Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması - Son Dakika
Ekonomi

Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması

"Siyasette popülizm çok doğal bir hastalık, bu tuzağa düşmemek gerekiyor.

08.07.2014 16:10
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Siyasette popülizm çok doğal bir hastalık, bu tuzağa düşmemek gerekiyor. Kısa vadeli bakış açısıyla ülkenin uzun vadeli çıkarlarını tehlikeye atmamak gerekiyor" dedi.

Ali Babacan, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'nin (TSPB) 15. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ve genişletilmiş üyelik yapısıyla gerçekleştirilen ilk Genel Kurulu'nda, gelişmekte olan ülkelerde geçen yıl mayıs ayında başlayan ve 6-7 ay süren zor bir dönem geçirildiğini söyledi.

Bu dönemde özellikle aralarında Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Türkiye'nin olduğu 4-5 ülkenin çok ön planda tutulduğunu ve sürekli olumsuz haberlerin yer aldığını anlatan Babacan, Türkiye piyasaları üzerinde de bunun olumsuz etkilerinin görüldüğünü ifade etti.

Babacan, "Kendi iç siyasi gelişmelerimizle de zamanlama olarak çakışınca 2013 yılı piyasalarımız açısından kolay bir yıl olmadı" dedi.

Gelişmekte olan ülkeler hakkında bu kadar olumsuz propaganda yapmanın, hatta daha ileri gidip 1990'ların Asya kriziyle şu andaki tabloyu karşılaştırmanın doğru bir yaklaşım olmadığını belirten Babacan, "Sansasyon kuşkusuz medyanın temel motivasyon faktörüdür. Ama piyasa oyuncuları açısından bu böyle olmamalıdır. Eğer piyasa oyuncuları sansasyona dayalı bir alışveriş ve yatırım tercihi üzerinde iş yaparlarsa bu gerçekten kısa vadeli bakış açısıyla büyük olumsuzlukları beraberinde getirebilir" diye konuştu.

"Neredeyse her hanede devletten maaş alan bir vatandaşımız var"

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin geçen yıl Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) yeni para politikası sürecini başlatması, Gezi olayları ve 17 Aralık süreci gibi içeride ve dışarıda yaşadığı tüm olumsuz gelişmelere rağmen yine de yüzde 4'lük bir büyüme rakamını yakalanmasının bu konjonktürde önemli bir gelişme olduğunu dile getirdi.

Bu yılın ilk çeyreğinin de yine Türkiye ile ilgili olumsuz haberlerin sadece iç medyada değil bütün dünyada sayfa sayfa, boy boy ilk haber verildiği bir dönem olduğunu anlatan Babacan, şunları kaydetti:

"17 Aralık'tan sonraki dönemde manşetlere bir bakın; zannedersiniz ki bu ülkede her şey durdu, ekonomi gerilemeye başladı. Ama hamdolsun 2014'ün ilk çeyreğinde yüzde 4,4'lük büyümeyi yakaladık. Üstelik bu büyüme suni, geçici tedbirlerle elde edilmiş bir büyüme de değil; daha sıhhatli, daha dengeye kavuşan ve istihdam üreten bir büyüme. 2013'ün ilk çeyreğinden 2014'ün ilk çeyreğine kadarki 12 aylık dönemde Türkiye'de çalışan sayısı 1 milyon 300 bin kişi arttı. Bu, çok ciddi bir rakam. Bütün o olumsuz tablo, fiiliyatta çok şükür somut olumsuz bir sonuç getirmemiş. Gürültü var, siyasi gürültü had safhada ama bir yandan da insanlar işlerini yapmakta ve özel sektörümüz geleceğe güvenle baktığı için eleman almaya devam ediyor.

Oluşan istihdam, özel sektör istihdamıdır. Biz devlette aldığımız kişi sayısı her sene 80 bindir, 100 bindir, 110 bindir. 50-60 bin de emekli olan var. Yani devletin istihdama net katkısı 50 bin, 60 bin, 70 bin; bu kadar. Daha fazla zaten maaş yetiştirmemiz mümkün değil. Şu anda 3 milyonun üzerinde memura, 10 milyonun üzerinde emekliye maaş veriyoruz. Yani Türkiye'de 13 milyonun üzerindeki kişi şu anda devletten maaş almakta. Bir de devletin hizmet aldığı kurumlarda 1 milyona yakın istihdam var. O da eklendiğinde 14 milyon. Neredeyse ortalama her hanede devletten şöyle ya da böyle maaş alan bir vatandaşımız var. Böyle bir tabloda istihdam sonuçları açısından bakıldığında iyi bir netice görüyoruz."

"Zamanında attığımız adımlar, aldığımız tedbirler işe yaradı"

Ali Babacan, geçen yıl Mayıs'tan itibaren dünya ekonomisinin içine girdiği yeni dönemde Türkiye'nin zamanında attığı adımlar, aldığı tedbirlerin gerçekten işe yaradığını belirterek, "Bizim cari açık diye bir gerçeğimiz var. Bir numaralı sebebi petrol ve doğalgaza olan ithalat bağımlılığımızdır. Ama tasarruf oranlarımızın düşüklüğü de yine önemli bir sebebidir. Böyle bir yapıda iç tüketim, hele hele ithalata dayalı bir tüketim bizim dış ticaret açığımızı ve cari açığımızı yükseltiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin şöyle bir çıkmazı olabilir; büyüyelim ama bu büyümenin yanında büyük bir cari açık meydana getirmeyelim. Büyüme arttıkça, cari açık arttıkça bu sefer riskler büyüyor. ya piyasalar bunu düzeltiyor ya da siz kendi elinizle tedbirlerle düzeltmek zorunda kalıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Böyle bir tabloda büyümenin kompozisyonunun çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

"Artık Türkiye'de büyümenin kaynağı mutlaka ve mutlaka yatırım, üretim ve ihracat olmalı. İç tüketime dayanan bir büyüme modeli bizim şu andaki yapımızla sürdürülebilir bir durum değil. Belki ileride kendi petrolümüz kendi doğalgazımız olur. Belki Azerbaycan'la, Kuzey Irak'la yaptığımız anlaşmalar sonuç verir ve gerçekten dışarı olan bağımlılığımız azalır. Ama onlar sonuç verip de gerçekleşinceye kadar hala petrol ve doğalgazda ithalata bağımlı bir ekonomi olduğumuz gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bunun için döviz gerekiyor, dolar gerekiyor, avro gerekiyor. Bizim ithal ettiğimiz doğalgazı, petrolü Türk Lirası ile ödememiz mümkün değil. İllaki döviz lazım.

"Kısa vadeli bakış açısıyla ülkenin uzun vadeli çıkarlarını tehlikeye atmamak gerekiyor"

Türkiye'nin açık bir ekonomi olmaktan başka çaresi olmadığını ifade eden Babacan, dünyayla uyumlu, entegre olmuş ve güven üzerine inşa edilmiş bir ekonomik yapının olması gerektiğine dikkati çekti.

Güveni oluşturmanın zaman aldığını, yıkılmasının ise bir kaç yanlış kararla olabileceğini anlatan Babacan, şöyle konuştu:

"Güven yıkıldığında had bir kez daha inşa edin denildiğinde üç-beş yıla ihtiyacımız olabiliyor. Türkiye olarak bulunduğumuz noktanın kıymetini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bulunduğumuz nokta iyi bir nokta. 1990'lı yılların sıkıntılı dönemlerini geride bırakmış ve geleceğe bakan, artık önemli bir itibar noktasına ulaşmış bir Türkiye var.  Bulunduğumuz nokta yeterli mi? Elbette kredibilitemizin artması lazım ve bunun içinde hep beraber çaba içinde olmamız lazım. Şu anda Türkiye'nin risk primi 170-180 baz puan arasında değişmekte. Bu bütün olumsuzluklara rağmen fena bir nokta değil. Son dönemde hem büyüme var hem de cari açığımız düşüş trendinde. Bu da güvene destek veren bir gelişme. Biz büyüme olsun da enflasyon ya da cari açık olsun demiyoruz. Bir yandan büyümeyi makul seviyede tutmaya çalışırken bir yandan da cari açık ve enflasyonla mücadelemizi devam ettiriyoruz.

Siyasette popülizm çok doğal bir hastalık. Bu tuzağa düşmemek gerekiyor. Kısa vadeli bakış açısıyla ülkenin uzun vadeli çıkarlarını tehlikeye atmamak gerekiyor. Bugünü kurtaralım, geniş kitlelerde şöyle bir algı oluşturalım, geleceği sonra düşünürüz yaklaşımı doğru değil. Er ya da geç millet bedel ödüyor. Biz bu tuzağa hiç düşmedik. Doğruları olduğu gibi halkımızla paylaştık. Olumlu ve sıkıntılı gelişmeleri hep milletimizle paylaştık. Sürekli mutluluk oyunu oynamadık. Bunları yaparken bazıları bizi eleştirdi."

"Bazıları son 12 yılda dünyada iyi rüzgarlar ettiği için Türkiye ekonomisi düzeldiği" diyenlere "biraz insaf edin" dediğini ifade eden Babacan, 2007-2008 yılında yaşananların dünyanın son 100 yılda yaşanan en büyük kriz olduğunu ve son bir yılda Türkiye'de yaşananların da az şeyler olmadığını belirtti.

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Ekonomi Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement