Nihat Hatipoğlu'ndan Paris Saldırısı Yorumu

Son Güncelleme:

Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Nihat Hatipoğlu "Sözün özü; kutsala hakaret de, şiddet de kabul edilemez" dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'te yayınlanan Charlie Hebdo dergisine saldırı düzenlendi. Saldırıda 10'u gazeteci 2'si polis 12 kişi hayatını kaybetti. Konuyla ilgili farklı yorumlar yapılırken, bir değerlendirmede ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu'ndan geldi.

Sabah gazetesindeki köşesinde yapılan saldırıyı kınayan Hatipoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Kur'an-ı Kerim'in ne dediği ortada. Hiçbir ayet durup dururken kavgayı emretmez. Kaosa müsaade etmez. Teröre onay vermez. Hacc suresi 41-42, Enfal suresi 61, Şura suresi 41, Mümtehine suresi 8; bu konuda bizlere önemli ders mahiyetindedir. Kur'an-ı Kerim saldırmazlığı esas alır. Ama aynı Kuran, saygıyı emreder. İslam'ın kutsallarına saldırmamayı, edepli olmayı, iman etmesen bile iman edene anlayışla ve saygıyla muamele yapmayı hatırlatır. Ve neticede senin dinin sana, benimki bana der. Bu apaçık ortada."

İşte Hatipoğlu'nun yazısındaki o kısım;

"Son Paris saldırısını camiye bırakılan çocuk gibi kucağımızda bulduk. İşin rahatsız edici tarafı, kendi kendilerine karar veren birkaç kişinin yaptığı eylemi, bütün İslam âleminin sırtında hissediyor olmasıdır. Şiddet Avrupa'da yaşayan ve günden güne gelişen Müslümanları ve İslami müesseseleri zora sokuyor. Fayda sağlamıyor, zarar veriyor. İslam'a bağnazca bakanlara kendilerini anlatma fırsatı veriyor.

"BAZI MEDYA UNSURLARININ..."

Elbette İslam'ın kutsallarına ve Muazzez Peygamberimiz'e (s.a.v.) yapılan çirkin yakıştırmalar canımızı yakıyor. İncitiyor. Muhataplarımız, belki de bizim için ne kadar anlamlı olduklarını anlayamıyorlar. Veya özellikle anlamak istemiyorlar. Bir kısmının da özellikle kaşımadan haz aldığı da ortada. İnsanca olan bir eleştiri ile hareket arasındaki ince çizgi onlar için bir özgürlük meselesidir. Batılı siyasetçilere, medya mensuplarına toplumların dine bakışlarının ve kutsallara yaklaşımlarının farklı olabileceği anlatılmalı. Hz. İsa, Hz. Meryem veya Hz. Musa'ya yapılacak bir hakaretin de bizi inciteceği anlatılmalı. Anlamak isterlerse.

Almanya'nın karikatürlerin yayınlanmaması konusundaki uyarısı son derece önemli. Aklın yolu bir. Doğru bir karar. Ancak bazı medya unsurlarının inatla saygısızlığa devam ettiğini ibretle izliyoruz.

"DENGESİZLİKLER ŞİDDETİ ÇAĞRIŞTIRMAMALIDIR"

Bizi incitse de dengesizlikler şiddeti çağrıştırmamalıdır. Şiddete davet etmemelidir. Çünkü şiddet, dünyayı 'medeniyetler çatışması' alanı olarak ilan eden müneccimlerin kapkara falını doğrulamak anlamı taşır. Şiddet dini hassasiyet gösterseydi, namlular Müslüman'a da döner miydi? Son Paris saldırısında öldürülen Müslüman polis bunun ispatı mahiyetindedir veya diğer bir bakışla Ortadoğu'da yüzbinlerce din kardeşi birbirini öldürmezdi.

"KUTSALA HAKARET DE ŞİDDET DE KABUL EDİLEMEZ"

Kişiler eylemlerine ne ismi verirlerse versinler, hangi sıfatı eklerseler eklesinler bunu 'İslamcı terör, din terörü' gibi isimlendirmek ancak saptırmadır ve psikolojik yıpratma merkezlerinin amaçlarına hizmet etmektir. Bu tartışma Müslümanlarla Hristiyanlar arasında karşılıklı söz düellosuna dönüşürse kime faydası olur? Hiç kimseye. Müslümanlar, Hristiyan âlemini hiçbir zaman din üzerinden tarihen sorgulama hafifliğini göstermedi. Sözün özü; kutsala hakaret de, şiddet de kabul edilemez.

"HEPİMİZİN OTURUP DÜŞÜNMESİ LAZIM"

Kutsala yapılan hakaret fikir özgürlüğü içinde düşünülemeyeceği gibi, yanlışa tepki olarak şiddet göstermek de kabul edilemez. İnsanlar aynı şeylere inanmasalar da saygı, akıl, vicdan ve karşılıklı anlayış ilişkilere hâkim olmalıdır. Hz. Peygamber veya Kur'an-ı Kerim'e saygısızlık, hakaret veya benzeri bir tavır ahlaki bütün kriterleri çiğnemektir. Ve aynı anlamda bütün peygamberlere saygısızlıktır. Hepimizin bazı konularda oturup düşünmesi gerekir."

Kaynak: Haberler.Com