürk ile birlikte Dominik Cumhuriyeti üzerinden Haiti’ye girmeyi başardık.
Rahibin yıkık evinde
Kiraladığımız arabayla Dajabon sınır kapısını geçip Porto Prens’e doğru ilerlerken, hiçbir kurtarma ekibi veya yardım konvoyu görmedik. Bozuk yol yüzünden birkaç saatlik mesafeyi 10 saatte aldık. Başkent yıkılmıştı. Yıkıntılardan hâlâ imdat sesleri geliyordu. Ortada bir hükümet de yoktu. Her dükkan yağmalanıyordu.
Karşılaştığımız az sayıdaki yabancı muhabirin tamamı, artçı depremlerden ve çetelerden korunmak için merkezden uzak, daha güvenli semtlere yerleşmişti. Bizse, Hürriyet okurlarına felaketin merkez üssünden haberler verebilmek amacıyla, depremin en ağır darbeyi indirdiği Ruelle Pierre semtinde, çatısı çökmüş bir binaya yerleştik. Kiliseye bitişik, tek katlı bu yıkık bina, rahip Joseph Elberis’e aitti.
Altyapının çöktüğü tüm şehirde olduğu gibi bu evde de ne elektrik vardı, ne de su. Çevreden topladığımız briketlerle duvar örerek kendimize üstü açık bir ofis kurduk. Dizüstü bilgisayara elektriği jeneratörden veriyorduk. Yıkanmak için yağmur sularını biriktiriyor, bazen de yakınlardaki buz gibi bir pınarda banyo yapıyorduk.
Geceyi bahçede geçiriyorduk
Birkaç geceyi 23 üyeli depremzede bir aileyle birlikte geçirdik. Zor şartlara rağmen misafirperverlikten ödün vermeyen bu aile, günde iki öğün yemeğini bizle paylaştı. Bize tahsis ettikleri yatakta bir lüksümüz bile vardı: Sivrisineklere karşı cibinlik. Ama artçı sarsıntılar geceleri uyku uyutmuyor, depremzede aile de televizyonlarını yanlarına alarak hasarlı evlerinden çıkıp geceyi bahçede geçiriyordu. Enkazlardan canlı çıktıkça Haitililerle birlikte seviniyor, yakınlarını kaybedenlerle beraber kahroluyorduk.
Eğlenmiyoruz, dua ediyoruz
Nüfusunun çoğu, vudu inancına da sahip Katolikler’den oluşan bu ülkede, dinin çok önemli olduğunu gördük. Ama bu karma din anlayışı çok farklıydı. Ofisimizden bir gece çıktığımızda, ayine şahit olduk. Halk sabaha kadar şarkı söyleyip dans ediyordu. Rahip Elberis şöyle açıkladı: “Hayatta kaldığımız için Tanrı’ya teşekkür ediyoruz.”