Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Almanya'da Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları konusunda, "Derlerse ki Ermeni meselesi  falanca parlamentonun ya da Avrupa Parlamentosunun çözeceği bir iştir kusura bakmasınlar, Avrupa Parlamentosu çözüyorsa önce Ukrayna krizini çözsün önce Avrupa'ya gelen kaçak göçmenler meselesini çözsün. Şimdi bugünün güncel siyasi sorunlarını çözmekten  aciz olanların geçmişteki tarihi bir sorunu  çözmeye ne kadar güçleri yeter" dedi.

Köln'de, Türklerin oluşturduğu sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Numan Kurtulmuş, Ermeni iddialarına konu olan olayların o dönemde devlet politikası olmadığını vurgulayarak, "1915 olaylarında, maalesef asırlardır beraber yaşayan insanlar, maalesef Osmanlı'nın çözülme sürecinde 1. Dünya Savaşı'nın labirentleri arasında, savaş lortlarının birtakım kışkırtmalarıyla çok acı olaylar yaşadılar. Bunları hepimiz biliyoruz ama sonuçta, bu asla ve asla bu hiçbir şekilde tek taraflı bir şey olmadığı gibi hiçbir şekilde siyasi tartışmaların tarafı değildir, devlet politikası hiç değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nden bunun hesabını sormaya kimse kalkamaz. 1. Dünya Savaşı sonucu yaşanan acılardır" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin bu konuda özür dileyecek bir tavır içinde olmayacağını bildiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Yaşanan acıların hakikatini araştırmak varsa buyursunlar daha dün olan Srebrenitsa katlimanın hesabını versinler. Kendi gözleri önünde, kendi korudukları safe garden'da ortaya çıkan katliamların  hesabını versinler de ondan sonra Türkiye'den 1915'in hesabını sorsunlar. Buralarda hiç öyle özür dileme tavrında  olmayacağız. Kendi görüşümüzü açık bir şekilde ortaya koyacağız. Tarihi de siyasi polemiklerin konusu olmaktan çıkaracağız. Güncele bakınca Suriye'deki sorunu çözün. Suriye'de 2011 yılının Nisan ayından bu yana öldürülen 350 bin insan, insan değil midir?  Bu insanların hayatlarının, geri kalanların, geri kalan Suriyeli vatandaşların hayatının kurtulması için hiçbir siyasi perspektife sahip olmayanların, 1915 olaylarıyla ilgili söz söylemeye hakkı olabilir mi? Açık yürekli olmamız lazım. 1915 olaylarında hayatını kaybedenler için derin üzüntü duyuyoruz."

Ermeni iddialarına ilişkin, Avrupa Parlamentosunun aldığı kararı da değerlendiren Kurtulmuş, "Derlerse ki 'Ermeni meselesi  falanca parlamentonun ya da Avrupa Parlamentosunun çözeceği bir iştir' kusura bakmasınlar Avrupa Parlamentosu çözüyorsa önce Ukrayna krizini çözsün, önce Avrupa'ya gelen kaçak göçmenler meselesini çözsün. Şimdi bugünün güncel siyasi sorunlarını çözmekten  aciz olanların geçmişteki tarihi bir sorunu  çözmeye ne kadar güçleri yeter. Zannetmesinler ki bunun üzerinden Türkiye'ye zarar verirler öyle bir şey olmaz onuda söyleyeyim. Türkiye'nin kendi tezi ortadadır" ifadesini kullandı.

-NSU'yu öncelikle Alman hükümeti aydınlatmalıdır-

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, Almanya'da 8'i Türk 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili görülen, terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasına ilişkin de davanın Almanya tarihi bakımından önemli olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, "İnsan hakları demokrasiden bahsediyorsak devletlerin yapmış oldukları tüm  işlerin şeffaf bir şekilde tüm kamuoyuna paylaşılmasını istiyorsak NSU davasını öncelikle Alman hükümeti aydınlatmak durumundadır" diye konuştu.

"NSU davasını, bir dönemin derin işlerinin karanlık bir safhasının aydınlatılması açısından önemli bulduklarını" dile getiren Kurtulmuş,   mümkün olduğu kadar şeffaf bir sürecin işlemesinin Alman demokrasisinin geleceği için önem arz ettiğini anlattı.

Esas olanın, NSU davası konusunda Almanya'da ciddi bir kamuoyunun oluşturulması olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bunu Türk sivil toplum kuruluşlarının yapabileceğini ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, NSU davasının Almanya ile Türkiye arasında bir çekişme olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çekerek, "Asla böyle lanse etmemek lazım. Aslında Alman demokrasisinin kendi içinde bir meselesidir. Biz de vatandaşlarımızı ilgilendiren bir konu olduğu için bunu sonuna kadar takibini yapmamız gerekiyor" dedi.

-İslam ile terörün bir araya getirilmesi-

Dünyada iki türlü tehlikenin eşzamanlı ve birbirine paralel şekilde geliştiğini ifade eden Başbakan Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunun altını üstünü çizerek ifade ediyorum. Bir taraftan ne idiği belirsiz, İslam'la terörü bir araya getiren, baskı yapan, kafa kesen terör estiren, son derece karanlık örgütler. Eminim bu örgütleri, işleri bittikten sonra ismini bile hatırlamayacağız. DAEŞ gibi. Bir zamanlar El Kaide'den bahsediliyordu."

İslam adını kullanan örgütlerin hiçbir zaman yaptıkları faaliyetlerden ötürü Müslümanlara fayda getirmediğine dikkati Çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Ne Boko Haram ne DAEŞ'ten, bunların yaptıkları hiçbir faaliyetten hiçbir Müslüman fayda bulmamıştır. Tam tersine İslam dünyasının daha fazla karışmasına ve yaşadıkları bölgenin terörize olmasına vesile oluyorlar. Daha başka bir tehlike en az bunlar kadar tehlikeli olan ve İslam ile terörü eş anlamlı gösteren birtakım çeteler çıktı. Bir de tüm Müslümanları terörist gibi gösteren, Müslümanları geri ve dünyanın düşmanı gibi gösteren, son derece karanlık ikinci bir odak var. Bu da islamafobia odağıdır."

Avrupa'da ve ABD'de İslam karşıtlığının artmasının endişe verici olduğunu bildiren Kurtulmuş, özellikle Avrupa'da somut olarak artan bir ırkçılık, artan somut olarak İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı ve  göçmen düşmanlığının dikkati çektiğini dile getirdi.

Numan Kurtulmuş, Kuzey Avrupa'da bile ırkçı eğilimlerin gelişmekte olduğunu gördüklerini belirterek, "Bu sadece Müslümanlar için tehdit değil, bu tüm dünya için tehdittir" ifadesini kullandı.

Bundan sonra kavga ve mücadelenin, gelişmiş ülkelerle daha az gelişmiş ülkeler arasında, Doğu ile Batı arasında, Hristiyan dünyası ile İslam dünyası arasında olmayacağını savunan Kurtulmuş, "Bundan sonra dünyadaki esas kavga, barış ve düzen yanlılarıyla çatışma ve savaş yanlıları arasında olacaktır. Biz Türkiye olarak barış ve düzen yanlılarıyla birlikte her türlü işbirliğine, fikri ve siyasi olarak hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Bu anlamda nasıl terör bir insanlık suçuysa İslam karşıtlığının, ırkçılığın, göçmen düşmanlığının açık aleni bir insanlık suçu olduğunu ifade ediyoruz. Gelin hep beraber Doğu'da Batı'da, bu konuda kimin ne diyeceği varsa müşterek hareket edelim. Hem yabancı hem İslam düşmanlığını hem de terörün ortaya çıkardığı olumsuz etkileri hep beraber bertaraf edelim" diyerek sözlerini tamamladı.