Saü Hukuk Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydemir Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Saü Hukuk Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydemir Açıklaması

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.

16.03.2017 11:27
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Deniz Defne Kırlı Aydemir, Hollanda'nın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrına ilişkin, " Türkiye'nin bir bakanının konsolosluk binasına ulaşmasına engel olmak, onu oradan uzaklaştırmak ve bu hukuk dışılığı da 'persona non grata' yani istenmeyen kişi ilan etmek suretiyle kılıfına uydurmak, diplomatik ilişkilerin ciddi biçimde sorgulanmasını gerektirecektir." dedi.

Aydemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hollanda'nın bakanlarına yönelik tavrının hukuk dışı olduğunu ve uluslararası hukukta bir devleti yabancı ülkelerde temsil etme yetkisine sahip sınırlı sayıda kişi bulunduğunu belirterek, "Dışişleri Bakanı o ülkede bağlı olduğu ülkeyi temsil eder. Dolayısıyla, ona karşı yapılmış olan her türlü müdahale, devlete yapılmış gibi kabul edilir. Bu anlamda, Hollanda'nın diplomatik teamülleri aşan bu tavrı, gerek BM sözleşmeleri, gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır." diye konuştu.

Aydemir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına yapılan müdahalenin de hiçbir şekilde kabul edilemeyecek olup, Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin ana dayanağı olan "devletlerin egemen eşitliği", "barış ve güvenin sağlanması" ile "ülkeler arasında dostane ilişkilerin korunması ve geliştirilmesi" ilkelerinin de ihlali anlamına geldiğini vurgulayarak, dolayısıyla Hollanda'nın hem uluslararası hukuku hem de bağlı olduğu uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğini savundu.

Türkiye'nin gerek 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Konvansiyonu gerekse 1963 tarihli Konsolosluk ilişkileri Hakkında Viyana Konvansiyonu'na taraf olduğunu, her sözleşmeyi de BM'nin hazırladığını ifade eden Aydemir, "Bu sözleşmeler, taraf ülkeler arasındaki diplomatik ilişkilerin statüsü, yürütülmesi, tarafların hak ve yükümlülükleri ile diplomatik dokunulmazlık, konsolosluk ilişkileri, hak ve yükümlülükler gibi pek çok konuyu düzenleme konusu yapmaktadır." şeklinde konuştu.

"İç işlerine karışmak söz konusu değil"

Aydemir, Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesinin 31. maddesince konsolosluk binalarının dokunulmazlığı bulunduğunu, kabul eden devletin misyon binaları ile konsolosluk binalarına girmesinin yasak olduğunu belirterek, "Bu yasak sebebiyle, Türkiye'nin bir bakanının konsolosluk binasına ulaşmasına engel olmak, onu oradan uzaklaştırmak ve bu hukuk dışılığı da 'persona non grata' yani istenmeyen kişi ilan etmek suretiyle kılıfına uydurmak, diplomatik ilişkilerin ciddi bir biçimde sorgulanmasını gerektirecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Hollanda ve benzer tutumda olan diğer devletlerin iç işlerine karışıldığı iddiasına sığındığını dile getiren Aydemir, her ne kadar hukuki dayanağının Viyana Konvansiyonu'nun 41. maddesi olduğu ifade edilse de bu iddianın dayanaktan yoksun olduğunu çünkü kabul eden devletin hiçbir biçimde iç işlerine karışılmadığını kaydetti.

Aydemir, Türkiye'deki referandum süreci ile ilgili olarak üzerinde diplomatik himayesinin söz konusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hedef kitle olarak dikkate alındığı ve onlara yönelik bir toplantı süreci işletildiğini dile getirdi.

Aydemir, Hollanda gibi bu tip uygulamalar yapan ülkelere karşı, uluslararası hukuk içinde "mütekabiliyet" yani karşılıklılık yaptırımı çerçevesinde bir uygulama gerçekleştirmenin yerinde olacağını, bunun uluslararası hukukta devletlere tanınan bir hak olduğunu kaydetti.

"Türk vatandaşlar AİHM'e başvurabilir"

Hollanda'nın uluslararası sözleşme ve hukuka aykırı muamelelerinin aynısının, Hollandalı mevkidaşları açısından da uygulanmasının söz konusu olacağını vurgulayan Aydemir, şöyle devam etti:

"Persona non grata yani istenmeyen kişi olarak Hollanda Büyükelçi'sinin, Hollandalı bakanlar veya Hollanda devlet başkanının ülkeye girişinin engellenmesi bu anlamda gerçekleştirilebilecek misilleme hareketleri olarak kabul edilebilir. Diplomatik ilişkiler askıya alınabilir veya kesilebilir. Türkiye bu anlamda kendi diplomatını ülkeye geri çağırabilir. Ancak diplomatik ilişkilerin kesilmesi, konsolosluk ilişkilerinin de kesilmesi anlamı taşımamaktadır."

AİHS'nin 10. maddesinin ifade özgürlüğünden, 11. maddesinin toplanma hakkından, 14. maddesinin ayrımcılık yasağından bahsettiğini anımsatan Aydemir, "Şu anki durum itibarıyla, AİHS'de yer alan tüm bu haklar ihlal edilmiştir. Bu noktada Türkiye'ye yönelik bilinçli bir ayrımcılık politikası yürütüldüğü aşikardır. İlgili sözleşmenin 16. maddesi ise ülkede bulunan yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması başlığını taşımaktadır ki, bu noktada bizim için önemli bir maddedir. İlgili maddede, taraf devletlerin gerek ifade özgürlüğü gerekse toplanma hakkı ve ayrımcılık yasağının garantörü olduğu ve yabancılara bu anlamda siyasal etkinliklerini gerçekleştirme yönünde kısıtlama getiremeyecekleri konusunda yükümlülüğü vardır." ifadelerini kullandı.

Aydemir, bu noktada AİHS'nin 34. maddesi hükmü uyarınca, Türk vatandaşlarının tüm iç hukuk yollarını tüketmek suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurabileceğini vurgulayarak bunun yanı sıra ilgili sözleşmenin 33. maddesi de taraf devletlere, uğradıkları ihlallere karşı diğer devlete karşı Mahkeme'ye başvurma hakkını saklı tuttuğunu belirtti.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Saü Hukuk Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydemir Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement