Başbakan Davutoğlu, Samsun'da - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu, Samsun'da

Davutoğlu: (2) "Siyaset, üniversitenin karşısında değildir.

28.09.2014 16:47

Başbakan Ahmet Davutoğlu, siyasetin, üniversitenin karşısında olmadığını belirterek, "Düşünce özgürlüğü bir ülkede öğretim hayatının ve teori üretiminin ana zeminidir ve bunu sağlayacak olan siyasettir. Üniversitelerimizde düşünce özgürlüğünün en önemli sahipçisi olmaya kararlıyım, bir üniversite öğretim üyesi olarak. Hiç kimse üniversitelerimizde düşünce özgürlüğünü, farklı kanaatlerin ve düşüncelerin ifade edilme özgürlüğüne sınır getiremez" dedi.

Davutoğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesinin (OMÜ) yeni akademik yıl açılışı dolayısıyla düzenlenen törene katılarak, "Yeni Türkiye Vizyonu ve Üniversiteler" konulu ders verdi.

Son 10 yılda, üniversite sayısının 76'dan 177'ye çıktığını ve üniversite sayısının artışından büyük gurur duyduklarını ifade eden Davutoğlu, gittiği üniversitelerde bu niceliksel artışın niteliksel dönüşümü nasıl etkilediğini anlamaya çalıştığını söyledi.

Davutoğlu, niteliksel dönüşümün temelinde hoca ile talebe arasındaki alanın olduğuna dikkati çekerek, "Burada bütün öğretim üyelerimizin bu niteliksel sıçramanın gerçekleşmesi için her bir öğrencisiyle o varoluşsal bağı kurmasını hayati olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum" dedi.

"Yeni Türkiye" ve "yeni dünya" gibi kavramların içinin doldurulması konusunda gösterilecek performansın, bu ifadeleri bir ilke olmaktan uygulanabilir projeler ve bir zihniyet dönüşümünün ana parametreleri haline getirebileceğine işaret eden Davutoğlu, üniversite hayatından bürokratik ve siyasi hayata geçtiği dönemde, üniversitelerde en sık karşılaştığı sorulardan birisinin teori ve pratik uyumu olduğunu belirtti.

Davutoğlu, "Tarih çok hızlı akıyor ve daha hızlanacak. Hepimiz statik düşünce yerine özgür, üretken ve geleceğe perspektif, vizyon getiren düşünce biçimini geliştirmek zorundayız" diye konuştu.

ABD'li bilim adamı Francis Fukuyama'nın "Tarihin Sonu" makalesinin yayınlandığı dönemde, kendisinin de doktora tezini yazdığını anlatan Davutoğlu, uluslararası bir konferansta "Tarihin sonu gelmedi, tarih çok daha hızlı ivmeyle akacak" dediğini ve bunu inanarak söylediğini dile getirdi. Davutoğlu, "İlahi takdir o hızlı akışın bir yerine beni de koyuverdi, sadece gözlemek ve geleceğe dönük olarak onu anlamak fikrinin ötesinde, o ritmi, nabzı tutarak karar almanın ağır sorumluluğunu, ahlaki sorumluluğunu da hissederek her günümüzü dinamik bir şekilde yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

-"Üniversitelerimizin bu hızlı akışa intibak etmesi şart"

İnsanın varoluşuyla ilgili sorular sürdüğü müddetçe düşüncenin ve felsefenin bitmesinin mümkün olmadığını, tarihin akışının da yavaşlamayacağını, aksine hızlanacağını ifade eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Üniversitelerimizin bu hızlı akışa intibak etmesi şart. Eğer bir toplumda tarihin akışını, nabzını, bu akışın seyrini tutabilecek teorik üretim yoksa bir müddet sonra siyaset ve uygulama, iktisat, hukuk, her alandaki uygulama, o nabzı tutamadığı için noktasal ve tamamıyla birbirinden kopuk hamleler şekline dönüşebilir. Toplumsal gelişmeyi sistematik hale getirecek olan zihin, teori kurabilen zihindir. Öte yandan, eğer teori pratikten kopuk olursa, yani üniversitelerimiz çok teorik tezler üretip sosyal pratiği, ekonomik dönüşümü, sosyolojik ve siyasal yeniden yapılanmayı Türkiye ve çevresinde ve bütün dünyada takip edemiyorsa bir müddet sonra teori donuklaşır, ideolojileşir ve öğretim üyeleri çok öncelerde, onlarca, yüzlerce yıl öncesinde ortaya konan ideolojilerin zihni esiri haline gelir."

Sağlam bir teorik gelişmenin zorunluluğunu anlatan Davutoğlu, bunun da özgürce, birbirleriyle çatışan değil, birbirlerini eleştiren, öz eleştiri getirebilen ama bununla birlikte birbirinin mütemmim cüzü olan yaklaşımlarla yapılabileceğini kaydetti. Kendi toplumsal dinamizmini ve uluslararası dönüşümünü anlayabilecek teorilerle irtibatlı bir pratik geliştirmenin önemine de işaret eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Onun için buraya bir öğretim üyesi olarak gelmeyi tercih ettim, yani siyaset üniversitenin karşısında değildir. Siyaset kurumu, üniversite kurumuyla kopuk da değildir, olmamalıdır da. Düşünce özgürlüğü bir ülkede öğretim hayatının ve teori üretiminin ana zeminidir ve bunu sağlayacak olan siyasettir. Ben buradan bütün üniversitelerimize seslenerek söylüyorum, üniversitelerimizde düşünce özgürlüğünün en önemli sahipçisi olmaya kararlıyım, bir üniversite öğretim üyesi olarak. Hiç kimse üniversitelerimizde düşünce özgürlüğüne, farklı kanaatlerin ve düşüncelerin ifade edilme özgürlüğüne sınır getiremez. Bu üniversite dışından da gelebilir bazen de üniversite içinden. Şu veya bu grubun baskın ağırlığı veya etkisiyle farklı düşüncelerin, azınlıkta kalmış olabilecek düşüncelerin de bastırılmasına izin veremeyiz. Üniversiteler, şu veya bu kanaatin kendisini kadrolaştırdığı yerler değil, çok değişik sayıda fikrin yan yana yaşayabildiği yerler olduğunda biz özgür üniversiteden bahsedebiliriz."

-"Öğretim üyelerinin ehliyete, liyakata bakarak tavır alması önemli"

Başbakan Davutoğlu, bütün üniversite öğretim üyelerinin, rektörlük seçimleri başta olmak üzere her alanda kendi vicdanları ve fikirleriyle ehliyete, liyakata bakarak tavır almalarının önem taşıdığını, aksi takdirde üniversitelerin donuklaşacağını ve sıradanlaşacağını vurguladı.

İnsanlık tarihinin değişik şekillerde tasnif edilebileceğini, kendisinin son dönemde "Kadim, modernite ve küreselleşme" sınıflandırmasını kullandığını aktaran Davutoğlu, kadim dönemde bilginin ortaya çıkması ve aktarılmasının mekan çevre ilişkisi içinde yürüdüğünü, modernitede bilginin tek bir çevreden diğer yerlere aktarıldığını, küreselleşme sürecinde ise bilginin merkezi olmadığını, her yerde, her an üretilen bilginin son derece hızlı araçlarla küreselleştiğini dile getirdi.

Türkiye'nin bütün kadim kültürlerin son büyük merkezi olduğunu, modernitenin en yoğun şekilde yaşandığını, kadim ile modernitenin aynı alanda karşı karşıya gelme sürecine de sahne olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Çin medeniyetinin kadim medeniyet olarak Batı ve Avrupa ile ilişkisi mekan sürekliliği içinde olmamıştır ama bizimki mekan sürekliliği içinde oldu. Şimdi de küreselleşmenin ve küresel toplumun en aktif öznelerinden biridir. Bu özne tabirine dikkat çekmek istiyorum. Yeni zihniyet ancak özne şahsiyetler üretebildiği zaman tarihte rolünü oynayabilir. Biz kadimin öznesiydik, modernitenin öznesi olmaya çabaladık, gayret ettik, hala o süreç devam ediyor ama üniversitelerimizin gerek sosyal bilimlerde gerek düşünsel alanda, felsefi altyapı içeren bilimlerde gerekse uygulamalı bilimlerde Türkiye'yi küreselleşmenin özne aktörü yapma idealini benimsemesi lazım."

-"Bizim zihniyetimiz de nesneleştirilemez"

Bu çerçevede "Türkiye'ye aşırı güven verdiği" şekilde eleştirilerle karşı karşıya kalabildiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Biz, özgüvene sahip yeni nesiller yetiştirmek durumundayız. Tarihte bir kez özne olan bir toplumun nesneleştirilmesi mümkün değil. Bunu Samsun'da söylüyorum, 19 Mayıs'ta Türkiye'nin, Türk toplumunun nesneleştirilemeyeceği, sömürgeleştirilemeyeceği gerçeği Samsun'dan haykırıldığı için söylüyorum. Bizim zihniyetimiz de nesneleştirilemez. Biz, edilgen, nesne temelli başka toplumların, kültürlerin gelişiminin nesnesi olmuş  bir zihni üretemeyiz. Tarihin öznesi olmak zorundayız. Özgür ve bağımsız olacaksak da tarihin öznesi olmak zorundayız, onurlu bilim adamları olacaksak da tarihin öznesi olmak zorundayız."

Kadim, modernite ve küreselleşme ilişkisinin geçişken olduğunu, modernitenin kadimi tümüyle bitiremediğini, modernite ile küreselleşmenin de mekanik bir şekilde birbirinden kopamayacağını ifade eden Davutoğlu, geçmişte küreselleşmenin sınırlı olarak yaşandığını, toplumların geçişkenliğini artıran dönemler ve merkez olduğunu anlattı. "Daha önce toplumların birbirinden kopuk ve yerel yaşadığına, daha sonra bunların birbiriyle tanıştığı" yönündeki fikrin yanlışlığına işaret eden Davutoğlu, bugün New York için anlatılan herşeyin geçmişte Roma, Persepolis, Bağdat ve İstanbul için anlatıldığını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, şu görüşleri aktardı:

"Biz geriye dönük tarihi perspektifimizi bütün düşünsel yönleriyle anlayamazsak, küreselleşmeyi son derece yeni, dinamiklerini de anlamakta güçlük çekeceğimiz bir süreç gibi görürüz. Halbuki bizim diğer toplumlardan farkımız şu, biz geçmişte o küreselleşmenin izlerini yaşamış olan büyük bir medeniyetler havzasının içinde bir üniversite kuruyoruz. Ondan kopuk bir üniversite geleneği olamaz. Evet çok uluslu şirket yok ama İpek Yolu var. İpek Yolu'nun toplumları etkileme gücü devletlerin hayatını değiştirme gücü, Çin'den Avrupa'ya kadar bizim coğrafyalar üzerinden geçen gücü, bugün bir çok uluslararası ekonomik politik yapılanmada yoktu. Bu tecrübeye biz sahibiz ve bu tecrübenin içinden geliyoruz."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu, Samsun'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement