Nabi Avcı: "Reform İzleme Grubuna MEB'in Sunduğu Herhangi Bir Yasa Tasarısı Taslağı Yok"

Görüntü Dökümü :

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın açıklamaları Milli Eğitim Bakanı Avcı:

-"(YÖK'ün Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu'nda yaptığı sunum) YÖK tarafından bugünkü toplantıda sunulmuş bir yasa taslağı önerisi yoktu. Sadece böyle bir düzenlemenin hangi ilkeler doğrultusunda yapılmasının uygun olacağına dair YÖK Başkanı tarafından, YÖK'ün görüşlerini içeren bir sunum yapıldı"

"Reform İzleme Grubuna Milli Eğitim Bakanlığının sunduğu herhangi bir yasa tasarısı taslağı yok"

-"Hazırlanan envanter Milli Eğitim Bakanlığında değerlendirilip daha sonra bir taslak önerisi haline getirilecek ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu'na sunulacak"

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bugün gerçekleştirilen Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu'na YÖK tarafından sunulan bir yasa taslağı önerisi olmadığını vurgulayarak, "Sadece böyle bir düzenlemenin hangi ilkeler doğrultusunda yapılmasının uygun olacağına dair YÖK Başkanı tarafından, YÖK'ün görüşlerini içeren bir sunum yapıldı. Reform İzleme Grubuna Milli Eğitim Bakanlığının sunduğu herhangi bir yasa tasarısı taslağı yok" dedi.

Bakan Avcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu'nun bugünkü toplantısında, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç'ın yükseköğretim sistemi değişikliğiyle ilgili YÖK'ün görüşlerini içeren bir sunum yaptığını belirtti.

Bazı basın yayın organlarında bu konuda yanlış haberler yer aldığını ifade eden Avcı, sunumun MEB tarafından hazırlanan yükseköğretim reformu yasa tasarısına ilişkin olmadığını söyledi.

Hükümet programında ve eylem planında, yükseköğretim yasasıyla ilgili reform ve düzenlemenin sorumluluğunun MEB'de bulunduğunun yer aldığını anımsatan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak daha önce yapılmış olan taslak çalışmaları, değişik üniversitelerimiz tarafından, sivil toplum kuruluşları, bilim adamları ve YÖK tarafından değişik zamanlarda hazırlanmış taslakları derliyoruz. Bugün YÖK Başkanı tarafından yapılan sunum, YÖK yönetiminin, bu konuyla ilgili taslağın esaslarını, kendisi de değil esaslarını, temel çerçevesini ortaya koyan bir sunumdu. YÖK tarafından da bugünkü toplantıda sunulmuş bir yasa taslağı önerisi yoktu. Sadece böyle bir düzenlemenin hangi ilkeler doğrultusunda yapılmasının uygun olacağına dair YÖK Başkanı tarafından, YÖK'ün görüşlerini içeren bir sunum yapıldı. Reform İzleme Grubuna Milli Eğitim Bakanlığının sunduğu herhangi bir yasa tasarısı taslağı yok. Sadece bugünkü YÖK yönetiminin yükseköğrenim yasasına ilişkin ilkesel görüşlerini içeren sunumdu. İçerdiği konular bakımından da zaten hükümetin eylem planında ve hükümet programında yer alan madde başlıkları üzerinden yapılan bir sunumdu."

Avcı, YÖK'ün daha önceki yönetimleri tarafından yapılan çalışmaları derleyip toparladıklarını bildirerek, "Bu envanter burada Milli Eğitim Bakanlığında değerlendirip daha sonra bir taslak önerisi haline getirilecek ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu'na sunulacak. Bugün yapılan çalışma bununla ilgili değil" diye konuştu.

Eylem planında öngörülen takvime göre, çalışmaların mayıs sonuna kadar sonuçlandırılmasının planlandığını kaydeden Avcı, yasa çalışmasını sadece "YÖK Yasası" olarak değil tüm yükseköğretim sistemini ilgilendiren bir çalışma olarak görmek gerektiğini vurguladı.

Bakan Avcı, şunları kaydetti:

"YÖK'ün revizyonu, YÖK'ün reformu gibi sadece YÖK ile ilgili, bugünkü mevcut Yükseköğretim Kurulu ile ilgili bir reform çalışması olarak değil, yükseköğrenim düzeninin ve dolayısıyla üniversitelerimizin de bugün ulaştığı çeşitlilik ve sayısal durum itibariyle ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte bir çalışmayı inşallah biz tasarı haline getireceğiz. Çünkü hatırlarsanız bu YÖK Kanunu, 12 Eylül'den sonra hazırlanan ve bugüne kadar da çeşitli tadilatlarla gelen YÖK Kanunu, Türkiye'de sadece 27 üniversitenin olduğu bir tabloda hazırlanmıştır. O günün ihtiyaçlarına, üniversitelerin hem sayısal hem niteliksel durumuna göre hazırlanan bir yasaydı, bir düzenlemeydi. Oysa bugün artık sayıları 200'e yaklaşmış olan ve tür olarak da birbirinden çok farklılaşmış olan üniversitelerden söz ediyoruz.

Sadece devlet üniversiteleri kendi içerisinde çeşitlenmiş değil, aynı zamanda vakıf üniversiteleri de kendi içerisinde farklı özellikler sergiliyorlar. Dolayısıyla yapılacak olan çalışma hem devlet üniversitelerini hem vakıf üniversiteleri hem de eğer bir anayasa değişikliği gerçekleştirilebilirse özel üniversiteleri içerecek. Yani hem niteliksel hem nicelik olarak çok farklılaşmış olan bugünkü üniversite camiamızın ihtiyaçlarına, sadece bugünkü değil yakın gelecekteki muhtemel gelişme perspektiflerinden doğabilecek yeni yeni ihtiyaçlarına da cevap verebilecek nitelikte bir çerçeve yasa olacak. Çerçeve yasa, bütün bu farklılaşmış kurumların kendi özelliklerine göre yapılanmalarına, ihtisaslaşmalarına imkan verecek ve dolayısıyla kendi özellikleri içerisinde en yüksek verimi gerçekleştirebilecek düzenlemeleri yapmamıza ve kendilerinin yapmalarına imkan verecek esneklikte bir yasa demektir."